• Sonuç bulunamadı

I. OSMANLI DEVLETİNDE İSKÂN SİYASETİ VE TOPRAK İDARESİ

1.2. İDARİ YAPI

1.2.2. Üsküb Sancağı

1.2.2.3. Pirlepe

Pirlepe, Moskof camı veya Meryem buzu denilen kıymetli madenlerin bulunduğu ve aynı adı taşıyan yüksek dağın eteğindedir.111

Şehrin tarihi geçmişi antik dönemlere kadar dayanır. Pirlepe kasabası IX. yüzyılda Vizigotların, XI. yüzyılda Bulgarların, XIV. yüzyılda Sırpların idaresine geçmiştir.112

Pirlepe, 1346’da Üsküb’de taç giyen Stefan Duşan’ın idaresi altına girdikten sonra giderek önem kazanmıştır. Fakat asıl büyük gelişme süreci, Duşan İmparatorluğunun dağılmasından sonra buraya hâkim olup bir prenslik kuran Vukaşin ve oğlu Marko döneminde başladı. 1366’da Vukaşin burada müstakil prensliğini ilan ettikten sonra prenslik merkezi olarak Fîziki açıdan gelişmeye ve ticari önemi de artmaya başlamıştır.113

Şehrin Osmanlı idaresine geçişi, Sultan I. Murad döneminde Timurtaş Bey’in 1382-83 tarihindeki fethi ile olmuştur. Şehir, asıl tarih sahnesine ismini XIII. yüzyıldan sonra Kral Marko, Kral Vukaşi’in pay-i tahtı ve Kral Samopay-il’pay-in pay-ikametgâhı olmasıyla duyurmuştur.114

Makedonya’da Osmanlıların vassali olarak 24 yıl hüküm süren Marko’nun buradaki faaliyetleri hakkında Türk kaynaklarında fazla bilgi bulunmamaktadır. Bu dönem hakkında bildiğimiz, Marko’nun I. Kosova Savaşında Osmanlıların yanında yer aldığı, daha sonra da Ulah (Eflak) kuvvetleri ile mücadele eden Osmanlıların yanında

109 Machiel Kiel, “Kırçova”, DİA., TDVY, İstanbul 1997, s. 440. 110Çağ, “Makedonya Yer İsimleri” s. 146.

111 İncinyan, Andreasyan, “Osmanlı Rumelisi”, s. 54. 112

Mehmet İbrahimgil, “Pirlepe’de Osmanlı Dönemi Yapıları ve Türk Sanatındaki Yeri”, XII. TTK

Kongreye Sunulan Bildiriler, Ankara 1999, s.1173-1780.

113

Feridun Emecen, “Pirlepe’nin İlk Osmanlı Tahrirleri”, GDAAD 1998, XII, 66. 114

savaştığı şeklindedir. Marko’nun, Osmanlılarla Eflak Prensi Mirçe (Mircea) arasında Rovine’de yapılan bir savaşa da katıldığı ve orada hayatını kaybettiği ileri sürülmektedir. Osmanlılar, Marko’nun ölümünden sonra Makedonya’nın büyük bir kısmında egemenlik kurmuşlardır.115

Osmanlı hâkimiyeti ile bölgeye iskân edilen Türk nüfus, Roma ve Bizans dönemlerine ait kale etrafındaki eski yerleşimin birkaç kilometre güneyinde, Karasu (Cırna Reka) vadisinde suyun bol olduğu bir yerde yerleşmiştir. 1475 yılındaki Rumeli’de ki idari taksimata göre, Pirlepe’nin Manastır ile birlikte Rumeli Beylerbeyliğine bağlı olduğu görülmektedir. XVI. yüzyılda Pirlepe, Manastır, Üsküb ve Ohri şehirleri Paşa Sancağına bağlıdır. Bu durum Kanunî Sultan Süleyman’ın ilk dönemlerine kadar devam etmiştir. XVII. yüzyılın ortalarında Pirlepe ve Manastır’ın dâhil olduğu Makedonya’nın Üsküb, Ohri gibi önemli şehirleri, tekrar Rumeli’ne bağlı sancaklar arasında yer almıştır.116

1667-1668 yılındaki Rumeli Kadılıklarının düzenlenmesini defterde, Pirlepe Üsküb’e bağlı bir nahiye olarak kaydedilmiştir. Adı geçen defterde Pirlepe için “ Üsküb Sancağı’nadur. On beş konakdur. Cevânibi Manastır ve Köprili kazâ’larıdur” diye geçmektedir. 117

1733-1741 tarihlerinde Rumeli’de adı geçen sancak ve kazaların mukayesesinde Pirlepe, Üsküb’e bağlı bir nahiyedir.118

1864 yılından sonra yeni vilayetlerin kurulmasıyla Selanik, vilayet haline getirilmiş Pirlepe’de bir liva olarak buraya bağlanmıştır. Bulgaristan ayrıldıktan sonra da, Manastır ve Yanya vilayet yapılmıştır.119

Bu durumda, Pirlepe’de 30-40 km. uzağındaki Manastır Vilayeti’nin120

bir sancağı olmuştur.

115 Fahameddin Başar, “Çirmen Savaşının Balkan Tarihindeki Yeri”, GDAAD 1998, XII, 55. 116 İbrahimgil, “Pirlepe’de Osmanlı Dönemi Yapıları”, s. 1173.

117 Özergin, “Rumeli Kadılıkları” , s. 281. 118

Halaçoğlu, “Rumeli Kazalarının Rütbeleri”, s. 890. 119 İbrahimgil, “Pirlepe’de Osmanlı Dönemi Yapıları” s. 1173.

120 Murtezan İdrizi, XIV. ve XV. Yüzyıllarda Bitola (Manastır), (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya, s. 53.

İKİNCİ BÖLÜM

ÜSKÜB İCMAL DEFTERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 2.1. DEFTERİN FİZİKİ ÖZELLİĞİ

İcmâl defterleri bilindiği gibi, Osmanlı sancaklarındaki gelir kaynaklarını, bunların kimlere nasıl dağıtıldığını, iskân tarihini idari yapıyı ve dirlik sitemini ( has, ze‘âmet ve timar) göstermesi bakımından önemli arşiv belgelerindendir. Timar sisteminin yavaşlamaya başladığı II. Selim devrine ait, Üsküb Sancağı’nın İcmâl Defterini günümüz Türkçesine çevrilmesine çalışılmıştır. Söz konusu defter Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyûd-i Kadîme Arşivi’nde TADB. TD 205 numarada kayıtlı olup defterin tanzimine Evasıt-ı R. Evvel 975 / Eylül 1567’de başlanmış ve Selh-i Şevval 976/ Şubat 1569’da tamamlanmıştır. DefterSelh-in orSelh-ijSelh-inal Selh-ismSelh-i Defter-Selh-i İcmâl-Selh-i

Livâ-i Üsküb’tür.

Defter, 15 x 42.5 ebadında toplam 107 varak olup, defterin 6,7,8,30,82,83, sayfaları yoktur. 4, ve 9, sayfalar yarımdır. Ayrıca 3. sayfadan sonra numarasız bir sayfa gelmektedir transkiripte bu sayfayı poz 6 olarak, 4. sayfadan sonra gelen yarım sayfayı Poz 8, 5. sayfadan sonra gelen yarım sayfayı poz 10, 9. Sayfadan sonra gelen yarım sayfaları ise sırasıyla Poz 12 ve Poz 13 olarak numaralandırılmıştır. Defterin ilk sayfasında defterin Selim oğlu Sultan Murad’ın (III. Murad) emri ile, defter emini olarak Mustafa b. Mehmed, kâtip olarak da Mehmed B. Ali isimli kimseler görevlendirildiği belirtilmiştir. Defterin giriş sayfasında III. Murad’ın bir tuğrası ( Şâh Murad bin Şâh Selim Muzaffer daima) bulunmaktadır. Defterde Arapça uzun bir dua ve mukaddimeden sonra sırasıyla Üsküb, Kalkandelen, Kırçova ve Pirlepe kazalarında ki ze‘âmet ve timarlar yazılmıştır. Defterin son kısmında Üsküb, Kalkandelen, Kırçova ve Pirlepe kale görevlilerinin isimleri ve timar miktarları verilmiştir. Bazı timarların kenarına hüküm düşülmüştür. Timarın devamı veya vakfedilmesiyle alakalı yazıcının kaydı bulunmaktadır.

Defter Kuyûd-i Kadîme Arşivi’ndeki Üsküb Sancağı’nın tek İcmâl Defteri’dir, 190 numaralı Üsküb Sancağı Mufassal Defter’inin icmâlidir.

Benzer Belgeler