• Sonuç bulunamadı

Kredi borçlularının kredi anlaşmasına bağlı olan borçlarını geri ödememeleri nedeniyle kredi riski ortaya çıkmaktadır. Kredi riski başlı başına finansal kurumların denetimi altında olması gereken risklerin başında gelmektedir. Riski gözeterek ayarlanmış getiri oranını en yüksek seviyeye çıkarmayı hedefleyen kredi riski yönetimi, kredi sunumlarında uzun dönemde etkili olabilmenin önemli araçlarından biridir. Kredilerde riski yönetebilmenin temel teknikleri şunlardır (Parlour ve Plantin 2006: 2):

 Kredi türevleri,  Kredi satışı,

 Sendikasyon Kredileri,  Menkul Kıymetleştirme.

Kredi portföyleri sendikasyon kredileri sayesinde çeşitlenmektedir. Sendikasyon kredileri ayrıca etkili bir kredi riski trasferi aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sendikasyon kredilerinde tek bir kreditör yerine birden çok kreditör tarafından kredinin sağlanması söz konusu olduğu için riskin kreditörler arasında dağıtılması söz konusu olmaktadır. Bununla birlikte kreditörlerin riski de azalmış olmaktadır. Kredi arayan kurum, lider bankayı lider banka olmayı teklif eden kurumların sundukları faiz oranları arasından seçmektedir. Lider bankanın belirlenmesiyle birlikte kurumla lider banka arasında (maddette Letter) sözleşme imzalamaktadır. Bu süreç içerisinde lider banka iki tip taahhüt içerisinde bulunabilmektedirler. Bu taahhütlerde ise garantisiz ve garantili yüklem (best efforts commiment) ortaya konulmaktadır. Garantili yüklenimde kredinin tamamı koruma altına alınmaktadır. Garantisiz yüklemede ise kredinin bir bölümü koruma altına alınmaktadır (Armstrong 2003: 7).

Seçilen lider banka sendikasyon kredisine dahil olabilecek katılımcıları kredinin yapısını anlayabilmesi için onlara bir bilgi notu hazırlamaktadır. Sağlanmak istenen miktar için, sendikasyon kredisine katılmak isteyen ve bu kredinin bir bölümün temin etmeyi hedefleyen yatırımcılarla bazı görüşmeler yapılmaktadır. Görüşmelere neticesinde ise kredi şartlarında anlaşmaya varılabilirse kredi aktif hale gelmektedir (Godlewski 2008:5).

Kredinin aktif hale getirilmesinin ardından diğer bankalar içerisinden kreditör banka olarak kabul edilen banka; teminat alma, borçlunun yapmış olduğu faiz ve anapara ödemelerini diğer kreditörlere aktarma, borçluya kredi ödemesini gerçekleştirme benzeri görevleri yerine getirmektedir. Ancak kredinin aktif hale getirilmemesi durumunda işleyiş değişmektedir. Garantisiz yüklenim taahhüdünde bulunulması durumunda lider bankanın kredi sendikasyonunu iptal edebilme olasılığı bulunmaktadır. Bununla birlikte garantili ödeme taahhüdünde bulunan lider banka sürdüreceği görüşmeler neticesinde kredi miktarını temin edememesi durumunda arzu ettiği tutarın üzerinde bir tutarla krediyi sağlamak durumunda kalabilmektedir. Bu durum lider bankanın finansal bankanın bu süreçte zarar etmesine neden olabilmektedir (Standard&Poor’s 2010: 8).

Risk yönetim aracı olarak kullanılan sendikasyon kredilerine örnek bir işleyiş aşağıdaki tabloda yer almaktadır.

Tablo 1.5: Örnek Sendikasyon Kredisi

Borçlu X Otel Zinciri

Sendikasyon Kredisi Tutarı 250 Milyon$

Sözleşme Tarihi 30 Mart 2012

Lider Banka Deutsche Bank AG

Katılımcılar Deutsche Bank AG ($100 milyon)

Bank One NA ($60 milyon) Citibank NA ($50 milyon) Credit Lyonnais SA ($30 milyon) UBS AG ($10 milyon)

Vade 2 yıl

Geri Ödeme 6 ayda bir 4 eşit taksit

Kullanım Amacı Borç refinansmanı

Erken Ödeme Minimum $20 milyon

Faiz Oranı LIBOR + 125 baz puan (yıllık)

İndex rate + margin

Lider Banka Komisyonu Yıllık 120 baz puan (Toplam kredi tutarı üzerinden) Katılımcı Banka Komisyonları Bank One NA (60 baz puan)

Citibank NA (50 baz puan) Credit Lyonnais SA (30 baz puan) UBS AG(10 baz puan)

Sendikasyon kredilerine sigorta şirketleri, finans şirketleri ve yatırım fonları kreditör olarak katılabilmektedir. Bu kredilerde aynı zamanda fonlar başta bankacılık sektöründen diğer finansal sektörlere aktarılmaktadır. Söz konusu aktarım süreci ise kredi riskinin diğer iktisadi birimler içerisinde dağılmasına neden olmaktadır. Finansal kurumlar ise portföylerine farklı enstrümanlar ekleyerek risklerini düşürmekte ve böylelikle kredi riskinden daha az etkilenmektedirler (Standard&Poor’s 2011: 10).

Sendikasyon kredilerindeki risk birincil piyasalarda diğer finansal kuruluşlara dağıtılmakta ve kredi dilimlerinin ikincil piyasada satılmasıyla birlikte risk ikincil piyasaya aktarılmış olmaktadır. (Parlour ve Plantin 2006:1).

Kredi dilimlerindeki risk, katılım ve birincil piyasadan ikincil piyasaya aktarım (devir) biçiminde transfer edilebilmektedir. Devir söz konusu olduğunda iki sendikasyon katılımcısı veya sendikasyon dışı bir yatırımcı ve bir sendikasyon yatırımcısı arasında kredinin satılması söz konusu olmaktadır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda ise krediyi satın almış olan kredi alıcısıyla borçlu arasında borçlu ve kreditör arasındaki sözleşmenin yerine geçen farklı bir finansal sözleşme yapılmaktadır Bunun neticesinde ise kredi alıcısı direkt olarak kreditör konumuna erişmektedir. Söz konusu bu işlemde çoğunlukla lider bankanın da borçlu bankanın da onayı aranmaktadır. Krediyi ikincil piyasa kapsamında satın almış olan yatırımcı orijinal yatırımcının haklarını da almış olmakta ve bu sebeple kredinin ödemelerini almaya başlamaktadır. Kredi alıcısı ile kreditör arasında katılımda bir sözleşme düzenlemektedir. Bu kapsamda kredi alıcısı orijinal kreditörün kredi diliminden bir hakka sahip olmaktadır. Çoğunlukla katılım sürecinde orijinal sözleşmede değişiklik yapılmamaktadır. Bununla birlikte borçlunun ve lider bankanın onayı da aranmamaktadır. Bu süreç krediyi satın alan tarafı ikincil piyasa içerisinde orijinal katılımcının fon sağlayıcısı konumuna getirmektedir (Standard&Poor’s 2010:17).

Kreditörler yüzleştikleri finansal problemleri çözmek, farklı kredi verme imkanları sağlamak, Basel II ve III benzeri sermaye düzenlenmelerine adapte olabilmek maksadıyla da ikincil piyasalarda sendikasyon kredileri satabilmektedirler (LMA 2012: 5-6). Pek çok finansal kurum, banka ve bankadan farklı yatırımcıların yararlandığı sendikasyon kredileri, ikincil piyasalarla birlikte birincil piyasalar içerisinde kendini daha geliştirmiş ve bu süreç içerisinde birim başına daha fazla kar sağlayan farklı

finansal araçların ve varlıkların oluşmasına imkan tanıştır (Yago ve McCarthy 2004: 55).

Farklı katılımcıların yardımlarıyla birlikte büyük bedelli bir krediyi tek başına sağlamak yerine diğerleriyle krediyi temin eden lider bankalar risklerini azaltmakla beraber karşı tarafın isteklerine göre kredi dilimine ve faiz oranına bağlı olarak farklı büyüklüklerde komisyon sağlamaktadırlar. Bununla beraber tahvil piyasasındaki kreditörlerle rekabet edebilme olanağına da sahip olmaktadırlar. Büyük bankalar ve diğer yatırımcı kuruluşlar sendikasyon kredilerine katılmaları durumunda katılım oranlarına bağlı gelir sağlamakla beraber portföylerini de oldukça çeşitlendirirler. Diğerleriyle kıyaslandığında küçük oranlarda sendikasyon kredisine katılan küçük finansal kurumlarsa olağan durumlarda iletişim kuramayacakları müşterilerle etkileşim kurabilmekte ve böylelikle uluslararası kredi piyasalarına dahil olabilme olanağı yakalayabilmektedirler. Bu tip özelliklere sahip katılımcıların sendikasyon kredilerinde komisyon almaları söz konusu olmamaktadır. Ancak faiz oranına göre sağladıkları kredi dilimi kapsamında bir gelir elde etmektedirler (Gadanecz 2004:78-79).

Benzer Belgeler