• Sonuç bulunamadı

Olgu, bilimsel anlamda ölçülmesi, tanımlanması mümkün olan, gerek akıl, gerek duyu gerekse her ikisi tarafından fark edilen, nesnel, yoruma açık olmayan ve süreç belirten bir kavram olarak tanımlanmaktadır. Olgu öznel ve yorumlanabilir olmadığı için, aynı zamanda ölçülen niceliksel bir tanıma sahip olduğundan, değerle iç içe olsa dahi belli bir noktada ayrım kaçınılmaz görülmektedir. “Olgu ile genellikle, tecrübe dünyamızda duyularla algılanan; olması gereken değil de olan, gözlemlenilmekte olan durumlar; dıĢ dünyada gerçekliği olan; olup bitmekte olan Ģeyler anlaĢılır.”193

Olgu ile değer ya da olan ile olması gereken arasındaki ayrım, felsefe tarihinde eski metafizik ayrımlardan biri olarak görülmektedir. Olgu ile değer ya da olan ile olması gereken ayrımının temelinde, değerlerin ontolojik olarak farklı bir yapıya sahip oldukları ön kabulü bulunmaktadır. Bu bağlamda değerler; taĢların, ırmakların, ağaçların vb. kaba olguların dünyasın da bulunmazlar.194

Aksi durumda kaba olgular dünyasında basit bir kısmı oluĢtururlardı. Oysaki değerler çok kıymetli ve kemikleĢmiĢ tutum ve davranıĢlarda kendini bulduğu gibi,

192 Cevizci, Felsefe Ansiklopedisi, c. 4, s.62. 193 Recep Kılıç, Olgu ve Değer Problemi, s.358. 194

değerlerin değiĢimi, ya da anlamı çok uzun süreçlerde farklılaĢır veya yerini baĢka değerlere bırakır. Ancak en öznel duruĢlardan, toplumun ya da kültürlerin değer anlayıĢlarına kadar, yani çoğunluğun değer kabullerine kadar kemikleĢen değer anlayıĢı veya benimsenen değerler bütünlüğü uzun soluklarda değiĢtiği ya da anlam farklılığına uğradığı gibi, bu değerler bütünlüğünün benimsenmesi de bir o kadar uzun süreçler gerektirmektedir.

Değerler, olgular ile ayrıdır ya da ayrı olmalıdır yoksa kaba olgular dünyasının bir parçası olacaktır anlayıĢının yanında, olgu ile değer ya da varlık ile değer birbirlerine içten bağlıdır anlayıĢı da hâkim olacaktır. Aslında olgu ile değer bir anlam kazanma ve ya aynı olgunun farklı öznel değerlerce karĢılanması olarak düĢünülebilir. Örneğin bir Ģehrin barajlarının dolması için ihtiyaç duyduğu yağmur suyu ile aynı Ģehrin ekin sahibi olan ve ekinine düĢecek olan yağmur suyunu bekleyen çiftçisinin ihtiyacı bir olmayabilir. Bu yüzden barajı dolduran yağmurun metre küpü, tarım arazilerini sular altında bıraktığında çiftçi mağduriyeti kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla Ģehir halkı ile Ģehrin çiftçileri aynı metre küp yağmur için farklı değerlendirme yapacaktır. Dolayısıyla yağmurun metre küpü bir olgu olarak, çiftçi ve Ģehir halkı arasında farklı anlamlara gelen bir değere tabi olacaktır.

Olay ve olgu üzerine iyi ve kötü olarak verdiğimiz yargılar, o olayı ve olguyu değerli veya değersiz yapar. Olgu kendi baĢına bir değer yargısı taĢımaz. Onu inceleyen, gözleyen ve yorumlayan tarafından değerli veya değersiz yapılır. Olgu ve değer yargısı bu açıdan birbiriyle aynı değil, farklı iki kavramdır.195

Bu yüzden bizim günlük hayatımızdaki değerlendirmelerimiz genellikle değer yargıları ile ilintili olmaktadır. Bir varlığı ya da olayı, salt olgu objesi olarak değerlendirmek, bilim dünyasında mümkün gibidir. Bu yanında söz konusu nesne ya da olgu, salt sanatın konusu ise, bu bağlamda ortaya konan yargılar, günlük kaygılardan ve faydaya yönelik değerlendirmelerden uzaktır. Bu durumda sanatsal bir nesne ya da olgu, estetik duyarlıkla ele alınır. Dolayısıyla haz sağlama durumuna göre değer biçilen ve bilimlere konu olan olgu durumu tamamen bir tarafa bırakılmıĢ olur.196

195

Çüçen, Felsefeye Giriş, s.253.

196

Olgunun bilimselliği, nesne o olması, bir değer taĢıması varsayımı ona bir anlam yüklemektedir veya bilimsel çerçevenin dıĢında ya anlamsızdır ya da anlamsız değilse, farklı bir anlamdadır. Diğer taraftan varsayımlarla olguların önem sıraları haliyle değerleri de değiĢir. Örneğin simetrik evren ya da matematiksel düzenlilik güzeldir. Farklı zihinlerin farklı bakıĢ açıları, olguya ve nesneye yönelimleri, olgu-değer iliĢkisini, olgunun değeri bağlamında etkileyecektir. Olguyla değer, belki de sırf o olgu kendisini gören, keĢfeden, kavrayan ona dikkat eden zihin, olguyu odağa aldığı için yan yanadır ve birbirine bağlıdır. Bu ayrılamayacakları anlamına gelmeyebilir, fakat onları ancak baĢka bir zihin, baĢka bir takım varsayımlarla düĢünen bir zihin, farklı gerekçelerle ayırabilecektir; bu kez yeni gerekçelerle, inançlarla ve beğenilerle ya olgunun değeri düĢecek ya da önceden olgu olarak kabul edilen Ģey tümüyle ortadan kalkacak ve baĢka olgu değer iliĢkileri kurulacaktır.197

Değer kavramı ve türleri olan değerlendirme, değerleme, değer biçme vb. pek çok tanım, değeri ontolojik olarak tartıĢmayı içerir. Bunun yanında değerin salt kendinde var oluĢu ile öznenin yönelimi doğrultusunda oluĢabilecek keĢif ile iliĢkisini değerlendirmek değerin kaynağına yönelik bir baĢka değerlendirmeyi içerir. Değerde görecelik ve mutlakçılık ayrımına geçmeden, değer ve olgu ayrımında aĢkınlık ve içkinlik bağlamında ontolojik bir varsayım ele alınabilir.

Değer kavramının kendinde özsel bir var oluĢa sahip olduğu varsayımından “anlaĢılıyor ki değer Ģuura göre aĢkındır. Dolayısıyla Ģuurun kaybolması halinde bile, o var oluĢunu korur.”198

Öznenin değeri keĢfi sırasında anlamlandırması ile bir değerlendirme eylemi değerin Ģuura göre aĢkın bir varlık olarak, değerlendirme ile tespitini açığa çıkarır. Dolayısıyla değerlendirme, aĢkın olan ile içkin olan arasında yani değer ile Ģuurun onu keĢfi sırasında gizil olan değerlendirme eylemi arasında bir sürece tabidir. Olgu için bir aĢkınlıktan söz etmek, onun bilimsel kalıplar içindeki tanımı gereği mümkün görünmemektedir.

BaĢka bir deyiĢle, olgusal hükümlerle değer hükümlerinin ayrı olabileceğini gösteren olgu-değer farklılığının ontolojik olduğu düĢünülmektedir. Olgu-değer çeliĢkisi fikrinin, genellikle sadece olgusal yargıların ifade ettiği fikirleri göstermek için kullanıldığı düĢünülür. Ancak değer yargıları biliĢsel değildir.

197 Halil Turan, Olgu, Değer ve Kuram-Yükümlülük, s.85. 198

Olgu-değer çeliĢkisi, olgu değer ayrımının idrak edilmesine dayanır. Bu da değer yargısı objeleri olduğu düĢünülenin (yani indirgenemez iyilik ve kötülük) bir kanıtla desteklenmiĢ olmadığı ya da olamadığı hususudur.‟199

“ĠĢte olgu değer problemi, olgu

ile değer arasındaki bu ontolojik farktan kaynaklanır.”200