• Sonuç bulunamadı

PEYZAJ MİMARLIĞINDA BİTKİLENDİRME TASARIMI

Belgede 1 no’lu Deneme Alanı (sayfa 35-39)

Peyzaj düzenlemeleri çalışmalarında bitkilendirme tasarımında dikkat edilmesi gereken özelliklerini; bitki materyalinin ekolojik istekleri ve doğal yayılış alanları, görsel karakteristikleri ve fonksiyonel yönden kullanım olanakları olmak üzere 3 ana başlıkta toplamak mümkündür;

2.1.1 Bitkilerin Ekolojik İstekleri ve Doğal Yayılış Alanları

Bitkisel tasarım, tasarım ile bitkilerin ekolojik ihtiyaçlarının birleştirildiği oldukça kompleks bir yapıya sahiptir. Tasarımda, bitki yetiştiricilik bilgisi ile estetik özelliklerin bir arada düşünülmesi gerekmektedir. Bir bitkinin doğal yetişme ortamındaki fiziksel çevresi ile olan etkileşimi o bitkiye ait doğal kompozisyonlar hakkında bilgi verir. Bir alandaki fiziksel çevre (toprak ve iklim), bitkiler ve hayvanlar arasındaki ilişki o alanın doğal ekosistemini oluşturur ve kendine has bir ekolojiye sahiptir (Booth 1990).

a) İklim: Belirli bir yerde uzun süre devam eden hava olaylarının ortalamasına iklim denir.

Bitkiler ekolojik toleranslarına bağlı olarak; farklı iklim koşullarına adapte olabilirler ancak bu bakım ve onarım masraflarını artırmaktadır. İklim öğeleri; ışık, sıcaklık, hava nemi, yağışlar ve rüzgârdır. Bu iklim faktörlerinin uzun yıllar ölçülerek ortalamasının alınmasıyla bir yerin iklim karakteristiği ortaya çıkar bu iklim elemanları ve özellikleri aşağıda maddeler halinde verilmiştir (Çepel 1987; Altunkasa 1993; Booth 1990; Leszczynski 1997).

b) Toprak Özellikleri: Ekolojik açıdan toprak; doğal bir oluşum sürecinden sonra meydana gelen, içinde biyolojik olaylar, madde dolaşımı ve enerji akımı ihtiva eden, özel litosfer tabakasıdır. Toprak, birçok zengin öğeleri bulunan katı, sıvı ve gaz şeklindeki maddelerden oluşmaktadır. Toprağın bileşimi, fiziksel, kimyasal ve biyolojik ayrışma olayları ile sürekli değişmektedir. Değişmede rol oynayan ana etkenler; iklim, reliyef, organizmalar (insanlar

dahil) ve zamandır. Toprağın yapısını; “inorganik ve organik yapıda katı maddeler” ile içinde birçok besin çözeltisinin bulunduğu “toprak suyu=toprak çözeltisi” ve “toprak havası”

oluşturmaktadır.

2.1.2 Bitkilerin Görsel Karakteristikleri

a) Bitki Boyutu (Ölçü) : Boyut bitkilerin yatay ve düşey yönde kapladığı alan olarak ifade edilir. Bitkilerin boyutu en önemli görsel karakteristiklerden birisidir. Çünkü kullanılan bitkinin boyutu tasarımı yapılan alanın ölçüsüne uygun olmalıdır (Booth 1990). Tasarımlarda bitkilerin boyutu insan ölçüsüne göre sınıflandırılmıştır. Preben Jakobsen tarafından 1977 yılında bitki boyları 5 sınıfa ayrılmıştır. Bunlar; yer seviyesinde, diz seviyesinde, diz ve bel seviyesinde, bel ve göz seviyesinde, göz seviyesinin üstünde olarak belirtilmiştir (Şekil 2.1) (Yıldızcı 1988; Walker 1990; Acar 1998; Robinson 2004).

b) Çizgi ve Form Özellikleri: Bir bitkinin şekil ve formunu belirleyen kenarlar olarak tanımlanabilmektedir. Form ise bitkinin yapraklanma biçimi, dalları ve sürgünlerinin dizilişleri, yönleri ve hatlarıdır. Bir başka değişle çizgileri ile ortaya çıkan bitki şeklidir (Yılmaz 2003). Bitkiler dairesel, oval, konik, piramit veya sütun şeklinde, sarkık dallı, yayılıcı, yatay veya düzgün olmayan şekillerde olabilirler Bitkiye hiçbir müdahale yapılmazsa bitki özgün biçimine ulaşabilirler. Dikey formlar, kuvvetli vurgulama ve kompozisyona yükseklik vermede kullanılabilir. Yatay ve yayılıcı formlar uzun şekillere genişlik kazandırır.

Sürünücü ve sarkık formlar yumuşak çizgiler yaratmada, dairesel ve küresel formlar büyük bitki topluluklarını kuşatmak için kullanılabilmektedir (Pamay 1979, Cengiz’den 2001;

Austin 2001).

c) Tekstür (Doku) : Bitkinin yapraklanma ve çiçeklenme özelliklerinin tümü yani yaprak ölçüleri, biçimi, rengi ve alt-üst yüzeylerinin dokuları ile dallanma biçimleri, mevcut sezondaki meyve ve çiçeklerinin tümü hatta rüzgara bağlı hareketleri bitkilerin tekstür özelliklerini ortaya koyar. Tekstürün tasarım karakteristiklerinde; pürüzlüden pürüzsüze, sertten yumuşağa kadar oldukça fazla çeşitlilik gösterir (Leszczynski 1997; Ceylan 1999).

Tekstür ince, orta ve kaba olmak üzere 3 grupta toplanmaktadır. İnce tektürlü bitkiler mekânı olduğundan daha büyük gösterirken, kaba tektürlü bitkiler bunun aksine mekânı olduğundan daha küçük gösterir (Walker 1990; Leszczynski 1997).

d) Renk : Renk, bitkilerin tasarım elemanı olarak kullanılmasının en önemli nedenlerinden biridir. Bitkilerdeki mevcut rengi, bitkisel tasarımda büyük bir estetik potansiyel özellik taşır.

Renk tercihleri kişiden kişiye değişmekle birlikte renklerin psikolojik etkisi genellikle aynıdır.

Örneğin parlak ve sıcak renkler (sarı, turuncu ve kırmızı), heyecan verici özellik taşırlar ve canlandırıcı özelliğe sahiptirler. Mat ve soğuk renkler (mor, mavi ve yeşil) ise sakinleştirici özellik taşırlar (Yıldızcı 1988; Austin 2001). Bitkilerde; çiçekler, meyveler, yapraklar, dallar ve kabuk rengin kaynağıdır ve hepsi mevsimsel değişikliklerden etkilenir. Bitkilere ait çiçekler kısa yaşamalarına rağmen görsel etkileri oldukça yüksektir (Walker 1990) . Çiçek özelliği ile kullanılan bir bitkide; çiçek açma zamanı, çiçekli bulunduğu ay ve süresi, çiçek rengi, çiçek sayısı, çiçek boyu ve büyüklüğü göz önünde tutulması gereken önemli konulardandır.

2.1.3 Bitkilerin Fonksiyonel Kullanımı

Tasarımda bitki materyalinin fonksiyonel yönden kullanımını görsel kontrol, hareket kontrolü, iklim kontrolü, gürültü kontrolü, kirlilik kontrolü, erozyon kontrolü olarak 6 grupta toplanmak olasıdır (Walker 1991; Gültekin 1994, Cengiz’den 2001).

a) Görsel kontrol: Peyzaj uygulamalarında kullanılan bitkiler estetik katkılarının yanında istenmeyen görünümleri kamufle eder, istenen görünümleri daha da belirginleştirirler. Buna bitkilerin görsel kontrol fonksiyonu adı verilmektedir.

b) Hareket kontrolü: Bitkiler kullanılarak yapılan hareket kontrolü hareketin yönlendirilmesi, yavaşlatılması ve durdurulması olarak üç yönlü yapılabilir. Bu kontrol yayalar ve taşıtlar için gerekmektedir. Yayalar için kontrol, üzerinde yürütülmesi istenmeyen bölümlerin korunması amacına yöneliktir. Taşıtlar için kontrol ise özellikle trafik kazalarını azaltmak, keskin bir virajı veya taşıt hareketini engelleyen bir tehlikeyi haber vermek için kullanılmaktadır. İnsan standartları dikkate alınarak seçilen bitkiler hareket kontrolündeki fonksiyonları şöyle özetlemek mümkündür; yürümeyi ayıran bölümler için 30 cm’lik yerörtücüler, atlamaları engellemek için 45 cm’lik bodur çalılar, oturanların gözden uzak tutulması için yani bel yüksekliğine kadar olan 90 cm’lik küçük çalılar, yürüyenlerin göz seviyesinin kapatılması için 170 cm’lik büyük çalılar, yukarı ve çevreye bakışları engellemek için 240 cm’lik küçük ağaçlar kullanılabilir.

c) İklim Kontrolü: Bitkilerin iklim kontrolündeki etkisi ekstrem meteorolojik verilerin optimum düzeye yaklaştırılması anlamına gelmektedir. Yumuşak yüzeyler (ağaçlar, çalılar, çimler, sular vb. gibi) radyasyonu azaltırken sert yüzeyler (taşlar, asfalt, beton, demir vb. gibi) radyasyonu artırırlar. Bu nedenle radyasyon yansımalarında bitkiler önemli etkiye sahiptirler.

Ormanlık alanlar ve yakın çevresi rüzgârın olumsuz etkilerini azaltmakla birlikte güneş enerjisini tutma, kısa sürelerle sıcaklık değişimlerini azaltma ve yağışların artmasına neden olmaktadır. Bitkilerin nispi nem üzerinde de etkileri vardır. Ağacın tepe çatısının altındaki hava açık alanlara oranla yaz aylarında daha düşük sıcaklıkta olduğundan transpirasyon alanın nispi nemine oranla daha yüksektir (Olcay 1996, Cengiz’den 2001).

d) Gürültü Kontrolü: İstenmeyen ses genelde gürültü olarak isimlendirilmektedir. Gürültü insanda çeşitli psikolojik rahatsızlıklara neden olmaktadır. Bu nedenle gürültünün kaynağında kesilmesi mümkün değilse bunun azaltılmasında bitkisel uygulamalar etkili olmaktadır.

Dalları yere kadar uzanan herdemyeşil örneğin çok sayıda ibreli yıl boyu gürültü kontrolü yapabilirken, yaprağını döken bitkilerde gürültü kesme özelliği daha az olmaktadır. Ağaç, çalı kullanılarak oluşturulan gürültü perdelerine yerörtücüler ve çimler de eklenirse gürültü kontrolünün fonksiyonu daha da artmaktadır.

e) Kirlilik Kontrolü: Günümüzün çevre sorunlarından özellikle atmosfer kirliliğinin azaltılmasında bitki materyali kullanılmaktadır. Bitki yaprakları tarafından havadaki toz, kurum gibi kirleticiler ile zehirli gazlar tutulmaktadır. Tutulan bu kirleticiler yaprakların yağışlarla (çiğ, yağmur, kar vb. gibi) yıkanması sonucu toprağa inerler. Rüzgarın da etkisiyle temiz hava çevreye yayılır. Buna bitkilerin havayı süzme (filtre) özelliği denir. Hatta bitkilerin zehirli gaz zararlarını değiştirmede etkileri vardır. Tüylü yapraklı bitkiler toz, kurum gibi kirleticileri yapraklarıyla tutarak olumsuz bir görünüm alırlar. Bu tip bitkilerin toz, kurum kaynakları çevresinde dikilmeleri konusunda dikkatli olmak gerekir.

f) Erozyon Kontrolü: Erozyonun önlenmesinde en etkili olan iyi bir vejetasyon oluşturmaktır. Bitkiler yağışların toprağa çarpma hızını azaltırken, gerek toprak yıkanmasını gerekse toprak partiküllerinin tutulmasına yardım etmektedirler. Ayrıca yağışların toprağa süzülmesi bitkiler yardımıyla daha kolay ve yavaş olduğundan, yüzey akışları miktarı dolayısıyla erozyon azalmaktadır.

Belgede 1 no’lu Deneme Alanı (sayfa 35-39)