• Sonuç bulunamadı

P.Glass Einstein On The Beach (1976),Trial Act, (a) 53.Cümle, (b) 54.

Cümle 64

Örnekte, a cümlesini kapsayan, ritmik yapı 2+ 2+ 3/ 2 + 2/ 2 + 2 + 3/ 2+2 olarak seyrederken, b cümlesinde, 2+ 2+ 3+ 2/ 2 + 2/ 2+ 2+ 3+ 2/ 2+ 2 olarak değişkenlik göstermiştir.

1965’li yıllarda Tibet’in Büyük Kurtuluş Kitabı, Tibet’in Ölüler Kitabı, Tibet

Yogası ve Gizli Öğretileri gibi kitapları okuyan besteci, bu dönemlerde artık bir yaşam

felsefesi olarak doğuya uzanan yolu keşfetmiş ve 1966 yılında Hindistan’a seyahat etmiştir. Burada, yoga hocaları, yazarlar ve ressamlarla sürekli etkileşim sürecinde olan

besteci, Hint kültürüne ait geleneksel müzik biçimlerinin yanı sıra, dans tiyatro geleneklerini içeren performanslar, yoga öğretilerine dayalı meditasyon pratikleri, Tibet Budizm öğretileri gibi çok alanlı bir etkileşim sürecine girmiştir. Burada edindiği deneyimlerle birlikte, etkileşim sürecine koşut olarak şekillenen yaşam felsefesi, dünyaya ve evrene bakış açısı, bestecinin sanatını ve yaratıcılığını istediği yönde biçimlendirmesinde en önemli etkenler olmuştur. Bu anlamda, bestecinin aşama aşama gelişen ve farklı boyutlar kazanan birçok çıkarımsama doğrultusunda edinmiş olduğu, müziğin somut bir anlamda algılarımızı iştigal edecek mekânsal durumuna dair düşünceleri önemli bir örnek niteliğindedir.

“ Müzik bir yerdir. Bundan kastım Chicago ya da aklınıza gelen herhangi bir yer

kadar gerçek bir yer –derinlik, koku, hafıza gibi gerçekliğin bütün arazlarını haiz bir yer. “Yer” sözcüğünü bir bakıma şiirsel anlamda kullanıyorum,…Yer belirli bir gerçeklik algısının genel hatlarını çıkarmanın yoludur… Yer hem soyut hem organiktir. Kendimizle ilintili olarak, yani organik bir varlığın inorganik bir dünyadaki uzantısı olarak görebildiğimiz bir şey olduğunda tamamen organiktir. Ama aynı zamanda yerin ölçek ve hareket akışkanlığına sahip olması dolayısıyla soyut bir yanı da vardır. Yapmayı öğrendiğimiz şeylerden biri de, kendiniz de dahil hayal edebileceğiniz her şey kadar gerçek olan o yere nasıl dönüleceğidir.” 65

Sadece doğu öğretileriyle yetinmeyen besteci, resim, heykel, edebiyat, tiyatro ve sinema (özellikle Fransız Yeni Dalga Akımı) gibi diğer sanat türlerini de yakından takip ederek, entelektüel seviyesini üst noktalara taşımış, sanatsal idaellerine ve üretimlerine hizmet edecek bir ortam elde etmiştir. Sol Le Witt ve Donald Judd gibi minimalist heykeltıraşlarla kurduğu dostluk ve sanatsal ilişkiler neticesinde galeri ve müzelerdeki konser etkinlikleri bu ortamın başlangıç noktasını oluşturmuştur. Bu mekanlarda, Steve Reich, Jon Gibson, Dorothy Pixley gibi müzisyen- bestecilerle görsel sanatların basit geometrik yapılarını teşkil eden Minimalizm konseptini, tekrarlı ve eklemeli sistemdeki bir müzikle desteklemeye dayalı performanslar gerçekleştirmişlerdir. Bu performanslar, iki icracının kare üzerinde ilerleyerek çalması ve bir süre sonra ortak noktada buluşması

gibi, eş zamanlı olarak icra ve hareket (eylem) niteliği göstermiştir. 1967’ de bestelenen,

Piece in The Shape of a Square ( Kare Şeklinde Bir Parça ), In Again Out Again ( Bir İçeride Bir Dışarıda ) gibi çalışmalar, söz konusu performans gösterilerinin kullanıldığı

yapıtlar olmuştur. Söz konusu sanat ortamı ve performanlar dahilinde bestecinin, sanatta multi- disipliner anlayışlara gösterdiği önem şu sözlerinden anlaşılmaktadır:

“ İstediğim yüce kavramda düşünülen tiyatro, sanat, dans ve resmin yanında yer

alacak yüce kavramda bir müzik yapmaktı. Benim kuşağımdan insanlar Terry Riley, Steve Reich, La Monte Young, Meredith Monk, Jon Gibson ve adını saymadığım daha birçok besteci, dans ve tiyatro dünyası için müzikler yazıyor, çalıyordu. İlk kez resim, tiyatro ve dans dünyasıyla eşdeğer bir müzik dünyasının doğmaya başladığı izlemine kapılmıştık. Müzik dünyası artık şunu diyebilirdi: “Bu müzik sanat dünyasına yakışır.” 66

Edebiyat dünyasından ise Hermann Hesse, Samuel Beckett, Jean Cocteau, Franz Kafka, Jean Genet, Michael Cunningham,Jane Bowles, Allen Ginsberg, Leonard Cohen, Yukio Mişima, John Coetzee, Peter Stephan Jungk, Peter Handke, Arthur Miller, Bertol Brecht, Ramakrishna Paramahamsa gibi yazar /şairlere ilgi duyan besteci, bu yazarların belli başlı oyun ya da romanlarından esinlenerek çeşitli formlarda üretimler gerçekleştirmiştir. Bu eserlerden bazıları şunlardır;

1- The Trial (Dava), Franz Kafka, Tür: Oda Müziği (2014),

2- Spuren Der Verrirten (Kayıp), Peter Handke, Tür: Opera (2013),

3- The Perfect American (Kusursuz Amerika’lı), Peter Stephan Jungk, Tür: Opera (2013),

4- Book Of Longing, Leonard Cohen’in şiirleri ve diğer sanat çalışmaları, Tür: çello, kontrbas, keman, keyboard, perküsyon, obua, İngiliz kornosu, 4 vokalist ve aktör için müzik. (2007),

5- Passion of Ramakrishna (Ramakrishna’nın Tutkusu) Ramakrishna

Paramahamsa kutsal metinler Tür: Oratoryo (2006),

6- Wating for Barbarians (Barbarları Beklerken), John M. Coetzee, Tür: Opera (2005),

7- Hours (Saatler), Michael Cunningham, Tür: Film Müziği, (2002),

66 Philip Glass, a.g.e., S.279

8- Plutonian Ode, (Nükleer yapılanmaların doğurduğu olumsuzluklara istinaden

eleştirel bir şiir.) Allen Ginsberg, Tür: Soprano ve Orkestra için Senfoni (Aynı isimde 6 No’lu senfonisidir.),

9- In the Penal Colony (Ceza Sömürgesi), Franz Kafka, Tür: Oda Müziği Operası (2000),

10- Les Enfants Terribles (Oyun Çocuğu), Jean Cocteau, Tür: Dans Opera (1996), 11- Hydrogen Jukebox, Libretto: Allen Ginsberg, Tür: Tiyatro Müziği (1993), 12- Orphee, Jean Cocteau, Tür: Oda Müziği Operası (1993),

13- In The Summer House (Yaz Evinde), Jane Bowles, Tür: Müzikli Tiyatro (1993),

14- Metamorphosis I- V (Dönüşüm), Franz Kafka, Tür: Solo Piyano, (1988), 15- Prelude to Endgame ( Oyun Sonu için Prelüd), Samuel Beckett, Tür: Timpani

ve Kontrabas Düet (1984),

16- Music For Mishima, Yukio Mişima’ya ithafen, Tür: Yaylılar Kuartet No.3 (1984),

17- Music for The Lost Ones ( Kaybolanlar için Müzik), Samuel Beckett’ın Mabou

Mines Novellası’ndan (Kısa Öykü) uyarlama. Tür: Müzikli Tiyatro, (1975),

18- Music for Beckett’s Play (Beckett Oyunları için Müzik), Samuel Beckett’a ithafen, Tür: Soprano Saksafon düeti (1965).

Görüldüğü gibi bestecinin müzik kariyerinde, çeşitli yazar ve libretistlerle şekillenen müzikli tiyatro ve operalarının büyük bir önemi vardır. Bu örneklerin yanı sıra

Einstein On The Beach (1976), (Sahilde Einstein), Satyagraha (Hakikate Adanmak-1980)

ve Akhnaten (1983) operaları da önem arz etmiştir. Sık sık beyan ettiği gibi, yazı stilinin tekrarlı müzik konseptinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünen besteciye, bir eleştirmen tarafından sorulan “ Siz bir minimalist değilseniz nesiniz? “ sorusu besteci tarafından şu şekilde cevaplanmıştır:

“ Ben bir tiyatro bestecisiyim. Geçekten de yaptığım ve yapmakta olduğum şey

bu. Ama bu demek değildir ki bugüne kadar yaptığım tek şey bu. Konçertolar yazdım, senfoniler yazdım ve daha başka birçok şey yazdım…” 67

67 Philip Glass, a.g.e., S. 161

Glass’ın özellikle ilk dönem yapıtlarının yapısal özelliklerini değerlendirdiğimizde, tonal veya modal çerçevede, tekrara dayalı motif-cümle yapılarının eklemeli ya da çıkarmalı olarak ilerleyen bir sisteme göre yapılandığını görürüz. 1967’ de bestelenen Strung Out eklemeli (addictive) sistemin ilk örneklerindendir. Bu şekilde yapılanan sisteme dayalı olarak, süreç içerisinde eklene eklene git gide genişleyen motif ve cümle yapıları, müzikal zaman algısını da değişime uğratmıştır. Tasarruf ve pratiklik açısından, notasyonu sıkıştırma zorunluluğu ile ortaya çıkmış sistemin ilk örnek çalışmalarından Two Pages ile 1+1 1968 yılında bestelenmiştir. Böylece bestecinin sonraki yaratıcılık dönemlerine yön veren kompozisyon yönteminin ilk temelleri atılmış olur.