• Sonuç bulunamadı

2. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE OSMANLI DEVLETİ

2.2. Birinci Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti’nin İç ve Dış Siyasi Durumu

2.3.6. Osmanlı Devleti’nin Cephe Durumu

Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin savaşığı cepheler üç kategoride ele alınabilir:

111Mehmet Biçici, “Hatıratlarla Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na Girişi”, Gaziantep University

Journal of Social Sciences, 2014, s. 719.

112Mustafa Çolak, “Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın Osmanlı Devleti’nden Beklentileri”, II.

Uluslararası Tarih Sempozyumu, 100.Yılında Birinci Dünya Savaşı, İzmir: Dokuz Eylül Matbaası,

30

1) Taarruz Cepheleri

a) Kafkas (Doğu) Cephesi: Almanya’nın üzerinde hissettiği baskıyı azaltmak ve savaşı geniş bir alana yaymak amacıyla Osmanlı Devleti’nden açmasını istediği bu cephede, Sarıkamış dolaylarında toplanmış bulunan Rus birlikleri, ileri harekete geçtiklerinde, Enver Paşa’nın iyi hesaplanmamış karşı saldırısı ile karşılaşmışlardır. Ancak, önceleri başarı kazanan Osmanlı ordusu, soğuk, yolsuzluk ve hastalık gibi nedenlerle iyice yıpranmış ve çok geçmeden bu taarruz büyük kayıplarla durdurulmak zorunda kalınmıştır. Sessizliğin bir süre hüküm sürdüğü bu cephede, 1915 yazında Çarın amcası Nikolay’ın Kafkas cephesi komutanlığına getirilmesi üzerine, çarpışmalar yeniden başlamıştır. 1916 yılı başlarında Erzurum’a doğru ileri harekâta geçen Rus ordusu, 1916 yılının Şubat ayında Erzurum ve Muş’u, 3 Mart’ta Bitlis’i, 19 Nisan’da Trabzon’u ve 25 Temmuz’da Erzincan’ı ele geçirmiştir. Böylece, Rusların Kafkas harekâtı başarı ile sonuçlanmış ve İttifak Devletleri’nin İran üzerinden Hindistan’a ulaşma umutları suya düşmüştür113

.

b) Süveyş Kanalı Cephesi (3 Şubat 1915): Donanma Bakanı Cemal Paşa tarafından açılan ve amacı İngiltere’nin İmparatorluk yolunu kesmek olan bu cephede, Osmanlı Devleti harekâtın başlarında bir başarı göstersede, ileriki zamanlarda İngilizler karşısında tutunamamış ve Osmanlı ordusu kanal bölgesinden atılmıştır. İngiltere savaşın sonlarına doğru Irak’ı işgal etmek suretiyle Toroslara dayanmıştır114

.

2) Savunma Cepheleri

a) Irak Cephesi: 29 Nisan 1916’da Kutülamere’de İngilizlere karşı önemli bir zafer kazanılmış, General Townshend esir alınmıştır. Yaşanan bu gelişme üzerine Ruslar, İran üzerinden Bağdat yönüne ilerlemişlerdir. Buna karşılık, Osmanlı birlikleri, Rusları geri püskürtüp İran’a girmeyi başarmış ve Kirmanşah’ı ele geçirmiştir115

. b) Hicaz -Yemen Cephesi: Mekke Emiri Şerif Hüseyin ile Mısır Valisi Mac Mahon arasında yapılan gizli bir antlaşma (Mc Mahon Anlaşması) gereğince bağımsız bir Arap devletinin kurulması vaad edilmiştir. Osmanlı Devleti’ne karşı, İngiliz Ajan Sir Edgar Lawrence’ın da etkin bir rol oynadığı bir Arap isyanının başlaması üzerine

113Çoşkun Üçok, Siyasal Tarih (1789-1960), Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yay.,

1975, s.218.

114 Sander, s. 373–374.

115Temuçin Faik Ertan, Başlangıcından Günümüze Türkiye Tarihi, Ankara: Siyasal Kitabevi, 2012

31

İngiliz saldırılarına karşı açılmış bir cephedir. Çöl Kaplanı, Medine Müdafaacısı olarak bilinen Fahrettin Paşa, Medine’yi kahramanca savunmasına rağmen, bunu başaramamıştır116

.

c) Suriye- Filistin Cephesi: Osmanlı ordusu’nun Kanal cephesindeki harekâtı başarısızlıkla sonuçlanmasıyla bölgedeki muharebelerin ağırlık noktasını Filistin ve Suriye oluşturmuştur. Bu cephedeki en önemli muharebeler, 1917 yılında Gazze’de gerçekleşmiştir. Buradaki Türk savunma hattını kıran İngilizler Gazze’ye girerek, Aralık ayında Kudus’ü ele geçirmişlerdir117

.

d) Çanakkale Cephesi (19 Şubat 1915–20 Aralık 1915: Bu cephede gerçekleşen muharebeler, Büyük Savaş’ın sonucunu büyük ölçüde etkilemiş olduğu için hem Osmanlı Devleti hem de İtilaf Devletleri açısından büyük önem taşımaktadır. Keza, bu cephenin düşmesi, İtilaf Devletleri’nin müttefikleri Rusya’ya silah ve malzeme yardımı yapabileceği, Rus ordusu’nun taarruz gücünün artacağı, büyük ihtimalle savaşın daha çabuk biteceği ve Rusya’da bir ihtilal ortamının oluşmayacağı anlamına gelmekteydi118.

3) Osmanlı Devleti’nin Müttefiklerine Yardım Ettiği Cepheler

Osmanlı Devleti, bu altı ana cephenin yanı sıra, Avrupa Cepheleri’ne de birlikler sevk etmiş, müttefiki Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan’a askeri destek vermek amacıyla, bu devletlerin ordularıyla birlikte üç cephede İtilaf Devletleri ordularına karşı savaşmıştır. Bu cepheler şunlardır:

a) Galiçya Cephesi: 1772 yılından başlayıp 1918 yılına kadar süren “parçalanma dönemi” süresince, Polonya yavaş yavaş Avrupa kıtasından tamamen silinmiştir. Polonya toprakları, komşusu üç büyük devlet Prusya, Rusya ve Avusturya arasında paylaşılmıştır. Polonya sınırının Güney-Doğusunda kalan kısmına Galiçya denilmiştir. Günümüzde ise, Galiçya bölgesi, Güney-Doğu Polanya ile Ukrayna Cumhuriyetinin batısında kalmaktadır119

.

Ruslar, 4 Haziran 1916 yılında gerçekleştirdiği Brusilov taaruzu ile Avusturya-Macaristan Ordusuna ağır bir darbe indirerek, 50 km genişliğinde bir yarma hareketi yapmış ve 100.000’den fazla Avusturya askerini esir almıştır. İttifak

116 Yalçın ve diğerleri, s. 103-104. 117Turan ve diğerleri, s. 54.

118İsmet Görgülü, On Yıllık Harbin Kadrosu, Ankara: TTT Basımevi,1993, s. 54–61. 119Muzaffer Taşyürek, Hedefi Meçhul Galiçya, İzmir: Yitik Hazine Yay., 2008, s.10.

32

kuvvetlerinin, Rus taarruzlarını durdurmakta zorluk çekmeleri ve Doğu cephesinin çökmesi gibi kritik bir durum ile karşı karşıya kalınması üzerine, Almanlar, Osmanlı Devleti’nden asker talebinde bulunmuştur. Galiçya Cephesini güçlendirmek ve Rus taaruzlarını püskürtmede Almanlara yardım etmek üzere, Albay Yakup Şevki komutasında 19’ncu ve 20’nci Piyade tümenlerinden kurulmuş 15.Kolordu, 23 Temmuz 1916 ile 15 Temmuz 1917 tarihleri arasında bu cephede görev yapmıştır120

. b) Makedonya Cephesi: Çanakkale cephesinde umduğunu bulamayan ve Rusya ile bağlantı kurabilmek amacıyla başka bir yol arayan İtilaf Devletleri, 1916 yılının başlarında Gelibolu’yu terk edip Makedonya’da yeni bir cephe açınca, Osmanlı Devleti de müttefiği Bulgaristan’a destek vermek üzere bu bölgeye asker sevk etmiştir. 1916 yılının Eylül ayında Berlin’de gerçekleştirilen ve Osmanlı Başkomutanvekili Enver Paşa’nın da iştirak ettiği toplantıda, Alman Genelkurmay Başkanı Hindenburg ve İkinci Başkan Ludendorf, Makedonya Cephesi’nde kritikleşen durumu dile getirmişlerdir. Viyana-Belgrad-Sofya-İstanbul yolunun sürekli olarak açık bulunması, Osmanlı ordusunun ikmalinin yapılabilmesi ve ayrıca İngiliz ve Fransızların Rusya ile bağlantı kuramamaları Makedonya cephesi’nde sağlanacak başarıya bağlı olacaktı. Enver Paşa’ya bu durum anlatılmış ve görüşmeler sonunda Almanların istekleri doğrultusunda Makedonya’ya Türk birliklerinin gönderimesi kararlaştırılmıştır. Bu cepheye Kurmay Yarbay Şükrü Naili Bey (Gökberk) komutasında 50. Fırka gönderilmiştir. 21 Eylül–25 Ekim tarihleri arasında Drama bölgesine taşınan Fırka, II. Bulgar Ordusu emrine verilmiş, Ege Denizi kıyılarından göller bölgesine kadar uzanan bir cephe hattını savunmakla görevlendirilmiştir. İtilaf Devletleri’nin sürekli takviye alarak Selanik ordusunu güçlendirmeleri karşısında Osmanlı birliklerinin de iki tümenden oluşacak bir kolordu düzeyine çıkarılmasına ve XI. Alman Ordusu emrine de takviyeli bir piyade alayı (177.Alay) gönderilmesine karar verilmiştir. Kasım1916-Ocak 1917 tarihleri arasında İstanbul’dan gönderilen 46. Piyade Fırkası ve 16.Depo Alayı ile birleşen 50. Piyade Fırkası, kurulan 20.Kolorduyu oluşturmuş ve Kolorduya Abdülkerim Paşa (Öpelimi) komuta etmiştir. Kolordu büyük başarılar göstermiş, Ege kıyıları–serez operasyon bölgesini savunmuş ve buradaki muharebelere iştirak etmiştir121.

120 100. Yılında Galiçya Cephesi, Atlas Tarih, Sayı:42, Ağustos-Eylül 2016, s. 77. 121100.Yılında Birinci Dünya Savaşı, Atlas Tarih, Sayı:30, 2014, s. 101.

33