• Sonuç bulunamadı

BULGULAR VE YORUMLAR

4.1. Psikolojik İyi Oluş ve Demografik Değişkenler

4.3.7. Kişisel Gelişim Düzeyinin Yordanmasına İlişkin Bulgular Ve Yorumları

Öğrencilerin kişisel gelişim düzeylerini yordayan değişkenleri belirlemek amacıyla aşamalı çoklu regresyon analizi sonuçları Tablo 22’de verilmiştir.

Tablo 22

Öğrencilerin Kişisel Gelişim Düzeyine Göre Aşamalı Çoklu Regresyon Analizi

Model Değişken R R2 Uyarlanmış

R2 Standart Hata Β t 1 (Sabit) .524 .274 .272 4.75298 Kendini affetme .524 11.148 2 (Sabit) .573 .329 .325 4.57804 Kendini affetme .314 5.160 Anne kabul-red -.314 -5.160 3 (Sabit) .594 .352 .346 4.50336 Kendini affetme .315 5.270 Anne kabul-red -.326 -5.438 Dummy_fakülte3 -.155 -3.459

4 (Sabit) .601 .361 .354 4.47858 Kendini affetme .286 4.690 Anne kabul-red -.326 -5.467 Dummy_fakülte3 -.140 -3.116 Dummy_akademik algı2 .100 2.151

Tablo 22’de öğrencilerin kişisel gelişim düzeyini açıklayan anlamlı dört modelin kurulduğu görülmektedir. Kurulan ilk modelin (Model 1) öğrencilerin kendini affetme değişkeninden oluştuğu görülmektedir. Öğrencilerin kişisel gelişim düzeyini en iyi yordayan değişken olan kendini affetme değişkeninin, Model 1 olarak adlandırılan eşitliğe dayalı olarak, tek başına öğrencilerin kişisel gelişimindeki değişkenliğin %27’sini açıkladığı; öğrencilerin kişisel gelişim düzeylerinin kendini affetme düzeyleri ile pozitif ilişki içinde olduğu (r=52) görülmektedir. Başka bir ifadeyle, öğrencilerin kendini affetme düzeyleri arttıkça kişisel gelişim düzeyleri de artış gösterecektir.

Araştırmadan elde edilen bulgulara göre kendini affetme kişisel gelişim alt boyutunun önemli bir yordayıcısıdır. İlgili literatür incelendiğinde kendini affetmenin bireysel gelişim ve öğrenme değişkenini yordayıp yordamadığına ilişkin yapılmış bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bireysel gelişim ve öğrenme kişinin var olan potansiyellerini yaşam boyu gelişimi için kullanmaya devam etmesi anlamına gelmektedir. Kendini affetme ise hatalarla yüzleşmeyi ve hatalardan ders almayı gerektirir. Kendini affetme düzeyi yüksek olan kişinin yaptığı hataları yeni şeyler öğrenmek ve gelişimine katkı sağlamak için bir araç olarak kullandığı, dolayısıyla sürekli gelişmek için bir fırsat olarak gördüğü söylenebilir. Aksi halde kendini affetmede güçlükleri olan kişi hatasına odaklanarak bu durumu bir fırsata dönüştürmeyecek, dolayısıyla hatalarından ders almak gibi gelişimine katkı sağlayacak bir süreci kaçıracaktır.

Tablo 22’de öğrencilerin kendini affetme düzeyleri ve anne kabul-red algı düzeylerinin (Model 2) birlikte öğrencilerin kişisel gelişim düzeyindeki değişkenliğin %33’ünü açıkladığı görülmektedir. Model 2’de eşitliğe giren anne kabul-red düzeyi, öğrencilerin kişisel gelişim düzeyinin açıklanmasına %6’lık bir katkı sağlamıştır.

Öğrencilerin anne kabul-red algı düzeylerinin regresyon katsayısı incelendiğinde, anne kabul-red algı düzeyi ile kişisel gelişim düzeyi arasında negatif ilişki olduğu (r= -,314) görülmektedir. Öğrencilerin anne red algı düzeyleri azaldıkça (geçmişe yönelik anne kabul algıları artıkça) kişisel gelişim düzeyleri artmaktadır.

Elde edilen bulgular göstermektedir ki; geçmişe yönelik anne kabul red algısı kişisel gelişim değişkeninin anlamlı bir yordayıcısıdır. Annesini kabul edici algılayan bireyler sürekli büyümek, gelişmek ve öğrenmek için heves duyarken, annesi tarafından red edildiğini düşünen bir kişi, bu olumsuz duygunun yarattığı gerilimle mücadele ederken kapasitesini tam olarak geliştirebilmek konusunda yetersiz kalabilmektedir. Geçmişe yönelik anne red algısının devamlı büyüme ve gelişme çabasının önünde bir engel olduğu söylenebilir.

Tablo 22’de kişisel gelişimi yordayan değişkenlerle kurulan Model 3’te, model 2 ve model 1’deki değişkenlere ek olarak eşitliğe, toplam değişkenliğe %2’lik ek katkı getiren öğrencilerin öğrenim gördüğü fakülte değişkeni girmiştir. Öğrencilerin kendini affetme düzeyleri, anne kabul-red algı düzeyleri ve öğrenim gördükleri fakülte türü birlikte öğrencilerin kişisel gelişim düzeyindeki değişkenliğin %35’ini açıklamaktadır. Regresyon katsayısı incelendiğinde, İİBF’de öğrenim gören öğrencilerin kişisel gelişim düzeylerinin, ölçüt değişken olarak belirlenen Fen Edebiyat Fakültesinde öğrenim gören öğrencilere göre daha fazla olduğu görülmektedir. Şahin, Zoraloğlu ve Fırat (2011) yaptığı araştırma sonuçlarına göre üniversite öğrencilerinin üniversiteden bekledikleri işlevler arasında mesleğe hazırlamadan sonra kişisel gelişim gelmektedir. İİBF’de öğrenim gören öğrencilerin kişisel gelişim düzeylerinin daha yüksek olması beklenti düzeyleri ile açıklanabileceği gibi fakültelerinde karşılaştıkları imkanların farklılığı ile açıklanabilir. İBBF’de okuyan öğrenciler diğer gruba oranla kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak daha fazla fırsatla karşılaşıyor olabilirler. Bu durumda kendilerini sürekli gelişim ve değişim içinde hissedeceklerdir.

Tablo 22’de görüldüğü gibi, kendini affetme, anne kabul-red algı düzeyleri ve fakülte türü değişkenlerine ek olarak akademik algı değişkeni ile son model olan Model 4 kurulmaktadır. Öğrencilerin algıladıkları akademik başarı düzeyleri, kişisel gelişim düzeyindeki değişkenliğin %1’ini açıklamakla birlikte dört değişken toplam değişikliğin

%35,4’ünü açıklamaktadır. Regresyon katsayısı incelendiğinde, akademik başarısını yüksek olduğunu düşünen öğrencilerin kişisel gelişim düzeylerinin ölçüt değişken olarak belirlenen akademik algısı orta düzeyde olan öğrencilere göre daha yüksek olduğu görülmektedir.

Üniversite öğrencilerinin içinde bulunduğu dönem olan “gençlik dönemi”, insan yaşamının önemli bir gelişim dönemidir ve yaşamın sürekli gelişim ve değişim getiren önemli bir aşamasıdır. Üniversite yaşantısı bireylere pek çok şeyin yanı sıra yeteneklerini test etme, pek çok konuda öğrenme ve gelişme imkanı sunmaktadır. İlerde yapacakları muhtemel meslekle ilgili akademik bilgilerle donatılan gençlerin, kendini bu öğrenme yaşantılarında başarısız olarak algılaması, gelişmek ve öğrenmek için potansiyellerini geliştirme konusunda istek duymamasına neden olabilir.

BÖLÜM V