• Sonuç bulunamadı

Organik Karbon’un Baraj Gölü Tabanındaki Mekânsal ve Dikey Dağılışı

6. BULGULAR VE YORUMLAR

6.1. Organik Karbon’un Baraj Gölü Tabanındaki Mekânsal ve Dikey Dağılışı

Deniz ve tatlı su ekosistemleri dünyadaki en büyük organik madde depolarıdır ve toplam organik karbonun %20’sini depolamaktadır (Siegenthaler ve Sarmiento, 1993). Doğal seviyelerdeki organik karbon konsantrasyonu ekosistem ve canlı yaşamı için zararlı olmazken, evsel ve endüstriyel kaynaklı antropojenik girdiler sulak alan çökellerinde, tarım topraklarında, şehirsel alanlar ve kıyı bölgelerinde ekolojik riske neden olmaktadır (Xue, vd., 2019). Organik kökenli kirleticiler girdikleri sulak alanlardaki çözünmüş oksijeni tüketerek diğer canlıların yaşam imkânlarını kısıtlamakta ve organik madde birikimine neden olmaktadır (Folger, 1974).

Ekosistemdeki organik madde miktarının tespit edilmesi için kullanılan en önemli metotlardan birisi Walkley Black Titrasyon Yöntemi’dir (Walkley ve Black, 1934; Walkley, 1935; Walkley, 1947). Baraj gölleri yapay sulak alanlar oldukları için yüzölçümleri genel olarak doğal sulak alanlara göre küçüktür. Bu durum baraj gölü çökellerinde organik karbon konsantrasyonunu arttırmaktadır. Büyük göller çoğunlukla oligotrofiktir, bu nedenle organik karbon konsantrasyonu düşüktür. Çünkü, büyük göllerde çökelme hızı küçük göllere göre beş kat daha yavaştır (Turcg, vd., 2002). Sulak alan çökellerinde biriken organik maddeler genellikle otokton ve allokton kaynaklıdır. Otokton kaynaklı organik maddeler sulak alan içerisindeki fitaplanktonlar tarafından üretilirken allokton kaynaklılar havzadaki karasal kökenli bitkiler ve makrofitler tarafından üretilmektedir (Meyers ve Teranes, 2001).

Sulak alanların yakınındaki yerleşmelerden gerçekleştirilen atık su deşarjı organik ve inorganik madde zenginleşmesinin önemli kaynaklarındandır (Kükrer,

oynamaktadır. Organik maddelere bağlanan metaller havza içerisinden akarsular tarafından taşınarak sulak alanlara deşarj edilmektedir (Zhang, 2016). Doğal su kaynaklarında ortaya çıkan organik kirleticiler ve ekolojik risk tehlikesi ekosistemde yaşayan canlılar ile birlikte besin zinciri yoluyla insanları da tehdit etmektedir. Ancak yapay su kaynakları olan barajlarda yaşanması muhtemel ekolojik risk besin zincirinden çok daha hızlı şekilde su şebekesi yoluyla doğrudan insanları etkileyecek düzeydedir.

Çalışma kapsamında elde edilen bulgulara göre; organik karbon konsantrasyonunun baraj gölü tabanında homojen bir dağılış göstermediği tespit edilmiştir. Organik karbon konsantrasyonunun mekânsal dağılışı incelendiğinde; Çınarlı Dere, Koca Çay ve Kille Çayı ağzı ile 11. 13. 24. örnekleme noktalarında en yüksek değer tespit edilmiştir (Şekil 56). Bağırsak Dere ağzı ve barajın iç kesimlerinin genelinde düşük organik karbon konsantrasyonu tespit edilmiştir. Mekânsal dağılışa göre organik karbon baraj gölüne havza içerisinden Çınarlı Dere, Koca Çay ve Kille Çayı tarafından taşınmaktadır. Bağırsak Dere’nin düşük seviyede organik karbon deşarj etmesi baraj tabanındaki ortalama organik karbon konsantrasyonunun bir miktar azalmasını etkilemiş olabilir. Organik karbon konsantrasyonunun akarsu ağızlarında yoğunlaşması muhtemel kaynağın karasal kökenli olduğu fikrini desteklemektedir. Akarsu girdisi olmayan örnekleme noktalarındaki yüksek konsantrasyon değerlerinin muhtemel kaynağı bitki ve organizma kalıntılarıdır.

Box Whisker Diyagramı verilerine göre baraj tabanında ortama organik karbon konsantrasyonu %1.5 seviyelerindedir. Akarsu ağızlarında yüksek konsantrasyona ulaşan organik karbon allokton kökenlidir. Ancak baraj gölünde akarsu girdisi olmayan noktalar olan 11. 13. ve 24. örnekleme noktalarında diğer alanlara göre yüksek organik karbon konsantrasyonu tespit edilmiştir (Şekil 56). Bu durum sahanın eski topografya haritalarının incelenmesi ve arazi çalışmalarında yapılan görüşmeler sonrasında açıklık kazanmıştır. 11. 13. ve 24. örnekleme noktalarının bulunduğu alanda baraj yapılmadan önce Selimiye ve İnkaya kırsal mahalleleri ile kırsal mahallelerin tarım arazisi ve meraları yer almaktadır (Şekil 37). Baraj yapımından sonra sular altında kalan kırsal mahalleler ile bunlara ait mera ve tarım alanlarının organik kalıntılarının bu bölgede organik karbon konsantrasyonunun yüksek çıkmasına neden olduğu tahmin edilmektedir. Akarsu girdisi olmayan noktalardaki organik karbonun muhtemel kaynağının otokton

kökenli olduğu düşünülmektedir. Baraj gölünde 18. örnekleme noktasından alınan 63 cm uzunluğundaki karot içerisinde organik karbon konsantrasyonunun dikey dağılışı incelendiğinde; düzenli bir artış ya da azalma eğilimi tespit edilmemiştir. Karot içerisinde organik karbon en yüksek 5 – 10 cm, en düşük 55 – 60 cm dilimlerinde tespit edilmiştir (Şekil 57). Organik karbonun karot tabanında en düşük, yüzeye yakın dilimlerde ise maksimum konsantrasyona ulaşması oldukça dikkat çekmektedir. Bu durum havza içerisinde son yıllarda organik kökenli kirleticilerin artış eğiliminde olduğu ihtimalini ortaya çıkarmaktadır.

Şekil 56. Organik Karbon Konsantrasyonunun Baraj Gölü Tabanındaki Mekânsal Dağılışı İkizcetepeler Baraj Gölü’nde organik karbon konsantrasyonu yüzey çökeli örneklerinde %0.11 - 3.0, karot örneklerinde %0.4 – 3.2 arasında değişmektedir (Şekil 57 ve 58). Mevcut literatürdeki bazı çalışmalardan elde edilen bulgulara göre bir değerlendirme yapıldığında; İkizcetepeler Baraj Gölü yüzey çökeli örneklerinde tespit edilen minimum organik karbon konsantrasyonu Sarbsko ve Tortum Gölü

Şekil 57. Organik Karbon Konsantrasyonunun Karottaki Dikey Dağılışı (Orijinal)

Maksimum organik karbon konsantrasyonuna göre bir karşılaştırma yapıldığında; İkizcetepeler Baraj Gölü’nde tespit edilen organik karbon konsantrasyonu Çıldır ve Tortum Gölü dışındaki bütün göllerden oldukça düşük seviyededir (Fural, Kükrer, vd., 2019). Uzunçayır Barajı 2003 yılında işletmeye açılmış ve 17 yıldır kullanılmaktadır. Buna rağmen Uzunçayır Barajı’nın organik karbon konsantrasyonu İkizcetepeler Baraj Gölünden yüksektir. Bu durum; baraj gölünde ciddi seviyelerde organik madde üretiminin olmadığına, akarsular tarafından havza içerisinden taşınan organik maddelerin kirletici özellik taşımadığını ve baraj gölü genelinde organik kökenli ekolojik risk tehlikesi bulunmadığını göstermektedir.

Çizelge 5. Literatürdeki Bazı Çalışmalarda Tespit Edilen Organik Karbon Konsantrasyonu

Lokasyon OC (%) Referans İkizcetepeler B. 0.11 – 3.0 Fural, vd., 2019 Çıldır Gölü 0.15 - 2.5 Kükrer, 2015 Aygır Gölü 0.34 - 13.9 Kükrer, 2018 Aktaş Gölü 0.13 - 9.8 Kükrer, 2017 Tortum Gölü 0.0 - 0.5 Kükrer, 2017

Uzunçayır Barajı 4.2 - 8.3 Kutlu, 2018

Sarbsko Gölü 0.3 -18.5 Wosky, 2011

Caohia Gölü 8 - 25 Jiang vd., 2018

Wujiangdu Gölü 20 - 42 Jiang vd., 2018

Honfong Gölü 15 - 24 Jiang vd., 2018

Biwa Gölü 10.2 – 20 Ishiwatari vd., 2008

Not: İkizcetepeler Baraj Gölü 1991, Uzunçayır Baraj Gölü 2003 yılında

işletilmeye başlanmıştır.

6.2. Klorofil Bozunma Ürünleri’nin Baraj Gölü Tabanındaki Mekânsal