• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.2. Psikolojik Dayanıklılık

Psikolojik dayanıklılık kavramı öncelikle Kobasa (1979) tarafından yapılan çalışmalar yoluyla yoğun stres altında çalışan ancak sağlıklı kalmayı başaran bireylerin incelenmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Stresle başa çıkma ve yaşamını düzenleme konusunda psikolojik dayanıklılık önem taşımaktadır. Psikolojik dayanıklılık ile dinamik bir yapı taşıyan karakterin şekillenmesi ve aslında dezavantaj gibi görünen stresin fırsata dönüşmesi hedeflenmektedir.

Psikolojik dayanıklılık bireylerin içinde var oldukları dünyaya ilişkin inançlarını içermektedir. Dayanıklılığı yüksek olan bireyler, üzerinde uğraştıkları işlerin olumlu sonuçlanacağına inanmakta ve günlük yaşamda strese yol açan etmenlere meydan okumaktadır. Psikolojik dayanıklılık kavramının özellikle son yıllarda yaygınlaşan pozitif psikoloji yaklaşımı bağlamında üzerinde çalışılan konular arasında yer aldığı görülmektedir. Pozitif psikoloji kapsamında bireylerin olumsuz özelliklerinin sınırlandırılması yerine olumlu özelliklerinin genişletilmesi hedeflenmektedir. Bu bağlamda psikolojik dayanıklılık kavramı ile bireylerin, olumsuz koşullardan en az zararla etkilenmesi veya karşılaşılan güçlüklerle mücadele edebilmesi ele alındığından kavram, pozitif psikoloji kapsamında değerlendirilebilir.

Modern dünyada bireylerin gündelik yaşamlarında birçok güçlükle karşı karşıya kaldıkları bilinmektedir. İstenmedik ve beklenmedik olayların iş, aile veya sosyal çevreden kaynaklanarak insanlar üzerinde doğrudan etki yaptığı düşünüldüğünde bireylerin psikolojik olarak dayanma güçleri, başarılı olmaları bakımından oldukça önemli sayılabilir. Psikolojik dayanıklılığı yüksek olan bireyleri, diğerlerinden ayıran önemli özelliklerden biri gündelik olaylara ve ilişkilere farklı bakış açıları geliştirme yeteneklerinin olmasıdır (Maddi ve Kobasa, 1984). Başka bir ifadeyle psikolojik dayanıklılığı yüksek olan bireyler karşılaştıkları güçlüklere ilişkin özgün davranış örüntüleri geliştirmektedir. Söz konusu

davranışlara örnek olarak, yapılan işe kendini verme, değişime açıklık ve yaşanılan olayların kendi kontrolünde olduğuna ilişkin inanç gösterilebilir (Kurt, 2011).

Psikolojik dayanıklılık, çok boyutlu bir yapıya sahiptir. Kavram, kişilik özelliği olarak tanımlanmakta ve kaynağına yönelik çeşitli açıklamalar yapılmaktadır. Maddi ve Kobasa (1991), psikolojik dayanıklılığın aile içi ilişkiler yoluyla şekillendiğini ifade etmektedir. Yazarlara göre aile içi atmosfer çocukların dayanıklılık geliştirmesinde önemlidir. Bununla birlikte, aile içinde çocuklara yapabilecekleri görev ve sorumluluklar verilmesi ve bireysel özelliklerinin pekiştirilmesi psikolojik dayanıklılığın geliştirilmesi için önerilmektedir. Benzer şekilde psikolojik dayanıklılığın stres karşısında güçlü kalmayı sağlayan bir kişilik özelliği olduğu ifade edilmektedir (Funk, 1992; Kobasa, Maddi ve Kahn, 1982).

Psikolojik dayanıklılık olumsuz durumlardan toparlanma yeteneği olarak tanımlanmaktadır (Ramirez-Earvolino, 2007). Bununla birlikte psikolojik dayanıklılık, gelişimsel bir süreç olarak yaşanan olumsuz durumlara karşı uyum yeteneği şeklinde açıklanmaktadır (Cicchetti, 2010). Gentry ve Kobasa (1984), kavramı, stresin olumsuz sonuçlarını sağaltmaya yarayan kişilik özelliği olarak görmektedir. Psikolojik dayanıklılığın, genel olarak uyum süreci olarak değerlendirildiği ve bireylerin yakın çevrelerinde yer alan ani ve genellikle olumsuz değişikliklere yönelik uyum sağlama süreçleri olarak tanımlanması mümkündür (Hunter, 2001). Psikolojik dayanıklılık kavramı bazı çalışmalarda kendini toparlama gücü (Akça, 2012; Terzi, 2008) ve psikolojik sağlamlık (Çataloğlu, 2011; Gizir, 2016) gibi kavramlar kullanılarak ifade edilmiştir.

Psikolojik dayanıklılık ile ilgili yapılan araştırmalarda genellikle, başka psikolojik sorunlar ile ilişkisi bağlamında ele alınmış ve çeşitli risk gruplarına dâhil olan bireyler üzerinde çalışılmıştır (Kobasa, 1982). Bu durum özellikle stresli iş koşullarında çalışanların ele alındığı ve kavramın öncelikle hayatında bir zorlukla karşılaşan veya psikolojik rahatsızlıklar yaşayan bireylerin savunma mekanizmaları olarak ele alınmasına neden olmuştur. Bireylerin sağlık düzeyleri ile psikolojik dayanıklılıkları arasındaki ilişkilere odaklanılan çalışmalar arasında, öz bakım becerileri ile olumlu ilişkili bulan (Nicholas, 1993), ruh sağlığı üzerinde etkili olduğunu ifade eden (Florian, Mikulincer ve Taubman 1987) ve stresle ilişkili hastalıkların etkilerini azalttığını ifade eden çalışmalar (Bartone, Roland, Pcicano ve Williams, 2008; Kobasa, 1982; Maddi ve Kahn, 1982) bulunmaktadır. Psikolojik dayanıklılık, kendini adama, kontrol etme ve meydan okuma boyutlarından oluşmaktadır (Kobasa, 1979). Yoğun stres altında çalışma ile hastalığa yakalanma durumlarının incelendiği çalışmada kendilerini işine adayan, zamanını ve hayat düzenini

kontrol edebilen ve meydan okuyan çalışanların diğerlerine göre daha az hastalık beyan ettiği görülmüştür.

2.2.1. Psikolojik Dayanıklılığın Boyutları

Psikolojik dayanıklılığı oluşturan bileşenler arasında bağlanma, kontrol ve güçlük yer almaktadır (Hanton, Evans ve Neil, 2002; Kobasa, 1979; Maddi ve Khoshaba, 1984). Bağlanma boyutunda bireylerin yaşantılarında karşılaştıkları olaylara aktif tepki vermesini içeren anlam oluşturma sürecidir. Kontrol, sorunlarla karşılaşılması durumunda çözüm bulmak açısından verilen çaba olarak görülebilir. Güçlük ise bireylerin mevcut durumlarından daha ileri seviyede yer almaya yönelik inanç taşımalarıdır (Maddi vd., 2006). Bu bağlamda düşünüldüğünde psikolojik dayanıklılığın bireylerin olumsuzluklarla mücadele ve başarılı olmaları açısından önem taşıdığı söylenebilir. Güçlük boyutunda mevcut durumdan daha iyi olmaya yönelik çaba ifade edilirken, bağlanma ve kontrol boyutlarında yaşanılanların zihinsel ve duygusal olarak değerlendirilmesi ve olumsuz durumların etkisinin azaltılması ön plandadır.

Bağlanma, bireylerin gündelik yaşamlarında karşılaştıkları olaylara katılarak kendilerini ifade etmelerini ifade etmektedir (Terzi, 2005). Başka bir anlatımla bağlanma özelliği güçlü olan bireylerin kendi hayatlarının farkında oldukları ve bilerek yaşadıkları söylenebilir. Bağlanma özelliği yüksek olan kişilerin sorumluluk duygularının yüksek olduğu (Maddi, 1990) ve olumsuz durumlara karşı olumlu tavır takınma eğiliminde oldukları (Klag ve Bradley, 2004) bilinmektedir. Kontrol boyutunda güç durumlarla karşılaşılınca olumsuz duygular geliştirmek yerine olayları değiştirmeye yönelik çaba ifade edilmektedir (Sezgin, 2012). Güçlük, bireylerin değişimi yaşamın olağan akışının bir parçası olarak kabul etmesi ve değişimi gelişmek için fırsat olarak görmesidir (Maddi vd., 2006).

2.2.2. Psikolojik Dayanıklılık İle İlgili Çalışmalar

Selçuklu (2013), öğretmenlerin örgütsel bağlılığının yordayıcıları olarak kurum kültürü ve psikolojik dayanıklılığı incelemiştir. Çalışmada psikolojik dayanıklılığın kendilik algısı, aile uyumu, sosyal yeterlilik ve sosyal kaynaklar alt boyutlarının duygusal bağlılığın; kendilik algısı, gelecek algısı, sosyal yeterlilik ve aile uyumu alt boyutlarının devam bağlılığının anlamlı yordayıcısı olduğu görülmüştür.

Üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılık ve bağlanma stillerini incelediği araştırmada, psikolojik dayanıklılığın cinsiyete göre farklılık göstermediği ve bağlanma ile anlamlı ilişkilerin olduğu görülmüştür (Aydoğdu, 2013).

Üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılıkları ile yalnızlık düzeylerinin incelendiği bir çalışmada değişkenler arasında olumsuz ilişkiler olduğu ifade edilmiştir (Kılıç, 2014). Bununla birlikte öğrencilerin gelecekten umutlu olma durumları ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Başka bir çalışmada üniversite öğrencilerinin madde kullanma eğilimleri ile psikolojik dayanıklılıkları incelenmiştir (Gökçen, 2015). Çalışmaya göre madde kullanan öğrencilerin, kullanma nedenlerine göre psikolojik dayanıklılık düzeyleri farklılaşmaktadır. Buna göre sorunları unutmak için bu yola başvuran öğrencilerin, diğerlerine kıyasla daha düşük psikolojik dayanıklılığa sahip olduğu anlaşılmaktadır.

2.2.3. Öğretmenlik Mesleği Açısından Psikolojik Dayanıklılık

Öğretmenlik mesleği bazı açılardan diğer mesleklerden ayrışmakta ve mesleğe özgü bazı koşullar taşımaktadır. Örneğin, öğretmenlerin zamanlarının önemli bir kısmını sınıf içerisinde geçirmeleri nedeniyle diğer meslektaşlarından ayrı çalışmak durumundadır. Bununla birlikte yetişkin olmayan öğrenciler ile çalışılması, zaman baskısı ve okulda aynı anda gerçekleştirilmesi gereken birden çok görev ve sorumluluğun olması gibi nedenler de mesleğin yapılmasını zorlaştırmaktadır.

Alanyazında öğretmenlerin psikolojik dayanıklılığı ile ilgili yapılmış olan az sayıda çalışmada öğretmenlerin tükenmişlik düzeyleri ile (Erkutlu, 2012), demografik değişkenler ile (Kılınç, 2014; Sezgin, 2012), örgütsel bağlılık ile (Sezgin, 2009), örgütsel kültür ile (Selçuklu, 2013), mesleki sosyal destek ile (Uçar, 2014), tükenmişlik ile (Sönmezer, 2015) ilişkili olarak çalışıldığı görülmektedir. Bununla birlikte eğitim yöneticilerinin karar verme stilleri ile incelendiği bir çalışma mevcuttur (Yıldız, 2015). Söz konusu çalışmalarda elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde psikolojik dayanıklılığın öğretmenlik mesleği açısından önemli bir değişken olduğu anlaşılmaktadır.

Benzer Belgeler