• Sonuç bulunamadı

1. İNTİHAR VE TRAVMA SONRASI GELİŞİM

1.6. Travma Sonrası Gelişim İle İlişkili Faktörler

1.6.2. Olayla İlişkili Ruminasyonlar ve Travma Sonrası Gelişim

Ruminasyon teriminin, özellikle depresyon ve TSSB ile ilgili klinik alanyazında olumsuz bir anlama sahip olduğu görülmektedir. Buradaki ruminasyon kavramı, kişinin semptomları ile ilgili kendine odaklanan olumsuz düşünme tarzını (Nolen-Hoeksema vd., 1997) ifade etmektedir ve endişeyle ilişkili olarak (Ehring vd., 2008; Michael vd., 2007) tanımlanmaktadır. Genel olarak ruminasyonlar; kişinin bir olay ya da durumla ilgili yineleyen biçimde düşündüğü bir tür bilişsel geviş getirme olarak tarif edilmektedir (Tedeschi ve Calhoun, 2004).

Yüksek düzeyde stresli yaşam olaylarının ortaya çıkardığı ruminatif düşüncelerin farklı türlerde olabileceği belirtilmektedir. İstemsiz/girici tarzda olan ruminatif düşünceler genellikle istenmediği halde zihne gelir ve kişiye sıkıntı veren semptomlarla ilişkilidir. Buna karşın anlam yaratmaya, sorun çözmeye ve hatırlamaya odaklanan daha kontrollü ruminatif düşünceler de tarif edilmektedir. Bu tür ruminasyonların daha bilinçli şekilde ortaya çıktığı, araçsal bir işlevinin olduğu ve doğrudan çevresel ipuçlarından kaynaklanmadığı belirtilmektedir (Martin ve Tesser, 1996).

Belirli ruminasyon türleri ile olumsuz duygudurum ve depresif belirtiler arasındaki ilişkiyi ortaya koyan onlarca kanıt bulunmasına rağmen yineleyen şekilde düşünmenin TSG’

yi başlatan bilişsel işlemleme süreci ile de ilişkili olduğu öne sürülmektedir (Tedeschi ve Calhoun, 2004). Bu nedenle depresif durumlarla ilişkili ruminasyonların TSG ile ilişkili ruminasyonlardan farklı olması beklenmektedir.

Olayla ilişkili ruminasyonlar bir amaca ulaşmayı, ulaşılamayan amaçlarla ilgili tutarsızlığı ya da var olan şemalarla meydana gelen olaylar arasındaki uyuşmazlığı kapsamaktadır. Tedeschi ve Calhoun (2004) tarafından önerilen gelişim modelinde; yaşanan travmatik olayın kişilerin dünyayı anlamlandırmalarını sağlayan şemalarını ve temel varsayımlarını sarstığı ve yeni şemalar, amaçlar ve anlamlar yaratma sürecini başlattığı vurgulanmaktadır. Dolayısıyla travmanın ardından daha önce olası olan bir hedef artık mümkün olmayabilir ya da daha önce doğru görünen bir dünya görüşü ya da inanç artık kişiye doğru gelmeyebilir.

Tedeschi ve Calhoun (2004) olayla ilişkili yineleyen düşünceleri tarif etmek için

bilişsel işlemleme (cognitive processing) terimini kullanmaktadır. Travmatik bir olay yaşayan

kişiler, ulaşılamayan amaçlar ya da mevcut şemaları ile yaşanan olaylar arasındaki tutarsızlıklar hakkında derinlemesine düşündükleri için travma öncesine ve sonrasına ilişkin bir travma öyküsü geliştirmektedirler (McAdams, 1993; McAdams vd., 2001; Tedeschi ve Calhoun, 1995). Bu bilişsel işlem süreci ulaşılamaz hedeflerden ya da travma gerçeği ile uyuşmayan dünya görüşünden uzaklaşarak, yeni hedefler ve dünya görüşleri oluşturmaya dolayısıyla TSG’ ye olanak sağlamaktadır (Tedeschi ve Calhoun, 2004).

Tedeschi ve Calhoun (2004) TSG ile ilgili süreci anlamak için istemsiz/girici ve istemli/amaçlı olmak üzere iki temel ruminasyon türünü ayırt etmenin önemli olduğunu ve ruminasyonların olumsuz içeriğine odaklanmadan daha nesnel bir şekilde değerlendirmenin TSG’ deki rolünü anlamaya yardımcı olacağı ileri sürmektedir. Olayla ilişkili ruminasyonların başlangıçta istemsiz/girici ve oldukça rahatsız edici olduğu bildirilmektedir. İstemsiz/girici nitelikteki ruminasyonlar istemediği halde kişinin zihnini bir anlamda istila eden olayla ilgili sıkıntı verici düşünceler olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte tüm ruminasyon türlerinin olumsuz olmadığı ve bazı istemsiz/girici ruminasyonların yaşanan olaylar karşısında oldukça doğal ve beklendik tepkiler olduğu belirtilmektedir (Tedeschi ve Calhoun, 2004; Cann vd., 2011). Olayın üzerinden bir süre geçtikten sonra istemsiz/girici ruminasyonların yerini travmatik yaşantıyı anlamaya ve yeniden yapılandırmaya yönelik istemli/amaca yönelik ruminasyonların aldığı belirtilmektedir (Tedeschi ve Calhoun, 1995). İstemli/amaca yönelik ruminasyonların daha çok niyetli bir şekilde ortaya çıktığı, olayı ve

olayın sonuçlarını anlamlandırmaya çalışmayla ilgili olduğu öne sürülmektedir (Tedeschi ve Calhoun, 2004; Cann vd., 2011).

Yüksek düzeyde stresli bir yaşam olayının ardından ortaya çıkan sonuçların etkisinde istemsiz/girici ve istemli/amaca yönelik ruminasyonların farklı rollerinin olduğu belirtilmektedir (Calhoun vd., 2010). Bu iki ruminatif düşünce tarzını inceleyen sınırlı görgül kanıtlara rağmen elde edilen bulgular istemsiz/girici ve istemli/amaca yönelik ruminasyonlar arasındaki ayrımın önemli olduğunu göstermektedir. Araştırmalar farklı ruminatif düşünce tarzlarının TSG ve TSSB ile ilişkilerinin de farklı olduğunu ortaya koymuştur. Olayla ilişkili istemli/amaca yönelik ruminasyonların daha çok TSG ile ilişkili olduğu bulunurken olayla ilişkili istemsiz/girici ruminasyonların daha çok TSSB ile ilişkili olduğu bulunmuştur (Affleck ve Tennen, 1996; Calhoun vd., 2000; Cann vd., 2010; Taku vd., 2008). İstemsiz/girici ruminasyonlar, kişiyi yaşadığı stresli olayı anlamlandırmaya yönlendiren bir öncül işlevi gördüğü için istemli/amaca yönelik ruminasyonları yordayacağı varsayılmaktadır (Calhoun vd., 2010).

Stockton vd. (2011) geçmiş bir travmatik yaşantıyla ilgili istemsiz/girici ve istemli/amaca yönelik ruminasyonların TSG ile ilişkisini incelemişlerdir. İstemsiz/girici türdeki ruminasyonların travmanın ardından ortaya çıkan olumsuz değişimlerle ilişkili verimsiz bir bilişsel işlem süreci olduğu ve gelişimle ilişkili olmadığı görülmüştür. Buna karşın istemli/amaca yönelik ruminasyonların TSG ile ilişkili daha verimli bir bilişsel işlem süreci olduğu bulunmuştur. Ayrıca istemli/amaçlı ruminasyonların olayı anlamaya çalışma ve travmatik yaşantıdan ders çıkarmayla ilgili yönünün, olay hakkında derinlemesine düşünmeyle ilgili yönüne kıyasla TSG ile daha güçlü bir ilişkisinin olduğu anlaşılmıştır.

Meme kanseri tanısı alan 170 kadınla yürütülen bir diğer çalışmada dikkat yanlılığı, kanserle ilişkili ruminasyonlar, TSSB semptomları ve TSG arasındaki ilişki araştırılmıştır. Olumsuz dikkat yanlılığının ve kanserle ilişkili olumsuz ruminasyonların TSSB semptomları ile pozitif; ancak TSG ile negatif yönde ilişkili olduğu görülmüştür. Diğer taraftan olumlu dikkat yanlılığının ve kanserle ilişkili olumlu ruminasyonların TSG ile pozitif yönde ilişkili olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma kapsamında kanserle ilişkili ruminasyonların aracılık rolü de incelenmiştir. Bulgular olumsuz dikkat yanlılığı ve TSSB semptomları arasındaki ilişkide kanserle ilişkili olumsuz ruminasyonların kısmı aracı rolünün olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte olumlu dikkat yanlılığı ve TSG arasındaki ilişkide ise kanserle ilişkili olumlu ruminasyonların kısmı aracılık rolünün olduğu görülmüştür (Chan vd., 2011). Herhangi bir

kanser tanısı alan 313 kişiyle yapılan bir başka çalışmada istemli/amaçlı ruminasyonların TSG ile ilişkili olduğu bulunurken; yaşam amacıyla ilgili ruminatif düşüncelerin ve istemsiz/girici ruminasyonların yaşanan sıkıntıyla ilişkili olduğu bulunmuştur (Morris ve Shakespeare-Finch, 2011).

Deprem yaşantısının ardından ortaokul öğrencileriyle yürütülen bir başka çalışmada olayla ilişkili ruminasyonlar, TSSB semptomları ve TSG arasındaki ilişki incelenmiştir. TSSB semptomlarının ve TSG’ nin farklı bilişsel süreçlerden etkilendiği belirlenmiştir. Uzun vadede istemsiz/girici ruminasyonların TSSB semptomları ilişkili olduğu; ancak istemli/amaçlı ruminasyonların TSG’ yi ortaya çıkardığı görülmüştür (Zhou ve Wu, 2016).

Triplett vd. (2012), farklı travmatik deneyimleri olan üniversite öğrencileriyle yürüttükleri bir çalışmada, yaşam doyumunu ve TSG’ yi açıklamaya yönelik bir model önermişlerdir. Modelde temel inançların sarsılmasının hem istemsiz/girici hem de istemli/amaçlı ruminasyonlara yol açtığı ve girici ruminasyonların istemli/amaçlı ruminasyonları başlatmaya hizmet etiği görülmektedir. Modelde istemli/amaçlı ruminasyonlar TSG’ yi yordarken istemsiz/girici ruminasyonların TSSB’ yi yordadığı bulunmuştur. Bu nedenle daha önceki araştırmalarda da (Cann vd., 2011; Cann vd., 2010; Taku vd., 2009), belirtildiği gibi farklı ruminasyon türlerinin farklı süreçlerle ilişkili olduğunu ayırt etmenin gerekli olduğu görülmektedir.

Taku vd. (2008) yakınlarını kaybeden Japon üniversite öğrencileriyle yaptıkları çalışmada ruminasyonların travmanın ardından yaşanan sıkıntı ve TSG sürecindeki rolünü araştırmışlardır. Kayıpla ilişkili istemsiz/girici ruminasyonların kişide duygusal sıkıntılara neden olduğu; ancak istemli/amaçlı ruminasyonların TSG’ yi yordadığı görülmüştür. Çocukluk ya da ergenlik döneminde ebeveynlerini kaybeden ergenler ve genç yetişkinlerle yapılan bir diğer çalışmada TSG’ nin yordayıcıları boylamsal olarak incelenmiştir. İstemsiz/girici düşüncelerin TSG’ nin herhangi bir boyutuyla anlamlı bir ilişkisinin olmadığı bulunmuştur (Wolchik vd., 2009).

Şili’ de 1973-1990 yılları arasında politik şiddete maruz kalan 251 kişiyle yürütülen bir başka çalışmada olayın etkisi ve TSG arasındaki ilişki de istemli/amaçlı ruminasyonların ve olayı olumlu şekilde yeniden değerlendirmenin aracılık rolüne bakılmıştır. Bulgular olayın etkisi ve TSG arasındaki ilişkide istemli/amaçlı ruminasyonların ve olayı olumlu şekilde yeniden değerlendirmenin aracı rolünün olduğunu göstermektedir (Cardenas vd., 2016).

Olayla ilişkili ruminasyonların TSG’ deki rolü kültürlerarası karşılaştırmalı çalışmalarda da incelenmiştir. Farklı travmatik yaşantıları olan Amerikalı ve Japon katılımcıların yer aldığı bir çalışmada ruminasyonların ve TSG arasındaki ilişkide bazı kültürel farklılıklar olduğu görülmüştür. Amerikalı katılımcılarda; daha yakın zamanda ortaya çıkan istemli/amaçlı ruminasyonların olayın hemen ardından ortaya çıkan istemli/amaçlı ruminasyonlara kıyasla TSG’ yi yordamada daha önemli olduğu bulunmuştur. Buna karşın Japon örneklemde; hem daha yakın zamanda ortaya çıkan hem de olayın hemen ardından ortaya çıkan istemli/amaçlı ruminasyonların TSG ile pozitif yönde ilişkili olduğu görülmüştür (Taku vd., 2009).

Türkiye’ de trafik kazası geçirmiş 234 yetişkinin yer aldığı bir çalışmada ruminasyonların TSS ve TSG ile ilişkisi araştırılmıştır. İstemsiz/girici ruminasyonlar TSS ile ilişkili bulunurken; istemli/amaçlı ruminsyonların TSG ile ilişkili olduğu gözlenmiştir (Kaçan, 2017). Trafik kazası geçiren kişilerle yapılan bir başka çalışmada; TSSB ve TSG’ yi yordayan faktörler incelenmiştir. Kazanın algılanan şiddetinin, çaresiz ve kaderci başa çıkma yöntemlerinin ve istemsiz/girici ruminasyonların TSSB’ yi yordadığı görülmüştür. Bununla birlikte problem odaklı başa çıkmanın ve istemli/amaçlı ruminasyonların ise TSG’ yi yordadığı bulunmuştur (Çağlayan, 2017).

Haselden (2014) yakın bir ilişkinin sona ermesinin ardından Türk ve Amerikalı üniversite öğrencilerinde TSG’ yi yordayan faktörleri incelemiştir. Her iki grupta da TSG’ yi yordayan değişkenlerin benzer olduğu görülmüştür. Kaygılı bağlanma örüntüsüne sahip bireylerde; istemli/amaçlı ruminasyonların, kendiliğe yönelik inançların sorgulanmasının, genel belirti düzeyinin ve aktif başa çıkmanın TSG’ yi anlamlı olarak yordadığı belirlenmiştir. Olayla ilişkili ruminasyonlar, TSSB ve TSG arasındaki ilişkileri inceleyen araştırmaların genel olarak birbirleriyle tutarlı bulgular ortaya koydukları görülmektedir. Buna göre istemsiz/girici tarzdaki ruminasyonların daha çok TSSB ile; ancak istemli/amaca yönelik ruminasyonların daha çok TSG ile ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Benzer şekilde Türkiye’ de yürütülen araştırmalar da bu bulguları desteleyen kanıtlar ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra ruminatif düşüncelerin TSG’ yi yordamadaki rolünün kültüre bağlı olarak farklılaşabileceği ileri sürülmektedir (Taku vd., 2009).