• Sonuç bulunamadı

Ermenilerin Osmanlı Devletindeki en müreffeh unsur olmalarına rağmen ülkedeki genel idari bozuklular dolayısı ile 1870 yıllarında ileri sürecekleri şikayetlerin, ıslahat çalışmalarına girmiş İmparatorlukta durumu düzeltemeyeceğinin artık eskisi gibi ileri sürülemeyeceğini hem Ermeni Kilisesi hem de Ruslar idrak etmişlerdi 190. Burada akla gelen soru Rusların Osmanlı

Devleti içerisindeki Hıristiyan cemaati himaye politikası karşısında Osmanlının ne şekilde politika ürettiğidir.

Eçmiyazin Katoğikosluğunu kullanarak Osmanlı idaresindeki Ermenileri kendi politik gayeleri için nüfuz altına almak isteyen Ruslara karşı Osmanlı Devleti’nin aldığı ilk tedbir Katoğikosluğa her yıl gönderilen armağanların gönderilmesine son verilmesi olmuştur.

İkinci olarak, 1828 Osmanlı – Rus savaşı sırasında Gregoryen ve Katolik mezhebine bağlı Ermenilerin tutum ve davranışları devletin önemli meselelerinden biri olmuştur. Sürgüne gönderilen Katolik Ermenler Rus istilasına karşı Ahılkelek’te büyük kayıplar vermelerine rağmen vatan savunmasında Ruslara karşı direnmişlerdir. Ancak Gregoryen Ermenilerin özellikle Doğu Anadolu’da Rus kuvvetleri ile birlikte hareket etmeleri, onlara öncülük ve kolluk hizmeti vermelerinden dolayı Katolik Ermenilerin bir süre

189 Bkz, E K-8

sonra Osmanlı Hükümeti tarafından af edilerek İstanbul’a dönmelerine neden olmuştur 191.

1845 yılında Ahdamar Katoğikosluğu’nun statüsünde değişiklik yapılarak padişah fermanı ile veraset usulü kaldırılmış, katoğikosluk ünvanı olmamak şartı ile Erzurumlu Rahip Karabet Ahdamar’a Marhasa 192 olarak

tayin edilmiştir. 1876 yılında da Eçmiyazin Katoğikosluğunun yapması gereken kutsal yağ çıkarmak ve piskoposluk rütbesi vermek şartı Ahdamar Kilisesine

verilen berattan çıkartıldı. Ahdamar Katoğikosluğu yanında Sis

Katoğikosluğunu güçlendirme ve öne çıkarma politikası da başarısız olmuş ve Eçmiyazin ile ilişkiler yeniden güçlendirilmiştir 193.

İstanbul Ermeni Patrikliğine bağlı Ermenilerin ileri gelenleri ise iki gruba ayrılmıştı. Bir kısmı Rusya’nın siyası nüfuzu altına girmekten rahatsızlık duyan Kazaz Artin’in görüşlerini destekleyerek Sis Katoğikosluğuna bağlı olmak isterken, diğer kısmı ise eskiden olduğu gibi Eçmiyazin Katoğikosluğuna bağlı kalmayı tercih edeceklerdir. Kazaz Artin’in görüşü Katolik Ermenilerce taraf bulmuştur. Çünkü Katolikler Sis Katoğikosluğu’nu kendilerine daha yakın görüyorlardı. Gregoryen Ermeniler ise ruhani olarak Eçmiyazin’e yakın olmayı tercih etmişler, bu durum Rus Hükümetinin politikasına uygun olduğu için Gregoryen Ermenileri desteklemişlerdir 194.

Erivan’ın Ruslar tarafından işgal edilip Eçmiyazin Katoğikosluğu’nun Rusların eline geçmesi ile Osmanlı Devleti bir süre Sis Katoğikosluğunu ön

191 Kılıç, D; a.g.e, s.132

192 Marhasa; Ermeni din adamlarına verilen isim. 193 Arslan, A; a.g.e; s.47

plana çıkarmaya çalışmıştır. Bu dönemde İstanbul Ermeni Patrikliğine bağlı kiliselerde Sis Katoğikosluğu’nun ismi okunmaya başlanır. Sis’de piskoposluk rütbesi alan kişinin ruhani bir niteliği olmadığından, patriklik gerek Sis gerekse Ahdamar Katoğikoslarının Osmanlı Devleti ile olan münasebetlerinde bir tür Kapı Kethüdalığı vazifesini görüyordu.

Sis Katoğikosluğu 1865 yılında Osmanlı Devletinin gerçekleştirdiği Fırka-i Islahiye düzenlemesi ile himaye altına alındı. Osmanlı Ermenilerinin dini merkezi olması için bir takım imtiyazlar verildi. Ancak Rusya’nın Eçmiyazin Katoğikosluğu’nu Ermenilerin Ruhani merkezi yapmak istemesi ve İstanbul Ermeni Patrikliği’ni de kontrolü altına almasıyla Osmanlı devletinin bu politikası başarılı olmadı. İstanbul Ermeni Patrikliğine bağlı Milli Meclis üyelerinden bazıları Eçmiyazin’e bağlanarak Sis Katoğikosluğu’nu geri plana itme çalışmalarına girdi. Rusya’da politikası gereği buna destek verdi.

Sis Katoğikosluğu ile Patriklik arasındaki mücadele her ne kadar dini görünse de gerçekte siyasi nitelikte idi. Bunu çok iyi değerlendiren Rusya Sis Katoğikosluğunu destekler görünerek politikalarını kendi menfaatleri doğrultusunda oluşturmaktaydı. Nedeni ise Eçmiyazin vasıtası ile bölgede güç kazanma arzusu idi. Daha önceden belirtildiği gibi Rusya Sis Katoğikosluğunu Eçmiyazinle birleştirerek etki alanının Akdeniz ve Kudüs’e kadar genişletmek istiyordu 195.

1863 Ermeni Milleti Nizamnamesinin Osmanlı Devleti’nin kabul etmesinin sebebi, Avrupa Devletleri tarafından Osmanlı’ya yapılan baskıyı hafifletmekti. Bu hukuki düzenleme ile Ermeni toplumu bir cemaatin ötesinde

siyasi, sosyal, iktisadi, kültürel bütün haklarında ve eylemlerinde devlet içerisinde yeni bir baskı grubu haline geldi 196. Mim Kemal Öke bu durumu” Ermeni Sorunu “ adlı kitabında; anayasası olan, sınırları çizilmiş ancak bir toprağı olmayan devlet olarak tanımlamaktadır. Bu Osmanlı topraklarındaki menfaatlerini koruma arzusunda olan emperyalist devletlerin işine yaradı. Gregoryen Ermeni toplumunun dini ve toplumsal işlerini idare etmek için kurulan Ermeni Patrikliği zamanla bu devletler tarafından kuruluş amacı ile bağdaşmayan milli ve siyasi bir makam olarak görülmek istendi 197.

Osmanlı devleti Rusya’nın Ermeniler üzerindeki etkisini kırmak için Adliye ve Mezahip nezareti tarafından hazırlanıp 10 Ağustos 1916 tarihinde Takvim-i Vekayi’de yayınlanan “Ermeni Katoğikos ve Patrikliği Nizamnamesi”ile Osmanlı Ermenilerinin Eçmiyazin Katoğikosluğu ile münasebetlerini kesmek istemiştir. Böylece İstanbul ve Kudüs Patriklikleri vasıtası ile Eçmiyazin’e bağlı Osmanlı Ermenilerinin ilişkileri de kesilmişti. Bu yeni düzenleme ile Sis ve Ahdamar Katoğikoslukları birleştirilmiş, İstanbul ve Kudüs Patriklikleri bu yeni Katoğikosluğa bağlanmıştır. “Katoğikos ve Patrikliğin İdare-i ruhaniyesi Osmanlı ülkesi topraklarıdır ve Osmanlı Ermenilerinin umumi ruhani merkezide sadece bu Katoğikosluktur.” Bu tarihe kadar Van’da ki Ermeniler Ahdamar’a, Adana ve Halep bölgesindekiler Sis’e, İstanbul ve Kudüs Patrikliğine bağlı olanlar Eçmiyazin’e bağlı iken , artık bütün Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin tek ruhani mercii yeni kurulan Osmanlı Katoğikosluğu olmuştur. Böylece birden çok Patriklik uygulamasına son verilerek Katoğikosa Patrik unvanı da verilmiştir 198.

196Kılıç, D; a.g.e, s.173

197 Kılıç, D; a.g.e, s.173

Yeni Katoğikosluğun merkezi Kudüs’teki Mar Yakup Manastırı olmuştur. Buranın merkez seçilmesindeki neden, Kudüs’ün Hıristiyanlarca kutsal sayılmasındandır. Böylece Hıristiyanlığın kutsal mekanı merkez seçilerek siyasal niteliğe dönüşmüş olan Eçmiyazin’in etkisi ortadan kaldırılmak istenmiştir. Bunda Ermenilerin büyük kısmının Kudüs’e yakın mahallere tehcir edilmesinin de etkisi vardır 199.

1 Ekim’de Şam, 25 Ekim’de de Halep düşmüş Osmanlı Devletinin kurduğu Katoğikosluk itilaf devletlerinin kontrolünde kalmıştır. I.Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması Osmanlı Birleşik Ermeni Katoğikosluğu’nun da sonunu hazırlamıştır. İngilizleri memnun etmek amacı ile Osmanlı Devleti Ermenilerin yönetiminde eskiye dönüş hazırlıkları başlatmış ve 14 Kasım 1918 tarihli Ermeni Katoğikosluk ve Patrikliğinin Tevhidine dair olan İrade-i Seniyye Ahkamının ilgasına karar verilmiştir. 18 Mart 1918’de de 1863 tarihli eski Nizamname yeniden yürürlüğe konulmuştur200.