• Sonuç bulunamadı

1.6 Ritüel Kavramı

1.6.1 Ritüel türleri ve toplum

Karaman’a göre ritüeller üç ana başlık altında toplanabilir. Birincisi bireyin bir statüden başka bir statüye geçişini simgeleyen geçiş/ giriş ritüelleri: bu ritüeller başka bir statüye geçişi ile birlikte bireyin yeni statüye uygun rol değişimini yaşadığı önemli bir süreçtir. Bu rolü gerçekleştirebileceğinin kanıtlanması için bazı ritüeller düzenlenmektedir. Doğum, evlilik, ölüm üyeliğe kabul ritleri geçiş / giriş ritüellerinin en evrensel nitelikli olanlarıdır. İkincisi takvimsel ritüellerdir. Takvimsel ritler grup odaklıdır. Toplumsal ve ekonomik aktivitelere giriş ve çıkışları düzenlemekte ve tekrarlanır nitelik taşımaktadır. Türk toplumundaki ekim, hasat, bağ bozumu, koç katımı gibi ritüeller bu grupta değerlendirilmektedir. Karaman üçüncü olarak ise kriz ritüelleri olarak adlandırılan ritüellerin toplum hayatını tehdit eden durumlarda kişi ya da toplum tarafından organize edildiğini belirtmekte, hastalıklardan kurtulma, iyileşme, kıtlıktan kurtulma, yangın, deprem, sel gibi doğal afetlerden korunmak ya da tekrarından korunmak amacıyla düzenlendiğine (Karaman,2010: 231) dikkat çekmektedir. Her üç ritüel grubu da toplumsal düzenin korunması ve birleştirici yönüyle önemli bir misyon üstlenmektedir.

Ritüel, bireyler arasında iletişimi güçlendiren ve sürekliliği sağlayan bir olgudur. McQuail ve Windahl, Carey’in iletişimi bir ritüel olarak gördüğünü ifade etmektedirler. Bu görüşe göre,” iletişim paylaşım, katılım, çağrışım, dostluk ve ortak bir inanca sahip olma gibi kavramlarla ilişkilidir. Ritüel bakış, mesajların uzay içindeki dağılımına değil, zaman içinde toplumun sürekli kılınmasına yöneliktir.” Burada paylaşılan, enformasyon göndermekten çok ortak inançların temsil edilebilmesidir. Ritüel iletişim, duygulara dayanır, yararcı olmaktan daha çok tüketici, kutlamacı ve dekoratiftir.. Çoğu kez bir

gösteri unsuruna gereksinimi vardır mesaj katılımcılar tarafından değil, kültür tarafından sağlanır. Noel çam modeli; bir kültürde paylaşılan ve anlaşılan şenlik, kutlama, arkadaşlık düşünceleri ve değer yargılarını simgeler (McQuail, Windahl,2010: 74-75).

Şekil 2.1:Ritüel İletişimin Noel Çam Modeli Kaynak: McQuail, Windahl, 1997: 75’ den alıntı

“Bu örnekte ağacın ikonik imgesi hem araç hem de simgesel gönderidir.”

Ağacın süslenmesi, sergilenmesi, bazı gösteri unsurları barındırmaktadır. Hediye vermede, dini bir ayinde ve ya devlet töreninde önceden kodlanmış eylemler ya da bir metin bireylerin benzer rolleri oynamalarını sağlayarak, böylece daha çok entegrasyon oluşturur. Ritüel iletişimin, toplum ve toplumdaki ilişkiler açısından önemli sonuçları bulunmaktadır (McQuail, Windahl,2010: 75-76).

Öte yandan, bireylerin bir gruba ait olma beklentilerini gerçekleştiren ritüeller, bireyin toplum içinde nasıl davranacağı konusunda hazır davranış kalıpları da sunmaktadır. Yeni neslin nasıl davranacağı öğretilerek, bir yandan geçmişe bağlılık pekiştirilirken, diğer yandan ise, toplumsal bağlılık güçlendirilmektedir.

Nitekim Giddens 'e göre:“Gelenek ile formüle edilmiş inançlar arasındaki

bağlantı, aynı zamanda içerdekiler ve diğerleri ayrımını verir. Ona göre, bu ayrımı sağlayan gelenekler, ritüellerle bir kimlik oluştururlar. Bireysel ya da kolektif olarak şekillenen kimlik, geçmişten elde edilenlerle, geleceğin şekillendirilmesinde süreklilik sağlar. Bütün toplumlar, bireysel kimliği ve daha yaygın olarak işlev gören kolektif kimliği, varlıkların korunması ve sürdürülebilmesi için önemli bir araç olarak görürler. Bu psikolojik ilgi, ritlerle

güçlü bir toplumsal duyguya dönüşür.”(Karaman,2010: 233).

Şekil 2.2: Ritüel Etkileşim Kaynak: (Karaman,2010: 230’dan alıntı Randall Colins,s, 48)

Sosyo kültürel hayatın ayrılmaz bir parçası olan ritüeller, geçmişten günümüze, toplumsal devamlılığın sağlanması ve kolektif bir bilinç oluşturulmasında önemli rol oynamaktadır. Toplumsal bağlılığı güçlendirerek, hem dayanışmanın ve paylaşımların yaşanmasında, birleştirici bir özellik taşımakta hem de diğer topluluklar karşısında ayırt edici bir kimlik belirleyicisi olmaktadır.

Kağıtçıbaşı’ na göre, aynı ülkede yaşayan insanların ortak bir dil ve dini olduğu gibi benzer tutum ve davranışları, olaylar karşısında da benzer tavırları vardır. Toplum, davranışlarda tutarlılık sağlayabilmek için bazı normlar geliştirir ve bu kuralları erken çocukluk çağlarından itibaren tüm bireylerine öğretir. Bu ortak

meydana gelen gruba uyma davranışı kişilerin benzerliğini ve dolayısıyla sosyal davranış düzenliliğini yaratır.” Söz konusu düzen başkalarının davranışlarını

önceden tahmin ederek kendi davranışlarını ayarlayabilme şansı verir. Böylece ahenkli ve çatışmasız etkileşim sağlanır (Kağıtçıbaşı, 2015: 68). Hayatın kırılma noktaları olan ritüellerde de önceden belirlenen normların olması bireylerin nasıl davranacağı konusunda önemli bulgular sunar. Bir gruba ait olma ve ritüeli sorunsuz yaşayabilmek arzu edilen hedeflerdir.

Ritüeller, grup bilincinin pekişmesini ve ortak ruh halini geliştirerek, grup dayanışmasını sağlamaktadır. Ritüele katılmayanlar ya da ritüeller ile ilgili normları uygulamayanlar açısından ise negatif duygular oluşabilmektedir. Kağıtçıbaşı’ nın da belirttiği gibi “Gruplara katılmak önemli psikolojik ve

sosyal gereksinimlerimizi karşılamamıza yardım eder.” “Gruplar aynı zamanda

kendimizi güvende hissetmemizi de sağlar.”(Kağıtçıbaşı, 2015: 273). Bu durumda

bireyler, grupların ve ritüellerin dışında kalmayı kolay kolay göze alamaz Ritüeller esnasında kutsal sayılan nesnelere ve ilkelere riayet etmeyenlere duyulan öfke söz konusu ritüellere katılma ve kabul görme isteğini de güçlendirerek bir yaptırım oluşturmaktadır. Bu yazılı olmayan ilkeler, grup dayanışmasına, ait olma duygusuna ve ritüellerin aktarılmasına da katkı sunmakta ve birer kültür öğesi olarak yaşatılmasına olanak tanımaktadır.