• Sonuç bulunamadı

E) Örtü Altı Tarım Arazileri

II- PARSEL BÜYÜKLÜKLERĠNE GÖRE SINIFLANDIRILMASI

TKAKK’da tarım arazilerinin bilimsel esaslara göre sınıflandırılması, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarım arazilerinin asgari büyüklüklerinin belirlenmesinin yapılacağına Kanun’un kapsamı içerinde yer verilmiĢtir. TKAKK’nın 3 üncü maddesin h fıkrasında asgari tarım arazisi büyüklüğü “üretim

faaliyet ve girdileri rasyonel ve ekonomik olarak kullanıldığı takdirde, bir tarım arazisinde elde edilen verimliliğin, söz konusu tarımsal arazinin daha fazla küçülmesi hâlinde elde edilemeyeceği Bakanlıkça belirlenen en küçük tarımsal parsel büyüklüğünü” ifade ettiği belirtilmiĢtir. Yeter gelirli tarım arazisi büyüklüğü ise

“bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak il ve ilçelerin ekli (1) sayılı listede

belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklükleri” olduğu Ģeklinde belirtilmiĢtir. A) Asgari Tarım Arazisi Büyüklüğü

Asgari tarım arazisi kavramı, TKAKK’nın 3 üncü maddesin h fıkrasının 6537 sayılı Kanun değiĢikliği ile yeniden düzenlenmesiyle eklenmiĢtir. 6357 sayılı değiĢiklikle bu fıkrada yer verilen “yeter büyüklükte tarımsal arazi” kavramı “asgari

tarımsal arazi büyüklüğü” olarak değiĢtirilmiĢ, ”tarımda toplam işlem zamanları ve alan kayıplarını optimum yapabilen, arazi nitelikleri, ürün deseni ve potansiyeline göre Bakanlık tarafından belirlenen ve daha fazla küçültülemeyecek en küçük parsel büyüklüğü yeter büyüklükte tarımsal arazi büyüklüğünü ifade eder” açıklaması ise

“üretim faaliyet ve girdileri rasyonel ve ekonomik olarak kullanıldığı takdirde, bir

tarımsal arazide elde edilen verimliliğin, söz konusu tarımsal arazinin daha fazla küçülmesi hâlinde elde edilemeyeceği Bakanlıkça belirlenen en küçük tarımsal parsel büyüklüğü asgari tarım arazisi büyüklüğünü ifade eder” Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir.

Tarım arazilerinin bölünemez parsel büyüklüklerinin TKAKK kapsamında bölge ve yörelerin ekolojik, ekonomik ve toplumsal yapısı dikkate alınarak

belirleneceği düzenlenmiĢtir. Kanun’un 8 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında “asgari tarım arazisi büyüklüğü; mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan” olarak belirlenmiĢtir. BelirlenmiĢ olan bu büyüklükler bölünemez eĢya niteliği kazanmakta ve bu büyüklüklerin altında ifrazı, hisselendirilmesi, pay ve paydaĢ sayısının arttırılmasını engellenmiĢtir. Ancak, tarım dıĢı kullanım izni verilen alanlar veya çay, fındık, zeytin gibi özel iklim ve toprak ihtiyaçları olan bitkilerin yetiĢtiği alanlarda arazi özellikleri nedeniyle belirlenen asgari tarımsal arazi büyüklüğünden daha küçük parsellerin oluĢmasının gerekli olması halinde bakanlığın uygun görüĢü ile daha küçük parsellerin oluĢturulmasına izin verilebilmektedir (TKAKK., ek cümle: 19.4.2018-7139/40 m.).

B) Yeter Gelirli Tarım Arazisi Büyüklüğü

TKAKK’nın 3 üncü maddesinin ı fıkrasının 6537 sayılı Kanun değiĢikliği ile yeniden düzenlenmesiyle eklenmiĢtir. Bu düzenlemeyle “yeter gelirli tarımsal

işletme” kavramı “yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü” olarak değiĢtirilmiĢ, bir tarım işletmesinde üretim faktörlerinin rasyonel kullanımına olanak vererek işletmenin gelişmesini temin eden, ailenin ekonomik ve sosyal gelişimini temin edecek gelir ile tarımsal yapının muhafazası ve tarımın sürekliliğini sağlayan en küçük işletme büyüklüğünün yeter gelirli işletme büyüklüğünü oluşturur” açıklaması

ise bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak bakanlık tarafından belirlenir olarak değiĢtirilmiĢtir.

TKAKK’nın 8/A maddesine göre, bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak il ve ilçelerin yeter gelirli tarımsal arazi büyüklükleri Kanun’a ekli (1) sayılı listede belirlenmiĢ olup, listede yer alan büyüklüklerin altında ifraz edilemeyeceği veya bölünemeyeceği belirtilmiĢtir. Kanun’un yeter gelirli arazi büyüklüklerini belirlemesindeki amacının tarım arazilerinden elde edilen verimliliği artırmak olduğu görülmektedir. Elde edilen verimin korunması ve arttırılması tarımsal faaliyetin sürdürülebilirliği anlamı taĢımaktadır. Sürdürülebilirlik kavramı, tarımsal üretim faaliyetinde kullanılan sabit sermayenin, amortisman gideri ve

sermaye faizini elde edebilecek düzeyde olmasıdır83. Sürdürülebilirlik kavramına eĢ değer olarak yeter gelirli tarım arazisi kavramı kullanılması halinde, tarımsal faaliyeti gerçekleĢtiren kiĢilerin, tarım faaliyetinde bulundukları arazinin büyüklüğünün, sahip oldukları nüfusun geçimini ve devamlılığını sağlayacak geliri elde edebilecek miktarda olmasıdır. Tarım arazisine sahip olan kiĢilerin sahip oldukları arazilerin TKAKK, Ek-1 listede belirlenmiĢ olan yeter büyüklüğü oluĢturabilmesi, aralarında ekonomik bütünlük oluĢturan tarım arazilerinin birlikte değerlendirilebilmesi ile mümkündür. TAMDĠY’in. 6 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasında aynı kiĢiye ait tarım arazilerinin farklı arazi sınıflarında olması durumunda, yeter gelirli tarım arazisi büyüklüğünün, her ilçe için ayrı ayrı belirlenmiĢ yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin birbirlerine oranlaması sonucu elde edilen sınıflar arası dönüĢtürme katsayıları dikkate alınarak belirleneceği düzenlenmiĢtir84

. Bu arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan bölümleri ise bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile değiĢtirilebilmektedir.

Yeter gelirli tarım arazileri büyüklüklerinin altında ifraz edilmesi, bölünmesinin yasaklanması, yeter gelire sahip büyüklükteki tarım arazilerinin bölünebileceğini85, mevcut payın üçüncü bir kiĢiye ya da diğer paydaĢlara devrine

engel olmadığı hükme bağlanmıĢtır.

1- Ekonomik Bütünlük OluĢturan Tarım Arazileri

Ekonomik bütünlük kavramı 6537 sayılı Kanun’un getirdiği önemli değiĢikliklerden biridir. TKAKK’nın 8/A maddesinde yer verilen “ yeter gelirli

tarımsal arazi büyüklüklerinin hesaplanmasında, aynı kişiye ait ve Bakanlıkça aralarında ekonomik bütünlük bulunduğu tespit edilen tarım arazileri birlikte değerlendirilir. “ TAMDĠY’in 4 üncü maddesinde ekonomik bütünlük kavramı

“mülkiyeti aynı kişiye ait birden fazla tarım arazisinin tarımsal üretim faaliyetine

83 Çetin / Tipi, s. 24. 84

Tarımsal Arazilerin Mülkiyetinin Devrine ĠliĢkin Yönetmelik m. 6/3.

85

Y. 1. HD., T. 22.10.2014, E. 2014/6793, K. 2014/16247. (Kazancı, ET: 12.01.2019); Y. 14. HD., T. 2.10.2014, E.2014/7183, K.2014/10805 (Kazancı, ET: 12.01.2019); Y. 14. HD., T. 12.12.2012, E. 2012/13219, K. 2012/14366 (Kazancı, ET: 12.01.2019).

ekonomik bir değer katacak şekilde birbirine bağımlı olarak işletildiği Bakanlıkça tespit edilen araziler” Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Tarım arazisinin mülkiyetinin devri

açısından aranan ekonomik bütünlüktür86

.

TKAKK 8/A maddesine göre yeter gelirli tarım arazisi büyüklüğü hesaplamaları, aynı kiĢiye ait olan ve Bakanlıkça aralarında ekonomik bütünlük oluĢturduğu belirlenen tarım arazileri birlikte değerlendirilerek yapılmaktadır. Aralarında ekonomik bütünlük oluĢturmayan yeter gelirli tarım arazisinin bu kısımların Bakanlık izni ile satıĢının yapılabileceği düzenlenmiĢtir. Tarım arazileri arasında ekonomik bütünlüğün oluĢması için yalnızca aynı cins arazi sınıfında bulunması ya da sınırdaĢ olması gerekmemektedir. Anayasa Mahkemesi87

ekonomik bütünlüğe iliĢkin verdiği bir kararda, iĢletmeyi meydana getiren taĢınmaz mallar arasında bir tek arazi parçası bulunabileceği gibi, birden çok arazi parçasının da bulunabileceğini belirtmiĢtir. Tarım arazisinin ekonomik bütünlüğe sahip olmasının, yeter büyüklükteki tarım arazisini oluĢturan taĢınır ve taĢınmaz mallar arasındaki fonksiyonel birlik ve bağlılık gerektirmektedir. Ekonomik bütünlük olması için tarım parselleri arasında fiziki bütünlük olmasına gerek bulunmamaktadır. Yeter gelirli tarım arazisinin birbirinden kopuk birden fazla araziden oluĢması da mümkündür. Ayrıca yeter gelirli tarım arazisi bütünlüğü içinde yer alan arazi, bina ve diğer yapılar ile alet ve makineler de aynı kiĢi tarafından ortak bir merkezden yönetilebildiği surette ekonomik bütünlük içinde yer almaktadır. Ekonomik bütünlük oluĢabilmesi birbirlerini ekonomik olarak tamamlamaları, aynı amaca hizmet ediyor olmaları ve aynı kiĢinin mülkiyetinde olmalarına bağlıdır88

.

TKAKK’da her ilçe için farklı arazi sınıfları için belirlenmiĢ yeter gelirli tarım arazisi büyüklüklerinin birbirlerine oranlanması sonucu elde edilen sınıflar arası dönüĢtürme katsayıları dikkate alınarak yeter gelirli tarım arazisi büyüklüğü

86

Eren / BaĢpınar, s. 163.

87 Anayasa Mahkemesi, T. 30.10.2014, E. 2014/133, K. 2014/165. 88

Dural, Mustafa / Öz, Turgut, Türk Özel Hukuku, C. 4, Miras Hukuku, YenilenmiĢ 8. Baskı, Ġstanbul 2015, s. 509.

belirlenebilmektedir89. TAMDĠY’in 7 nci maddede ekonomik bütünlük kavramı ve aynı kiĢiye ait tarım arazileri arasında ekonomik bütünlüğün nasıl hesaplanacağı90

yer almaktadır.

Aynı kişiye ait tarım arazileri arasında ekonomik bütünlük hesaplamalarında;

örtü altı (sera) tarım arazilerinde bir dekar, sulu tarım arazilerinde 10 dekar, dikili tarım arazilerinde 5 dekar ve kuru tarım arazilerinde 10 dekarın altında olan tarım arazileri ekonomik bütünlük oluĢturmamaktadır. Ayrıca, 19.10.2005 tarih ve 5411 sayılı Bankacılık Kanun’una tâbi, Türkiye’de kurulmuĢ olan kalkınma bankaları, mevduat bankaları, yatırım bankaları, katılım bankaları, yurtdıĢında kurulu bu kuruluĢların Türkiye’de bulunan Ģubeleri, finansal holding Ģirketlerinin aynı kiĢilerden alacaklarına mahsup olarak, mülkiyet hakkı elde ettikleri tarım arazilerinde ekonomik bütünlük değerlendirmesi içinde yer almaktadırlar. Yine aynı Ģekilde 21.11.2012 tarihli 6361 sayılı Kanun’a tâbi faktöring, finansal kiralama ile finansman Ģirketleri ile tarım kredi kooperatiflerinin bu Ģekilde elde ettikleri tarım arazilerinde ekonomik bütünlük değerlendirmesi yapılır (TAMDĠY. m. 7/1).

Aynı kişiye ait sınırdaş olmayan tarım arazileri arasında ekonomik bütünlük hesaplamalarında; kiĢinin sahip olduğu, aynı bölge içerisinde farklı yerlerdeki tarım

arazilerinin aralarındaki mesafenin 10 km’den kısa olması ve örtü altı (sera) tarım arazilerinde bir dekar, sulu tarım arazilerinde 10 dekar, dikili tarım arazilerinde 5 dekar ve kuru tarım arazilerinde 10 dekarın altında olmaması gerekmektedir (TAMDĠY. m. 7/2).

89 Örneğin, Adana ili Aladağ ilçesi için yeter gelirli arazi büyüklükleri, kuru yeter gelirli arazi

büyüklüğü 150 dekar, sulu yeter gelirli arazi büyüklüğü 70 dekar, dikili yeter gelirli arazi büyüklüğü 10 dekar, örtü altı yeter gelirli arazi büyüklüğü 3 dekardır. DönüĢtürme katsayıları ise, kuru yeter gelirli arazi büyüklüğü 1,0 dekar, sulu yeter gelirli arazi büyüklüğü 2,14 dekar, dikili yeter gelirli arazi büyüklüğü 15 dekar, örtü altı yeter gelirli arazi büyüklüğü 50 dekardır. Bu bilgiler doğrultusunda, Adana Ġli Aladağ ilçesinde 10 dekar sulu tarım arazisi, 10 dekar kuru tarım arazisi, 5 dekar dikili tarım arazisi ve 3 dekar örtü altı tarım arazisi sahibi olan bir kiĢinin dönüĢtürme katsayıları dikkate alınarak yapılan ekonomik bütünlük hesaplamasında, kuru alan olarak yeter gelirli arazi büyüklüğü 355dekar, sulu alan olarak yeter gelirli arazi büyüklüğü 165dekar, dikili alan olarak yeter gelirli arazi büyüklüğü 23 dekar, sera alanı olarak yeter gelirli arazi büyüklüğü 7dekar olduğu görülmektedir.

90

Bu yönetmelik uyarınca, ekonomik bütünlüğe ve yeter gelirli tarımsal varlığa sahip iĢletme büyüklüğü bakanlığın çıkaracağı uygulama tebliği ile belirlenen kriterlere göre komisyonlarca hesaplanacağı belirtilmiĢtir.

Aynı kişiye ait sınırdaş olan tarım arazileri arasında ekonomik bütünlük hesaplamalarında; kiĢinin sahip olduğu, aynı bölge içerisinde birbiriyle sınırdaĢ olan

tarım arazileri arasında ekonomik bütünlük oluĢturmaktadır (TAMDĠY. m. 7/3).

Aynı kişiye ait sınırdaş olan tarımsal arazilerinin paylı mülkiyet şeklinde olması durumunda ekonomik bütünlük hesaplamalarında; aynı kiĢiye ait tarım

arazilerinden bir veya birkaçı üzerinde sahip olduğu pay miktarları dikkate alınarak değerlendirme yapılır. Burada yönetmelikte belirlenmemiĢ olmakla birlikte sınırdaĢ olmayan arazilerde mesafenin 10 kilometren az olması gerektiği sonucu çıkmaktadır (TAMDĠY. m. 7/4).

2- Ekonomik Bütünlük OluĢturmayan Tarım Arazileri

Bankacılık Kanunu91’na tâbi Türkiye’de kurulmuĢ olan kalkınma bankaları,

mevduat bankaları, yatırım bankaları, katılım bankaları, yurtdıĢında kurulu bu kuruluĢların Türkiye’de bulunan Ģubeleri, finansal holding Ģirketleri, Faktöring, Finansal Kiralama ile Finansman ġirketleri Kanunu92’na tâbi faktöring, finansal kiralama ve finansman Ģirketleri ile tarım kredi kooperatiflerinin farklı kiĢilerden alacaklarına mahsup olarak, mülkiyet hakkı elde ettikleri tarım arazileri arasında ekonomik bütünlük oluĢturmaktadır (TAMDĠY. m. 7/5). Farklı arazi sınıflarında yer alan tarım arazileri arasında ekonomik bütünlük tespiti, asgari büyüklük ve yeter gelirli büyüklükleri arasındaki oranlara göre hesaplanır93

.

91 RG., T. 19.10.2005, S. 5411. 92 RG., T. 21.11.2012, S. 6361.

93 Tarım Arazilerinde Mülkiyet Devrine ĠliĢkin Uygulama Talimatı, RG., T. 03.11.2017, S.

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

MĠRASA KONU TARIM ARAZĠSĠNĠN MÜLKĠYETĠNĠN

DEVRĠ KAVRAMI VE ġARTLARI

1. MĠRASA KONU TARIM ARAZĠSĠNĠN MÜLKĠYETĠNĠN DEVRĠ KAVRAMI

Mülkiyet hakkı TMK’nın 683 üncü maddesinde düzenlenmiĢtir. Bu hak, kiĢiye eĢya üzerinde, kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisi veren mutlak haktır94. Buna göre, taĢınmaz mülkiyeti ise, özüne zarar verilmeksizin bir

yerden baĢka bir yere taĢınması mümkün olmayan eĢyadır95. TaĢınmaz mülkiyetinin konusu ile ilgili düzenlemeler TMK’nın 704 üncü madde ve devamı maddelerinde yer almaktadır. TaĢınmaz mülkiyetinin konusunu, arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar ile kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler oluĢturur. TaĢınmaz eĢya olarak nitelendirilen arazinin tanımı TMK’da yapılmamıĢtır. Ancak, arazinin tapu siciline kaydının özel kanun hükümlerine tâbi olduğu belirtilmiĢtir. TKAKK’da “arazi, sınırları belirlenmiĢ yeryüzü parçalarıdır“ Ģeklinde tanımlamıĢtır96. Arazi, genel olarak sınırları doğal ya da yapay Ģekilde

belirlenmiĢ toprak parçasıdır. Burada önemli olan nokta sınırlama meselesidir. Çünkü insan eliyle yapılan bu sınırlama, bir plân doğrultusunda sınır çizimleriyle çevresinin tespit edilip, kadastrosu yapılarak ya da arazi üzerinde insan eliyle

94 Oğuzman, Kemal / Seliçi, Özer, EĢya Hukuku, Ġstanbul, 2018, s. 14; Tekinay, Sulhi /Akman,

Sermet / Burcuoğlu, Haluk / Tekinay, A. Atilla, EĢya Hukuku, Ġstanbul 1989, s. 23; Reisoğlu, Safa, Türk EĢya Hukuku, Ankara 1973, s. 6; Akıntürk, Turgut /Akipek, Jale, EĢya Hukuku, Ġstanbul 2009, s. 455.

95 Aybay, Aydın / Hatemi, Hüseyin, EĢya Hukuku, 2. Baskı, Ġstanbul 2010, s. 1; Karahasan,

Mustafa R., Yeni Türk Medeni Kanunu EĢya Hukuku, C. I-II, GeniĢletilerek YenilenmiĢ Baskı, Ġstanbul 2007, s. 531; ErtaĢ, ġeref, EĢya Hukuku, 14. Baskı, Ġzmir 2018, s. 8; Ayan, Mehmet, EĢya Hukuku - I, Zilyetlik ve Tapu Sicili, 13. Baskı, Ankara 2016, s. 21; Ünal, Mehmet / BaĢpınar, Veysel, ġeklî EĢya Hukuku, GüncellenmiĢ ve GeniĢletilmiĢ 9. Baskı, Ankara 2017, s. 81; Ayan, Mehmet, EĢya Hukuku - II, Mülkiyet, Konya 2012, s. 33; Doğramacı, Hayriye ġen, 6537 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanunun Mülkiyet Hakkının Sınırlandırılmasına ĠliĢkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi, YÜHFD., C. 13, S. 2, 2016, s. 70.

sınırlarının gösterilmesi Ģeklinde gerçekleĢmektedir97

. Ancak sınırları belirlenmiĢ olan bu toprak parçaları arazi olarak nitelendirilir ve bağımsız eĢya niteliği kazanır. Bunlar, tapu kütüğünde ayrı bir sayfaya kaydedilerek, TMK’nın taĢınmaz eĢya hükümlerine tâbi olur98

.

TMK’da taĢınmaz mallara iliĢkin yapılan tanımlamada sadece bir yerden baĢka bir yere taĢınmayan, hareketsiz, bir yere bağlı olan araziyi taĢınmaz mal olarak nitelendirmekle yetinmemiĢ, taĢınmaz mallar üzerinde ekonomik ihtiyaçlar doğrultusunda oluĢturulan bazı hakları da taĢınmaz mülkiyetinin konusu içerisine dâhil etmiĢ ve bu hakları da taĢınmaz olarak nitelendirmiĢtir. Arazi mülkiyetinin kapsamında değerlendirilen unsurlar, arazi üzerinde yer alan yapılar, yetiĢmiĢ bitkiler ve kaynaklardır. Öğretide bu unsurların, bütünleyici parça özelliği taĢımasalar dahi bütünleyici parça olarak değerlendirilmeleri gerektiği ileri sürülmektedir99

. Bu kavram, eĢya hukukuna hâkim mülkiyet kavramı açısından önem taĢıyan bir kavramdır100. Aynı zamanda, arazi mülkiyeti kapsamında da belirleyici öneme

sahiptir. Çünkü, asıl eĢyanın tâbi olduğu mülkiyet hükümleri bütünleyici parça açısından da geçerli olmaktadır. Arazi üzerindeki unsurların arazi mülkiyetine tâbi olması, bütünleyici parça kuralının bir uygulaması olarak görülmektedir 101

. Gerçekten de, tarımsal faaliyetin yapıldığı arazi üzerinde yer alan iĢ gücüne ait barınaklar, bitkiler, bitkisel ürün depoları, su kanalları ve hayvan barınakları, üzerinde yer aldıkları arazi ile bir bütün teĢkil etmekte ve sıkı bir bağlantı halinde bulunmaktadır102. Nitekim TMK’nın 722, 729 ve 756 ncı maddelerinde yer alan

97 Akıntürk, Turgut / Akipek, Jale / AteĢ Karaman, Derya, Türk Medeni Hukuku BaĢlangıç Hükümleri / KiĢiler Hukuku, (Yeni Medeni Kanuna UyarlanmıĢ), 14. Baskı, Ankara 2018, s. 457.

98 Akıntürk /Akipek / Karaman, s. 458; Ayan, Mülkiyet, s. 35.

99 Akipek / Akıntürk, s. 27; Ayan, Mülkiyet, s. 35; ErtaĢ, s. 6; Esmer, Galip, Mevzuatımızda

Gayrimenkul Hükümleri ve Tapu Sicili, Ankara 1998, s. 68; Karahasan, s. 85.

100 Ayan, Mülkiyet, s. 35; ErtaĢ, s. 7; Akipek / Akıntürk, s. 47. 101 Akipek / Akıntürk, s. 47; ErtaĢ, s. 8.

102

Sirmen, Lale, EĢya Hukuku, Ankara 2013, s. 280; Y. 13. HD., T. 19.06.1975, E. 1974/5078, K. 1975/4200 (Kazancı, ET: 24.07.2018).

düzenlemeler, arazi üzerinde bulunan yapıların, bitkilerin ve kaynakların arazinin bütünleyici parçası sayıldıklarının göstergesidir103

.

TaĢınmaz mülkiyetinin kazanılması, TMK’nın 705 inci maddesinde düzenlenmiĢ olup, kazanmanın tescille olacağı düzenlenmiĢtir104

. Ancak tescilsiz kazanım Ģekillerinden biri olan miras yoluyla kazanımlarda, mülkiyet tescilden önce kazanılmakta, tescil ise bildirici niteliktedir105

. TMK’nın 998 inci maddede, arazilerin tapu siciline kaydının özel kanun hükümlerine tâbi olduğu düzenlemiĢtir. Mirasın açılması ile birlikte elbirliği mülkiyet Ģeklinde mirasçılara intikal eden taĢınmazlar arasında tarım arazisi olması halinde TKAKK’nın 8/B maddesinde yer alan, “ Mirasa konu tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerde mülkiyetin

devri esastır. Mirasçılar arasında anlaşma sağlanması hâlinde, mülkiyeti devir işlemleri mirasın açılmasından itibaren bir yıl içinde tamamlanır. Devir işlemlerinin bir yıl içinde tamamlanmaması ve 8/C maddesinin ikinci fıkrasına göre dava açılmaması hâlinde, bu Kanunun 8/Ç maddesi hükümleri uygulanır.” Hükmü

gereğince mülkiyetin devrinin gerçekleĢtirilmesi gerekmektedir. Bu maddede yapılan düzenleme, TMK’nın mülkiyetin tescilsiz kazanım Ģekillerinden biri olan miras yoluyla kazanıma getirilmiĢ bir sınırlama niteliği taĢıdığı söylenebilir106

. Çünkü, yapılan bu düzenleme ile mirasçıların tescilsiz olarak kazandıkları mirasa konu tarım arazilerinin mülkiyetinin Kanun’un belirlemiĢ olduğu ölçütler doğrultusunda yine aynı maddede belirlenmiĢ süre içerisinde mülkiyetin devrinin yapılması gerekmektedir. Bu süre içerinde devrin yapılmaması halinde TKAKK’nın 8/Ç maddesinde, “Bakanlık resen veya bildirim üzerine bu yerlerin istemde bulunan ehil

mirasçıya, ehil mirasçı olmaması durumunda en fazla teklifi veren istekli mirasçıya devri, aksi hâlde üçüncü kişilere satılması için ilgili sulh hukuk mahkemesi nezdinde

103

TMK. m. 722’e göre, kendi arazisinde baĢkasının malzemesiyle veya baĢkasının arazisinde kendi malzemesiyle yapı meydana getiren kimselerin, meydana getirdikleri bu yapılar, arazinin bütünleyici parçası olur. TMK’nın m.729’da yer alan “arazi üzerine dikilen fidanlar” kenar baĢlığı bu kuralın bitkiler içinde kullanılacağını göstermektedir. TMK, m. 756’da ise “kaynaklar”ın bütünleyici parça olduğu açıkça düzenlenmiĢtir.; Sirmen, s. 282; Aybay / Hatemi, s. 6; Akıntürk / Akipek, s. 458.

104

Bkz., TMK. m. 998’ye göre, Arazinin tapu siciline kaydı, özel kanun hükümlerine tâbidir.; Ġnan, Ali Naim / ErtaĢ, ġeref / AlbaĢ, Hakan, Miras Hukuku, 6. Baskı, Ankara 2006, s. 481.

105 Akipek /Akıntürk, s. 47; ErtaĢ, s. 8; Ayan, Mülkiyet, s. 35; Karahasan, s. 86.

106 Akipek /Akıntürk, s. 548 -549; Eren, Fikret; Mülkiyet Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2012, s. 362;

dava açabilir.” Hükmü ve 8/D maddesinde “Sulh hukuk hâkimi, mülkiyetin devrini uygun bulduğu mirasçıya, diğer mirasçıların miras paylarının bedelini mahkeme veznesine depo etmek üzere altı aya kadar süre verir. Mirasçı tarafından talep edilmesi hâlinde altı ay ek süre verilebilir. Belirlenen süreler içinde bedelin depo edilmemesi ve devir hususunda istekli başka mirasçı bulunmaması durumunda sulh hukuk hâkimi, tarımsal arazinin veya yeter gelirli tarımsal arazinin açık artırmayla satılmasına karar verir.” Hükmüne göre, miras yoluyla gerçekleĢen tescilsiz

kazanımın ancak mülkiyetin devrinin yapılması ve diğer mirasçıların paylarının ödenmesi sonucunda yapılan tescille kazanılır.

I- MĠRASIN AÇILMASI

TKAKK’da 6537 sayılı değiĢiklikten önce, tarım arazilerinin miras yoluyla intikali bakımından TMK’nın miras hükümleri uygulanmaktaydı. Bu hükümlere göre mirasın açılması ve terekede tarım arazisi bulunması halinde mirasçılardan birinin ya da birden fazla mirasçının özgüleme talebinde bulunması gerekmekteydi107. Miras paylaĢımının ileri bir tarihe bırakıldığı durumda mirasbırakan tarafından belirlenmiĢ tarihe kadar ya da mirasçılar tarafından açılmıĢ miras paylaĢımına yönelik dava sonuçlanıncaya kadar terekede bulunan diğer mallar ile birlikte tarım arazilerinin de paylaĢımı ertelenmekteydi108. Bu durumun terekede bulunan tarım arazisinin atıl

halde kalmasına neden olduğu ve TKAKK’da hedeflenen toprağın iĢletilmesi amacına ulaĢmayı engellediği görülmektedir. TKAKK’da yapılan 6537 sayılı değiĢiklik ile terekede tarım arazisi bulunması halinde Kanun’a eklenen 8/B maddesinde “mirasın açılmasından itibaren 1 yıl içerisinde terekede bulunan tarım

arazisinin mülkiyetin devri işlemleri tamamlanır” düzenlenen emredici hükümle,

tarım arazisi terekedeki diğer taĢınmazlardan ayrı tutularak mülkiyet devrinin gerçekleĢtirilmesi için 1 yıllık süre belirlenmiĢtir. Bu durum miras açıldıktan sonra miras paylaĢımın ertelenmesinin ya da ortaklığın giderilmesi davası sonucunun beklenmeyeceğini göstermektedir. Terekede bulunan tarım arazileri yönünden

107 Sağlam, s. 210; Zevkliler , Tahsis, s. 87; Özay, s. 83; Bağatur, s. 862. 108

Ġnan / ErtaĢ / Albay, s. 581; Kılıçoğlu, Ahmet, Miras Hukuku, 5. Baskı, Ankara 2013, s. 336; Aral, Fahrettin, Türk Medenî Hukukunda Mirasın Taksimi Davası, Ankara 1979, s. 35.

TKAKK. kapsamında tarım arazisinin mülkiyetin devrinin yapılabilmesi için ön Ģartın mirasın açılması olduğu görülmektedir109

.

Sonuç olarak 6537 sayılı Kanun değiĢikliği ile yapılan yeni düzenleme ile “mirasın açılması” tarım arazilerinin mülkiyetinin devri iĢlemlerinin baĢlaması için yeterli görülmüĢtür110. 6537 sayılı Kanun’la yapılan bu düzenleme miras bırakanın

Benzer Belgeler