• Sonuç bulunamadı

3.2. Kümelenme Yaklaşımları

3.2.2. Endüstriyel Bölgeler Teorisi

Firmalar neden birbirlerine yakın coğrafi alanda toplanır? Bu soruyu cevaplamak için Marshall’ın önceki yüzyılda ortaya attığı yığılma ekonomileri teorisine bakmak yanlış olmayacaktır. Bu teoriye göre firmaların dışsal ekonomilerle birlikte gelirlerinin artmasıyla firmalar yakın coğrafi bölgelerde konumlanmıştır. Marshall’ın bahsettiği dışsal ölçek ekonomileri; yerel işgücü havuzu, yerel tedarikçi bağlantıları ve yerel bilgi yayılımlarıdır. Geleneksel olarak, Marshall yığılma ekonomileri, aynı sektörden benzer işletmelerin birbirine yakın mekânsal yakınlıkta bir araya geldiklerinde ortaya çıkan lokalizasyon ekonomileri olarak kabul edilir (Potter ve Watts, 2014: 604).

Günümüz kümelenme yaklaşımının hareket noktası, Marshall’ın bölgesel ekonomiler üzerine yaptığı “Endüstriyel Bölgeler ve Dışsal Ekonomiler” (1890-1920) başlıklı çalışması ile karşımıza çıkmaktadır (Öcal ve Uçar, 2011: 290). Marshall

endüstriyel bölgeleri, benzer türden çok sayıda küçük işletmelerin aynı coğrafyada yoğunlaşması olarak ele almaktadır (Marshall, 1920: 230). İngiliz iktisatçısı Alfred Marshall "Principles of Economics" adlı kitabında "belli bölgelerdeki uzmanlaşmış endüstrilerin yoğunlaşmasından" söz etmiş ve böylece endüstriyel kalkınma için lokalizasyon avantajlarının önemi vurgulanmıştır (Koschatzky, 2012: 1). Marshall bu teorisinde üç temel açıklamaya dikkat çekmiştir. Birincisi, firmalar coğrafi olarak birbirine yakınlaşır, çünkü bu onların bir endüstrinin özel ihtiyaçlarını karşılamak ve firmaların gereksinim duyduğu özel yeteneklere ulaşmada bir uzmanlık havuzu oluşturmasına olanak sağlar ve bütün bunlara daha kolay erişmesini sağlar. İkincisi, bu firmalar bir endüstriye ve sektöre özgü olmayan girdiler sağlayabilir. Firmalara coğrafi yakınlık neticesinde birlikte çalışarak ortak teknolojilerin geliştirilmesinde ve kullanılmasında ya da belirli bir sermaye altyapısında ölçek ekonomilerin oluşturulmasını sağlayabilir. Üçüncü olarak, coğrafi olarak bir araya gelen firmalar maksimum bilgi ve fikir akışını oluşturabilirler. Diğer bir deyişle, ürün, pazar ve teknolojik bilgi daha kolay paylaşılabilir (Morosini, 2004: 307).

Marshall’ın endüstriyel bölgeler olarak adlandırdığı kavram, dışsal ölçek ekonomilerinin oluşturulmasında özel bölgelerde aynı özelliklere sahip küçük işletmelerin bu özel bölgelerde yoğunlaşmasını ya da yerelleşmesini ifade etmektedir. Marshall endüstriyel bölge oluşumunda etkili olan ekonomik değişken olarak dışsal ekonomiler kavramını geliştirmiş ve dışsal ekonomiler kavramının kaynaklarını incelemiştir (Eraslan ve Güngören, 2013: 180). Marshall’a göre, birçok farklı neden endüstrinin yerelleşmesine ya da yoğunlaşmasına yol açmıştır. Ancak başlıca nedenler fiziksel koşullar olmuştur. Bunlar; iklimin ve toprağın niteliği, bölgedeki madenlerin ve taş ocaklarının varlığı veya kara ya da suya kolay erişim gibi. Böylece maden endüstrileri genellikle ya madenlere yakındır ya da yakıtın ucuz olduğu yerlerde olmuştur. İngiltere'deki demir endüstrileri, önce kömürün bol olduğu bu bölgeleri araştırılıp daha sonra da bu bölgelerin bir araya getirilmesi ile oluşmuştur. Bu bölgedeki zengin halkın özellikle yüksek kaliteli mallar için oluşturduğu talep, uzak mesafedeki nitelikli işçilerin bu bölgeye çekilmesine neden olmuş ve bu bölgede bulunan işçilerin de eğitimine katkı sağlamıştır (Marshall, 1920: 223-224).

Fajita vd. göre Marshall'ın teorisinde, bir üreticinin, aynı sektördeki diğer üreticilere yakın yerde konumlanmanın üç avantajının olduğunu belirtmektedir. Bunlardan birincisi, coğrafi olarak yoğunlaşmış bir endüstri, uzman yerel girdi sağlayıcılarını destekleyebilir. İkincisi, aynı türden çalışanları istihdam eden firmaların yoğunlaşması, işgücü piyasası havuzunu oluşturacaktır. Böylece coğrafi olarak yoğunlaşmış firmalar işçi bulma konusunda önemli bir avantaj elde edecektir. Son olarak, coğrafi yakınlık bilginin daha kolay yayılmasını kolaylaştıracaktır (Fujita vd., 2001: 18).

Yukarıda sayılan bu nedenler, Marshall Üçlemesi'ni oluşturmaktadır. Bunlar: işgücü piyasası havuzu, tedarikçi uzmanlığı ve bilgi yayılımlarıdır. Marshall, benzer şirketlerin yoğunlaşmasının ortak bir beceri seti ile bir emek havuzundan etkileneceğini, gelişeceğini ve bu durumdan yararlanacağını gözlemlemiştir. İşçiler, birçok işletmenin yer aldığı bölgede konumlanarak böylece bireysel risklerini en aza indirecektir. Marshall ayrıca, benzer firmaların yoğunluğunun tedarikçiler için iyi bir pazar oluşturduğunu ve tedarikçilerin uzmanlıklarını geliştirmek ve uzmanlaşmak için ihtiyaç duyduğu ölçeği sağladığını belirtmiştir. Bu durum müşteriler için de bir avantaj oluşturmuştur. Son olarak Marshall, sanayi bölgelerinde fikirlerin ya da bilgilerin firmadan firmaya kolayca taşındığını fark etmiş ve bu durumu da “dışsal ekonomiler” olarak adlandırmıştır (Cotright, 2006: 8-9).

Belussi ve Caldaride, Marshall’ın endüstriyel bölgeler teorisine göre belirli bir alanda yoğunlaşan firmaların bir takım avantajlar elde ettiği görülmüştür. Bunlar (Belussi ve Caldari, 2009: 3);

1. Kalıtsal beceri: Yerelleşmenin ortaya çıktığı alanda, çocuklar farkına varmadan birçok işi öğrenir. Bu da özel yeteneklerin nesilden nesile aktarılmasını ve karakteristik bir nitelik kazanmasını sağlar.

2. Yan kuruluşların büyümesi: Belirli bir alanda firmalar yoğunlaştığı zaman, yan kuruluşlarda buna bağlı olarak büyürler. Mesela, tedarik, lojistik, malzeme akışının sağlanması gibi alanlarda ana firmalara destek sağlar.

3. Yüksek uzmanlık gerektiren makinelerin kullanımı: bu avantaj, yatırımda büyük sermaye kullanılmamasına rağmen, aynı türden üretim yapan işletmelerin bir arada toplanarak o bölgeyi karakterize eden yüksek işçilik ve uzmanlık özelliklerinden faydalanarak kurulur.

4. Özel beceri için yerel Pazar: yerelleştirilmiş bir endüstri “beceri için sabit bir Pazar” sunar. Böylece endüstri bölgesinde yer alan işletmeler işçi ararken bir sorun ile karşılaşmazlar.

Marshall tarafından listelenen bu avantajlara onun yazılarından yola çıkarak birkaç avantaj daha eklenmiştir (Belussi ve Caldari, 2009: 3):

5. Endüstriyel liderlik: Bu yönüyle firmaların “sürekli bir teknik değişimi göz önünde bulundurulduğunda göründüğünden daha fazla canlılık” kattığı söylenebilir.

6. Yeniliklerin üretim sürecine girmesi: Marshall’ın da belirttiği gibi, iyi fikirler, yeni fikirler hemen benimsenir.