• Sonuç bulunamadı

2.8. Okuma Alışkanlığının Kazandırılması

2.8.1. Okuma Alışkanlığı Kazandırmada Ailenin Rolü

Çocuk doğduğu andan başlayarak kendisini bir sosyalleşme ortamında bulur. Çocuğun doğduğu andan itibaren, yaşamındaki en etkili sosyalleştirme

kurumu, ailesidir. Ailenin çocukla etkileşimi, çocuğun aile içindeki yerini belirler. Aile, çocuğun ilk sosyal deneyimlerini edindiği yerdir. Toplumun kültürel kalıplarını, değer yargılarını, alışkanlıklarını çocuk öncelikle ailede edinir (Bircan ve Tekin, 1989).

“Düzenli olarak tekrar edilen ve otomatikleşmiş davranışlar” olarak tanımlayabileceğimiz alışkanlıkların insan yaşamında edinilme sürecinin, abartılı bir anlatım gibi görünse de, dünyaya gelme ile başladığı, bebeklik döneminde öğrenildiği, çocukluk döneminde yerleştiği ve gençlik döneminde de pekiştirildiği söylenebilir. Diğer alışkanlıklar gibi okuma alışkanlığı da aynı süreçlerden geçerek edinilen, güçlendirilen ve pekiştirilen bir alışkanlıktır. Kuşkusuz toplumsal alışkanlıkların biyolojik alışkanlıklara göre daha zor ve uzun süreçte kazanıldığı ve korunduğu bilinmektedir. Çok güçlü bir biçimde yerleşmediğinde özellikle toplumsal nitelikli alışkanlıkların zayıflama ve hatta kaybedilme riski her zaman bulunmaktadır” (Yılmaz, 2009:136).

Okuma alışkanlığı; bireyin bir gereksinim ve zevk kaynağı olarak algıladığı okuma eylemini sürekli, düzenli bir biçimde ve eleştirel bir nitelikte gerçekleştirmesidir (Yılmaz, 2008). Bu alışkanlığın yerleşmesinde ve gelişmesinde birçok etken bulunmakta ancak bunların içinde en önemlisi çocuğun ailesi olmaktadır. Çocuk, okul öncesi dönemde sosyal bir birey olmayı öğrenirken davranışlarını kopya edeceği bir modele ihtiyaç duyar. Çünkü bu dönem çocukların başkalarını taklit etme eğilimini en yüksek olduğu evredir. Bu dönemde etkileşimde bulunulan doğru modeller, çocuğun kişisel, duygusal ve toplumsal gelişmesini olumlu yönde etkileyecektir (Yavuzer, 2002).

Dökmen (1994), çocukların ve gençlerin okuma sevgisi ve alışkanlığı

kazanmasında anne ve babanın rolünü “modelden öğrenme” ilkesi çerçevesinde değerlendirir. Tüm diğer alışkanlıklar gibi okuma alışkanlığı da özellikle küçük yaşlarda “modelden” öğrenilir. Çocukların ve gençlerin okuma alışkanlığına sahip bireyler olarak yetişmesini isteyen ailelerin, çocuklarına küçük yaşlardan itibaren kitap okuma konusunda model olmaları gerekmektedir.

“İster iyi, ister kötü olsun; bütün alışkanlıklar görmeden kazanılmaz. Sigara tiryakileri, alkolikler, esrarkeşler bu kötü alışkanlıklarını çevresinde gördükleri kişilerden kapmışlardır. Eğitimcilerimiz bu hususu gözden uzak tutmamalıdırlar. Mademki kötü alışkanlıklar görme yoluyla kolayca kapılmaktadır; öyleyse iyi alışkanlıklar da aynı yolla kolayca aşılanabilir. O halde öğrencisine okuma alışkanlığı kazandırmak isteyen öğretmenin yapacağı ilk iş kendi elinden kitabı eksik etmemek olacaktır. Çocuk, okulda öğretmeninin, mahallede arkadaşının, evde ana-babasının elinde kitap görebilse mesele zaten kalmayacaktır. Ama çocuğun ailesi okumuyorsa, arkadaşları okumuyorsa ne yapılacaktır? Bu durumda çocukları kütüphanelere götürmek, gazete idarehanelerini gezdirmek, varsa tanınmış yazarlarla tanıştırmak ve onlarla sohbet imkanı hazırlamak yerinde bir hareket olacaktır. Buna benzer daha başka yollar da bulunup uygulanabilir. İşte ondan sonradır ki, kitap ve okumakla ilgili telkinler yapılabilsin” (Sümer, 1985).

Kitabın yaşamın en önemli değerleri arasında bulunduğunu bizzat kitap okuyarak göstermek durumunda olan ebeveynin bu anlamda evde önemli sorumlulukları vardır. Anne ve babaların ilgileri çocuğu doğrudan etkiler. Anne ve babanın kitap okuyan kişiler olmaları çocukta kitap okuma ilgisini geliştirir. Özellikle ebeveynin, çocuğu resimli kitaplara bakmaya teşvik etmeleri, ona yüksek sesle öykü okumaları bu alışkanlığı kazandırmada önemli uygulamalar olacaktır

Çocukluktan başlayarak getirilen yaşantılar ve davranış özellikleri, etkili okur olabilme bakımından oldukça önemlidir. Erken yaşta okuma becerisinin edinilmesi; aile ortamında okuma şansının bulunması, bu alışkanlığın ailede kazanılması, algılama ve meramını anlatma yeteneğinin ilk sosyal çevrede gelişmesi ile, görsel medyanın, konuşma ve okuma yeteneğini köreltmesi engellenmiş olacaktır (Aytaç, 2002).

Kitap okuma, bir kültürdür. Ebeveynler çocukta küçük yaşlardan itibaren bir okuma kültürü yaratmada önemli rol oynamaktadır. Okuma kültürü, bir bireyin, bir

toplumsal grubun ya da bir toplumun okuma eylemi ile ilişkilerinin düzeyi ve niteliği anlamına gelir. Bir başka deyişle, okuma kültürü, sözü edilen birey, grup ya da topluma ait yaşam biçiminin “okuma” alanına yansıyan bölümüdür. Kısaca, okuma kültürü, okuma eylemine ilişkin bireysel ve toplumsal yaşama biçimidir (Yılmaz, 2009).

2008 yılında üçüncüsü düzenlenen Çocuk Ve Okuma Kültürü Sempozyumunda sunulan bildiride; çocuklarda okuma kültürü oluşturmada ebeveynlere düşen görevler şöyle özetlenmiştir:

Ebeveynler, çocukları doğmadan hazırlamaya başladıkları bebek odalarına (bu olanaktan yoksun olan aileler ortak kullanım alanlarından birisine, örneğin salona) küçük bir kitaplık eklemeyi de unutmamalıdırlar.

Çocuk doğduktan ve belirli bir algılama düzeyine geldiği dönemden itibaren (6. aydan itibaren denebilir) ona resimli kitapları göstermeye başlamalılar, ilerleyen dönemlerde, okuma-yazma öğrenene kadar ona kitap okumayı, masal-öykü anlatmayı, okudukları öykülerin resimlerini kitaptan göstermeyi sürdürmelidirler.

Kendileri de çocuklarının yanında fırsat buldukça kitap-dergi-gazete okumalıdırlar.

Çocuklarını kütüphane, kitabevi, kitap fuarı gibi mekanlara götürmeli, oralarda zaman geçirmelidirler.

Çocuğuna düzenli olarak kitap- dergi almalıdırlar.

Çocuklarına önemli günlerde kitap da hediye etmelidirler. Çocuğunun arkadaşlarına kitap hediye etmesini desteklemelidirler.

Çocuğuna okudukları ya da çocuk okuma yazma öğrendikten sonra çocuğun kendi okuduğu kitaplar hakkında onlarla mutlaka söyleşmelidirler. Eleştirici okumanın kaynağı bu söyleşiler olacaktır.

Okumaları için kitap seçimi konusunda çocuklarına, gerek duyuyorlarsa

öğretmenleri ile birlikte yönlendirici olmalıdırlar. Çocuklarının

belirleyecekleri ilgileri doğrultusunda, yaşlarına, bulundukları psikolojik döneme, cinsiyetlerine vb. uygun nitelikli kitap seçimi yapmaları son derece önemlidir.

Çocuklarının genel olarak etkin (sosyal) bir yaşam biçimine sahip olmalarına çalışmalıdırlar. Etkin yaşam biçimine sahip çocukların kitap okumayı da bu yaşam biçiminin bir parçası olarak gördükleri ve okudukları bilimsel araştırmalarla ortaya konmaktadır.

Kitap okuma konusunda baskıcı ve zorlayıcı bir tutum son derece yanlış olacaktır. Ölçülü bir denetim ve özendirme gerekir.

Özellikle ilköğretim döneminde okuma konusunu çocuğun yakın arkadaşları ile ortak noktaları arasına sokmaya çalışmalıdır.

Çocuğun da bulunduğu çeşitli topluluklar (akraba, arkadaş, veli toplantısı vb.) içinde, onu okuduğu için övmeli, bu nedenle çok sevindiklerini söylemelidirler.

Çocuğun televizyon izleme ve bilgisayar kullanma alışkanlıklarını mutlaka denetlemelidirler. Bu denetim yasaklayıcı, zorlayıcı, baskıcı nitelikte olmamalı ve kitap-televizyon-bilgisayar üçlüsünü dengeli biçimde birlikte götürme biçiminde olmalıdır.

Okuma kültürü konusunda çocuğun öğretmenleri ile mutlaka iletişim ve işbirliği içinde olmalıdırlar.

2.8.2. Okuma Alışkanlığı Kazandırmada Okulun ve Öğretmenin