1.2. MESLEK TEORİLERİ ve TARİHSEL GELİŞİM
2.1.4. Profesyonelleşme Karşıtı Durumlar
2.1.4.2. Proleterleşme
Profesyonelleşme karşıtı başka bir durumu yansıtan proleterleşme tezi, temelde büyük örgütlerdeki mesleki çalışma koşullarını vurgular. Derber’in de
40 FREIDSON; 1994, s. 133-134.
41 Charles DERBER/William A. SCHWARTZ/Yale MAGRASS; Power in the Highest Degree,
134
belirttiği gibi, profesyonellerin kendi üretim araçlarına sahip olma ve onları kontrol etmede zorluklar yaşamaları ile profesyonellerin büyük örgütlere bağımlı hale gelmesi, proleterleşme görüşünün dayanağını oluşturmaktadır42. Proleterleşme tezinin kaynağını Marksizm oluşturur. Kapitalist üretimin egemen olduğu ve temel olarak sermaye ile işçi sınıfının bulunduğu bir yapıda, profesyonellerin bir ücret karşılığı işverene bağlı olarak çalışmalarındaki artışa paralel olarak, işçi sınıfından bir farklılıklarının kalmadığı ve proleterleştikleri, bu tez çerçevesinde ileri sürülen temel görüştür.
Proleterleşme görüşünde kontrolün kaybedilmesi büyük önem taşımaktadır. Proleterleşme ile çalışan, işinin koşulları, içeriği ve hedefleri üzerindeki kontrolünü kaybetmekte, diğer bir deyişle sermayenin yönetimine devretmektedir. Profesyonelin proleterleşmesi ise, profesyonel özerkliğin kaybı anlamına gelmektedir. Proleterleşme görüşünün savunucuları, tarihsel olarak endüstri işçisinden farklı bir statüye sahip olan profesyonelin, sermayenin buyruğu altına girerek onunla benzer pozisyonu paylaşmaya başladığını ileri sürerler. Bu durumun en önemli kanıtı olarak büyük örgütlerde profesyonel istihdamının artmış olması ve profesyonel işin artan bir şekilde uzmanlaşması gösterilmektedir43.
Oppenheimer proleterleşmenin, birkaç unsurun bir araya gelmesi ile oluşan bir süreç olduğunu belirtmiştir. Ona göre,
a. Bir işçinin işe ilişkin toplam süreçte çok küçük bir bölümünden sorumlu olabileceği kapsamlı bir işbölümünün varlığı,
b. İşin temposunun, işyerinin özelliklerinin, ürünün doğasının, kullanıma sunulmasının ve piyasa koşullarının çalışanlar tarafından değil, özel ya da kamu bürokrasilerindeki yüksek mevkili yetkililerce saptanması,
c. Çalışanın birincil gelir kaynağı olan ücretinin, bireysel olarak yapılan yüz-yüze pazarlıklarla değil, ekonomik süreçler ve geniş ölçekli piyasa koşulları çerçevesinde belirlenmesi,
42 Charles DERBER; Professionals as Workers, Boston, Hall, 1982, s. 21. 43 FREIDSON; 1983, s. 283.
135
d. Çalışanın gittikçe kötüleşen yaşama ve/veya çalışma koşullarından kendini kurtarabilmek için kolektif pazarlığa kaymaya çalışması
proleterleşmenin unsurlarıdır44.
Literatürde proleterleşme ile ilgili zayıf ve güçlü olmak üzere iki hipotez ileri sürülmüştür. Güçlü proleterleşme hipotezi, profesyonellerin, gerçek proleterler gibi, işlerinin bütünsel hedef ve politika yönelimleri ile teknik görev ve prosedürleri üzerindeki kontrollerini kaybettiklerini varsayar. Kapitalizmin erken dönemlerindeki lonca ustaları ile benzerlik kurarak, profesyonellerin beceri düzeyleri ve yaptıkları iş, hâttâ statü ile elde ettikleri ödüller açısından bir kayıp yaşadıklarını dile getirmektedir45. Bu tezin aldığı yoğun eleştiriler karşısında, biraz daha yumuşatılarak, proleterleşme tezinin zayıf hipotezi ileri sürülmüştür. Buna göre, endüstri işçileri ile benzer bir şekilde, profesyonelleri teknik özerkliklerini tehdit etmeden kontrol eden yönetim sistemlerinin kullanımı sayesinde, kapitalist üretimin amaç ve kontrolüne konu olması sözkonusudur46.
Bu noktada Derber, profesyonellerin yaşadıkları bu sürecin gerçek bir proleterleşme olmadığını ileri sürerek, iki proleterleşme çeşidini birbirinden ayırmıştır. Diğer bir deyişle, Derber’in teknik proleterleşme ile ideolojik proleterleşme ayrımı, profesyonellerin, işçilerden farklı olarak yaşadıkları bu sürecin genel özelliklerine işaret etmektedir. Derber, Marx’ın işçinin iki alanda kontrole sahip olmadığını ileri sürerek, proleterleşme konusundaki bu ayrıma zemin hazırladığını düşünmektedir. Buna göre, iş ile ilgili bütün süreç üzerinde kontrolün bulunmaması ile ürünün kullanımı üzerinde kontrolün bulunmaması birbirinden ayrıdır47. İş ile ilgili süreç üzerinde kontrolün bulunmaması, yönetim, işçisini üretimin teknik planına ya da yaratılmasında herhangi bir katkısının olmadığı iş ritmine maruz bıraktığında sözkonusu olmakta ve teknik proleterleşme örneğini
44 Martin OPPENHEIMER; “The Proletarianization of the Professional”, The Sociological
Monograph, No:20, 1973, s. 213.
45 MURPHY; 1990, s. 72. 46 MURPHY; 1990, s. 74.
47 Charles DERBER; “Managing Professionals: Ideological Proletarianization and Post-Industrial Labor”, Theory and Society, Vol.12, No:3, 1983, s.312.
136
oluşturmaktadır. Ürünün kullanımı üzerinde kontrolün bulunmaması ise, işin sonuçları üzerinde bir kontrolün bulunmaması olarak da ifade edilmektedir. Yönetimin, işin ortaya koyduğu hedef ve sosyal amaçlar üzerindeki kontrolü kendinin üstlenmesi biçimindeki bu proleterleşme, ideolojik proleterleşme olarak adlandırılmaktadır. İdeolojik proleterleşmenin öğelerini, işin sonucunda ortaya çıkan ürünü, onun piyasadaki yapısı ve toplumdaki kullanımı ile çalışılan örgütün değerleri ya da sosyal politikasını belirlemedeki güçsüzlük oluşturmaktadır48. Derber profesyonellerin, daha ideolojik bir karakter taşıyan bu ikinci proleterleşme sürecini yaşadıklarını belirtmektedir49. Örgütlerde, politikaları, müşterileri ve standart prosedürleri belirleyenlerin profesyoneller yerine örgüt yönetiminin olması, ideolojik proleterleşmeye yol açarken, serbest profesyonellikten ücretli profesyonelliğe geçiş, amaçları belirleme özgürlüğünü kaybetme, fakat teknik özerklik ve statü ayrıcalıklarını sürdürme anlamına gelmektedir50. Dolayısıyla bu görüşler çerçevesinde, profesyonellerin, nitelikleri açısından da farklı oldukları endüstri işçilerinden önemli ölçüde ayrılan bir proleterleşme mantığına tabi oldukları ileri sürülmektedir.
Literatürde, profesyonellerle endüstri işçileri arasındaki farklılığa da dikkat çekerek, proleterleşmeye karşı gelen bir çok görüş bulunmaktadır. Profesyoneller, firmalar, hastaneler, okullar vb. bürokratik kurumlara bağımlı bir kariyer sürmelerine rağmen, işçilerden farklı olarak, doğrudan yönetimin kontrolüne daha seyrek maruz kalırlar51. Ayrıca profesyoneller diğer çalışanlar üzerinde de kontrol hakkında sahiptirler veya bunu sağlayabilecek teknolojiyi üretme yetenekleri vardır. Diğer yandan, profesyoneller yine işçilerden farklı olarak, bulundukları örgütün hedeflerini etkileyebilecek konumlara, yani yüksek yönetim kademelerine, gelebilme imkanına sahiptirler. Örneğin, hastane şefleri, tıbbi yöneticiler hep doktorlar arasından seçilirler52. Bunun da ötesinde, profesyonel ile meslekten olmayanlar arasında eğitim
48 DERBER; 1983, s.313.
49 DERBER; 1983, s. 316. 50 MURPHY; 1990, s. 74-75.
51 Magali Sarfatti LARSON; “Professionalism: Rise and Fall”, International Journal of Health
Services, Vol.9, 1979, s.609.
52 John B. McKINLAY/ Joan ARCHES; “Toward the Proletarianization of Physicians”, International
137
ve sertifika monopolü ile kurumsallaşan yetenek boşluğu, profesyonellerin ayrıcalıklı bir “bilenler” toplumuna mensup olduklarını belirler53. Zayıf proleterleşme görüşünün savunucuları, ideolojik proleterleşmenin, profesyonellere teknik bilgi ve özerkliklerinde potansiyel bir güç devrettiklerinden, yöneticiler açısından bir risk taşıdığını da kabul ederler54.
Murphy, profesyonellerin bilgi, beceri, özerklik, diğer çalışanlar üzerindeki kontrol, potansiyel güç, statü ve ayrıcalıklı yerleri temelinde işçilerden bu kadar farklı niteliğe sahip olmaları nedeniyle, profesyoneller açısından ileri sürülen ideolojik proleterleşmenin de gerçek bir proleterleşme olmadığını, hâttâ ideolojik proleterleşmenin de yanlış bir isimlendirme olduğunu ileri sürerek, profesyoneller açısından işleyen bu sürecin “profesyonelin bürokratikleşmesi” olduğunu belirtmektedir. Profesyonelin bürokratikleşmesi, profesyonelin işinin, işçilerden farklı bir şekilde örgütlenmesi, kontrol edilmesi ve ödüllendirilmesi sistemidir55. Dolayısıyla, profesyonelin proleterleşmesi aslında profesyonel işin yönetim kontrolüne maruz kaldığı, bağımsız çalışmadan bağımlı çalışmaya geçişi içerir56.