• Sonuç bulunamadı

Popüler Đmgenin Sanatın Kendisi Olma Sürecine Giriş

1.3. Kriz Döneminde Đmgenin Yeniden Yapılanması

1.3.1. Popüler Đmgenin Sanatın Kendisi Olma Sürecine Giriş

Topyekun felaketler, her birey için dönüşü zor bir yol çizer. 1960 ve 1970’lerdeki bunalım da bu tarz bir süreci tetiklemiş olabilir. Nedensel olarak, kapitalizmin önlenemez yükselişi, tüm imgesel hareketi medya-sanat bağlantısına odaklamıştır. Keza bu tanımlama didaktik olmakla birlikte, popüler imgenin günümüzün sanatına kadar etkilerinin açıklanması için en pratik yol olmaktadır. Sadece bu açıdan yaklaşıldığında dahi görsel medyanın çok yönlü politikalarının, Andy Warhol’un, Robert Rauschenberg’in ya da Jasper Johns’un sanatında bir biçimde var olduğundan bahsedilebilir.

Pop sözcüğü, ilk olarak 1950’lerde Đngiliz Eleştirmen Lawrence Alloway tarafından o dönemde yöneticisi olduğu ICA'da (Institute of Contemporary Art) bir araya gelen Londralı sanatçılar topluluğunun yapıtlarıyla ilgili olarak kullanılmıştır. Alloway, bu kavramı sadece görselliğin değil, aynı zamanda kitlesel iletişimin betimlenmesi adına kendisinin ortaya attığını söylemektedir.25 Ancak Pop terimi, 1960'ların başlarında, New Yorklu eleştirmenler tarafından yeniden ele alınmış ve moda olmuştur. "Pop" sözcük olarak pırıltılı ve neşeli çağrışımları da barındırmaktadır, güne dair her şeyin, sanatın emrindeki sınırsız malzemeyi oluşturduğu düşüncesi ile toplumun tüm ideolojisini yansıtmayı yeğlemiştir. Üretim sonucu ortaya çıkan medyaya, her dokunuşunda ondan bir parça daha koparmıştır.

Temel yapı elemanları üzerinden çeşitlenen formalizm olgusu, “Tangram”∗

benzeri sınırlı-zihinsel bir jimnastik olmaya başladıktan sonra, çoklu ortam kavramı ağırlık kazanmıştır. 1950’lerden başlayarak kitle kültürüne∗∗ yönelik bir strateji

benimseyen çağdaş sanat anlayışı, kesin kuralları olmayan deneysel bir tavır

25 Lawrence Alloway, Topics in American Art since 1945, W.W.Norton and Company, New York,

1975, 119 s.

Çin kökenli bir zeka oyunu. Tahminen “Ming” hanedanından gelmektedir ve oyun temelde yedi

adet geometrik parça ile anlamlı bütünlükte yeni şekiller üretmek üzerine kuruludur.

∗∗ Bu noktada ‘kitle kültürü’ terimi sıradan halkı değil, daha ziyade sıradan halkın beğenilerini konu

göstermiştir. Bir yanıyla Post Empresyonizm ve belki de Fütürizm arası doneleri barındıran Pop Sanat, daha sonra özellikle Dada nihilizmine yakın olarak kabul edilebilir bir değişime de uğramıştır.

Đlk çıkışını yaptığı dönemin şartları göz önüne alındığında Pop Sanat, fazla ömürlü olmayacağı düşünülse de bugün hala güncelliğini koruyan bir olgudur. Mantığında, tüketim toplumunun ve özellikle Amerikalıların her şeye sahip olma istekleri yatmaktadır. Hatta Pop Sanat'ın, bir yandan toplumu alaycı bir dille hicvetmesinin fakat diğer yandan toplumun yüzeysel isteklerine tercüman olmasının nedenini Hal Foster şu cümlelerle açıklamaktadır:

“ Üçüncü tarihsel anda söz etmemiz gereken başka düşünceler de var kuşkusuz, bu dönemdeki sayısız modernist pratikten bahsetmedim bile. Burada ele almamız gereken dördüncü bir arşiv ilişkisi olduğu aşikar – Đkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, tüketim toplumuyla birlikte ortaya çıkan bu ilişki, Đngiltere’de Independent Groupi Fransa’da sitüasyonistler, ABD’de Rauschenberg ile Warhol gibi sanatçılar, Almanya’da Gerhard Richter ile Sigmar Polke tarafında farklı şekillerde kayda geçecektir.”26

Lawrence Alloway, Roy Lichtenstein, Robert Rauschenberg, Andy Warhol gibi sanatçıların yapıtları üzerine yazan ilk eleştirmenlerdendir. Greenberg’den farklı olarak Alloway imgenin kültürden ayrılamayacağını savunmuştur. Sonuçta, ideolojik kaynaklarının ve kavramsal gelişiminin birey olarak sanatçı tarafından yapıta nasıl yansıtıldığı önemlidir. Başka bir ifadeyle yapıtın bütününde ilk anlamın çoğunlukla bu kaynaklar tarafından beslendiği bir gerçektir.

Bütün Pop Sanat yapıtları, kendisine tekrar geri dönecek olan medyatik yorumların dönüştürülmesi bağlamında kategorik parçalanmaları hiçe sayarak tüm alanlarda ürün haline dönüştürmüştür. Hızın ve güne adapte olabilmenin Pop Sanatçısı için büyük bir önemi vardır. Çünkü zaman sürekli Sanatçıların aleyhinde işlemektedir. Đpin ucu bir kere kaçarsa tekrar toparlanıp o ana ayak uydurmak 1950'li yılların ortamı için hayal gibidir denebilir. Yeniden üretimin, sanatın biricik olma özelliğini zorladığı dönemde, Pop Sanat için Walter Benjamin’in saptamaları

26 Foster, a.g.e., 103-105 s.

doğruluk kazanmıştır. Benjamin’in bu konudaki yaklaşımı hakkında Nejat Bozkurt şu saptamaları yapmaktadır:

“…geleneğin çözülmesiyle birlikte sanatın yeni biçim ve işlevler kazanması Benjamin’in daha sonraki yapıtlarının da başlıca konusunu oluşturmuş; ‘Tekniğin Olanaklarıyla Yeniden Üretilebildiği Çağda Sanat Yapıtı’ adlı denemesinde, sinema ve fotoğraf sanatlarına ilişkin olarak teknolojinin yarattığı olanakların sanatın işlevinde yol açtığı değişiklik irdelenmiştir. Sanat yapıtının teknik olarak yeniden üretilebilir olması (Reproductible; Reproduzierbarkeit), sanatın biricikliğini (unique) ortadan kaldıran bir koşuldur. Benjamin sanat yapıtının teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yitip giden bu özelliğini ‘aura’ terimiyle kavramsallaştırmıştır. Ona göre ‘aura’ modern sanatın alegorik yapısının yansıttığı parçalanmışlığı karşıtıdır ve geçmişte yatan gizemli bütünselliktir. Özgün ve ilk olanın ifadesi olan ‘aura’nın yok olması, kültürel mirasın geleneksel değerinin silinmesi ve gelenekle beslenen ‘deneyim’in (Erfahrung) çözülmesidir. Buna bağlı olarak da sanatın büyü ve ayinden kaynaklanan işlevi yok olmuştur. Ancak Benjamin ‘aura’nın yitip gitmesini sanat yapıtının yeni ve politik bir işlev kazanmasının bir koşulu olarak değerlendirir…”27

Aslında, Pop Sanatın, gelenekçi sanatçılar tarafından pek de ciddiye alınmadığı söylenebilir. Dada'nın yeniden hayat bulduğu (25 yıl sonra) bu akım, onun nihilist ve kesin tepkisel manifestolarının yerine daha uzlaşmacı ama sanatı kısır döngüden uzak tutmaya çalışan söylemler geliştirmiştir. Pop Sanat için resim yüzeyi bir reklam panosu gibidir ve kendi varlığını sorgulamayı da göze alabilmiştir. Pop Sanat, bilinenin aksine Đngiltere çıkışlı olduğu halde, kaos sonrası tüm "izm"lerin onay almadan kabul görmediği Amerika'dan dünyaya yayılmıştır.