• Sonuç bulunamadı

Orhon Türkçesinde {-(I)l-} Biçimbirim

Belgede Türkçede edilgenlik (sayfa 195-200)

BULGULAR VE TARTIŞMA 5.1 Giriş

5.2.1. Eski Türkçe: Orhon Türkçesi ve Uygurca

5.2.1.1. Orhon Türkçesinde Edilgenlik

5.2.1.1.1. Orhon Türkçesinde {-(I)l-} Biçimbirim

Orhon yazıtlarında {-(I)l-} biçimbiriminin bulunduğu yüklemlerin ağırlıklı olarak dönüşlülük ve orta çatı işlevini yansıttığı söylenebilir. Bundan dolayı, Orhon yazıtlarında {-(I)l-} biçimbiriminin temel bir işlev olarak edilgenlik yüklenmediği çıkarımına varılabilir. Ancak, bu çıkarım, Orhon Türkçesiyle ilgili bütüncede, belirgin bir Kılıcının örtükleştirilmesi işlevini yerine getiren bir edilgen yapının olmayışına dayanmaktadır. Yani, bu çıkarımın dayanağı bütüncenin genişliliği ile doğru orantılıdır. Orhon Türkçesinde {-(I)l-} biçimbiriminin Kılıcıyı örtükleştirmeye dayanan edilgenlik işlevini gerçekleştirmediğini, Orhon yazıtlarında {-(I)l-} biçimbiriminin kullanıldığı yüklemleri inceleyerek görmek olasıdır. Aşağıda, (1c)

tümcesinin yükleminde kodlanan {-(I)l-} biçimbiriminin dönüşlülük işlevi yüklendiği söylenebilir: 1

(1) a. Bilge Tunyukuk, ben öz-üm, Tabgaç il-i-ŋe kılın-tı-m. Bilge Tunyukuk ben kendi-1.TK Çin ülke-1.TK-YÖN doğ-GEÇ-1.TK

b. Türk bodun Tabgaç-ka2 kör-ür er-ti. (T B 1) Türk halk Çin-BUL bağımlı ol-GEN i-GEÇ

c. Türk bodun, kan-ı-n bul-ma-yın Tabgaç-da adr-ıl-tı, kanlan-tı; Türk halk han-3.TK-BED bul-OLUM-UL Çin-ÇIK ayır-DÖN-GEÇ han sahibi ol-GEÇ kan-ı-n kod-up Tabgaç-ka yana içik-di. (T B 2) Han-1.TK-BED bırak-UL Çin-BUL yine bağımlı ol-GEÇ

‘a. Bilge Tunyukuk, ben kendim, Çin yönetimi sırasında doğdum. b. Türk halkı (o zaman) Çin’e bağımlı idi (T B 1). c. Türk halkı, (kendi) hanını bulmayınca, Çin’den ayrıl-dı; han sahibi oldu; (fakat) hanını bırakıp Çin’e yeniden bağımlı oldu.

Hem Tunyukuk hem de Bilge Kağan yazıtında geçen adrıl- ‘ayrıl-’ eylemi, adır- ‘ayır-’ eylemine gelen {-(I)l-}biçimbiriminden türemiştir3 (Tekin 2003: 94). Ancak, Orhon yazıtlarında, adrıl- eyleminin türediği eylem olan adır- kullanılmamıştır. (1c) tümcesinde adrıl- eylemini gerçekleştiren Türk halkı (Türk bodun) olduğu gibi, adrıl- eyleminden etkilenen de yine Türk halkıdır. adrıl- eyleminin, (2)’de örneklenen günümüzdeki ayrıl- eylemi kullanımına eşdeğer biçimde tümceye dönüşlülük anlamı kattığı söylenebilir. (2)’nin (1c)’den farkı, (2)’deki ayrıl- eyleminin soyut anlamda kullanılmış olmasıdır. (2)’deki ayrıl- somut olarak bir mekandan uzaklaşmayı anlatmamaktadır. (1c)’deki adrıl- eyleminin ise, bir yerden çıkma ve uzaklaşma anlamı taşıdığı için daha somut anlamda kullanıldığı söylenebilir:

(2) Geçenlerde gemiyle Moskova-St. Petersburg kültür gezisine katıldık. Önceki Rusya gezimizden bu yana yedi yıl geçmişti. Yedi yıl önce Rusya henüz yeni yeni komünist düzenden ayr-ıl-ıp kapitalist düzenle tanışıyordu. O günden bu güne önemli boyutlarda özelleştirme yapıldı, IMF reçeteleri uygulandı, kapitalist düzende epey yol kat edildi. İşte bu gezi, Rusya’da değişenleri ve değişmeyenleri görmemiz için iyi bir fırsat oldu. İstatistiklere bakacak olursak, 1990 yılından bu yana Rusya’da halkın gelir düzeyi yarı yarıya indi. Gelirdeki bu azalış, sosyalist düzenin yarattığı hantal ekonomik yapının, rekabete dayanamamasıyla açıklandı. Suçlu sosyalist düzendi. Kapitalist ekonominin kurumları yerleştikçe, azalan milli gelir trendinin yükselmeye geçeceği ileri sürüldü. (GGG 48)

(3g)’de {-(I)l-} biçimbirimini alan eylemin (1c)’de olduğu gibi, dönüşlülük bildirdiği kolaylıkla söylenebilir. (3g) örneği, Günümüz Türkçesine hemen hemen eşdeğer bir anlamda olan yubul- ‘yuvarlan- eylemi, Kılıcının da etkilendiği bir işi göstermektedir. (3g)’deki yubul- ‘yuvarlan-’ eyleminin, *yub- ‘yuvarla-’ eyleminden türediği varsayılmaktadır (Tekin 2003: 94; Gabain 1995: 300). Dolayısıyla, (3g)’de {-(I)l-} biçimbirimiyle dönüşlü hale getirilen eylem, günümüz Türkçesinde dönüşlülük biçimbirimini alan eylem gibi (‘yuvarlan-’), Erek anlambilimsel rolü yüklenen bir üyeyi yöneten eylemden türemiştir:

(3) a. Kağan-ım-a ötün-tü-m. kağan-1.TK-YÖN arz et-GEÇ-1.TK b. Sü yorı-t-dı-m.

asker yürü-ETR-1.TK c. ‘Atlat!’ [te-d]i-m.

ata bindir- de-GEÇ-1.TK

ç. Ak Termel keç-e uğur kalıt-dı-m. Ak Termel geç-ULAÇ zaman kazan-GEÇ-1.TK d. At üze bin-tür-e kar-ığ sök-dü-m.

at üzerine bin-ETR-UL kar-BED sök-GEÇ-1.TK

e. Yokaru, at yet-e, yadağ-ın, ığaç tut-un-u ağ-tur-tu-m. yukarı at yedekte götür-UL yaya-AR ağaç tut-DÖN-UL tırman-ETR-GEÇ-1.TK f. Öŋre-ki er (T K 1) yuğur-ça ıd-ıp ı bar baş aş-dı-mız

önde-İLE asker yoğur-UL gönder-UL ağaç var doruk aş-GEÇ-1.ÇL

g. Yub-ul-u in-ti-miz. (T K 2)

Yuvarla-n-UL in-GEÇ-1.ÇL

‘a. Kağanıma arz ettim. b. Orduyu yürüttüm. c. (Beylere) “Askerleri atlara bindirin!” dedim. ç. Ak Termel (ırmağını böylece) geçerek zaman kazandım. d. (Askerleri) at üzerine bindirip karları söktüm. e. Yukarıya doğru, atları yedeğe alarak, yaya vaziyette ağaçlara tutuna tutuna (askerleri) dağa ağdırdım. f. Öncü askerleri (T K 1) (karları) yoğururcasına yürütüp ormanla kaplı doruğu aştık. g. (Ondan sonra) Yuvarlan-arak indik. (T K 2)’

(4ç)’de, (1c) ve (3g) tümcelerinde olduğu gibi, {-(I)l-} biçimbirimini almış tiril- ‘diril-, canlan-’ eylemi bulunmaktadır.

(4) a. Ü]çünç [Çuş baş-ın-ta sü]ŋüş-dü-m. üçüncü Çuş baş-3.TK-BUL savaş-GEÇ-1.TK

b. Türk bodun adak kamşat-tı, yablak (BK D 30) bol-taçı er-ti. Türk halk ayak sendele-GEÇ fena ol-GEL i-GEÇ c. Oz-a yañ-a kel-iğme sü-si-n ağıt-tı-m.

geç-UL dağıt-ULAÇ gel-OR sü-3.TK-BED kaçırt-GEÇ-1.TK

ç. Üküş öl-teçi anta tir-il-ti. (BK D 31) çok öl-OR orada yaşa-ORTA-GEÇ

‘a. Üçüncü olarak Çuş (ırmağı) başında savaştım. b. Türk halkının ayağı sendeledi, fena (BK D 30) olacak idi. c. (Saflarımızı) yarıp dağıtarak gelen ordusunu (geri) püskürttüm. ç. (Bu sayede) pek çok ölecek (kişi) hayatta kal-dı. (BK D 31)’

Tiril- eylemi, *tµr- ‘yaşa-, hayatta ol-’ gibi bir eylemden türemiş olmalıdır (Tekin 2003: 94). (4ç)’de tiril- ‘diril-, hayatta kal-’ eylemi, (1c)’deki adrıl- eylemi gibi dönüşlülük işlevine sahip bir yüklem gibi görünmektedir. Tiril- eyleminin adrıl- eylemi gibi etken biçimi Orhon yazıtlarında kullanılmamıştır. Zaten *tµr- ‘yaşa-, hayatta ol-’ eylemi de günümüz ‘Ali ölmedi, yaşıyor’ tümcesinde olduğu gibi, Erek anlambilimsel rolü yüklenemeyen, sözdizimsel ifadeyle de geçişsiz olan bir özelliğe sahip olmalıdır. Ayrıca, (4ç)’deki tümcede yer alan *tµr- ‘yaşa-, hayatta ol-’ kökünden türemiş eylem açık ve etkin bir Kılıcı içermez4. Dolayısıyla, (4ç) tümcesi dönüşlü olarak da değerlendirilemez. O halde, (4ç)’nin yükleminde kullanılan {-(I)l- } biçimbiriminin işlevi için nasıl bir tanımlama ve açıklama yapılabilir? Bu sorunun yanıtını (5ç) tümcesiyle karşılaştırmalı olarak vermeye çalışmak daha açıklayıcı olacaktır. (5ç)’de, kan ve sü (han ve ordu), *tēr- ‘topla-, derle-’ hem eylemi gerçekleştirmekte hem de eylemden etkilenmektedir.

(5) a. Kün yeme tün yeme yelü bar-dı-mız.

gündüz ve gece dahi (atı) dört nala sür-UL var-GEÇ-1.TKOK GFRŞ

b. Kırkız-ığ u-ka bas-dı-mız. (T K 3) Kırgız-BED uyku-BUL Bas-GEÇ-1.ÇL

c. [U-sı]-n süŋüğ-ün aç-dı-mız. Uyku-3.TK-BED mızrak-AR aç-GEÇ-1.ÇL ç. Kan-ı süs-i ter-il-miş.

d. Süŋüş-dü-miz, sanç-dı-mız. savaş-GEÇ-1.ÇL mızrakla-GEÇ-1.ÇL e. Kan-ı-n öl-ür-tü-miz.

han-3.TK-BED öl-ETR-GEÇ-1.ÇL

f. Kağan-ka Kırkız bodun-ı içik-di, yükün-ti. (T K 4) kağan-BUL Kırgız halk-3.TK bağımlı ol-GEÇ boyun eğ-GEÇ

‘a. Gece gündüz dört nala gittik. b. Kırgızları uykuda iken bastık. (T K 3) c. (Uykuları)nı mızraklarımızla açtık. ç. (Bu arada) Hanları ve orduları toparlan-mış. d. Savaştık, mızrakladık. e. Hanlarını öldürdük. f. Kırgız halkı kağana teslim oldu, boyun eğdi. (T K 4)’

(4ç) tümcesinde yer alan tiril- ‘hayatta kaldı, dirildi’ eylemi, (5ç)’den daha farklı bir işleve sahip gibi görünmektedir. (4ç)’deki kullanımda, {-(I)l-} biçimbirimi, *tµr- ‘yaşa-, hayatta ol-’ eylemini yeniden Erek yüklenemeyen bir eylem haline getirmiştir. Dolayısıyla, (4ç)’deki tiril- eylemini türeten {-(I)l-} biçimbiriminin dönüşlülük dışında farklı bir işlev yüklendiği söylenebilir. (4ç)’deki tümcenin öznesi bir Kılıcı değildir; tiril- eylemini gerçekleştiren gizil bir güç (Force) vardır. Metin bağlamına bakıldığında, her ne kadar, ölecek pek çok kişinin hayatta kalması, Bilge Kağanın başarılarına bağlanmış olsa da, hayat kal- eyleminin oluşumu Bilge Kağanın başarılarıyla doğrudan ilişkili değildir. (4ç)’deki kullanım, kendi kendine oluşum açısından (6)’daki günümüz Türkçesinin kullanımına benzemektedir:

(6) Ağaç devril-di.

(6) tümcesinde de devrildi yükleminin içinde bulunduğu tümcenin öznesi, (4ç)’den farklı olarak, [+canlı] özellikli ve eylemin Kılıcısı gibi duran bir varlığa gönderimde bulunmamaktadır. Devril- eyleminden Etkilenen ağaç, eylemi gerçekleştiren değildir. Dolayısıyla (6)’daki yüklemin dönüşlülük bildirdiği söylenemez. Ayrıca (6), Ali ağacı devirdi, gibi etken bir tümcenin edilgen biçimi de değildir; çünkü (6)’da kendi kendine gerçekleşen bir hareket söz konusudur. O halde (4ç) ve (6) tümcelerindeki eylemleri türeten {-(I)l-} biçimbiriminin dönüşlülük veya edilgenlik gibi bir işleve sahip olmadığı, erken bir gözlem olarak, orta çatı işlevini taşıyan bir biçimbirim olduğu söylenebilir. Bunun nedeni, {-(I)l-} biçimbiriminin edilgenlikle dönüşlülüğün kesiştiği bir işlevi kodluyor olmasıdır. Yani, (4ç)’de, diril- (‘tiril-’) eylemini Türk halkı (‘Türk bodun’) kendi istemiyle gerçekleştirseydi, (4ç) tümcesi için dönüşlü,

yine diril- eylemini gerçekleştiren, Türk halkını dirilten belli bir Kılıcı olsaydı (4ç) tümcesi için edilgen denebilirdi. Ancak, (4ç) ve (6) karşılaştırıldığında Özne konumundaki üyelerin gönderimde bulunduğu varlıkların arasında fark vardır. (4ç)’de [+canlı] ve [+insan] özellikli bir varlığa (Türk bodun ‘Türk halkı’) gönderme yapan bir üye Özne konumundayken (6)’da [-canlı] ve [-insan] özellikli bir üye Özne konumundadır. Özne konumundaki üyelerin bu farklı özellikleri, (4ç) ve (6) tümcelerini çatı anlamı açısından farklılaştırmaktadır. (4ç)’de yüklemleme çerçevesinde belirtilen olay durumlarında, Özne konumundaki üyenin etkisi veya katkısı olasılık içerisindedir. Ancak, (6)’da Özne konumundaki ağacın yüklemleme çerçevesinde belirtilen olay durumlarına etkisi olabilmesi söz konusu değildir. Aslında, (4ç), edilgenlik ve dönüşlülük işlevinin gerçekten de tam ortasında durmaktadır. Erdem (2000), (1c), (4ç) ve (5ç) tümcelerinin edilgen olamayacağını, çünkü her üç tümcede de işi yapan gerçek öznenin yer aldığını ( (1c) ve (4ç)’te Türk bodun ‘Türk halkı’, (5ç)’te kanı süsi ‘hanları ve orduları’) belirtmektedir. Erdem, (1c) ve (5ç) tümcelerinin edilgenden çok dönüşlü/orta işlevinde kullanıldıklarını, bundan dolayı edilgenleştirilemeyeceklerini veya edilgen bir anlam kazanamayacaklarını söylemektedir (2000: 180). Erdem’in örnekleri içerisinde (4ç) yok. Ancak, Erdem’in, genel olarak, Orhon Türkçesinde yer alan (1c), (4ç) ve (5ç) gibi tümceleri dönüşlü/orta biçiminde işlevsel bir çakışmayla tanımladığını söyleyebiliriz.

Sonuç olarak, (1c), (3g), (4ç), (5ç)’de verilen Orhon Türkçesi tümcelerinde {-(I)l-} biçimbiri almış yüklemlerin, edilgenlik işlevi yüklenmediği gibi bir çıkarıma ulaşılabilir. Tekin, Orhon Türkçesinde {-(I)l-} biçimbiriminin kullanıldığı eylemleri göstermiş ve bu biçimbirimin edilgen çatı eki olduğunu söylemişse de nedenini örnek tümce ya da metin parçalarından yola çıkarak açıklamamıştır (2003: 94). (1c), (3g), (5ç),’deki Köktürkçe tümceler dönüşlülük bildirirken (4ç) tümcesi dönüşlülük bildirmemektedir. Bu nedenle, (4ç) tümcesinde {-(I)l-} biçimbiriminin almış tiril- eyleminin orta çatı işlevi gördüğü söylenebilir.

Belgede Türkçede edilgenlik (sayfa 195-200)