• Sonuç bulunamadı

Performansın Ölçülmesi Ġçin Gerekli Kriterler ve Performans Ölçülerinin

ĠĢletmelerde gün geçtikçe ortaya çıkan, ölçümünün ve takibinin çok fazla gerçekleĢtirilemediği en önemli problemlerden biri, çalıĢanlara devredilen vazifelerin ne ölçüde yapıldığının veya örgüt hedeflerinin hangi düzeyde gerçekleĢtirildiğinin tespit edilmesi olmaktadır. Söz konusu problem son zamanlarda artan rekabet ile beraber örgütlerde performans ölçümünün hızlı bir Ģekilde önem kazanmasına neden olmuĢtur (Hatunoğlu ve Mehmet-Kıllı, 2014: 73).

Yaptıkları iĢlerin baĢarıya ulaĢıp ulaĢmadığını saptamak amacıyla iĢletmeler, tarihte var olduğu günden bu yana farklı performans ölçüm sistemlerini kullanmıĢlardır. ĠĢletme yöneticileri ilk zamanlar yalnızca finansal ölçütleri kullanırken sonraları stratejik ölçütlerini de baĢarı ölçme kriterlerine dahil etmiĢlerdir (Yüreğir ve Nakıboğlu, 2007: 545). Dolayısıyla bu bölümde; iĢgücü verimliliği, iĢletme karlılık oranı, yatırım geri dönüĢ oranı, yatırımın getiri oranına değinilecektir.

3.5.1. ĠĢgücü Verimliliği

Verimlilik kavramı bağlı ve kapsamlı olmak üzere iki farklı özellikte tanımlanmaktadır. Kapsamlı olarak verimlilik aynı zamanda, doğru iĢleri doğru Ģekilde ve ekonomik çalıĢmalarla yürütmeyi amaçlayan rasyonalist bir yaĢam biçimi Ģeklinde de tanımlanabilir. Verimlilik konusunun geniĢ biçimde düĢünülmesi ölçme ve tanımlama sorunlarını ortaya çıkarmaktadır. Verimliliğe iĢletme açısından yaklaĢan araĢtırmacı ve uygulamacılar, kavram düzeltmesi yapmayı uygun görmüĢ, geniĢ kapsamlı verimlilik yerine iĢletme performansı adını kullanmayı tercih etmiĢlerdir. Verimlilik kavramının değiĢmeye uğramamıĢ klasik olan ikinci tanımı ise en düĢük kaynak masrafı ile en yüksek sonuçlara ulaĢmak olarak adlandırılmaktadır. Üretim biriminde kullanılan malzeme, enerji, iĢgücü, makine ve yönetim kaynaklarının birleĢimi önceki dönemlere göre fazla ve iyi bir ürün ortaya çıkarılmıĢ ise verimliliğin arttığını göstermektedir. Var olan üretim kapsamında

olan değiĢikliklerin girdi çıktı iliĢkilerinin gösterilmesi verimliliğe olan felsefi bir yaklaĢım olmaktadır. Verimlilik uygarlaĢan bir düĢünce veya mevcut olan her Ģeyde öncelikli olarak insanda devamlı bir geliĢimi hedeflemektedir. Verimlilik Ģimdiki zamanın ve gelecek zamanın geçmiĢe göre daha iyi olmasını ve insanın geliĢmesini savunmaktadır. Sosyal ve ekonomik yaĢamın devamlı değiĢen Ģartlara uyumlandırılması, yeni yöntem ve teknikleri uygulama çabası da verimliliğin açıklaması olmaktadır (Kahya ve Karaböcek, 2004: 2).

ĠĢlerin gerçekleĢtirilmesi amacıyla oluĢan iĢgücü ile ne kadar değer oluĢturulduğunun ölçüsü iĢgücü verimliliği olarak tanımlanmaktır. ĠĢgücü verimliliği iĢgücünün değiĢtirilebilir olmasının, esnekliğinin ve hareketliliğin arttırılmasıyla ilgili olmaktadır. ĠĢgücü verimliliği, iĢletmenin ihtiyacı olan tüm değiĢimi içine almaktadır (Meçik, 2016: 1).

Verimlilik, üretim aĢamasında yararlanılan kaynaklardan elde edilmiĢ hizmet ve mal arasında olan oranlı iliĢki olarak tanımlanmaktadır. ÇalıĢanların düĢünsel ve fiziksel performanslarından en iyi Ģekilde yaralanmak veya ulaĢılmıĢ olan yüksek çalıĢma temposunu korumak iĢgücü verimliliği olarak adlandırılmaktadır. ĠĢletmelerin verimlilik oranında artıĢ sağlanması, girdi miktarının azalması ve çıktı miktarının arttırılmasıyla gerçekleĢebilir. Rekabet üstünlüğü elde etmiĢ iĢletmelerin ardında, üretken ve nitelikli iĢgücü mevcut bulunmaktadır. ĠĢgücü verimliliği ise iĢgücü miktarının azaltılması ve üretim miktarının arttırılması olarak değerlendirilmektedir (Sabuncuoğlu, 2000: 19).

3.5.2. ĠĢletme Karlılık Oranı

ĠĢletmeler genellikle kar etme amacını ilk hedef olarak belirlerken, bazı iĢletmelerde ve iĢletmecilik uygulamalarında kar amacının geri planda kalıp diğer hedeflerin ön plana çıktığı görülmektedir. ĠĢletmeler kar sağlama dıĢında toplumsal fayda ve katkı sağlamak, toplumsal hizmetlerde bulunmak gibi hedefleri de içinde barındırmaktadır. Kamuya hizmet anlayıĢıyla kurulan hastane, eğitim ve hayır kurumları kar amacı olamayan kuruluĢlar örnek olarak verilebilir. Türkiye‟de sosyal eĢitlik, özel giriĢimlere örnek olma, dengeli ve bölgesel kalkınma gibi toplumsal nedenlerle kurulabilen; kar amacından çok topluma faydalı olma gibi hedefleri olan kamu iĢletmeleri de bulunmaktadırTuncer vd., 2008: 57).

Özel iĢletmelerin çoğu ilk olarak, kar sağlamayı hedeflemektedir. Kamu kuruluĢları içinde olan Ġktisadi Devlet TeĢekküllerinin temel amacı kar sağlamak olmasına rağmen bazı durumlarda bu amaç geri planda kalmakta, sosyal istikrar ve toplumlara hizmet etmesi nedeniyle toplumun geliĢmesine katkı sağlamaktadır. Özel iĢletmelerin diğer hedefleri, iĢletmelerinin devamlılığını koruması ve toplumlara hizmet vermesi de gerçek hedeflerine eriĢmesi doğrultusunda gerçekleĢmektedir. ĠĢletmeler kar elde edemeyip zarar ediyorsa devamlılık sağlamak ve topluma hizmet etmek mümkün olmamaktadır. ĠĢletmelerden bazıları topluma hizmet etmek adına kar elde etmek amacıyla değiĢmez sermaye ve ücretlerden yararlanarak toplum yararına hizmet etmektedir. ĠĢletmeler kar sağlayabiliyorsa toplumsal hizmetlerine devam etmekte, tezat durum söz konusu olduğunda iĢletmeler kapatılmaktadır (Ertürk, 2006: 25).

Yatırım projelerine ait mutlak karların ve mutlak maliyetlerin kıyaslanmasıyla ilgili uygulamalarda, görece üstünlük incelemeleri yapılmamakta, maliyet ve karların net değerleri göz önünde bulundurulmaktadır. Karlılık oranları iĢletmelerin üretim kapasiteleri ve farklı yatırım projeleri arasında kıyaslama yapma imkanı sunmaktadır. ĠĢletme karlılık oranları, yatırım planının değerlendirilmesinde kolay bir uygulama olarak belirlenmekte ve iĢletmelere ait çeĢitli karlılık oranları farklı biçimlerde hesaplanmaktadır (Anbar ve Alper, 2015: 178).

ĠĢletmelerin faaliyetleri sonucunda yeterli ve ölçülü oranda kar sağlayıp sağlayamadığına dair tespit konusunda iĢletme karlılık oranları önemli olmaktadır. Kaynaklar ile kar ve satıĢlar ile kar arasında kaynakların karlılık oranları ve satıĢların karlılık oranları olarak bağlantı bulunmaktadır. Kaynaklara ait karlılık oranlarında kar ile kaynaklar arasında bir bağlantı oluĢturularak uzun süreli yabancı kaynaklar ve yerli kaynakların iyi bir biçimde kullanılıp kullanılmadığına yönelik tespit yapılmaktadır. Kaynakların karlılık oranlarında sermaye amortisman oranı ve öz kaynakların amortisman oranına dikkat edilmektedir (Mali Tablolar Analizi, www.selcuk.edu.tr).

3.5.3. Yatırım Geri DönüĢ Oranı

BaĢarının, yatırılmıĢ olan para ya da yapılmıĢ olan harcamayla kıyaslanarak ne kadar kazanç sağladığına iliĢkin karar, yatırımın geri dönüĢ oranı olarak

tanımlanmaktadır. Yatırımın geri dönüĢ oranı baĢka bir ifadeyle, elde edilen kazancın yatırım tutarına bölünmesiyle de bulunmaktadır. GiriĢimcinin maliyete oranla kazancı böylelikle hesaplanmıĢ olmaktadır (Yüreğir ve Nakıboğlu, 2007: 549).

3.5.4. Yatırımın Getiri Oranı (Ġndirgeme/Ġskonto Oranı)

Sermayeye dönüĢ orantısının kurucu bileĢeni, taĢınmaza yani gayrimenkule yatırılmıĢ olan paranın kazancı olmakta ve bu durum faiz veya beklenen ortalama getiri olarak da tanımlanmaktadır. Gayrimenkul yatırımlardan beklenen ortalama getiri, güncel piyasa koĢullarında güvenli borç vermenin getirisinden çok düĢük olmaması gerekmektedir. Gayrimenkulün vasfına göre, bankaların güvenceye yönelik krediler sunarken istedikleri uygun faiz oranının yıllık bileĢiği, beklenen getiri oranı kapsamında yer almaktadır. Tapu kütüğünde olan yazılı hususa göre, ticari olarak kullanılan gayrimenkuller için dönem faizi ödemeli ticari kredilerde olan oranın, konut niteliğinde olan gayrimenkuller için ipotekli konut kredilerine uygulanmakta olan orana göre belirlenmesi gerekmektedir. Farklı bankalardan elde edilmiĢ faiz oranları içinden, piyasa Ģartlarını yansıtma yönünden uygun olanların ortalamasının alınması reel bir yol olmaktadır. Beklenen ortalama getiri oranı, risk primleri ve risksiz getiri oranını kapsamaktadır. Matematiksel bir deyiĢle yatırımın getiri oranı, beklenen ortalama getiri oranına eĢit olmaktadır. Risksiz getiri oranı ve risk primi toplamı yatırımın getiri oranına eĢit halde bulunmaktadır (Anaparaya DönüĢ: 2, E. T. 30.08.2018).