• Sonuç bulunamadı

1.2. Reca (Ümit)

1.2.3. Reca (Ümit) İle Yakın Anlamlı Kelimeler

Kulun gelecekte olacak güzel bir şey için beklenti için de olmasıdır. Reca’nın bazı durumları vardır. Kulun, Allah’tan reca da bulunmasının bazı şartları vardır. Kul o şartları yerine getirdiğinde gönül rahatlığıyla Allah’tan reca da bulunabilir. Çünkü kul üzerine düşen görevleri yapmıştır bundan sonrası artık Allah’a kalmıştır. Gazzali, Kimya-yı Saadet eserinde bu durumu şöyle izah getirmiştir: “Ey Salih kişi! Sen bil ki, gelecek bir şeyi ümit edenin haline umma (reca) derler. Kimi de, temenni denilir. Kimi de gar (aldatıcılık) ve ahmaklık denir. Ebleh, ahmak kişiler bunları birbirinden ayırt edemez. Bunların hepsini, seçkin beğenilmiş ümit sanırlar. Ama hal hiçte böyle değildir. bir kimse güzel tohum elde edip bir yere ekse, o yerin dikenini, otunu temizlese, onu vaktinde sulasa harman zamanı –eğer Allah Teala afetten saklarsa- biçip götürmesini beklese bu bekleyişe ümit derler.

Eğer kötü tohum ekse veya sürülmemiş toprağa ekmiş olsa, yahut ottan ve dikenden temizlemese veya sulamasa, diktiğinin büyümesini beklese buna garur (aldatıcı) hamakat ve aptallık derler. Ümit demezler.

Ve eğer güzel tohumu temiz yere ekse, toprağı diken ve yabancı otlardan temizlese, ama sulamasa:

-Yağmur yağar, yer sulanır! Deyip beklese, yağmur da yağabileceğinden, bunda da güçlük olmadığından buna arzu ve temenni denir.”437 Bu kavramlar reca ile karıştırılması ihtimal olan kavramlardır. Aralarında ince nüanslar vardır.

“Eğer sebepler ortada yokken veya kesinlik kazanmamışsa bu tür beklentilere “gurur”, “ahmaklık” isimlerinin verilmesi “reca” isimlerinin verilmesinden çok daha

isabetli olur. Eğer sebeplerin ne varlığı ne de yokluğu biliniyorsa bu durumda beklentiye temenni adı verilmesi daha doğru olur çünkü bu sebepsiz bir beklentidir.”438

Reca ile temenni arasında ki fark şu’dur: “”temenni” tembellik ve üşengenlikle birlikte bulunabilir ve temenni de bulunan kişi, ciddiyet ve çalışkanlık yolunu tutmayabilir. Ümit (reca) ise, çaba sarfıyla ve güzel tevekkülle bulunabilir. İlki (temenni) tıpkı tarlası olup da onu ekmeyi ve ürünü toplamayı temenni eden kişinin durumu gibidir. İkincisi (reca), tıpkı tarlasını süren çapalayan, eken ve ürünün bitmesini bekleyen kişinin durumu gibidir. Bundan dolayıdır ki, arifler, reca’nın ancak amelle birleştiğinde sıhhat bulabileceği hususunda icma etmişlerdir.”439 Bu alimlerin beyanlarından anlıyoruz ki reca olmadan onun zeminini hazırlamak gerekir ki recamız sahih ve yerinde olsun. Onun dışındakiler bir beklentiden ileri gitmeyebilir.

Bir de reca’nın alt ve üst mertebesi şeklinde sıralayabileceğimiz kavramlar vardır. Bunların reca’dan farkı ise zaman-ı hazır da yaşanmalarıdır. Reca yaşanmamış zamanla yani gelecek zamanla ilgili yaşanan bir duygu olmasına karşın bunlar hali hazırda olan zamanda yaşanan duygulardır.

1.2.3.2. Bast

“sözlükte keyifli ve tutkulu olmaveya açılma ferahlama anlamına gelmektedir. Bast hali gönlün şen olması zihnin açık olması anlamlarına gelmektedir. Bast hali ariflerin olabileceği bir haldir. Bastı da kabzı ad veren Allah’tır. O Basit’dir. Kul ise Munbasittir.”440 Evet, bast hali kulun rahatlaması ferahlaması demektir. Recada da buna benzer duygular vardır ama bunlar farklı mertebelerdir. Recadan sonra ki mertebedir bu mertebeye ulaşmak için reca mertebesini aşmak gerekir.

“Bast, kabz halinde ki kimseler için bir mükâfattır. Çünkü korkunun şiddetiyle daralan kalpleri, af ümitlerinin artmasıyla ferahlar.”441 İnanç alanındaki sıkıntılar bazen kalbe sığmamaktadır, kalbi daraltıp boğmaktadır. İşte bu zamanlarda Allah bu sıkıntılardan kurtulmak için bazı çıkar yollar nasip ediyor. Tıpkı kulu kabz halinden kurtarmak için bast halini nasip etmesi gibi.

“Bast ve reca arasında bazı farklar vardır:

438 Gazzali, İhyau Ulum’id-Din, s.289. 439 el-Cevziyye, a.g.e, s.513.

440 Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, s.86. 441 Gökcan, a.g.e, s.121.

Reca, gelecekte olacak bir şeyden dolayı olur. Bast ise içinde bulunan vakitte gerçekleşen bir durumdur. Buna göre, reca sahibinin kalbi gelecekte ki bir şeye bağlıdır. Bundan dolayı bir mutluluk ve rahatlama duyar. Bast sahibi ise, içinde bulunan vakitte başına gelen duruma teslim olmuş vaziyettedir.”442 Reca olmamış bir olayın olması ihtimalinden gelen bir mutluluk olmasına karşın bast zamanı hazırda ki bir olaydan kaynaklanan bir durumdur. Yani biri yaşanmamış bir olayın yaşanma ihtimalinden dolayı oluyor, diğeri ise yaşanan bir olaydan kaynaklanıyor. İşte bu iki hal arasında böyle bir fark vardır.

“Gazzali, “Reca, hoşa giden, sevilen bir şeyi beklemekten dolayı kalbin zevk duyması ve rahatlamasıdır.” Derken hem recayı tanımlamışhem de reca sahibini yaşadığı bast haline işaret etmiştir. Affedileceğini ve mükâfatlandırılacağını beklemek recadır. Bu beklentiden dolayı kalbin rahatlaması ve zevk içerisinde olması ise bast halidir.

Reca, “Ahiretin güzelliğinden dolayı yani ahirette güzel muamele görüp affedileceğini bilmesinden dolayı kalbin sevinç içerisinde olmasıdır.” şeklinde de tanımlanmıştır. Burada da, kalbin güzel muamele göreceğini beklemesini reca; bu sebeple sevinç içerisinde olmasını da bast olarak değerlendirmek mümkündür. Görüldüğü gibi, reca ve bast birbirinden ayrılmayan ve çoğu kez iç içe zikredilen kavramlardır. Bastın recadan sonra geldiği ve recanın meyvesi/neticesi olduğu da gayet aşikârdır.”443 Reca ve bast arasında ki ilişki halef selef ilişkisi gibidir. Birbirini tamamlamaktadırlar. O yüzden bunlar aynı kavram olmadıkları gibi ayrı birer kavrammış gibi de düşünülemez. Çünkü bunlar birbirine ihtiyacı olan iki kavramdır.

1.2.3.3. Üns

Sözlükte, “ülfet etmek, cana yakın olmak, ahbab canlı olmak, sıcak ilgi, candan sevgi. Reca ve bast halinin üstünde ve onlardan daha güçlü bir neş’e hali. Üns, sevgilinin kemalini zevkle seyretmektir. İlahi cemali temaşa etmekten haz almaktır. Üns, aşıkın sevgilisi ile samimi olması, resmiliğin ortadan kalkmasıdır. Ünsiyet edilene enis, ünsiyet edene munis, karşılıklı ünsiyet ve ülfete muanese denir. “Mü’min ünsiyet eder ve kendisiyle ünsiyet edilir. Üns, celalin cemali, gönülden ulûhiyet mertebesinin güzelliğini temaşa etmekten hâsıl olan eser, etki. (İbn arabi)”444

442 Kuşeyri, er-Risale, s.115. 443 Gökcan, a.g.e, s.122. 444 Uludağ, a.g.e, s.578.

Üns makamında ki Mü’minler maddi bedeni aşmışlardır. Onlar her şeyi artık ruhi boyutta yaşamaktadırlar. Artıkonlarda beden ve ruh ikilime kalmamıştır. Uludağ şöyle der: “Üns makamında bulunan bir salik ateşe atılsa veya kılıçla yüzüne vurulsa, yaşadığı derin ruhi hazlar sebebiyle bunu hissetmez. Hz. İbrahim’in ateşte ki hali gibi.” 445 Bu durum bize gösteriyor ki üns halinde ki Mü’minler ruha giydirilmiş bedeni aşıyorlar. Buna diğer bir örnek ise Hz. Ali örneğidir. Hz. Ali savaşta bedenine batan ok parçaları ve kıymıkları çıkarmak için namaza durmaktadır. Bu şekilde batan şeylerin çıkarılması istenmektedir. Çünkü namaz esnasında Hak ile ünsiyet ediyor ve bedeni bir müdahaleyi hissetmiyor.

“Salik, Hak ile ünsiyet halinde olduğu nisbette halka (masivaya) yabancılaşır. Halk ile ünsiyet ettiği nisbette Hakk’a yabancılaşır. Birine ısındığı oranda öbüründen soğur, biri açtığı oranda öteki sıkar.”446 Bu makamda salik Hakk’a yönelerek halktan uzaklaşmaktadır. Hangi tarafa dönerse diğerini arkasına almaktadır. Salik’e göre bir kalpte iki tane sevgili olmaz. O yüzden salik kalbinden Allah’tan gayrısını çıkarmaktadır. “Üns hali, Allah’ın Cemal tecellilerine mazhar olup O’nunla birlikte olma şerefine nail olan kimselerin ulaştığı bir haldir. Bu halde ki kişinin, Allah’la arasında öyle bir ülfet ve samimiyet oluşur ki, kalbine tarif edilmez bir neşe ve sevinç hâkim olur.”447 Üns hali her Mü’minin ulaşabileceği bir makam değildir. O makama ulaşmak için fenafillâh’a ulaşmak gerekir. Çünkü Allah’ta fani olmak var bu hal’de, Allah’ta fani olmak ise ancak mukarrebunbun ulaşabileceği bir makamdır.

Üns halinin en alt derecesi şudur: “üns haline giren bir kimse kızgın bir ateşe atılsa, halinde bir değişme, kalbinde bir karışma olmaz.”448 Bu makam kendinden geçme fena makamıdır. Bu makama ulaşan kimse artık dünyevi acıları aşmıştır. Dünyevi acılar ona zarar vermemektedir. Çünkü o acıları hissetmemektedir.

Dedik ya reca ve bast arasına bir halef selef ilişkisi vardır. Reca, bast’tan evvel gelen bir durumdur. Bast’ta üns’den evvel gelen bir durumdur. Yani bu makamların en üstünü üns’tür. Sonra bast. Sonra reca’dır. Son olarak ümit halini derecelendirecek olursak. Üns, bast, ve reca şeklinde bir dereceye tabi tutarız.