• Sonuç bulunamadı

2.6 KONU İLE İLGİLİ YAPILMIŞ ARAŞTIRMALAR

2.6.2. Psikolojik İyi Oluş ve Ebeveyn Kabul Red Algısı ilişkisi İle İlgili Araştırmalar

Ryff ve Heidrich (1997), geçmiş yaşam deneyimlerinin yetişkinlerin şimdiki ve gelecekteki iyi oluşlarına ilişkin değerlendirmelerini nasıl etkilediğini belirlemeyi amaçlamışlardır. Araştırmanın örneklemi 308 genç, orta yaşlı ve yaşlı yetişkinlerden oluşmaktadır. Araştırmaya katılanlar geçmiş yaşam olaylarına yönelik envanterler ve Psikolojik İyi Olma Ölçeğini cevaplamışlardır. Araştırma sonucunda normal olayların şimdiki ve gelecekteki iyi olmanın anlamlı yordayıcısı olduğu görülmüştür. Ancak farklı yaş gruplarında temel bazı etkiler göze çarpmaktadır: Genç yetişkinlerde yaşam etkinlikleri; orta yaşta olan yetişkinlerde arkadaş ve aile alanı; yaşlı yetişkinlerde ise öncelikle iş ve eğitim deneyimleri iyi olmanın en güçlü yordayıcılarıdır. Normal olmayan yani yoğun stres içeren olaylar sadece genç yetişkinlerde “bireysel gelişim”in anlamlı pozitif bir yordayıcısı olduğu bulunmuştur.

Shek (1999), ergenlerle yaptığı araştırmada ana-baba özellikleri ile ergenlerin psikolojik iyi oluşlarını Hong Konglu, Çinli 378 ergen üzerinde boylamsal bir çalışma ile incelemiştir. Sonuçlara göre genel ana-baba tutumu ve belirli ana-baba davranışları, umutsuzluk, yaşam doyumu, öz saygı ve yaşamın amacı ile aynı zamanda ilişkili bulunmuştur. Sonuçlara göre, algılanan ebeveyn özellikleri ve psikolojik iyi oluş arasındaki ilişki kız ergenlerde erkek ergenlere göre daha güçlüdür. Bu çalışmada ebeveyn özelliklerinin ergenlerin psikolojik iyi oluşlarını hem aynı zamanda hem de boylamsal olarak yordadığı görülmüştür.

Shek’in (2001) araştırmasında, Çinli anababaların tutumlarının çocuklarının psikolojik iyi oluşları ile ilişkisini incelemiştir. Araştırma 2150 lise öğrencisi ile yapılmıştır. Yapılan analizi sonuçları annenin ve babanın yetiştirme tutumu ile genel psikiyatrik durum, kaygı, depresyon, somatik semptomlar, yaşam amaçları ve ego gücü arasında anlamlı korelasyon olduğunu göstermiştir.

Xia ve Qian (2001) Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki Han ve Keija isimli iki etnik gruptan yaşları 16-22 arasında değişen 127 ergenle yaptıkları araştırmada akıl sağlığı problemleri ile ebeveyn reddi arasında ilişkiyi araştırmayı amaçlamışlardır. Araştırmada Ebeveyn Stilleri Ölçeği ve Ergen Sağlık Durumu Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır.

Araştırma sonuçları ebeveyn reddi ile ergenlerin yaşadığı psikolojik problemler arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermiştir.

Pantke, Slade (2006) genç yetişkinlerin geçmişe yönelik hatırladıkları anababa tutumu ve iyi oluşları arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için yaptıkları araştırmada, 300 üniversite öğrencisinin üzerinde çalışmışlardır. Araştırmada kullanılan ölçekler Ebeveyn Bağı Ölçeği, the Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Mental Sağlık Index- 5’tir. Araştırma bulgularına göre ebeveynlerden algılanan yüksek koruma psikolojik sağlıkla ilişkilidir.

Corsano, Majorano ve Champretavy (2006) yaptıkları araştırmanın konusu psikolojik iyi oluş ile anababalarla ilişkilerdir. Araştırma 11–19 yaş arasında 330 ergen üzerinde an araştırmada kişiler arası ilişkiler, aile ilişkileri ve yalnızlığın psikolojik iyi oluş üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırma için gerekli olan veriler Ergenler ve Çocuklar İçin Yalnızlık Ölçeği, Kişilerarası İlişkiler Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Araştırma sonucunda ergenlerin anne babasıyla ilişkilerinin onların psikolojik iyi oluşu üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Gilbert Baldwin, Baccus ve Palmer, (2006) yaptıkları araştırmada ailede yaşananların ve anababa tutumlarının bireyin kendisine ilişkin tutumunu nasıl etkilediğini incelemişlerdir. 197 üniversite öğrencisiyle yapılan araştırma reddedici ve fazla korumacı ailelerin çocuklarının kendinden nefret etmeye ve kendini eleştirmeye meyilli olduğunu göstermektedir. Diğer yandan ılımlı ana baba tutumu, kendinden nefret etme ve kendini eleştirme değişkenleri ile negatif yönde ilişkilidir. Araştırmanın diğer bulgusu olumsuz anababa tutumlarının kendini eleştirme yoluyla depresyonu yordadığını göstermektedir.

Vulic ve Macuka (2006) örneklemi 10-16 yaş arasında 331 çocuktan oluşan araştırmada algılanan aile ilişkileri ve depresyon arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Araştırmada ebeveyn kabul red algısı Aile İlişkilerinin Kalitesi Ölçeği ile ölçülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre depresyonun en güçlü yordayıcısının anne baba reddi olduğu tespit edilmiştir.

Milevski Schlechter, Netter, (2007) araştırmasında ana-baba tutumlarının yaşam doyumu, benlik saygısı ve depresyonla ilişkisini incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemi 9-11 sınıflara devam eden 272 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırma sonuçları açıklayıcı/otoriter anneliğin, yüksek özsaygı, yaşam doyumu ve depresyonla ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Buna gore açıklayıcı/otoriter anneye sahip ergenlerin öz saygı ve yaşam doyumu yüksek iken, depresyon düzeyleri düşüktür. Bulgular, izin verici olan anneye kıyasla açıklayıcı/otoriter anne tutumu altında yetişen ergenlerde öz saygı ve hayattan tatmin olma durumunun daha yüksek seviyelerde olduğunu göstermektedir. Araştırmada babaya özgü tutumların ise çocuğun psikolojik gelişiminde etkisi olmakla birlikte bunun anneye özgü tutumlar kadar belirgin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Çeçen (2008) bireysel bütünlük duygusu, aile bütünlük duygusu ve benlik saygısı değişkenlerinin yaşam doyumunun yordayıp yordamadığını belirlemeyi amaçladığı araştırmasında 250 kız, 143 erkek toplam 393 üniversite öğrencisi ile çalışmıştır. Araştırmada veri toplamak amacıyla Bireysel Bütünlük (Tutarlılık) Duygusu Ölçeği, Aile Bütünlük Duygusu Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Envanteri ve Yaşam Doyumu Ölçekleri uygulanmıştır. Araştırma bulguları yaşam doyum ile bireysel, ailesel bütünlük duygusu ve benlik saygısı arasında olumlu orta ve göreli olarak güçlü düzeyde ilişkiler olduğunu göstermiştir.. Yaşam doyumunu yordamaya en fazla katkıda bulunan değişkenin bireysel bütünlük duygusunun alt boyutu olan anlaşılabilirlik boyutu olduğu, bunu sırasıyla aile bütünlük duygusu, benlik saygısı, yönetilebilirlik ve anlamlılık değişkenlerinin izlediği saptanmıştır.

Doğan (2008) tarafından yapılan araştırmada aile ve arkadaştan alınan sosyal destek ve iyilik halinin boyutları olan maneviyat, kendini yönetme, serbest zaman, arkadaşlık ve sevgi değişkenlerinin üniversite öğrencilerinin psikolojik belirtilerini (sosmatizasyon, depresyon, anksiyete, öfke-saldırganlık) ne derecede yordadığı incelenmiştir. Çalışmaya üniversitede okuyan 208 kız, 46 erkek olmak üzere 254 öğrenci katılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, depresyon belirtilerini en iyi yordayan değişken kendini yönetme, ikinci yordayıcı değişken aile desteği, üçüncü değişken ise arkadaşlık desteği olmuştur.

Kapçı, Hamamcı (2010) aile işlevleri ile psikolojik belirtiler arasındaki ilişkide erken dönem uyum bozucu şemaların aracı rolünü araştırmışlardır. Çalışmaya 352 üniversite öğrencisi katılmıltır. Araştırma sonucunda aile işlevlerinin duygusal yalıtılmışlık, zedelenmiş sınırlar, yetersizlik ve adil-sorumlu-kaygılı şema alanlarını yordadığı ortaya konulmuştur. Bulgular bu dört şema alanının psikolojik belirtileri yordadığını göstermektedir. Bu noktadan hareketle aile ortamından algılanan olayların bilişsel açıdan bireyin psikolojik durumunu etkilediği belirtilmiştir.