• Sonuç bulunamadı

Okullar Aç›l›rken Sorunlar ve Yeni Paradigma Gereksinimi

Belgede 22 6 (sayfa 51-54)

en yetkili ağızlar tarafından konuşu-luyor. Milyonlarca okuduğunu anla-mayan, yabancı dil becerisi kazanma-mış, kültürel yapısı zenginleşemeyen, matematik bilmediği için soyut dü-şüncenin gelişmediği, analiz sentez yapma düzeyi düşük olan, bütünsel düşünme yeteneği gelişmeyen öğren-ci kitlesi ile karşı karşıyayız. Cumhu-riyetin ilk yılarında çizilen eğitim he-defi maalesef son yıllarda sulandırıl-mış, eğitim birliği yerine sayısı belirsiz ihtiyaç dışı öğrenci alan lise türleri oluşmuştur. Bölgelerarası dengesiz altyapı ve nitelikli öğretmen denge-sizliği eğitimi içinden çıkılamaz duru-ma getirmiştir. İlk ve ortaöğretim okullarında eğitim parası olanın iyi imkân bulduğu konumlar haline gel-miştir. Ailelerin gelir durumlarına gö-re özel ilk ve ortaöğgö-retim kurumlarına yöneldikleri görülmüştür. Fen ve Anadolu Liseleri dışındaki devlet okulları ve liseleri artık neredeyse üniversiteye çok sınırlı sayıda öğrenci kazandırabilmektedirler.

Başarı Düzeyimiz Çok Düşük

Bilimcimin yetiği son 30 yıldır sü-rekli her yetkili eğitimin arzulanan yerde olmadığını ve önemini vurgu-lar. Ancak her yıl yaşanan OKS, SBS ve ÖSS sınav sonuçları her yıl rakam-ları itibarı ile bir önceki yılı aratmakta-dır. 2009 yılı ÖSS sınav sonuçları 30 bin kişinin puanı hesaplanmayacak kadar düşük olduğu ve 700 bin kişinin hiç bir fen sorusuna cevap vermediği açıklandı. ÖSS sınav sonuçları küçük bir grubun çok iyi puan alırken geniş bir yığının (yüz binlerce) üniversiteyi okuyamayacak düzeyde olduğunu gösteriyor.

SBS sınav sonuçları da ülkemizin bölgeler arası gelir dağılımı ve eğitim farklılığını ortaya koymaktadır. PISA 2003 ve 2006 yılı sonuçlarına göre Tür-kiye matematik, fen ve okuma beceri-leri yönünden OECD ülkebeceri-leri arasında en son sırada 57 ülke içinde sırasıyla 45, 47 ve 39 sıralarda bulunuyor. PISA sonuçları ile ÖSS sınav sonuçları ara-sındaki ilişkinin gerçek eğitim düzeyi-mizi ortaya koyması bakımından çok dikkat çekici. Ayrıca diğer uluslararası değerlendirme testlerinde ülkemizden katılan öğrencilerin okuma becerilerini başaramadığı ve fen ve matematikte

döküldüğünü gösteriyor. Uluslararası DÜZEYDE “ÖRGÜN EĞİTİMDE ÖLÇME VE DEĞERLENDRİME” ça-lışmaları yürüten CITO şirketinin yap-tığı araştırmaya göre Türkiye'de ilko-kul birinci sınıfta okuyan öğrencilerine %59’u dinlediğini anlamıyor, İkinci sı-nıf öğrencilerinin ise halen %24’ü din-lediğini anlamıyor, %31’ ise okuduğu-nu anlamıyor. Ayrıca öğrencilerin % 46’sı matematikten başarısız. Aynı ku-ruluşun araştırmasına göre devlet okulları ile özel okullar arasında da büyük fark bulunmaktadır.

Eğitim Sitemimiz Ezberci

Ne yazık ki gerekli önlemler de alınmıyor. Yapılan kamuoyu yokla-maları toplumun eğitim sistemini ez-berci gördüğü, Milli Eğitim okulları-nın istenilen ölçüde eğitim vermediği, bunun yerine özel okullara imkânlar ölçüsünde öğrencilerini kaydettirmek istedikleri görülmektedir. Özel okul-lar da, sınav başarısına odaklanmış bulunmakta, öğrenciyi yeterince ge-liştirememektedir. Öğrencilerinde bü-yük çoğunluğu da zaten eğitimi ez-berci buluyor. Bunun sonucu doğal olarak ulusal ve uluslararası sınav so-nuçlarına yansımaktadır.

Öğretmenlerin Eğitimi ve Motivasyonu Çok Düşük

Maaşların düşüklüğü ve yaşam koşullarının olumsuzlukları öğretme-nin isteklerini düşürmüştür. Öğret-men niteliği ve özlük hakları yönün-den sorunlu ve eğitmenlerimizin baş-ta geçim sıkıntısı ile başlayan kibaş-tap ve

gazete okuma sorunu ciddi bir sorun. Öğretmenlerin %30'a varan oranda ek veya ikinci iş yapması nedeniyle öğ-retmenin kendisini geliştirmesini ola-nak vermemektedir.

Son yıllarda öğretmenlerin maaş-larının iyileştirilmesi ve daha çok iş bulması nedeniyle dört yıllık eğitim fakültelerine olan ilgi artmış ve ÖSS sınav sonuçlarına göre daha başarılı öğrenciler öğretmen olmayı tercih et-miştir. Mezun olan öğretmen adayla-rının yeniden KPSS değerlendirme-sinden geçmedeğerlendirme-sinden dolayı son yıllar-da göreve atanan öğretmenlerin altya-pısı iyi ancak Milli Eğitimdeki yöneti-cilerin ne yazık ki pedagojik bilgisi öğretmenlerden daha iyi olmadığı eleştirisi yapılmaktadır. Bu durumun göz ardı edilememesi gerekir. Gerçi alt üst, liyakat sorunu Türkiye’nin genel sorunu durumunda. Öğretmen eğiti-minin yeniden ele alınması ve gerekir-se geçmişte olduğu gibi bağımsız ku-rumlar olarak bir meslek okulu olarak öğretmen okullarının yeniden açılma-sı sağlanmalıdır.

Öğrencilerin Genel Kültür Düzeyi Çok Düşük

Çocukların hiçbir alanda dünya görüşü gelişmiyor eleştirisi sık sık ya-pılmaktadır. Çok haklı olarak sınav sonuçlarının ötesinde üniversiteye ge-len öğrencilerin genel kültür düzeyi-nin düşüklüğü sıkça hocalar tarafın-dan eleştiri konusu edilmektedir. Ya-bancı dil bilgisi eksikliği yanında yazı ve anlatım bozukluğu sık yaşanmak-tadır. Yoğun ders yükü, sınav kaygısı

ve dershanecilik öğrencilerin tüm za-manını aldığı için öğrencinin sanat, estetik ve kendini geliştirecek zamanı-nın olmadığı biliniyor. Lise mezunu en az 18 yaşındaki bir öğrencinin en azında ülkesinin tarihi geçmişini ve coğrafyasını bilebilmeli. Bir yabancı dil kavramış olmalı. En azından ken-dinsinin geleceği ile ilgili yol haritası-nı çizebilecek düzeyde olmalı. Her hangi bir konuyu medeni ölçüler için-de tartışabilir düzeyiçin-de bilgi sahibi olarak yaşam yolculuğuna yön vere-bilmelidir.

Finlandiya Neden Başarılı

Temmuz 2009 tarihinde bilimsel bir kongre için ziyaret ettiğim Finlan-diya'da eğitim öğretim ve üniversite sistemi ile ülkemizin eğitim sistemini karşılaştırınca, aradaki farkın derinliği konusundaki duygularımı paylaşma-yı gerekli gördüm. Bilindiği gibi Fin-landiya ilk ve ortaöğretimde halen

dünyada en iyi eğitimi veren ülke ola-rak bütün değerlendirmelerde ilk sı-rada görülüyor. PISA ve diğer ulusla-rarası değerlendirme sınavlarında ilk sırada yer alıyor.

Ülkemizde halen dersliklerin bile yetersiz olduğu, çoğunlukla ikili öğ-retimin yapıldığı sınıfların kalabalık olduğu ilköğretimde ortalama olarak kentlerde bir sınıfta 40 öğrenci, kır-salda 25 öğrenci ders görüyor. Öğret-men başına 27–30 öğrencinin (bazı yerlerde 50’ye kadar çıkabilmektedir) eğitim gördüğü Türkiye’ye karşın Finlandiya'da 15–20 öğrencili

sınıf-larda eğitim görmektedir. Ülkemizde kırsal kesimde halen ilkel düzeyde kalma birleştirilmiş sınıfların (%5–6) var olduğu, şehirlerde ise ikili öğreti-min yüzde 50–55 düzeyinde olduğu belirtiliyor.

Öğrencilerin beslenmesi için ye-mekler okul tarafından sağlanmakta-dır. Finlandiya'da özel okul neredeyse yok denecek derecede azdır. Dershane yok. Ders derste öğreniliyor. Çocukla-rın el ve zihin becerilerinin geliştiril-mesine büyük önem veriliyor.

Finlandiya’nın eğitime ayırdığı kaynak bütçenin en büyük kaynağını oluşturuyor. Ülkemizin GSYİH dan eğitime ayrılan pay ile 25 Avrupa ül-kesinin ayırdığı pay arasında önemli farklılıklar bulunuyor. Türkiye’nin sorunları ve olanakları ile ya’nınki aynı değil. Ancak Finlandi-ya’nın insana yatırım yapan sistemi-nin yakından incelenmesinde yarar vardır.

Eğitimde Nitelik ve Eşit Fırsat Sağlanmalı

Ülkemiz artık bugünkü Milli Eği-tim politikası ile gençliğini hayata ha-zırlama ve üniversiteye nitelikli öğ-renci ve insan yetiştirmekten yetersiz kaldığı her yıl yapılan sınavlar ile sa-bittir. Bu sorun, bir günlük bir tek ikti-darın sorunundan çok uzun süredir uygulanan ve bir türlü anlaşılamayan yapının sonucudur. Bunu da iyi sor-gulamak zorundayız.

 Eğitim ülkenin birinci gündemi olmalı ve GSYİM dan ayrılan pay AB standartlarına getirilmeli.

 Milli Eğitim ve Bilim Şurası top-lanmalı ve eğitim ve bilim politikası önyargı ve ideolojik etkilerden arî ola-rak yeniden hazırlanmalı. Her şeyden önce eğitimin kamu eli ile yönetilme-sine özen gösterilmeli.

 Özel ilk ve ortaöğretim okulları çık sınırlı düzeyde özel eğitim gerekti-ren birkaç okul dışında kamu okulları olarak işlev görmelidir.

 Dershaneler kapatılmalı, Öğret-menler kamu okullarına yeniden geçi-şi sağlamalı. Öğretmenlerin dershane-lerde aldığı para kadarını hatta daha fazlasını kamu okullarında alabilmeli.

 Öğretmenlerin özlük hakları ye-niden düzenlenerek insanca yaşam düzeyine getirilmelidir.

 Bölgeler arası eğitim farklılığı eği-tim alt yapısı ve öğretmen yönünden dengelenmeli. Herkese eşit eğitim fır-satı yaratılacak ortam sağlanmalıdır.

 İdareciler liyakate dayalı olarak belirlenmeli, tarafgirlikten çok bilgi, deneyim ve girişimcilik önceliği dik-kate alınarak yöneticiler belirlenmeli-dir.

 Öğretmen okulları yeniden açıl-malıdır.

 SBS sınavı her yıl değil son sınıf-ta yapılmalı. Orsınıf-taöğretim başarı duru-mu öğrencinin yetenek ve becerilerine göre belirlenmeli ve öğrencinin yön-lendirilmesi zaman içinde tedricen yapılmalıdır.

 Lise eğitimi yeniden düzenlen-meli ve üniversiteye öğrenci yetiştire-cek şekilde formatlanmalıdır. Lise bi-tirme ve olgunluk sınavları yapılarak kişilerin hayata hazırlığı da dikkate alınmalıdır.

 Felsefe, mantık, sosyoloji ve kompozisyon dersleri yeniden müfre-data alınmalı ve üniversiteye öğrenci hazırlamak yerine hayata hazırlanma ve iyi bilgi sahibi, estetik değerleri olan, hayattan zevk alan ve hayata an-lam katacak aydın nitelikli insan ye-tiştirilmelidir.

 Meslek liseleri ve çıraklık okulla-rı öncelikli konuma getirilmeli ve ül-kenin ihtiyacı olan ara eleman ihtiyacı lise düzeyinde sağlanmalıdır.

Türkiye'nin bu eğitim yapısı ile ar-zuladığı gelişmişliği yakalayamaya-cağı aşikârdır. Kafa ve paradigma de-ğişimine ihtiyaç aciliyet arz etmekte-dir. Herkese nitelikli eğitim konusu, ülkenin geleceği konusudur. 

11 Ekim 2005

Belgede 22 6 (sayfa 51-54)

Benzer Belgeler