• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına Girişi

2. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE OSMANLI DEVLETİ

2.2. Birinci Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti’nin İç ve Dış Siyasi Durumu

2.3.5. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına Girişi

2 Ağustos 1914 tarihinde Almanlar ile gizli bir ittifak antlaşmasının imzalanmasından sonra, Osmanlı Hükümeti bir taraftan itilaf devletleri ile arayı açmamak için görünürde tarafsızlığını ilan etmiş, bir taraftan da yaptığı askeri hazırlığı “bir tedbir-i ihtiyati” olarak göstermeye çalışmıştır. Ancak, Türk-Alman antlaşmasının imzalanmasını müteakip, beklenmedik bir olay cereyan etmiştir. 10 Ağustos 1914’te Cebelitarık’tan Sicilya önlerine ve Akdeniz’e geçen iki Alman zırhlısı Goeben (Yavuz) ve Breslau (Midilli), Fransız sahillerini bombaladıktan sonra İngiliz donanması tarafından takip edilmişlerdir104. Bu zırhlı savaş gemilerinin Çanakkale Boğazını geçerek Türk sularına girmelerine izin verilmiştir. Sığınma taleplerinin kabul edilmesiyle birlikte, Çanakkale Boğazı, İngiltere’nin bu boğaz’dan çıkacak gemilere ateş açılacağını bildirmesi üzerine yabancı gemilere kapatılmıştır. Tarafsızlık statüsünü devam ettirmekte olan Osmanlı Devleti için bu olay zor bir sürece girildiğinin göstergesiydi105

.

Bu olayın yaşandığı gün Vükela Meclisindeki toplantıya iştirak eden Enver Paşa’nın “Gözünüz aydın, bir oğlunuz oldu” sözlerinden bu iki zırhlının Enver Paşa’nın izni ile Boğazlardan içeri girdiği düşünülmekteydi. Savaş gemilerinin Boğazlardan içeri girmesi, devletler hukukuna, Boğazlar rejimine ve tarafsızlık kurallarına aykırı olması nedeniyle, gemilerin 24 saat içerisinde kara sularından çıkarılması ya da silahtan tecrit edilerek mürettebatın tutuklanması gerekmekteydi. Her iki seçeneğe de İstanbul Alman Sefiri Wangenheim “Müttefik değil miyiz?” diyerek şiddetle karşı çıkmıştır. İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti’nden hukuki kuralları yerine getirmesini istese de Osmanlılar buna yanaşmamışlardır. Nihayetinde, Osmanlı Dâhiliye Nazırı Talat Bey’in gemilerin satın alınması fikrini

103Cemal Paşa Hatırat, Haz: Metin Martı, İstanbul: Arma Yayınları, 1996, s.117 104Tahsin Ünal, Türk Siyasi Tarihi 1700-1958, İstanbul: Kutluğ Yay., 1974, s. 439. 105

28

ortaya atması üzerine, gemilerin Osmanlı Devletince satın alındığı İtilaf Devletlerine bildirilmiştir. İngiltere ve Fransa’nın gemilerin mürettebatının Alman olduğunu ileri sürmeleri üzerine de bu mürettebata Türk üniforması ve fes giydirilmiş, gemilerin isimleri Goeben (Yavuz) ve Breslau (Midilli) olarak değiştirilmiş ve Türk donanmasının Amirali olarak ta Goeben’in Komutanı Souchon resmen tayin edilmiştir106. Böylece, Osmanlı Devleti halktan toplanan paralarla 30 milyon dolara İngiltere’ye yaptırdığı ve İngiltere’nin de çeşitli bahanelerle el koyduğu “Reşadiye” ve “Sultan Osman” adlı iki savaş gemisi, Osmanlı donanmasına başka bir şekilde katılmış oldu107

.

9 Eylül’de Osmanlı donanmasının resmen komutanı olan Souchon, denizcilere açık deniz eğitimi verebilmek amacıyla Karadeniz’e açılması gerektiğini belirtmekteydi. Bahriye Nazırı Cemal Paşa’ya danışmadan bu izni veren Enver Paşa, Cemal Paşa’nın direnişiyle karşılaşmıştır. Devreye giren Alman sefiri, Yavuz ve Midilli’nin hala Alman gemileri olduğunu bildirmiştir. Doğu ve Batı cephelerinde bekledikleri başarıyı bulamayan Almanlar, Osmanlı Devleti’nin Ekim ayında savaşa katılımı için ısrar etmişlerdir. Plana göre, Osmanlı donanması Ruslara baskın yapacak ve daha sonra da Ruslara karşı Kafkasya ile İngiltere’ye karşı Süveyş Kanalı’nda cepheler açılacaktı. Enver Paşa’nın bu planı kabul etmesi üzerine, Talat ve Cemal Beyler de hemfikir oldular108. Osmanlı Donanmasının gerçekleştirdiği Rus limanlarına yönelik Karadeniz Baskını, savaşa doğrudan doğruya müdahalede bulunabilmek için Enver Paşa, Liman Von Sanders ve Amiral Wilhelm Anton Souchon tarafından planlanmıştır109. Nihayet, 27 Ekim’de Karadeniz’e açılan Amiral Souchon komutasındaki Osmanlı donanması, 29 ve 30 Ekim 1914 tarihlerinde Rusya’nın limanları olan Odessa, Sivastopol ve Novorosski’yi topa tutmuştur110

.Yavuz ve Midilli zırhlılarının Karadeniz’deki saldırıları, Osmanlı Devleti’nin Alman blok’u yanında savaşa girmesine neden olmuştur.

106Ünal, s. 440. 107Sander, s. 372.

108Cemil Koçak, Hikmet Özdemir, Korkut Boratav, Selahattin Hilav, Murat Katoğlu ve Ayla Ödekan,

Çağdaş Türkiye 1908-1980, İstanbul: Cem Yay., 2013, s. 55.

109Ozan Tuna, “Amiral Souchon’un Donanma Komutanı Olması ve Rus Limanları’nın

Bombalanması”, Uluslararası Birinci Dünya Savaşı’nın 100.Yılı Sempozyumu, OTAM 36, Güz 2014, s. 212.

29

Bunun üzerine, 2 Kasım’da Rusya, 5 Kasım’da İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti’ne karşı savaş ilan etmiştir. Bu üç devletin savaş ilanı üzerine, kabinede toplanan Sadrazam Said Halim Paşa, Enver Paşa, Dâhiliye Nazırı Talat Paşa, Adliye Nazırı İbrahim Bey, Bahriye Nazırı Cemal Paşa, Maarif Nazırı Şükrü Bey ve Şeyhülislam Hayri Bey’in savaşın zorunlu olduğunu kabul etmişler ve aldıkları kararı, Sultan V. Mehmet Reşat’a iletmişlerdir. Sultan’ın onayının alınmasıyla da 11 Kasım 1914 tarihinde, Rusya, İngiltere ve Fransa’ya savaş ilan edilmiştir111

.

Birinci Dünya Savaşı öncesinde, Osmanlı Sultanı ve Halifesi’nin İslam dünyasında etkileyici bir nüfuza sahip olduğunu düşünen Alman İmparatoru II. Wilhelm, Sultan’ın bu nüfuzu sayesinde, İtilaf Devletlerinin sömürgesi altında bulunan Müslüman halkları bu devletlere karşı ayaklandırabilecekleri görüşündeydi. Nihayetinde, Almanların isteği doğrultusunda, yine aynı tarihte Sultan ve 300 milyon Müslüman’ın halifesi sıfatıyla Sultan V. Mehmet Reşat orduya ve donanmaya gönderdiği iradesinde, yıllardır İngiliz, Fransız ve Rus zulmü altında ezilen Müslümanların hak etmedikleri bu durumlarına son vermek için bütün Müslümanlara

“Cihat” çağrısında bulunmuştur. Ardından, 14 Kasım 1914’te Fatih Camii’nde

Şeyhü’l-İslam Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi’nin cihadın farz-ı ayn olduğunu belirten ve beş bölümden oluşan fetvası dört değişik dilde (Arapça, Farsça, Tatarca ve Hinduca okunmuştur. Fetva, Hindistan ve Kuzey Afrika’da dağıtılmak amacıyla beşyüzbin adet basılmış ve bir kısmı Almanya’ya gönderilmiştir. Bu cihat çağrısıyla, İngiliz, Rus ve Fransız esareti altında yaşayan 140 milyona yakın Müslüman’ın bu tutsaklıktan kurtarılması ve İslam ülkelerine taarruzda bulunan düşmanlarına karşı savaşmaları ve böylelikle Osmanlı Devleti’ni yıkılmaktan kurtarmayı hedeflemekteydi. Bu bağlamda, cihadın uygulanabilmesi için, Alman Genel Kurmayı’nın isteği üzerine, Kafkasya’da Ruslara karşı Kafkas cephesi ve Süveyş’te İngilizlere karşı Kanal cephesi açılmıştır112

.