• Sonuç bulunamadı

3. OSMANLI SOSYO- KÜLTÜREL YAPISI BAĞLAMINDA TAŞINMAZ

3.6 Osmanlı Şehirlerinde Kullanım Alanları

Anadolu Selçuklu Devleti’nden Osmanlı Devleti’ne geçen Türk kültürünün bir mirasçısı olan Anadolu’daki Osmanlı şehirleri, Türk-İslam kültürünün ortaya koyduğu bir model olup, şehrin genel yapısını oluşturan bu şekilde oluşmuştur (Bayartan 2005).

Yerleşmenin ana öğesini oluşturan konut dokusu ve mesken alanları. Ekonomik etkinliklerin gerçekleştirildiği alan ve taşınmaz olarak adlandırılan şehrin kamusal ve ortak alanlarını oluşturan çarşı, pazar, hanlar ve bedestenler; idari, hukuki, dini, sosyal ve kültürel işlevlerin gerçekleştirildiği yine şehrin kamusal ve ortak alanlarını oluşturan eğitim kurumları, camiler, imaretler, hastaneler, hamam ve çeşmeler vs. gibi taşınmazlardır (Bayartan 2005).

3.6.1 Konut dokusu ve mesken alanları

Osmanlı şehirlerinde yerleşme dokusunun esas unsurunu meskenler oluşturmaktaydı.

Mesken alanları, geleneksel doku içinde ivicaçlı sokakların her iki tarafında yer alan ve şehrin fiziki mekanlarının nicelik açısından en yoğun ve en karakteristik kesimini oluşturmaktaydı.

Toplumun en küçük birimi olan ve toplumun çekirdeğini oluşturan konut dokusu ailelerin yaşadığı alanlardı. Mesken olan taşınmazlar, şehrin kamusal ve ortak alanlarından kesin hatlarla ayrılmaktadır. Nitekim mesken; ekonomik, dini, idari sosyal, hukuki ve kültürel işlevlere sahip olan ve ortak kullanım alanları olarak bilinen mekanlardan farklı olarak iş hayatından tamamen soyut bir alan olarak belirir.

Meskenler, çevre şartlarını olduğu kadar yerleşmeyi ve yayılmayı da oluşturan bir özelliğe sahiptir. Evler, arazinin elverişliliği nispetinde birbirinin görünümünü engellemeyecek biçimde yamaçlara yerleşmiştir. Bu yönüyle Osmanlı şehrinin karakteristik meskenleri, geleneksel konut dokusu içinde Türk kültürünün gittiği her yere vurduğu bir damga gibidir ve başka kültürlerin özellikle Rum kültürünün oluşturduğu evlerden hemen ayrılır, belirgin bir yapı tipi olarak taşınmazlar kendi ağırlığını ortaya koyar (Faroqhı 2000).

35

3.6.2 Ekonomik etkinliklerin gerçekleştirildiği alanlar

Osmanlı şehrinde konutlar dışındaki yapılar daha çok reayaya hizmet sunmaya yönelik yapılmıştır. Bu sayede kentte yaşayanlar arasında önemli derecede sosyal bir bağ tesis olunmuştur. Nitekim Osmanlı şehrinde, kamu yaşamı ve açık mekanlarda hep beraberce zaman geçirme bağlamında toplumsal bir eğilim vardı. Osmanlı şehirlerine ait esas simge, esas düğüm noktası, günlük yaşamda çarşıya ve büyük cami avlularına emanet edilmişti (Cerasi 1999).

Osmanlı şehirlerinin en geniş fiziki mekanı çarşıdır. Osmanlı çarşısı, bir uzun çarşı ve bu çarşıya açılan her iş kolunun yer aldığı, diğer küçük çarşılardan meydana gelir.

Ayrıca, şehir ticaretinin kalbi sayılan bedesten ve hanlar da Osmanlı şehirlerinin fiziki mekanlarının bulunduğu alanlar olarak görülmektedir. Şehrin en canlı kısmı olarak nitelendirilebilen bu alanlar, genel olarak Osmanlı şehirlerinde hemen tüm faaliyetlerde merkezden çevreye doğru bir yayılım göstermekte olup şehrin merkezinde yoğunluk kazanmıştır (Faroqhı 2000).

3.6.3 İdari – hukuki – dini – sosyal - kültürel etkinliklerin gerçekleştirildiği alanlar Osmanlı şehirlerinde şehirlerin kamusal ve ortak alanlarını oluşturan mekanlar, şehrin önemli işlevsel gruplarından birini teşkil etmektedir. Bunlar içinde camiler, şehrin sadece dini fonksiyonlarını yerine getiren bir mekan değil aynı zamanda da birer sosyal kurum durumundaydı. Nitekim camilerin çevresinde hamamlar, imarethaneler, hastaneler gibi taşınmazlar yer almakta idi. Böylece ibadetin yanısıra sosyal hayatın vazgeçilmez unsurları şehir mimarisiyle birleştirilmiş oluyordu. Bütün bu oluşumlar, şehrin kültürü olarak belirmektedir (Bayartan 2005).

Osmanlı şehirciliğini tanımlayan ve onu kırsal bölgeden farklılaştıran önemli bir unsurlardan biri de bu alan ve alanlardaki yapılardır. Halkın ortak olarak kullandığı kurumlar, tamamen işlevsel olmamakla beraber kültürel bir yükümlülük de taşımaktaydı. Şehrin çeşitli alanlarında bulunan bu mekanlar, birbiri içine girmiş ortak kullanıma sahip alanlardır. Dolayısıyla birçok faaliyet, dini bir çekirdeğin etrafında gerçekleştirilirdi. Şehrin çeşitli yerlerinde bulunan imarethaneler halk arasında bulunan ve maddi gücü olmayan yoksulların beslenme, giyinme ve barınma hizmetlerini yerine

36

getiren şehrin önemli alanlarını oluşturmaktaydı. Ayrıca bu müesseseler tarafından, dul ve yetimlere maaş bağlanmak suretiyle şehir içerisinde bir birliğin sağlanması gibi önemli görevleri de vardır (Cerasi 1999).

Osmanlı şehirlerinde, mektep ve medreseler kurulmak suretiyle halkın eğitimi için çaba sarf edilmekteydi. Bütün bunlar, şehirlerde kurulan vakıf sistemi sayesinde gerçekleştiriliyordu (Bayartan 2005).

3.6.4 Ortak işlevlere ait binalar

Osmanlı şehrinde bulunan taşınmazlar içinde en fazla alana sahip yapılardır(Cerasi 1999).

Bunlar;

1- Hayır işlerine dolaylı ve dolaysız olarak bağlı olan yapılar: İmarethaneler (aşevleri), darüşşifalar (hastaneler),

2- Eğitim-öğretim yapıları: Medreseler, sıbyan mektepleri, 3- Kütüphaneler,

4- Ticarethaneler ve ticaretle ilişkili yapılar: Kapalı çarşılar (arastalar), bedestenler, kervansaraylar, hanlar, menzil hane (mola mekânı), şahıslara ait dükkanlar, kahvehaneler ve çayhaneler,

5-İdari yapılar: Konak (yönetici yeri), polis karakolları.

6- Dini ibadet binaları: Türbeler, tekkeler.

7- Büyük imalathaneler ve dökümhaneler: Darphaneler, tophaneler, tersaneler.

8- Diğer yapılar: Hamamlar, su dağıtımı için sebiller, şadırvanlar ve çeşmeler.

Netice olarak bütün sayılan alanlar, Osmanlı şehrinde taşınmazları işlevsel bileşenler olarak geleneksel Türk-İslam şehri sentezinin ortak parçalarına dönüştürdüğünü söyleyebiliriz. Osmanlı şehirlerini oluşturan her bir alan, kendi başına ele alınmaktansa, birbiriyle ilişkili ve birbiri içine geçmiş olarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle Osmanlı

37

şehrini tanımlarken bu işlevsel grupları mutlaka bir bütün olarak görmekte yarar vardır (Cerasi 1999).

Osmanlı şehirleri olarak nitelendirilebilen şehirler, Osmanlı’ya has bir yapı tarzına sahiptirler. Bu tarz, Türk-İslam sentezinden kaynaklanan bir yerleşim düzeni olarak ifade edilir. Bunun yanı sıra şehre has hayat tarzının bir ifadesi olan ve kullanım alanları olarak izah etmeye çalışılan hususlar, aynı zamanda şehrin fonksiyonlarının yerine getirilmesinde etkili olan başlıca unsurlar olarak rol oynamaktadırlar.

Tarihte mekanın kullanımı, mekansal özellikler ve bunların nüfus yapısı ile doğrudan veya dolaylı ilişkisinin ve karşılıklı etkileşiminin ortaya konulması olarak tanımlanabilen sosyolojik araştırmalar, aynı zamanda mekanın geçmişte çözümlenmesi açısından da önem arz eder. Nitekim Osmanlı şehir yerleşmelerini zaman ve mekan ölçeğinde ele alarak ve yine bu ölçekte kendi dönemine has bir karakteri olan Osmanlı şehirlerinin yerleşme düzeni ve mekansal kullanımı açısından çok çeşitli sosyolojik yaklaşımlar bulunmaktadır.