• Sonuç bulunamadı

Results of logistic regression analysis

Belgede BURAYA (sayfa 38-42)

Specifity

(%)

Positive likelihood

ratio

E3 0.945 0.53 55.8 48.5 1.08

hCG 0.945 0.52 59.3 42.9 1.04

AFP 0.935 0.58 56.6 56.1 1.29

AFP/E3 0.94 0.58 61.1 49.9 1.22

AFP/hCG 0.84 0.54 60.2 45 1.09

hCG/E3 0.88 0.54 69 36.9 1.09

Results of logistic regression analysis

RR (95% CI) p

AFP 1.57 (1.17-2.09) .002

hCG 1.09 (0.87-1.38) NS

E3 0.74 (0.44-1.23) NS

AFP/E3 1.38 (1.17-1.64) <0.001

AFP/hCG 0.99 (0.90-1.08) NS

hCG/E3 1.21 (1.05-1.40) 0.009

Umbilikal Kordon Coiling İndeksi Ile Ferritin Ve Transferrin Saturasyonunun Perinatal Sonuçlar Üzerindeki Etkisi

Müberra Namlı Kalem1, Ziya Kalem2, Nilüfer Akgün1, Ebru Yüce1 1Serbest

2Gürgan Clinic

Amaç: Umbilikal kordon coiling indeksi ile maternal ve kordon kanındaki demir düzeyi

parametrelerinin birbirleriyle ilişkilerinin incelenmesi, doğum şekli ve perinatal sonuçlar üzerindeki etkilerinin araştırılması

Yöntem: Bir üniversite hastanesine 2014-2015 yılları arasında doğum için başvuran 380 tekil gebe ve doğan bebeklerinin değerlendirildiği prospektif bir çalışmadır. Bu çalışmada umblikal kord coiling indeksi ile maternal ve kordon kanındaki ferritin ve transferrin saturasyonu değerleri ve perinatal sonuçların birbirleriyle ilişkileri istatistiksel olarak karşılaştırılmıştır.

Bulgular: Çalışmaya alınan bireylerin umblikal kordon coiling indexi ile maternal hemoglobin, ferritin ve transferrin saturasyonu değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (Sırasıyla p=0.472, p=0.940, p=0.681).

Umblikal kordon coiling indexi ile kordon kanı transferrin saturasyonu, kordon kalınlığı ve yenidoğan Apgar 1 ve 5. dakika skorları arasında pozitif yönlü, doğrusal ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki tespit edilmiştir (Sırasıyla p=0.044, p<0.001, p=0.008 ve p=0.022 ).

Bireylerin kordon kanı transferrin saturasyonu değerleri ile bebek ağırlığı değerleri arasında doğrusal, pozitif yönlü ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır (p=0.003). Normal doğum yapan annelerin transferrin saturasyon değerleri ve kordon kanı transferrin saturasyon değerleri sezaryen grubuna nazaran daha yüksek bulunmuştur(Sırasıyla p<0.001, p<0.001). Normal doğum yapmış annelerin kordon uzunluğu sezaryen yapmış annelerin kordon uzunluğundan daha

uzundur(p=0.037), aynı zamanda kordon uzunluğu ile anne transferrin saturasyonu ve kordon kanı transferrin saturasyonu arasında doğrusal, pozitif yönlü ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki

saptanmıştır (sırasıyla; p=0.022, p=0.033).

Coiling indexi ile kordon kan gazı ölçüm değerleri ve yenidoğan yoğun bakım ihtiyacı olup olmaması arasında istatistiki anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (Sırasıyla p=0.116, p=0.605).

Sonuç: Umbilikal kordon coiling indexinin, kordon kanı transferrin saturasyonu düzeyi ve yenidoğan APGAR skorları ile pozitif ilişkisi bulunmuştur. Maternal ve kordon kanında transferrin

saturasyonlarının normal doğum yapan bireylerde sezaryen grubuna göre daha yüksek olduğu görülmüştür.

Umbilikal coiling indexi, maternal ve kordon kanı transferrin saturasyonları ve perinatal sonuçlar arasındaki ilişkilerin yeni araştırmalar ile desteklenmesi gereklidir.

[PS-012]

Gestasyonel diyabet taraması için oral glukoz yüklemesi yaptırmak istemeyen kadınlarda açlık ve tokluk plazma glukoz seviyeleri taramanın yerine geçebilir mi?

Hatice Kansu Çelik, Ayşe Seval Özgü Erdinç, Burcu Kısa Karakaya, Yasemin Taşçı, Salim Erkaya Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı, Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara, Türkiye

Amaç: Gestasyonel diyabet taraması amaçlı oral glukoz yüklemesi kabul etmeyen hastaların prevalansını saptamak ve iki basamaklı glukoz tolerans testi (GTT) yaptıran kadınlar ile açlık ve tokluk plazma glukoz seviyeleri ile takip edilen kadınların maternal ve fetal sonuçlarını

karşılaştırmak

Yöntem: Ekim 2014- Ocak 2015 tarihleri arası 24-28. gebelik haftalarında rutin antenatal takiplere gelen gebelerden gestasyonel diyabet taraması için oral glukoz yüklemesini kabul etmeyen hastalar çalışmaya dahil edildi. Anne yaşı, gravite, parite, vücut kitle indeksi (VKİ) ve gestasyonel diyabet için risk faktörleri analiz edildi. İki basamaklı GTT taramasını kabul eden hastalar arasından yaş-parite ve VKİ eşleştirilerek kontrol grubu oluşturuldu. Obstetrik ve neonatal sonuçlar iki grup arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldı.

Bulgular: Gestasyonel diyabet taraması için oral glukoz yüklemesi yaptırmak istemeyen hastaların prevalansı %12 idi. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, taramayı kabul etmeyen kadınlarda idiyopatik polihidroamnioz riski yüksek idi (p=0.026). İki grup arasında diğer obstetrik ve neonatal sonuçlar arasında istatistiksel fark saptanmadı. Her iki grupta gestasyonel diyabet tanısı alanlar açısından tekrar analiz edildiğinde, maternal ve fetal sonuçlar arasında istatistiksel fark

saptanmadı.

Sonuç: Gestasyonel diyabet taraması için glukoz yüklemesi yaptırmak istemeyen hastalar geç gebelik haftalarında hafif polihidroamnioz açısından artmış riske sahiptiler. Glukoz yükleme testini yaptırmak istemeyen kadınlarda açlık ve tokluk plazma glukoz seviyeleri diyabet taraması yerine geçebilir.

Anahtar Kelimeler: gestasyonel diyabet, polihidroamnioz, tarama, açlık glukoz seviyesi, tokluk

Fetuses discordant for sex in a monochorionic twin pregnancy following ICSI: A case of chimerism

Nihal Şahin Uysal1, Çağrı Gülümser1, Zerrin Yılmaz Çelik2, Hulusi Bülent Zeyneloğlu3, Filiz Bilgin Yanık1

1Başkent University Faculty of Medicine, Department of Obstetrics and Gynecology, Division of Perinatology, Ankara, Turkey

2Başkent University Faculty of Medicine, Department of Medical Genetics, Ankara, Turkey

3Başkent University Faculty of Medicine, Department of Obstetrics and Gynecology, Division of Reproductive Medicine, Ankara, Turkey

The determination of chorionicity is crucial in the management of twin pregnancies due to the unique complications of monochorionicity. This is most accurate at the earlier weeks of gestation, first trimester or early second trimester.

In this report, we describe the diagnosis and the management of a monochorionic twin pregnancy with fetuses discordant for fetal sex and chimeric karyotypes which occured following an

intracytoplasmic sperm injection (ICSI) treatment. A 39-year-old woman with a twin pregnancy was referred to the perinatology clinic at the 9th gestational week. The ultrasonographic

examination showed a single gestational sac with a T sign confirming a monochorionic diamniotic twin pregnancy. At the 12th gestational week nuchal translucency measurements of the fetuses were 1.6 and 2.7 mm. Noninvasive prenatal test was performed for aneuploidy screening andthe result showed a low risk. Surprisingly one fetus appeared to be female and the other male at the 14th gestational week. Following genetic counseling karyotyping was offered but the couple refused an invasive test. Second trimester anatomic scannings were otherwise normal for both fetuses. The newborns delivered at term appeared to be normal female and normal male babies phenotypically, with chi 46,XY,9qh+[4]/46,XX[28] and chi 46,XX[25]/46,XY,9qh+[5] karyotypes, respectively. Swabs of buccal cells of them were analysed by Fluorescence in-situ hybridization (FISH) at the age of four months. The chimerism rate was determined as 2% in both.

This case with chimerism in a monochorionic twin pregnancy occurring after ICSI is one of the rare cases reported in the literature. The proposed mechanism is either an early fusion of two embryos or early exchange of hematopoietic tissue through the common placenta. Assisted reproduction is supposed to be a risk factor.

Belgede BURAYA (sayfa 38-42)