• Sonuç bulunamadı

Avrupa’da 17.ve 18.yüzyıllarda başlayan ‘sanayi devrimi’ ve ‘modernleşme’ öncesine kadar güvenlik hizmetleri ‘amatörce’ yerine getirilmekteydi. Avrupa’da başlayan modernleşme, diğer alanlarda olduğu gibi güvenlik hizmetlerinde de ‘kurumsallaşma’ ve ‘bürokratikleşme’ sonucunu doğurdu. Artık modern polis vardı ve güvenlik hizmetleri katı bir merkezi yapılanma ile yönlendirilmekteydi. Merkezden yönlendirilen hizmetler, bu yönetim şeklinin kaçınılmaz ve doğal bir sonucu olarak, yeteri kadar demokratik olamıyordu. Yine bunun diğer bir sonucu olarak polis teşkilatları militarist bir yapıda kurumsallaşmış, yapmış oldukları görevler toplum için üretilmiş bir ‘hizmet’ (service) olmaktan daha çok, adeta bir ‘kuvvet’ (force) uygulaması niteliğinde şekillenmiştir. Ancak, ‘modern’ toplumdan ‘modern-sonrası’ (post-modern) topluma geçişin yaşandığı dünyada modern toplumun ve onun ürünü olan polisin yapılanması ve hizmet anlayışları da doğal olarak değişmektedir. Artık katı bir merkeziyetçilikten yerel polisliğe geçilmekte, güvenlik birimlerinin görevleri bir ‘kuvvet uygulaması’ olarak değil, ‘hizmet ifası’ olarak görülmektedir. Ayrıca, ‘demokratiklik’ ve ‘sivil katılım’ gibi kavramlar giderek daha fazla öne çıkmaktadır.77

Eğitim, toplumun değer yargıları ile bilgi ve beceri birikiminin yeni kuşaklara aktarılması, bu amaçla okullarda ve benzer kurumlarda sürdürülen öğretim ve yetiştirme etkinlikleridir. Geniş anlamda eğitim kişinin belli bir yaşam tarzını öğrendiği toplumsallaşma ve kültürleşme süreci ile özdeş tutulabilir. Bir diğer tanıma göre eğitim, bir insanı toplum yaşamına uydurmak, bazı yeteneklerini geliştirmek ve bazı değerlere saygı duymaya yöneltmek için uygulanan yöntemlerin tümüdür. Yine diğer tanıma göre eğitim, kişinin yeteneklerini geliştirmesini ve yaşama etkin biçimde katılmasını sağlayacak bilgi ve becerilerle donatmayı amaçlayan etkinliklerin tümüdür. Eğitim kavramı üzerinde buraya kadar yapılan tanımların hemen hemen tamamında, eğitimin bir süreç olduğu ve bireye sürekli yeni bir şeyler kazandırmayı hedeflediği vurgulanmaktadır. Ayrıca eğitimin toplumsallaşma ve kültürleşme süreci olduğu ifade edilmektedir. Eğitimin amacının bireyi kendisine ve topluma karşı faydalı hale getirme olduğu da gözardı edilmemelidir.

77 İbrahim CERRAH,“Uluslar arası İzlenimler Işığında Polis Eğitiminin Geleceği”, 21. Yüzyılda Polis, Geliştirilmiş Baskı, Sibel Matbaası, Ankara, 2000.s.3

Temel Eğitim, eğitim sürecinin bir parçasıdır. Belli bir yaş grubundaki ve aynı seviyedeki bireylere amaca göre hazırlanmış programlarla okul çatısı altında düzenli olarak yapılır. Dünyanın her tarafında da güvenlik birimleri sıkı bir eğitimden geçirilmekte ve bunun önemi her geçen gün daha iyi kavranmaktadır. Emniyet teşkilatında da temel eğitim teşkilat bünyesinde bulunan okullarda yapılmaktadır. Bunlar Polis Koleji, Polis Meslek Yüksek Okulları, Polis Meslek Eğitim Merkezleri ve Polis Akademisi’dir. Polis Koleji İlköğretimden sonra 4 yıl süreli eğitim veren Fen Liseleri denginde bir eğitim kurumudur. Buradan mezun olan başarılı öğrenciler Fakülte düzeyinde 4 yıllık eğitim veren Polis Akademisine devam ederler ve başarılı olurlarsa teşkilat kadrolarına komiser yardımcısı rütbesi ile göreve atanırlar. Emniyet Teşkilatına polis memuru yetiştiren Polis Meslek Yüksek Okulları ise önlisans düzeyinde eğitim veren ve Polis Akademisine bağlı olarak hizmet veren iki yıl süreli kurumlardır ve ülke genelinde yaklaşık 24 ayrı şehirde hizmet vermektedirler. Bunların dışında son yıllarda Emniyet Teşkilatı’nın daha cazip ve daha verimli hale getirilmesi için eğitim ve kalite çıtası daha da yükseltilmiş ve teşkilata polis memuru olarak katılmak isteyen fakülte mezunu adaylara 6 ay süreli temel eğitim kursundan sonra başarılı olanların teşkilat saflarına atandığı sistem getirilmiştir ki bu kurumlar da Emniyet Genel Müdürlüğü Eğitim Dairesi Başkanlığına bağlı olarak hizmet veren Polis Meslek Eğitim Merkezleridir.

Gelişmekte olan ülkelerin kalkınmaları bir anlamda sahip oldukları insan kaynağının kalitesine bağlıdır. Bu kalkınma sadece ekonomik anlamda değil, demokratik katılım, eşitlik ve insan haklarına saygı gibi toplumsal hayatın temel dinamikleri olan pek çok unsuru da içeren, sosyal alanları da kapsamaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma sürecinde en fazla güçlükle karşılaştıkları sorunların başında kalkınmanın finansmanı yanında, üretim sürecinde yerlerini alacak nitelikli insan gücü yetiştirilmesi ve bunların yerinde kullanılması gelmektedir. Çağdaşlaşmanın belirleyici unsuru olan bilgi ve bilimsel davranış, her alanda olduğu gibi, toplumun bir parçası olan polis hizmetlerini de derinden etkilemiştir. Çağdaş polis, bilimsel ve teknolojik buluşların sonuçlarından olabildiğince yararlanmakta, çalışmalarını ve eğitim programlarını bu gelişmelere göre düzenlemektedir. Bir başka anlatımla, polislik, bilimsel yöntemlere uygun bir şekilde yapmaya çalışılmaktadır. Şüphesiz çağdaş toplumun polisi de çağdaş olacaktır.

Polisin eğitiminin çağdaşlığı, bir taraftan bilim ve teknolojinin imkânlarından fiziki bakımdan yararlanmayı, diğer taraftan da, demokrasi ve insan haklarının uluslar arası bir duyarlılık kazandığı çağdaş dünyada insani değerlere bağlı kalarak etkili bir güvenlik hizmeti verebilmeyi içermektedir.78

Toplumsal dinamizm ve çevresel etmenlerin oluşturduğu hızlı değişim süreci daha nitelikli eğitim ve insan gücünün yetiştirilmesi konusunda toplumları sürekli bir arayışa yöneltmektedir. Üretilen ürün ve hizmet kalitesinin artırılması yolunun eğitimden geçtiği, bugün herkes tarafından kabul edilen bir olgu haline gelmiştir. Bu da, her kademe ve düzeydeki kurum ve kuruluşların, günün gelişen ve değişen ihtiyaçlarına göre insan kaynaklarını geliştirmesini kaçınılmaz hale getirmiştir.

Modernizmi bile yeteri kadar henüz gerçekleştirememiş bir toplumun içinden çıkan ve yine bu topluma hizmet eden Türk polisi, bir yandan ‘modern’ polis anlayışını yakalayamamış olmasına rağmen, öte yandan ‘post-modern’ eğilimlerin etkisi altına girmiş bulunmaktadır. Bir toplumun ve onun kurumlarının modernizmi bile yeteri kadar gerçekleştiremeden modern sonrası toplumun gereklerini yerine getirip getiremeyeceği konusu sosyologlarca ele alınması ve araştırılması gereken bir konudur. Ancak, şu da bir gerçektir ki Avrupa Birliği’nin (AB) üyesi olma aşamasında olan Türkiye ve onun kurumlarının post-modern yapılanma eğilimlerinden haberdar olması zorunludur. Avrupa’ya uyum sürecinde kaçınılmaz olan bu değişime Türkiye’deki bir çok kurum içerisinde en fazla hazır olan polis teşkilatıdır. Gerek teçhizat ve gerekse eğitim açısından Türk polisi birçok kuruma göre hızla Avrupa düzeyine yaklaşmaktadır. Ancak, Türk polisinin Avrupalı meslektaşları ile arasındaki farkı kapatmasında yaşanılan sorun ‘teknolojik’ uyumdan çok, ‘ideolojik’ yaklaşımlar bazında olmaktadır. ‘Yerellik’, ‘demokratikleşme’, ‘sivil katılım’ ve ‘sivil denetim’ gibi kavramların Türk toplumu ve polisinde henüz yeteri kadar işlendiği ve yeşerdiği söylenemez.79

İnsan hakları tüm ülke genelinde olduğu gibi Emniyet Teşkilatında da en çok önemsenen ve itina gösterilen konuların başında gelmektedir. Genel Müdürlük;

78 Remzi FINDIKLI, “Avrupa Birliği Sürecinde Türk Polisi, Polis Eğitiminde Çağdaş Gelişmeler”, Polis Akademisi Seminer, Konferans, Sempozyum Bildirileri Dizisi:3, ,16-16 Ekim1996, Ankara,s.461) 79 İbrahim CERRAH, “Uluslar arası İzlenimler Işığında Polis Eğitiminin Geleceği”, 21.Yüzyılda Polis, Geliştirilmiş Baskı, Sibel Matbaası, Ankara, 2000, s.4

personelinin değişen mevzuat ve gelişen teknolojiye uyumunun sağlanması amacıyla belirli periyotlarla Ankara’da kurslar düzenlediği gibi taşra teşkilatında da kurslar düzenlenmesini sağlamakta hatta bu kurs ve seminerleri belirli kriterlere bağlayarak zorunlu tutmaktadır. Her kurum toplam personel sayısının en az %30’unu bu hizmetiçi kurslardan geçirilmesi gerektiğini karara bağlamıştır. Afyonkarahisar ilinde de 2005 yılında 178 personel, 2006 yılında da 200 personel insan hakları ile ilgili hizmet içi eğitiminden geçirilmiştir.

Akademinin Tarihçesi’ne göz atacak olursak;

Polis Akademisi, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 18. maddesi gereğince teşkilatı orta ve üst kademe yöneticilerini yetiştirmek üzere, Polis Enstitüsü adı altında, bir yıllık Meslek içi Yüksek Okul olarak, 06 Kasım 1937 yılında kurulmuştur.

Polis Enstitüsü, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Kararıyla 1940 yılında iki yıllık, 1962 yılında üç yıllık yüksek okullar içerisine alınmış olup, 1980 yılından itibaren öğretim süresi 4 yıla çıkartılmıştır.

Anayasamızın 132. maddesi ve Yükseköğretim Kanunu’nun 2.maddesi gereğince, ayrı bir kanuni yapıya kavuşturulmuş ve 06 Aralık 1984 tarihinde, 3087 Sayılı Polis Yükseköğretim Kanunu ile Polis Akademisi adını alıp, 4 yıllık eğitim-öğretim veren bir yükseköğretim kurumu haline getirilmiştir.

Emniyet Teşkilatının ihtiyaç duyduğu diğer branşlardaki personel ihtiyacını karşılamak amacıyla, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu kapsamında, 1989 yılında değişiklik yapılarak, 1991 yılından itibaren Fakülte ve Yüksek Okullar (FYO) adı altında öğrenci alınmaya başlanmış ve bu hizmetlerin yürütülmesi için Polis Akademisi görevlendirilmiştir.

Polis Akademisi; 25 Nisan 2001 tarih ve 4652 sayılı kanunla, Polis Üniversitesi anlayışıyla yeniden yapılandırılmış, bünyesinde eğitim-öğretim hizmeti veren Güvenlik Bilimleri Fakültesi, Güvenlik Bilimleri Enstitüsü, Polis Meslek Yüksek Okulları bölümü ile Üniversite statüsüne kavuşturulmuştur.

Daha önce Emniyet Teşkilatının Polis Memuru ihtiyacını karşılamak amacıyla faaliyet gösteren Polis Okullarına, 25 Nisan 2001 tarih ve 4652 sayılı kanunla önlisans

eğitimi veren Polis Meslek Yüksek Okulları hüviyeti kazandırılmıştır. Halihazırda 25 Polis Meslek Yüksek Okulu eğitim-öğretime devam etmektedir.

2002 yılında kuruluşu tamamlanan Güvenlik Bilimleri Enstitüsü’nde; 4 ana bilim dalında (Suç Araştırmaları-Güvenlik Stratejileri ve Yönetimi-Uluslararası Polislik Çalışmaları-Ceza Adaleti ve Yönetimi Anabilim Dalı) yüksek lisans verilmesi, Yüksek Öğretim Kurulu Yürütme Kurulu’nca onanmış ve Anabilim Dalları kurulmuştur. 2006 yılında doktora eğitimine başlanmıştır. .

Polis eğitim kurumlarında kesin başarı listesine göre sıralanmış asıl adayların geçici kayıtları yapılır. Bu öğrenciler en az 15 gün süre ile intibak eğitimine tabi tutulurlar. Bu süre içerisinde öğrenciler okula ve resmi hayata alıştırılmaya çalışılır. Dolayısıyla polis eğitim kurumlarındaki bu intibak süresi içerisinde yapılacak oryantasyon eğitimi önemlidir.