• Sonuç bulunamadı

4. TEDARİKÇİ SEÇİMİ SİSTEMİNE AİT BİR KARAR DESTEK MODELİ

4.3 Problemin Formülasyonu

Tedarikçi seçim sürecindeki en önemli karar tedarikçi ile satın alıcı arasındaki entegrasyon seviyesinin tanımlanmasıdır (Masella ve Rangone, 1995). Bundan sonra, tedarikçi seçim sürecinde kullanılacak seçim kriterleri bu seviyeye, firmanın rekabetçi konumuna ve stratejilerine bağlı olarak belirlenebilmektedir. Klasik olarak, satın alıcı-tedarikçi arasındaki ilişkilerin iki temel tipi bulunmaktadır: “rekabetçi ve işbirlikçi” (Imrie ve Morris, 1992; Gules ve Burgess, 1996; Humphreys vd., 2003a). Rekabetçi modelin temel karakteristikleri sağlam müzakereler, fiyat odaklılık, kısa dönemli kontratlar ve çoklu satınalma olarak sayılabilir (Matthyssens ve Van den Bulte, 1994). Bu koşullar altında, bu modelde tedarikçilerin katma değer yaratan hizmetler, teknoloji, süreç yenilikleri gibi yetenekleri arasında farklılıklar bulunmadığı kabul edilmektedir (Humphreys vd., 2003a). İşbirlikçi model ise rekabetçi modelin tam tersi olarak ortaya çıkmaktadır. Gules ve Burgess (1996) tarafından da belirtildiği gibi günümüzün tedarikçi-satın alıcı ilişkileri daha işbirlikçi, karşılıklı fayda ve güvene dayalı bir yapıya dönüşmektedir. Dolayısıyla, işbirlikçi modelde, tercih edilen tedarikçi sadece fiyat ya da maliyet baz alınarak değil; üretim, dağıtım ve satış sonrası hizmet konularındaki yeterlilikleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Bu durum satın alıcı ortaklarının işle ilgili yetenekleri ve uzmanlıkları hakkında bilgi edinmeleri açısından aynı zamanda tedarikçiler için de faydalıdır (Imrie ve Morris, 1992).

Literatürde tedarikçi-satın alıcı arasındaki ilişki şekilleri konusunda birçok yazar tarafından yapılmış farklı sınıflandırmalar bulunmaktadır. Chan’e (2003) göre tedarikçi-satın alıcı arasındaki ilişkiler etkileşim tabanlı olup 5 seviyede kategorize edilebilmektedir. Bu sınıflandırma etkileşimin iki temel faktörüne dayalı olarak yapılmaktadır: etkileşimin etkisi (uzun süreli, dönemsel ve geçici) ve etkileşimin değeri (yüksek ve düşük). Etkileşimin etkisi, ürün, proses, insan kaynakları veya teknoloji amaçlı her türlü aktif işbirliğinin süresini ifade etmektedir. Etkileşimin değeri ise, satın alıcı firmaların tedarikçilerle ürün, proses, insan kaynakları veya teknoloji ile ilgili olarak hangi derecede etkileşimde bulunduğu anlamına gelmektedir. Sonuç olarak beş farklı ilişki seviyesi geçici temel ilişki, geçici operasyonel

ilişki, dönemsel operasyonel ilişki, uzun süreli taktiksel ilişki, uzun süreli stratejik ilişki olarak

Perona ve Saccani (2004), satın alıcı- tedarikçi entegrasyonunu tanımlamak için, De Maio ve Maggiore’nin (1992) çalışmasından adapte ettikleri ilişki tiplerini kullanan bir model sunmaktadır. Bu sınıflandırmada ise, geleneksel ilişki, operasyonel ortaklık, teknolojik ortaklık ve gelişmiş ortaklık isimli dört tedarikçi-satın alıcı ilişki seviyesi tanımlanmaktadır.

Geleneksel ilişki, müşteri-tedarikçi entegrasyonun olmadığı ilişki tipini karakterize

etmektedir. Operasyonel ortaklık ise, yüksek hacimli parçalarla çalışıldığında oluşan yüksek maliyetleri düşürme ihtiyacından doğmaktadır. Bu seviyede lojistik entegrasyon önemli hale gelmektedir. Teknolojik ortaklık, satın alıcı tarafında teknolojik uzmanlık açısından bir eksiklik olduğu durumlarda oluşmaktadır. Gelişmiş ortaklık ise, hem lojistik hem de teknolojik konularda entegrasyon şeklinde tanımlanmaktadır.

Bu tez çalışmasında ise, Ghodsypour ve O’Brien’dan (1998) adapte edilen 5 seviyeli tedarikçi-satın alıcı entegrasyon stratejileri kullanılmaktadır. Tedarikçi-satın alıcı arasındaki entegrasyon seviyesi seçim sürecinde dikkate alınacak kriterleri ve bu kriterlerin sayısını etkilemektedir. Temel alınan bu sınıflandırmadaki her bir seviyenin tanımları ve seçim kriterleri, yukarıda değinilen farklı sınıflandırmalarla benzerlikleriyle beraber aşağıda açıklanmaktadır:

• Seviye A: Bu seviye, tedarikçi firma ile satın alıcı arasında entegrasyonun olmadığı safhadır. Bu seviyede satın alıcı tedarikçilerden hiçbir özel veya kritik istekte bulunmamaktadır. Bu nedenle, tedarikçiler genellikle soru sormadan kendilerinden ne istendiyse onu sunmaktadır. Hataların oluşması normal kabul edilmektedir. Maliyet ve kalite bu seviye için en önemli kriterlerdir. Bu seviye Chan (2003) tarafından tanımlanan “geçici temel ilişki”ye ve Perona ve Saccani (2004) tarafından tanımlanan “geleneksel

ilişki”ye benzemektedir.

• Seviye B: Bu seviye lojistik entegrasyon olarak adlandırılmaktadır. Tedarikçinin lojistik performansı satın alıcının rekabetinde çok önemlidir. Dolayısıyla tedarikçinin lojistik performansına büyük önem verilmektedir. Seçim prosesinde, maliyet, kalite haricinde; tedarik edilen parti, zamanında teslimat gibi operasyonel lojistik konuları da bu seviyede dikkate alınmalıdır. Bu seviye Chan (2003) tarafından tanımlanan “geçici operasyonel

ilişki”ye benzemektedir.

• Seviye C: Bu seviye operasyonel entegrasyon olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle tedarikçinin sadece çıktı karakteristikleri dikkate alınmakla kalınmamakta, aynı zamanda bu hizmetleri sağlama yolları da dikkate alınmaktadır. Bu seviyede, yukarıda tanımlanan kriterler haricinde hazırlık zamanı, temin süresi gibi tedarikçinin süreç yeterlilikleri de

değerlendirme sürecinde dikkate alınması gerekmektedir. Kalite bakış açısıyla, aynı hata oranına sahip iki tedarikçi arasından daha az kontrolle aynı kalite düzeyini sağlayabilen tedarikçi tercih edilmektedir. Başka bir ifadeyle tedarikçinin süreç yeterlilik indeksleri, tedarikçi firmanın güvenirliliği ve üretim kapasitesi gibi olgular önem kazanmaktadır. Bu seviye Chan (2003) tarafından tanımlanan “dönemsel operasyonel ilişki”ye ve Perona ve Saccani (2004) tarafından tanımlanan “operasyonel ortaklık”a benzemektedir.

• Seviye D: Bu seviyedeki entegrasyon daha önceki seviyelere göre daha derindir ve firma içerisinde ürün ve prosesleri kontrol eden insan kaynaklarının yetenekleri üzerine odaklanılmaktadır. Süreç entegrasyonu olarak adlandırılan bu seviyede üst yönetim, tedarikçisi ile süreçlerini ve ürünlerini entegre etme kararı almaktadır. Satın alıcı firma tedarikçi firmanın insan kaynağının değerini arttırmak için daha fazla eğitim programları ve resmi (veya gayri resmi) toplantılar gerçekleştirmeyi önerebilmektedir. Ürün veya süreci iyileştirmek için, tedarikçi firma çalışanlarının hammaddeden başlayarak son ürüne gelinceye kadar ürünün her bir üretim adımını bilmesi gerekmektedir. Bu seviyede hem tedarikçi hem de satın alıcı firma tarafındaki çalışanlar arasındaki bilgi paylaşımı da önemli bir hale gelmektedir. Dolayısıyla her iki tarafın da bir ortaklık içerisinde takım halinde çalışması gerekmektedir. Bu seviyede, daha önceki seviyelerdeki kriterlere ek olarak, tedarikçi firmanın yönetim ve organizasyonu, kültürü gibi tedarikçinin insan kaynağına yönelik konular da değerlendirme sürecine dahil edilmelidir. Bu seviye Chan (2003) tarafından tanımlanan “uzun süreli taktiksel ilişki”ye benzemektedir.

• Seviye E: En yüksek entegrasyon seviyesidir. Firma tedarikçisini bir iş ortağı olarak görmeye başlamıştır. Satın alıcı firma tedarikçisiyle uzun soluklu bir etkileşim veya işbirliği içerisine girmiştir. Daha önceki seviyelere ek olarak, hem satın alıcı hem de tedarikçi tarafındaki yüksek seviyeli teknoloji aynı stratejik amaçlar doğrultusunda çalışmayı kolaylaştırmaktadır. Satın alıcılar ve tedarikçiler anlaşmalar yaparak, yeni pazar arayışı, yeni fikirler ve yeni teknolojiler ile ilgili her türlü bilgiyi paylaşabilirler. Bu seviye, mevcut ve gelecekteki pazarda ürün farklılaştırma konusunda, her iki taraftaki firma için de daha fazla AR-GE çalışması gerektirmektedir. Bu noktada tedarikçi firmanın stratejik prosedürleri çok önemli hale gelmekte, yönetim ve organizasyon yapısı, insan kaynaklarının yanı sıra teknolojiye bakış açısı da satın alıcı tarafından incelenmesi gereken kriterler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu seviye Chan (2003) tarafından tanımlanan “uzun

süreli stratejik ilişki”ye benzemektedir.

Yukarıda tanımlanan entegrasyon seviyeleri, ilgili malzemenin satın alınacağı firmanın seçim sürecinde, özellikle kriter belirleme aşamasında stratejik bir rol oynamaktadır. Chan’e (2003)

göre farklı tedarikçi-satın alıcı entegrasyon seviyelerine göre farklı seçim kriterleri ve farklı kriter hiyerarşileri kullanılmalıdır. Bu amaçla farklı tedarikçi-satın alıcı etkileşimleri için genelleştirilmiş seçim kriterleri tanımlamıştır. Örneğin, maliyet ve kalite kriterleri her düzey için kullanılmalıdır. Üretim yeteneği ve performans geçmişi kriterlerinin son üç seviye için, yönetim konuları ve finansal performansın son iki aşama için, teknolojik konuların ise sadece 5. seviye için önemli kriterler olduğunu belirtmiştir.

Firmaların seçim prosesinde en önemli noktalardan bir tanesi bu entegrasyon seviyesinin tanımlanması ve böylelikle problemin formüle edilmesidir. Önerilen modelde problemin formülasyonu aşamasında, Ghodsypour ve O’Brien (1998) ve Chan (2003) tarafından yapılan tanımlamalar dikkate alınarak, tedarikçi-satın alıcı entegrasyon seviyesini belirlemeye yönelik olarak bir entegrasyon seviyesi indeksi tanımlanmıştır. Modelin seçim kriterlerinin belirlenmesi aşamasındaki sezgisel algoritma, karar vericileri arzu edilen entegrasyon seviyesini belirleyerek desteklemektedir. Aynı zamanda bu seviyeyi baz alarak kullanılacak kantitatif ve kalitatif tedarikçi seçim kriterlerinin belirlenmesine de yardımcı olmaktadır. Böylece seçim prosesinin etkinliği arttırılmış olacaktır. Bu algoritmanın adımları bir sonraki bölümde açıklanacaktır.

Benzer Belgeler