• Sonuç bulunamadı

Pero Tafur’un hayatı hakkında bilgi edindiğimiz ilk kaynak Doğu Akdeniz ve Avrupa’yı kapsayan seyahatini kaleme aldığı seyahatnamesidir. Seyahatnamesinde kendisinin Kordoba’yı Müslümanların elinden alan ve aslen Sevillalı olan Pedro Ruiz Tafur’un soyundan geldiğini söylemiştir. Yazarın hayatı hakkındaki bir diğer çalışma ise Rafael Ramirez de Arellano tarafından gerçekleştirilmiştir. Arellano çalışmasını, Kordoba şehir meclisi arşivlerine ve alım satım kayıtlarına dayandırmıştır. Arellano’nun ortaya çıkardığı bu kaynaklara göre Tafur, Juan Diaz Tafur’un oğludur. Seyahatinin ardından, Dona Juana de Horozco ile evlenmiş ve hem oğlu hem de kendisi bir süre kent meclisinde görev yapmıştır. Arellano, Sevillalı olduğu düşünülen Tafur’un aslında burada doğmadığını, bu yanılgının onun, Memluk sultanının Sevillalı tercümanından bahsederken kullandığı bir kelimeden kaynaklandığını savunmuştur. Bu tespite Jose Vives bir eleştiri getirmiş ve Tafur’un, seyahatnamesinde anlattıklarıyla güvenilir bir portre çizdiğini söylemiştir. Böylece aksi belgelerle kanıtlanmadığı sürece Tafur’un Sevillaya bağlı Giralda şehrinden olduğunun kabul edilmesi gerektiğini ifade etmiştir.94

Arellano, Tafur’un yaklaşık 1410’dan önce doğmuş olması gerektiğini, nitekim 1431-1432 yılları arasında Jimenez de la Espada’nın aktardığına göre D. Luis de Guzman’ın emrinde

93 Age, s.8.

40

Jean cephesinde Müslümanlara karşı savaştığını dile getirmiştir. Tafur’un ölüm tarihi ile ilgili olarak Arellano, Kordoba şehrine ait arşivlerde ulaştığı 1479 yılına ait kimi kayıtlardan Tafur’un hala hayatta olduğunu tespit etmekle beraber kesin ölüm tarihi ile ilgili bir kayda ulaşamamış; isminin bu tarihten sonraki belgelerde geçmemesi nedeniyle onun yaklaşık olarak 1490’da ölmüş olduğunun kabul edilebileceğini dile getirmiştir. Arellano’ya göre, Tafur 1435’te Kastilya ile Granada arasındaki barış döneminde seyahatine karar vermiştir. Arellano Tafur’un, seyahatine hizmetkârının da eşlik etmesi, gittiği yerlerde krallar ve imparatorlarla görüşebilmesinden yola çıkarak zengin bir soylu olduğunu söylemiştir.

Arellano, Tafur’un seyahatnamesini Kastilya Kralı II. Juan’ın öldüğü 1453 ile Macaristan Kralı Ladislaus’un öldüğü 1457 arasında kaleme aldığı görüşündedir. Eser İspanya’nın Müslümanların elinden alınmasında önemli rol oynamış olan ve 12. yüzyılda kurulan Calatrava Tarikatı’nın lideri Fernan Gomez de Guzman’a ithaf edilmiştir. Bu durum Tafur’un seyahatinin sadece hac veya ticari niyetli bir seyahat olmadığını ortaya koyması bakımından önemlidir.95

Francisco Lopez Estrada, Tafur’un seyahatinin birbirini takip eden dört safhadan oluştuğunu söylemiştir. Buna göre ilk seyahat, Sanlucar de Barrameda, Cenova, Pisa, Bologna, Venedik, Roma ve İtalyan şehirleri güzergâhında, 1436 sonbaharı ile Mayıs 1437 tarihleri arasında; ikinci seyahat (Doğu Seyahati) Filistin, Mısır, Bizans, Anadolu, Karadeniz güzergâhında ve Mayıs 1437 ile Mayıs 1438 tarihleri arasında; üçüncü seyahat ise Alman İmparatorluğu ve Orta Avrupa güzergâhında ve Mayıs 1438 ile Ocak 1439 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Tafur, Ocak 1439’da İspanya’ya dönmek için giriştiği son seyahatini ise Adriyatik ve Akdeniz üzerinden İspanya istikametinde yapmış ve aynı yılın bahar aylarında İspanya’ya dönmüştür.

“Andanças” veya “Tratado” adıyla bilinen eser Tafur’un 1436-1439 yılları arasında gerçekleştirdiği Doğu Akdeniz ve Orta Avrupa’yı kapsayan seyahatini anlattığı tek nüsha olarak günümüze ulaşmış eserdir. Eser ilk defa 1874’te Marcos Jimenez de la Espada tarafından neşredilmiştir.96

95 Pero Tafur, age, s.11-2..

41 2.11. Ambrogio Contarini (1475-1477)

Osmanlı-Akkoyunlu savaşlarının başlamasının arifesinde Venedikliler, Akkoyunluların bir an önce Osmanlılarla savaşa tutuşması için Uzun Hasan’a elçiler göndermeye başlamışlardır. Bu amaçla 1474’te Ambrogio Contarini de yola çıkmıştır.

Venedikli asil bir aileden gelen Contarini, gençlik yıllarında İstanbul’da bulunmuş ve ticaretle meşgul olmuştur. Osmanlı-Venedik savaşlarının başlamasıyla ülkesine dönen Contarini, Venedik Cumhuriyeti tarafından Uzun Hasan nezdine elçi olarak görevlendirilmiştir. 1474 yılında Venedik’ten ayrılan Contarini Orta Avrupa, Beyaz Rusya ve Gürcistan topraklarından geçip Tebriz’e ulaşmıştır. Buraya ulaştığında Uzun Hasan’ın oğlu Uğurlu Mehmed’in ayaklanması ve Şiraz’ı ele geçirmiş olması üzerine Uzun Hasan ile görüşememiştir. Uzun Hasan’ın diğer oğlu Maksud Bey ile görüşebilse de beklediği ilgiyi görememiştir. Nihayet Uzun Hasan’ın kadıaskeri ile yapığı mülakat sonrası onunla birlikte Uzun Hasan’ın bulunduğu yere gitmek üzere yola çıkmıştır. Akkoyunlu kadıaskeri ile yaptığı bu yolculuk Sultaniye ve Save üzerinden Kum’a kadar sürmüştür. Burada hastalandığı için bir süre dinlenen elçi, daha sonra Kaşan’a oradan da İsfahan’a varmıştır. Burada Barbaro ile karşılaşan Contarini nihayet Uzun Hasan ile görüşebilmiş, ancak Uzun Hasan, Barbaro’ya daha çok ilgi göstermiştir. Bunun nedeni olarak ise Uzun Hasan’ın Osmanlılarla savaşa girmek istememesinin yanı sıra Barbaro’nun zekâsı ve davranışları ile Uzun Hasan’da olumlu tesir bıraktığı düşünülmüştür.97

Contarini Uzun Hasan’ın ordusu ile birlikte 1475 Haziran’ında Tebriz’e döndüğünde Uzun Hasan ile birlikte Osmanlılara karşı savaş konusunda önemli bir görüşme yapamamıştır. Ancak yine de Uzun Hasan’ın elçilere karşı, ülkelerine dönmelerini, Osmanlılara karşı savaşa hazırlandığını hizmetinde bulundukları krallarına iletmelerini söylemesi üzerine Contarini geldiği yoldan geri dönme hazırlıklarına başlamıştır. 1475 Haziran’ında Tebriz’den ayrılan Contarini, Gürcistan ve Mengrelia topraklarını geçip, deniz yoluyla Kefe’ye gitmek üzere Fasso’ya ulaştıklarında, Kefe’nin Osmanlı hâkimiyetine geçtiğini öğrenince başka bir güzergâh aramaya başlamıştır. Neyse ki bulduğu kılavuzlar sayesinde Gürcistan ve Mengrelia üzerinden Hazar kıyılarına dönmeye karar vermiştir. Buradaki

97 Uzun Hasan ve Fatih Mücadelesi Döneminde Doğuda Venedik Elçileri Caterino Zeno ve Ambrogio

42

amaç bir gemi veya güvenli bir yol ile Tataristan topraklarına ulaşıp oradan da yoluna devam etmektir. Tiflis’e ulaşan Contarini, Şamahı üzerinden Derbend’e varmıştır. Burada bir müddet kaldıktan sonra Hazar’ı geçip Astrahan şehrine ulaşmıştır. Burada Moskova’ya gitmekte olan bir ticaret kervanına katılmıştır. Yolda beş parasız kalan ve bu sebeple borçlanan Contarini, bir müddet Moskova’da kaldıktan sonra kimliği ve misyonunun anlaşılması üzerine alacak talep edilmeden ülkesine yollanmıştır. Böylelikle Litvanya, Polonya ve Almanya topraklarını kat ederek İtalya’ya ulaşmıştır. 1477’de Venedik’e varan Contarini, Venedik Konsülü’nde, yaptığı seyahat ve Uzun Hasan nezdindeki elçiliğinin neticelerini içeren bir konuşma yapmış, böylece elçilik görevini tamamlamıştır.98

Contarini, halkın ve entelektüellerin Doğu’ya karşı merak duygusunun gidermek ve Doğu’ya gidecek hemşerileri için yollar ve şehirler hakkında bilgi vermek amacıyla seyahatini kaleme almıştır. Contarini’nin seyahatnamesi ilk önce 1486’da Vicenza’da “Questo e el viazo de mister Ambrogio Contarin Ammassadore de la illistrussimasignoria de Venesia al signor Uxuncassan Re di Persia” adıyla yayınlanmıştır. 1524 yılında ise G.B. Ramussio tarafından “İtinerario del Magnifico et Clarissima messer Ambrogio Contarini” adıyla ikinci baskısı yapılmıştır. XVII. yüzyılda Fransızca ve Latince’ye tercüme edilmiştir. 1873’te ise Hacluyt Society külliyatı içinde İngilizce olarak neşredilmiştir. Menuçehr Emiri tarafından ise “Sefernameha-yi Veniziyan der İran” adıyla Farça’ya tercüme edilmiş, Türkçe tercüme de bu Farsça tercümeden yapılmıştır.99

98 Ambrogio Contarini, age, s.7-8.

43

BÖLÜM III