• Sonuç bulunamadı

Kümelenme kavramı daha önceki bölümlerde de bahsedildiği üzere, ortaklıklar ve tamamlayıcı yönleri ile bağlantılı belirli bir alandaki coğrafi olarak birbirine bağlı şirketler ve ilgili kurumlar grubudur. Burada bahsedilen bir kümenin coğrafi kapsamı, tek bir şehir veya eyaletten bir ülkeye veya hatta komşu ülkelerden oluşan bir ağa kadar uzanabilir. Kümeler, derinliklerine ve karmaşıklığına bağlı olarak değişen biçimler alırlar, ancak çoğu son ürün veya hizmet şirketlerini içerir. Mesela, özel girdiler, bileşenler, makineler ve hizmetler tedarikçileri; finansal kurumlar; ve ilgili sektörlerdeki firmalar gibi. Kümeler genellikle alt sektörlerdeki firmaları (yani, kanallar veya müşteriler); tamamlayıcı ürünlerin üreticileri; özel altyapı sağlayıcıları; özel eğitim, öğretim, bilgi, araştırma ve teknik destek sağlayan hükümet ve diğer kurumlar (üniversiteler, düşünce kuruluşları, mesleki eğitim sağlayıcıları gibi); ve standartları belirleyen ajansları bünyesinde içerir. Bir kümelenmeyi önemli ölçüde etkileyen hükümet kurumları da kümelenmenin bir parçası olarak düşünülebilir. Yine, birçok küme, kümelenme üyelerini destekleyen ticaret birlikleri ve diğer toplu özel sektör kurumlarını da içeren bir yapıdır (Porter, 1998).

Rekabet ve rekabet gücü kavramı ise, hem iş dünyasında hem de kamuoyu tartışmalarında ekonomik birimler, çevreleri ve ticari, ekonomik veya sosyal amaçlardan elde edilen stratejik veya politika hedeflerine göre performans gösterme yetenekleri hakkında sıkça kullanılan terimler arasında yer almaktadır. Stigler’in (1988) tanımına göre rekabet, bireyler, gruplar ya da uluslar arasındaki, iki veya daha fazla tarafın, herkesin elde edemeyeceği bir şey için çaba göstermesidir (Listra, 2015: 26).

Bir firma faaliyet gösterdiği alanda diğer firmalara oranla ortalamasının üzerinde karlar elde etmeyi sürdürebiliyorsa, o firma için rakiplerinin üzerinde rekabet avantajına sahiptir demek yanlış olmayacaktır. Günümüzde birçok firmanın temel amacı kar elde etmekten ziyade sürdürülebilir bir kar elde etmeyi amaçlamaktadır. Çünkü sürdürülebilirlilik firmalara rekabet avantajı sağlamaktadır. Bu bağlamda kümeler ise rekabeti üç ana yoldan etkilemektedir (Bulu vd., 2004: 144-145):

 Kümelenme içinde kurulmuş ya da bulunan firmaların üretkenliğini ve etkinliğini artırarak,

 Gelecekte verimliliği yükselterek ve yeni ürünlerin oluşmasına zemin hazırlayarak ve böylelikle yenilikçiliği yönlendirecektir,

 Kümelenmenin kendisini genişleten ve güçlendiren yeni iş alanlarının ortaya çıkmasını teşvik ederek.

Kümelenmeler, küme içerisinde yer alan işletmelere, kendi esnekliklerinden ödün vermeden, diğer işletmelerle ile resmi bağlantıları varmış gibi fayda elde etmelerine olanak sağlar. Bir kümeye dahil olmak o işletmeye girdileri elde etmede, bilgiye, teknolojiye ve gerekli donanıma ulaşmada, kendi sektöründe ilişkili işletmelerle yani tedarikçilerle koordineli çalışmada daha etkin hareket etmesini sağlar. Böyle bir kümelenme derin ve özelleşmiş bir tedarikçi tabanına sahiptir. Uzaktaki bir tedarikçiden kaynak sağlamak yerine yerel tedarikçileri kullanmak işlem maliyetlerini düşürecektir. Bu yapı, envanter ihtiyacını minimize edecek, ithalat ve gecikme maliyetlerini ortadan kaldıracaktır. Yakınlık iletişimi geliştirecektir, doğal olarak bu durum, tedarikçiler için satış sonrası hizmetlerini sağlamalarını kolaylaştıracaktır. Yine küme içinde yer alan işletmeler uzmanlaşmış ve deneyimli bir

işçi havuzuna ulaşmada daha yüksek olanaklara sahiptir. Çünkü kümelenme çalışanların farklı yerlerde istihdam riskini düşürür, hatta diğer bölgelerdeki yetenekli çalışanları kendine çeker. Bu durum ise işletmelerin işe alımlardaki personel arama ve işlem maliyetlerini düşürecek ve zamanı kısaltacaktır. Diğer taraftan pazar, teknik ve rekabet bilgilerinin tamamı kümelenme içinde birikmektedir. Küme içinde yer alan işletmeler arasındaki bağ ve güven arttıkça bu biriken bilgilerin akışı daha kolay olmakta ve hızlanmaktadır. Küme içerisinde yer alan işletmeler arasındaki bağ, parçaların toplamından daha büyüktür. Yani kümelenme işletmeler arası sinerji oluşturmaktadır. Küme üyeleri arasındaki bağlar, parçaların toplamından daha büyüktür. Yani özetle küme üyeleri arasındaki karşılıklı bağımlılık birbirlerinin performanslarını olumlu yönde etkileyecek ve bu durum da işletmelere rekabet avantajı kazandırmakla kalmayacak ayrıca bu rekabeti sürdürebilmesine yardımcı olacaktır (Bulu vd., 2004: 145-146).

Porter’a göre kümelenmeler rekabeti üç farklı şekilde etkiler: Birincisi, bölgedeki şirketlerin verimliliğini artırarak; ikincisi, gelecekteki verimlilik artışının altını çizen inovasyonun yönünü ve hızını sürerek; ve üçüncü olarak, kümelenmenin kendisini genişleten ve güçlendiren yeni işletmelerin oluşumunu teşvik ederek. Bir kümelenme, her üyenin, daha büyük bir ölçeğe sahipmiş gibi ya da başkalarıyla resmen birleştirmiş gibi, esnekliğini feda etmesini gerektirmeden fayda sağlar (Porter, 1998: 80).

Kümelenme yaklaşımının teorik temellerine katkı sağlayan Alfred Marshall’ın sanayi bölgeleri kavramı, yığınlaşma, ekonomik coğrafya ve elmas modeli gibi farklı kavramlar ya da teoriler ile rekabet kavramı arasında doğrudan bir ilişki vardır. Yukarıda anılan bütün bu disiplinler ya da teoriler firmaların, kentlerin, bölgelerin ya da ülkelerin yerel ya da küresel ölçekte rekabet edebilirlikleri ya da rekabet avantajları üzerine inşa edilmişler ve rekabet kavramı bu düşüncelerin ortak noktası olarak ele alınmıştır. Farklı düşünürler tarafından farklı şekillerde tanımlanan kümelenme kavramında bile rekabet kavramının ortak bir kavram olarak ele alınması, kümelenme yaklaşımı ile rekabet kavramı arasındaki güçlü ilişkiyi göstermektedir (Tiryaki, 2015: 15-16).

Kümeler, ulusal, devlet ve yerel ekonomiler hakkında yeni bir düşünce tarzını temsil etmekte ve şirketler, devletler ve diğer kurumlar için rekabet edilebilirliğin arttırılmasında yardımcı olmaktadır. Kümeler, aynı alanda konumlana şirketler için büyük bir rekabet avantajı sağlamaktadır (Porter, 2000: 16).

Porter'a göre, kümeler, iş sektörlerinin ve şirketlerin rekabet edebilirliği üzerinde dört kat etkili olmaktadır. Bunlar aşağıdaki gibidir (Malakauskaite ve Navickas, 2010: 61):

 Kümelenme şirketlerinin bugünkü veya statik verimlilik düzeyini artırmaktadır;

 Verimliliğin yoğun büyümesi için ön koşulları oluşturmaktadır;

 Kümelenme şirketlerinin girişimcilik seviyesini ve inovasyon potansiyelini artırmaktadır;

 Yeni işletmelerin, hizmetlerin, şirketlerin, özellikle de inovasyon potansiyeli olanların oluşumunu ve gelişimini teşvik etmektedir.

Buna göre kümelerin iş sektörlerinin ve şirketlerin rekabet edebilirliği üzerindeki etkisi en az 3 boyuta sahiptir. Bunlar; verimlilik, yenilikçilik ve yeni işlerin oluşturulması (girişimcilik) (Malakauskaite ve Navickas, 2010: 61). Yine Malakausaite ve Navickas’ın 2010 yılında yaptıkları çalışmaya göre (Şekil 3.8.) rekabet edebilirlik düzeyi doğrudan bir kümenin yaşam döngüsü dinamiğine bağlıdır: bir küme evrimleştikçe azalır ve azalma evresine ulaştığında azalır.

Şekil 3. 8. Bir Kümenin Yaşam Döngüsü, Kümelenme Düzeyi ve Rekabet Edebilirlik Düzeyi Arasındaki İlişki

Kaynak: Malakauskaite ve Navickas, 2010: 63.

Sürekli değişim içerisinde olan dünya düzeninde tüm ülkelerin hedefi ülkelerinde rekabet koşullarını oluşturmak ve zenginlik seviyelerini arttırabilmektir. Ancak rekabetin çok boyutlu olması nedeniyle ülkelerin ve işletmelerin rekabet gücü değişik faktörlere bağımlı kalmaktadır (Çivi vd., 2008: 2). Bu bağlamda rekabeti, üç farklı sınıfta incelemek mümkündür. Bunlar; makro: ulusal ölçekte rekabet; mezo: bölgesel ya da sektörel ölçekte rekabet ve mikro: firma ölçeğinde rekabet şeklindedir (Ekinci vd., 2014).

a. Kümelenmelerin Makro Seviyede Rekabetçiliği: Ulusal Ölçekte Rekabet Uluslararası rekabet genel itibariyle, maliyetler, üretim faktörlerinin bolluğu, ulusal ve dünya piyasasında rekabet koşulları açısından analiz edilmektedir. Son zamanlarda ise, bir ülkenin neden birçok sektörde tercih edileceğini açıklayan koşullara dikkat çekilmeye başlanmıştır. Mevcut öneriler ise kritik araştırma noktası

olarak ülke yeteneklerinin geniş birikimi üzerindeki endüstri yapısının koşullarını vurgulama eğilimindedir. Ülkeler arasındaki rekabetin farklı olmasının nedenleri arasında birinci sebep olarak, ülkelerin mevcut teknolojik ve örgütsel yeteneklere sahip olmasıdır. İkinci sebep olarak örgüt yeteneklerinin teknolojik gelişmelerden daha yavaş ilerlemesidir (Kogut, 1991: 33).

Yine ülkeye giren doğrudan yabancı sermayenin miktarı ve bu sermayenin sektörel dağılımının da rekabet gücü için önemli olduğu belirtilmektedir. Sonuç olarak bir ülkenin global piyasalarda rekabet edilebilirliğini artırması ya da koruması mikro açıdan firma ve içinde bulunduğu endüstrinin, makro açıdan ise ülkenin rekabet edilebilirliğine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır (Ekinci vd., 2014).

Ulusal düzeyde rekabet, bir ülkenin yaşam standardına göre, şirketlerinin yüksek verimlilik seviyelerine ulaşma ve üretkenliği arttırma kapasitelerine bağlıdır. Sürdürülebilir verimlilik artışı, bir ekonominin sürekli kendisini geliştirmesini gerektirir. Bir ulusun şirketleri, ürün kalitesini yükseltmek, istenen özellikleri eklemek, ürün teknolojisini geliştirmek veya üretim verimliliğini artırmak suretiyle mevcut endüstrilerde üretkenliği sürekli olarak iyileştirmelidir. Verimliliğin genellikle yüksek olduğu daha ileri ve daha karmaşık endüstri segmentlerinde rekabet edebilmek için gerekli yetenekleri geliştirmeleri gerekir. Tamamen yeni, sofistike endüstrilerde rekabet edebilme yeteneğini geliştirmek zorundadırlar (Porter, 1990: 76).

Şekil 3. 9. Ulusal Rekabet Gücünü Belirleyen Faktörler

Altyapı ve Erişilebilirlik İnsan Kaynakları Üretken Çevre  Temel Altyapı -yol -demir yolu -hava yolu  Teknolojik Altyapı -bilgi ve iletişim teknolojileri -telekomünikasyon -internet  İşgücü özellikleri -üretkenlik ve esneklik  Yönetim becerileri -uluslararası olma durumu -profesyonellik düzeyleri -yeterlilik düzeyleri  Gelişmiş personel -bilim adamları ve mühendisler -simgesel analistler  Okul sonrası eğitimde yüksek katılım oranları -üçüncü döneme ait eğitim -mesleki eğitim  Eğitim altyapısı  Girişimcilik kültürü -girişim için düşük engeller -risk alma kültürü  Enternasyonalizm -ihracat/küresel satışlar -yatırım -iş kültürü  Teknoloji -uygulama -yönetim  Yenilik -patentler -ar-ge seviyeleri -araştırma enstitüleri ve üniversiteleri -şirketler ve araştırma arasındaki bağlantı  Sermaye uygunluğu  Rekabet doğası  Sektörel denge Kaynak: Martin, 2003: 23. b. Kümelenmelerin Mezo Seviyede Rekabetçiliği

Kümelenmelerin mezo seviyede rekabetçiliği hem sektör hem de bölge olarak ele alınabilmektedir. Sektörel açıdan rekabet ilgili sektörün diğer ülkelerin aynı sektörlerine göre daha fazla gelir ve istihdam oluşturabilme gücü olarak ele alınmaktadır. Markusen (1987) endüstrinin rekabet gücünü üretim etkinliği endeksini baz alarak toplam faktör verimliliğinden hareketle tanımlarken, Bryan (1994) rekabet gücünü işgücü verimliliğinden hareketle tanımlamış ve rakipleriyle eşit ya da daha üstün verimlilik oranına sahip olan endüstrinin başarılı olarak ifade edildiğini ele

almıştır. Bölgesel boyutta rekabet ise belirli bir alanla sınırlanarak, gerek ülke içinde, gerekse ülkeler arasındaki farklı bölgelerin mücadelesi olarak vurgulanmaktadır. Buna göre bir bölgenin rekabet gücünü genel olarak yerel karşılaştırmalı üstünlükler ve başlangıç avantajları belirlemektedir (Ekinci vd., 2014).

Şekil 3. 10. Bölgesel Rekabet Gücünü Belirleyen Faktörler Altyapı ve Erişilebilirlik İnsan Kaynakları Üretken Çevre

 Temel Altyapı - Yol - Demiryolu - Havayolu - Emlâk  Teknolojik Altyapı - Bilgi ve İletişim Teknolojileri - Telekomünikasyon - İnternet  Bilgi Altyapısı - Eğitim imkânları  Mekânın Kalitesi - Konut - Doğal çevre - Kültürel tesisler - Güvenlik  Demografik eğilimler - Yetişmiş işçilerin göçü - Farklılık  Gelişmiş personel - Bilim yoğun yetenekler  Girişimcilik Kültürü - Girişim için düşük engeller - Risk alma kültürü

 Sektörel Yoğunlaşmalar - Denge/bağımlılık -İş yoğunlaşması

- Yüksek katma değerli aktiviteler

 Enternasyonalizm - İhracat/küresel satışlar - Yatırım

- İş kültürü

- Firma dağılım sahipliğinin doğası  Yenilik - Patentler - Ar&Ge seviyeleri - Araştırma enstitüleri ve üniversiteler - Şirketler ve araştırma arasındaki bağlantı  Yönetim ve kurumsal kapasite  Sermaye yeterliliği  Uzmanlaşma  Rekabetin doğası Kaynak: Martin, 2003: 32.

Kümelenmelerin Mikro Seviyede Rekabetçiliği

Kümelenmelerin mikro seviyede rekabetçiliği, firma ile alakalı olarak söz konusu firmanın belirli bir piyasada rekabet edebilmesi, piyasa payını artırabilmesi ya da ihracat yoluyla yeni pazarlara ulaşabilmesi şeklinde ele alınmaktadır. Firma açısından rekabet avantajı genel itibariyle maliyet ve farklılık olmak üzere iki ana boyutta ele alınmaktadır. Buna göre bir firma rakiplerinden daha düşük bir maliyetle üretim yapabiliyorsa maliyet avantajına, rakiplerinin sahip olmadığı farklılıklar oluşturabiliyorsa yani ürün ve hizmetlerde farklılaştırma yapabiliyorsa farklılık avantajına sahiptir. Fakat, bu avantajları oluşturmak firmalar açısından kolay olmamakla birlikte birçok faktörün bir araya gelmesi ile mümkün olmaktadır. TÜSİAD (1991)’e göre bir firmanın rekabet gücünü sağlayan faktörler: işgücü maliyeti ve verimliliği, sermaye maliyeti, kalite, özellikler, benzersizlik, teknoloji, altyapı, hammadde bulunabilirliği, yurtiçi rekabet ortamı, ülke imajı ve dış bağlantılardır. Bu faktörlerin bir kısmını firma kendi içyapısıyla yakalayabilirken, diğerlerini ise yer aldığı endüstriden ya da ülke ve ülkelerden temin edebilmektedir (Ekinci vd., 2014).