• Sonuç bulunamadı

1.4. Popüler Kültüre Farklı Yaklaşımlar

1.4.1. Popüler Kültüre Olumlu Yaklaşımlar

Popüler kültür üzerine sunulan olumlu yaklaşımlar, genel olarak iki şekilde karşımıza çıkmaktadırlar. Bunlardan birincisi, popüler kültürün halkın kültürü olduğu görüşüdür. Bu görüşün düşünürleri popüler kültürü halk tarafından üretilen ve halk tarafından tüketilen bir kültür olarak ifade etmişlerdir. Popüler kültür ürünlerinin ortaya çıkmasında halkın o dönem içinde bulunduğu durumun çok büyük etkisi olduğu kabul edilmektedir. Bu yüzden de popüler kültür ürünleri halka ait olan kültürün ürünleri olarak da adlandırılmıştır.

Popüler kültüre olumlu yaklaşım sunan düşünürlerin başında kuşkusuz Stuart Hall ve O’nun “halka ait” tanımı popüler kültür üzerine en belirgin olumlu yaklaşım olmuştur. Hall, aslen popüler kültür tanımını “ticari” ve “halka ait” olarak iki anlamda kullanmıştır. Bu, Hall’un kullandığı ikinci tanım olarak bilinmektedir. Hall, popüler kültürün halkın büyük bir çoğunluğu tarafından beğenilerek tüketilen bir kültür olduğunu ifade etmiştir (Aktaran: Özbek, 2010: 84). Hall, ayrıca devletin yayıncılıkta “gölge devlet” olarak kendisini hissettirdiğini, halkın da buna bir direniş sergilediğini belirtmiştir (Hall, 1999: 130 - 132). Aynı zamanda Hall, kısmen de olsa popüler kültürü egemenliğin ortaya çıktığı ve güvence altına alındığı yer olarak tanımlamıştır. Hall, popüler kültürün sosyalizmin ve sosyalist kültürün kendisini basitçe ifade edebileceği yer olarak tanımlamıştır (Aktaran: Storey, 2000: 10).

Hall gibi popüler kültürün bir halk kültürü olduğunu söyleyen düşünürlerden birisi de John Fiske olmuştur. Fiske, popüler kültürün kültür endüstrileri tarafından üretilmediğini aksine halk tarafından üretildiğini ileri sürmüştür. Fiske popüler kültürü bir direniş kültürü olarak tanımlamıştır. Popüler kültürün bir direniş kültürü olduğunu ileri sürerken bu direnişin ise semiyotik ve sosyal olmak üzere iki şekilde gerçekleştiğini belirtmiştir. Semiyotik direnişi daha çok anlamlar, zevkler ve sosyal yaşam üzerinde yoğunlaşan bir direniş olarak ifade etmiştir. Sosyal direnişi ise; sosyo – ekonomik dönüşüm ile ilişkilendirmiştir. Ancak her ne kadar bu iki direniş türü farklı görünseler de Fisk’e göre aynı şeyi ifade etmektedir. Bu bağlamda popüler kültür daha çok göstergeler ile kendisini ifade etmektedir. Böylece popüler kültür ürünleri halk ile toplumun tek tipleştirilmesine karşı direniş göstermektedir. Bunu da toplumda homojenliği isteyen gücün daima heterojenlik ile karşılaşması şeklinde belirtmiştir (Storey, 2000: 36).

Bennett (1999: 70 - 72), “Popüler ve Popüler Kültür Politikası” isimli makalesinde popüler kültüre sadece karşıt bir görüş sunmanın yanlış olacağını savunmuştur. Bennett, karşıt kültür değerleri arasında bir mücadele olduğunu ve bu mücadelenin halk ve popüler kültürün konularını oluşturduğunu söylemiştir. Bennett, halk kavramının tanımlanmasında güçlük dahi olsa, bütün bireylerin tüm farklılıklarına karşın birleşmiş “bir ulus” olarak popüler kültürel yapıya hitap ettiğini söylemiştir.

Jamesson ise popüler kültür üzerine yapılan eleştirilerin, evrensel meta ve pazar sistemi ile bağdaştırılmasının dürüstçe olmadığını söylemiştir. Aynı zamanda Jamesson, popüler kültür ürünlerinin olumlu işlevlerinin varlığı teslim edilmez ise; popüler kültür ürünlerinin ideolojik işlevlerinin anlaşılmasında yetersiz kalınacağını ifade etmiştir (Aktaran: Özbek, 2010: .84).

Popüler kültüre farklı bir yaklaşım getiren Mattelart ise, direnenlerin, mevcut egemenliğe karşı mücadele edenlerin kültürü olarak tanımlamıştır. Mattelart popüler kültürün kendiliğinden oluşmadığını/oluşturulmadığını, mevcut egemen ideolojiye karşı direniş tarafından yaratıldığını ileri sürmüştür. Aynı zamanda popüler kültürü her ne şekilde olursa olsun egemenlik kurmaya çalışan sistemlere karşı bir direniş, bir mücadele biçimi olarak ifade etmiştir (Erdoğan ve Alemdar, 1994: 110 - 112).

Modernleşmenin hızlanmasıyla birlikte gelen yaşam şartının insanı huzursuzlaştırdığını öne süren Pascal, insanların bu sıkıntılarından kurtulmak için sanatın her türlü eseriyle oyalanma ve kendisiyle yalnız kalabilme çabası içinde olduğunu ileri sürmüştür. Ancak buna karşı çıkan kişilerin başında Montaigne gelmiştir. Montaigne modern yaşama geçişin insanı huzursuz bir havaya soktuğunu kabul ederek ve insanların sanat aracılığıyla eğlenmesinin normal birşey olduğunu savunmuştur. Montaigne’de bu nedenle Herder’in tanımladığı popüler kültürü savunan düşünürlerin başında gelmiştir (Özbek, 2010: 67).

Zubaida ise özellikle Ortadoğu toplumlarında devletin temsil ettiği kültüre karşı popüler kültürün bir direniş sergilediğini söylemiştir. Zubadia, popüler kültürün bir karşı çıkma, bir başkaldırı olarak devlete ve kültür endüstrilerine karşı bir tavır sergilediğini belirtmiştir (Zubaida, 1987: 137 - 159, Aktaran: Akay, 2001: 38 - 39).

Burke (1999: 219 - 220), popüler nitelikteki ürünlerin yöresel olarak farklılık gösterse dahi dönemsel olarak benzer özellikler taşıdığını ifade etmiştir. Burke’nin, popüler kültürü ulusal bir kültür olarak tanımladığı da ileri sürülmüştür ( Aktaran: Mutlu, 2005: 325).

Popüler kültüre ve popüler kültür ürünlerine genel anlamda iyimser bakış sergileyen diğer bir düşünür ise Kanadalı iletişim kuramcısı Mcluhan olmuştur.

Mcluhan, özellikle iletişim araçlarında meydana gelen her türlü yeniliğin, iletinin aktarılmasında çok önemli bir rol oynadığını söylemiştir. Mcluhan’a göre iletişim araçlarında meydana gelen yenilikler ile birlikte medya, çağın en önemli aracı haline gelmiştir. Ayrıca iletişim araçlarındaki bu gelişmeyle birlikte dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir kişi, istediği bilgiyi edinebilir bir hale gelmiş, bu da dünyayı “küresel köy” haline dönüştürmüştür. Bu nedenle de artık kültürler yeniden şekillenebilir bir hal almıştır. Mcluhan her ne kadar soğuk bir iletişim aleti olarak yorumlasa da televizyonun kültürün değişiminden, hatta dünyadaki kültürel yapıyı etkileyeceğinden şüphe etmemiştir. Bunu da ünlü “araç ileti’dir” sözü ile pekiştirmiştir.