• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: SOYUT DIŞAVURUMCU SANAT ANLAYIŞINDA ZEN SANAT UYGULAMALARI

3.1. Soyut Dışavurumcu Sanatın Uzak Doğu Kültürüne Açılımı

3.1.2. Yeni Paris Okulu ve Zen (Chan) Sanatı

Kaynak: www.moma.com.uk.1954.japanes..art.contempary. 2019.

Inoue Yuichi ve Morita Shiryu, geleneksel kaligrafi teknikleri ve stillerinin radikalleşmesinin yanı sıra karakter temelli konusu için avangard bir hattat olarak kabul edildi. Başlıca etkileri Japon kaligrafisinin eski ustaları olsa da, Inoue ayrıca mürekkep yüklü fırçalarla kağıt şeritlerini atma veya sıçratma gibi aksiyon boyama teknikleri de kullandı. Bu şekilde yazmanın sadece karakterlerin anlamını değil, aynı zamanda ilkel bir dürtü ve içsel bir yaratıcılık durumunu da iletebileceğine inanıyordu (www.moma.com [21.02.2019]).

3.1.2. Yeni Paris Okulu ve Zen (Chan) Sanatı

Bokujinkai sanat grubunun Amerikalı sanatçılarla iletişime geçtikten sonra Soulages, Mathieu ve Alechinsky gibi Yeni Paris Okulu ressamlarıyla olan ilişkisi, Kline’dan oldukça farklı bir şekilde gelişti. Japonya'ya hiç gitmeyen Kline'den ayrıcaklı olarak, Pierre Soulages, Alechinsky ve Georges Mathieu da dahil olmak üzere birçok önde gelen Avrupalı soyut sanatçı, 1950'lerin ortalarından itibaren Bokujinka ve Gutai sanat gruplarının davetleriyle, Tokyo, Osaka ve Kyoto'ya gitti. Japonya, Avrupalı soyut dışavurumcu sanatçılar için yeni bir sanat atmosferiydi. Sanatçılar, kaligrafi sergilerine ve teorik tartışmalara istekli olarak katıldılar. Bu konferans ve seminerlerde açık bir

118

şekilde çalışmalarının Japon sanatıyla olan ilgilerini ve Uzak Doğu felsefesine yönelik görüşlerini konuşuyorlardı. Japonya’nın Tokyo kentinde Paris merkezli gelişen Lirik Soyutlamanın (Taşizm) Soulages, Mathieu, Zao Wou-Ki gibi usta sanatçıları, Çağdaş Japon hattatlar ve Zen filozoflarıyla bir araya geldi. Georges Mathieu, halk önünde yaptığı ve genişliği sekiz metreyi bulan büyük ebatlı resimlerde üç günde yirmi eser üreterek etkili bir performans sergiledi.

Resim 52:G. Mathieu, canlı performans, Fotoğraf, Tokyo, 1956.

Kaynak: www.georgematheiu.com./tokyo/fotography/painting/japanes/1956. 2019.

1945 ve 1960 yılları arası Avrupa sanatında etkili olan “Taşizm” (Lekecilik) ve informel terimleri İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Paris’te ortaya çıkan soyut dışavurumcu sanat yapıtlarını tanımlamak için ilk olarak eleştirmen Charles Estienne tarafından kullanıldı. George Mathieu, Jean Michel Atlan, Nicolas de Stael, Alfred Manessier, Henri Machaux, Wols, Jean Fautrier, Zao Wou Ki, Jean Degotteks, Hans Hartung, Jean Paul Riopelle, Gerard Schneider, Andre Marfaing ve Pierre Solulages gibi Paris’te bulunan sanatçıların ürettiği Taşim (Lekeci) anlayış, 1945 sonrası “Yeni Paris Okulu” adı altında anıldı.

Yeni Paris Okulu sanatçılarının Taşizm (Lekecilik) ve İnformel sanatçılar, soyut ifade çözümlemelere olanak tanımaları açısından Uzakdoğu kaligrafi sanatından

119

yararlanmıştır. Uzakdoğu kaligrafi sanatının yarattığı lirik etkiler ve lekeci biçim anlayışı Yeni Paris Okulu ressamlarının esin kaynağıdır. Sanatçıların kullandığı serbest fırça vuruşları ve kendiliğinden ortaya çıkan lekesel biçim değerleri yapıtta lirik bir etki yaratmak için kullanılmıştır.

Resim 53:Henri Micaux, İsimsiz, 42 x 60, K.Ü.M, 1959.

Kaynak: www.museoreinasofia.es/coleccion/obra/composition-composicion. 2018.

Çin ve Japon hat sanatında her zaman bir soyutlama eğilimi vardır. Çağlarında okunaklı olan bu yazılar, Avrupalı ressamları soyut desenler gibi heyecanlandırıyordu. Sürrealist sanatçılardan Andre Masson, Boston dönüşünde Çin ve Japon hat sanatından öğrendiği lekesel etkilerle ilgili çalışmalar yapmaya başladı. Henri Michaux, 1948 yılında mürekkep kullanarak Uzakdoğu kaligrafisine benzer işaretleri (Resim:….) desenlerinde kullandı. Michel Ragon, Uzakdoğu hat sanatına yönelen Michaux hakkında şunu yazar: “Henri Micaux’un Çince’yi okuyamadığını sanıyorum. Gene de kendine has bir Çince yazar. Onun hiyeroglifleri okunması olmayan bir Çin yazısıdır” (Ragon, 2009: 144).

Soyut dışavurumcu sanatın önemli isimlerinden bir olan Wols’un lekesel çalışmaları bir tür psikolojik eylemdir. Wols’un resimlerindeki güçlü duygu yoğunlukları ve derin hislerin yarattığı iç gerilimler varlığa ait her şeyi boşa çıkarır. Sanatçının kendine ait psişik durumu bir “anlam boşluğu” ile karşı karşıyadır. Böyle bir anlam boşluğuna

120

karşı Çin felsefesinin öğretileri ve Doğu gizemciliği sanatçıyı derinden etkiler. Wols, anı defterine Zen öğretilerine benzeyen şu dizeleri yazar:

“Gereksizdir Tanrının adını anmak Ya da bir şeyi ezbere öğrenmek

Akılda gökyüzüne doğru bir yolculuk olunca Ayrıntılar önemini yitirirler

Ama hala sevimlidirler. İki sözcük bir dua Evreni ayakta tutabilir

Kavranılamaz olan her yere girer” (Ragon, 2009: 104).

Resim 54: Wols, İsimsiz, 80 cm x 80 cm, T.Ü.Y.B. 1947.

Kaynak: www.theartstory.com./wols/pentur/untied/abstarct/expression/ast. 2019.

Wols’un (Ragon, 2009:104) Zen öğretilerine özgü hassaslıkta yazdığı şiir Uzak Doğu düşüncesinin içedönük ruhsal bakış açısına yaklaşır. Wols’un çalışmalarında Zen öğretilerinin içerdiği kosmosla bütümleşme ya da bireyin kendisiyle yüzleşmesi vardır.

121

Resim 55:Jean Degottex, İsimsiz, 72,5 x 52, 5 Litografi, 1960.

Kaynak: .www.invaluable.com/auction-jean-degottex-1918-1988-composition.2019.

Jean Degottex çalışmalarında Japon ve Çin kaligrafisine benzer ifade biçimlerini yoğun bir şekilde kullanır. Degottex’in yapıtlarındaki Uzak Doğu kaligrafi etkisi, lirik bir ifade üslubuyla kendini gösterir. Yapıtlarındaki lekeler hareketli ve ritimlidir. Fakat çizgi ve lekedeki bu hareket ve rithim çok yumuşak akışkan ve zarif bir ifadeyle karşımıza çıkar. Lekesel ifade yoğun ve şiddetli olmaktan öte daha sakindir ve lirik ifadenin boşlukta süzülen etkisine sahiptir. Çin ve Japon kaligrafisinde olduğu gibi Degottex’in resimlerindeki çizgi ve leke kendi kendini ifade etme gücünü yansıtır. Sanatçının günlük ve notlarına bakıldığında Uzak Doğu kaligrafisine yönelik ilgisi doğrudan anlaşılmaktadır. Degottex’in Japon Zen kaligrafi sanatçılarına olan hayranlığı sık sık Uzak Doğu yazı çalışmalarına benzer pratikleri not defterlerinde uygulamasıyla açıkça görülmektedir. Degottex, 1955 tarihli bir not defterinde şunu yazar: “Uzak Asya sanatının her şeye nüfus eden çizgileri ve lekeleri, biz Fransızlar daha yeni keşfetmeye başladık” (Wat, 2013:24).

Çin ve Japon kaligrafisinde görülen serbest fırça vuruşları, anlık hareketler ve sıçratmalarla elde edilen leke değerleri Fransız Taşist (lekeci) anlayışta çalışan sanatçılar için başlı başına lirik bir ifadeydi.

122

Resim 56:Gerard Scheneider, İsimsiz, 98 x 30 T.Ü.Y.B. 1965

Kaynak: https://www.blouinartsalesindex.com/auctions/Gerard-Schneider.2019.

Yeni Paris Okulu ressamlarından Gerard Scheneider’ın resimlerindeki lekeci anlayış (Taşizm), çarpıcı bir etkiyle karşımıza çıkar. Scheneider’ın resimlerinde renk ve leke alanları arasındaki karşılıklı hareketli ilişki ilk göze çarpan etkidir. Renkler ve lekeler birbirine zıt ve baskın olmasına rağmen sanatçının soyut kompozisyonlarda belirli bir bütünlük vardır. Dönemin Uzak Doğu kaligrafilerinde kullanılan fırçanın hızlı, hareketli ve anlık vuruşları, Scheneider’ın resimlerine hakimdir. Scheneider resimlerinde Uzak Doğu kaligrafinse özgün bir dille, biçimin tüm gerilimlerini ve zıtlıklarını yok etmeden belirli bir hareket içinde var olan dengede birleştirmeyi başarmıştır.

Fransız sanatçı, George Mathieu’nun çalışmalarındaki hareket adeta enerji patlamalarıyla izleyiciyi çarpar. Boşluktan fırlayan renkler, çizgiler ve lekeler, içten dışa doğru hızlı bir hareketle izleyciye yönelir bir etkide kendini gösterir. Mathieu’nun tüm enerjisi, hareketi, hızı ve doğaçlamaları yapıtta açıktan kendini belli eder. Biçimlerde, şiddetli ve ani bir tepkinin anlık yansıması görülür. Sanatçı, bir savaş veya mücadele içinde bulunur gibi tuvalin boş yüzeyine fırça ve boyalarıyla saldırır. Böylece sanatçının jest hareketleri, tuvalin yüzeyinde oluşan lekelerde kendini gösterir. Bu açıdan baktığımızda, Mathieu’nun yapıtları tam olarak jestlerin (vücudun ritmik hareketleri) resmedildiği bir göstergeye dönüşür. Boyayı ve fırça izini olduğu gibi bırakma, çizgi ve leke değerlerinin doğaçlamalarla kendiliğinden oluşmasını sağlama, sanatçının yapıtlarında ön plandadır. Biçim, Mathieu’nun yapıtlarında bir imza biçimine dönüşür. Böyle bir davranış biçimi ve deneyim içinde Mathieu, Uzak Doğu kaligrafi sanatçılarıyla yarışır. Zen kaligrafi sanatçısının kağıt üzerinde yarattığı gerilim ve enerji

123

etkisini Mathieu büyük ebatlardaki tuvalleri üzerinde yaratır. Mathieu, Uzak Doğu Zen sanatını yakından bilir. Mathieu, Tokyo, Kyoto ve Osaka’da yaptığı resim performans gösterileriyle sanatındaki üslup gücünü Uzak Doğu sanatı karşısında kanıtlayan bir sanatçıdır. Mathieu, Uzak Doğu sanatçısı ile soyut dışavurumcu sanat arasındaki ilişki hakkında şunu söyler:

“Zen sanatçısı attığı adımları bilir, uzun bir düşüme sürecinden geçer, belirli bir yol ve disiplin içinde ilerler. Zihninde olayları önceden yaşar ve deneyimler. Resmi zihnindeki yarattığı vizyonu ifade etmek için kullanır. Onun için resim kendini tamamlamanın bir yöntemidir. Batılı sanatçıların adımları nereye gideceği belirsiz bir tavırda hareket eder. Bizler için resim sonradan ortaya çıkan adeta bir süprizdir. Soyut dışavurumcu resim, bilmediğimiz bir maceraya atılmak gibidir. Fakat her iki coğrafyanın sahip olduğu sanat için ortak olan şey, kendini saf bir duyguyla deneyimlemektir” (Harambourg, 2013:47).

Resim 57: George Mathieu, Kompozisyon, 50 cm x 65 cm T.Ü.A.B. 1959.

Kaynak: www.fineart.ha.com/itm/contemporary/georges-mathieu. 2019.

Fransız lirik soyutlamanın önemli isimlerinden biri olan Pierre Soulages de Mathieu gibi Uzak Doğu sanatçılarıyla yakın ilişkilerde bulunmuştur. Soulages, çağdaş Japon kaligrafi sanatçıları arasında güçlü bir etki bırakır. Soulages eski antik dönem kelt sanatına ait yazıtların işaret dilini araştırdığı dönemde Zen Budizm sanatını da incelemiştir. Zen kaligrafi sanatçılarının siyah mürekkep kullamında koyu leke alanlarına verdikleri biçim değerleri Soulages’ın ilgisini çeker. Zen sanatçıları siyah renk alanlarındaki boşluk etkisini yüzlerce yıl önceden çözmüşlerdi. Uzak Doğu resim

124

kompozisyonlarında arka plan ve ön plan arasında perspektif yanılsamalarına gerek görmeden derinlik ve boşluk etkisini yaratan şey, siyah lekelerin kullanımında gösterilen ustalıktı. Soulages’ın resimlerinde görülen etki öncelikle siyahın yarattığı derinlik ve boşluk algısı üzerine gelişir. Siyah rengin her şeyi içine çeken derinliği aynı zamanda biçimi dışa aktaran (ön plana çıkaran) ifade gücüyle iki özelliği bir arada tutan bir niteliği vardır. İçsel ve dışsal olan şey siyah renkte birleşir. Soulages’ın resimlerindeki kullanıdığı siyah, hem “içe dönük” hem de “dışa dönük” algıyı yakalamayı başarmıştır.

Resim 58: Pierre Soluages, İsimsiz, 65 cm x 50 cm, T.Ü.K.T. 1974.

Kaynak: https://www.artsy.net/artwork/pierre-soulages-on-paper.2019.

Siyah renk ve koyu ton değerlerin Fransız resim sanatçısı Andre Mairfaing’nın çalışmalarında etkin rol oynar. Marfaing, çalışmalarında (Resim:60) Zen sanatçılarına özgü fırça kullanımıyla elde ettiği hareket, lirik bir etkiye sahiptir. Sanatçının siyah renk üzerinden yarattığı lirik soyutlamalar, akış halinde ve canlı bir izlenim verir.

125

Resim 59: Andre Marfaing, İsimsiz, 162 cm x 114 cm, T.Ü.Y.B. 1962.

Kaynak: www.onlinecollections.fg-art.org. 2019.

Paris’te yaşayan Çin kökenli ressam Zao Wou-Ki, Zen felsefesinin içeriğine sahip Çin resim geleneğinden gelişmiştir. Zen Budizmi’nin sanata kattığı içsel nitelikler Zao Wou Ki’nin resimlerinde açıkça görülmektedir.

Resim 60: Zao Wou-Ki, İsimsiz, 73 cm x 92 cm, T.Ü.Y.B. 1958.

126