• Sonuç bulunamadı

Paris İklim Değişikliği Zirvesi (COP 21-12 Aralık 2015)

1.5. Küresel Boyutta İklim Değişikliğinin Tarihçesi

1.5.3. Paris İklim Değişikliği Zirvesi (COP 21-12 Aralık 2015)

30 Kasım ve 12 Aralık 2015 tarihleri arasında Fransa’nın başkenti Paris’te, birçoğunun devlet başkanı düzeyinde temsil edildiği 195 ülkenin ve Avrupa Birliği temsilcilerinin katılımı ile 21. Taraflar Konferansı düzenlenmiştir. Bu toplantıda tüm ülkeleri kapsayacak bağlayıcı bir anlaşma imzaya açılmıştır (Sağsen, 2016: 72).

Dünya, 1997 Kyoto Protokolünden bu zamana kadar küresel ölçekte yeni bir anlaşma sağlamaya çalışmıştır. Ancak tüm ülkelerin ortak noktada buluşacağı bir anlaşma ortamı sağlanamamıştır (Karakaya, 2016: 2). 2015 yılına gelindiğinde bu ortak zemini Paris’te sağlamak adına Paris Anlaşması Taslağı kabul edilmiştir. 2015 Paris İklim Zirvesi’nde taslağı kabul edilen anlaşma, Kyoto Protokolü sonrası iklim müzakerelerinin temel belgesi olmuştur. Bu sürecin üçüncü ayağı olarak değerlendirilebilir. Bu doğrultuda, tüm ülkeleri kapsayacak bağlayıcı bir anlaşmaya ulaşılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve kontrol altına alınabilmesi için tarafların taahhütlerinin ortaya konması, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda finansal kaynaklar ve teknoloji transferi imkânların yaratılması gibi amaçlarla toplanılmıştır (Sağsen, 2016: 74). Toplantı sonunda Paris Anlaşması üzerinde oy birliğiyle uzlaşı sağlanmıştır.Paris Anlaşması’nın 2020’de yürürlüğe gireceği kararlaştırılmıştır. 29 maddeden oluşan Paris Anlaşması 140 maddelik uygulama belgesi ile birlikte kabul edilmiştir (Damar, 2016: 69). Çok detaylı ve her maddesi ülke koşullarına göre irdelenmesi gereken bu anlaşmanın ana temasını; anlaşmaya dâhil ülkelerin sunmuş olduğu INDC olarak kısaltılan (Intended Nationally Determined Contribution) Niyet Edilen Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkı Belgeleri oluşturmaktır (Damar, 2016: 69). INDC’ler ile ülke hedeflerinin ülkelerin kendilerine bırakılması, devletlerin sorumluluk alma süreçlerine katkı sağlamaktadır (REC, 2015: 2).

Paris Anlaşmasının içeriği hakkında bilgi vermek gerekirse, anlaşmanın metninin temel dayanak noktaları şu şekilde sıralanabilir(Birleşmiş Milletler, 2016):

25

a. İklim değişikliğinin sebep olduğu acil tehdide karşı elde bulunan en iyi bilimsel veriler kullanılarak, etkin ve gittikçe gelişen bir müdahale ihtiyacını kabul ederek hareket edilmelidir.

b. Gelişmekte olan ülke Tarafları tarafından, özellikle de iklim değişikliğinin olumsuz etkileri karşısında kırılgan olan ülkelerin Sözleşme kapsamındaki özel gereksinimleri ve koşulları kabul edilmelidir.

c. İklim değişikliği eylemleri, müdahaleleri ve etkileri, sürdürülebilir kalkınmaya uygun ve yoksulluğun ortadan kaldırılması çabasında etkin olmalıdır.

d. Gıda güvenliğini sağlama ve açlığı sona erdirme amacıyla gıda üretimi sistemlerinin iklim değişikliğinin olumsuz etkileri karşısında önemi dikkate alınarak hareket edilmelidir.

e. İnsanlığın ortak kaygısı olarak kabul edilmesi gereken iklim değişikliği sorunu ile mücadele ederken taraf ülkeler eyleme geçtiklerinde; insanların, yerel halkların, göçmenlerin ve kadınlar ve çocuklar gibi dezavantajlı grupların haklarına, sağlık ve kalkınma hakkına ve ayrıca kuşaklar arası adalete uygun hareket etmeli, bu hususlara saygı gösterip geliştirmelidir. f. Tarafların iklim değişikliğine müdahale amaçlı eyleme geçtiklerinde insan

hakları, sağlık hakkı, yerli halkların, yerel toplulukların, göçmenlerin, çocukların, engellilerin ve hassas durumdaki kişilerin hakları, kalkınma hakkı ve ayrıca cinsiyetler arası eşitlik, kadınların güçlendirilmesine ve kuşaklar arası adalet konularındaki yükümlülüklerine uygun hareket edilmesi gerekmektedir. Bu hususlara saygılı olunmalı ve geliştirilmelidir.

Paris Anlaşması metni 22 Nisan 2016’da imzaya açılmıştır. İmza süreci 21 Nisan 2017’de sona ermiştir. İmza sürecinde anlaşmaya ilk gün 175 ülke imza atmıştır. Temel esasları yukarıdaki unsurlardan oluşan dokuz sayfalık Paris Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi için toplam sera gazı emisyonlarının %55’ini oluşturan ve en az 55 ülkenin onaylaması gerekmektedir. Anlaşma uyarınca, bu kriterin karşılanmasından 30 gün sonra anlaşma yürürlüğe girer (WWF, 2016b).Anlaşma, özellikle en büyük kirleticiler olan ABD (Amerika Birleşik Devletleri), AB, Çin ve Hindistan tarafından desteklenmesi nedeniyle 2016 yılı içerisinde kısa sürede resmiyet kazanmıştır (Karakaya, 2016: 3).

26

Paris Anlaşması’nın 5 Ekim’de kriterlerin karşılanmasıyla 4 Kasım’da yürürlüğe gireceği kesinleşmiştir. Paris Anlaşması Birleşmiş Milletler tarihinin en hızlı yürürlüğe giren anlaşması olmuştur. Anlaşmanın temel amacı, 2030 yılına kadar dünya sıcaklık artışının 2 derece santigradı aşmamasını sağlamak ve eğer mümkün olursa 1,5 derece ile sınırlı tutmak şeklindedir (Damar, 2016: 69).İklim değişikliği ile mücadele yönünde Kyoto Protokolü ilk somut adım olsa da somut çözümler üretememiştir. Bu doğrultuda Kyoto Protokolünün yetersiz kaldığı alanları daha iyi irdelemek adına Tablo 1.7’de Paris Anlaşması İle Protokol karşılaştırılmıştır.

Tablo 1.6: Paris Anlaşması ve Kyoto Protokolü’nün Karşılaştırılması

KYOTO PROTOKOLÜ PARİS ANLAŞMASI

Sera gazı azaltım

yükümlülüğü olan ülkeler Gelişmiş ülkeler Küresel fazlasına neden olan ülkeler emisyonların %96’sından

Maddi yaptırım & ödül Yok Var

Küresel ortalama sıcaklık artış limiti

Belirlenmemiştir Belirlenmiştir

İklim değişikliği ile

mücadelede temel ilke Ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk

Ulusal katkı beyanı Azaltımhedeflerine ulaşma

araçları

Esneklik mekanizmaları Karbon bütçesi

Paris Anlaşması toplam küresel emisyonların %96’sından fazlasına neden olan ülkeleri kapsayan bir anlaşmadır. Fakat Kyoto Protokolü’nde sera gazı azaltım yükümlülüğü olan ülkeler sadece gelişmiş ülkelerdir. ABD protokolü imzalamamıştır, en büyük kirletici Çin´in azaltım yükümlülüğü bulunmamaktadır. Japonya, Kanada ve Rusya daha sonra 2. Kyoto Protokolü uygulamasından da çıktığı için toplam sera gazısalımlarının %14’üne karşılık gelen ülkelerin yükümlülüğü söz konusudur (Karakaya, 2016: 3-4). Paris Kyoto’ya kıyasla emisyon kontrolünde daha bağlayıcı nitelik taşımaktadır. Paris Anlaşması yürürlüğe gireceği tarihten itibaren bir dizi ödül ve ceza hükümleri içerecektir. Kyoto Protokolünde bu şekilde bir yaptırım mekanizması bulunmamaktadır. Paris’te taraf tüm ülkeler emisyon azaltımında bulunmalı ve uluslararası niyet beyanlarında belirtmelidirler. Karbon sorumluluk prensibinin; karbon ticareti gibi aslında salımları azaltmak yerine başka bir yere ihraç eden araçlarla tıkanması söz konusu değildir.Paris’teki müzakerelerde küresel ortalama sıcaklık artış limiti belirlenmiştir (Sağsen, 2016: 74).Kyoto Protokolünde küresel sıcaklık artışı limiti belirlememiştir.Paris Anlaşması ile ülkelerin ortak kararlarla getirdikleri sorumlulukları oranında değil kendi gönüllü katkılarına

27

dayanacak olan yeni bir dönem ortaya çıkmıştır.Yani yukarıdan daraltılmış bir azaltım hedefinin değil ülkelerin kendi belirledikleri ulusal katkı beyanları ile iklim değişikliğiyle mücadeleye katıldıkları bir anlaşmadır.Kyoto Protokolünde ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar doğrultusunda devletler hareket etmektedir.Kyoto Protokolünde karbondioksit salımı kısıtlaması yerine emisyon ticareti mekanizması bulunmaktadır.Bunların dışında ilk kez İklim Adaleti-Toprak Ana gibi kavramlar anlaşma metnine girmiştir.

Paris Anlaşmasındaki sorunlara bakıldığında genel görüş anlaşmanın iklim değişikliğini durduramayacağı yönündedir. Çünkü ulusal azaltım hedefleri ile istenilen sonuca ulaşmak zordur. Anlaşma bu nedenle bağlayıcılığını yitirmektedir. Anlaşma bağlayıcı olsa bile anlaşmanın en önemli kısmını oluşturan ulusal katkı beyannamesindeki emisyon azaltım hedefleri için bağlayıcılık söz konusu değildir. Paris Anlaşmasının metninde kömüre, fosile, yenilenebilir enerjiye atıf yapılmamıştır. Uluslararası taşımacılıktan doğan salımlarda anlaşmaya dâhil edilmemiştir. Karbonsuzlaşma anlaşma metnine girememiştir. Bu sorunlar anlaşmanın olumsuz yanları olarak da değerlendirilebilir.