• Sonuç bulunamadı

Norveç Komandit şirket yapısı (Norwegian Kommandittselskap – K/S)

3. DÜNYA’DA DENİZCİLİK FİNANSMANI YÖNTEMLERİ

3.4. Gemilerin Özel Amaçlı Şirketlerce Finanse Edilmesi

3.4.3. Norveç Komandit şirket yapısı (Norwegian Kommandittselskap – K/S)

alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu sınırlandırılmamış ve diğer ortak veya ortakların sorumluluğu belirli bir sermaye ile sınırlandırılmış olan şirket komandit şirkettir (TTK, 2011). Norveç’te denizcilik sektöründe oldukça kullanılmakta olan bir yapıdır. Komandit şirket, genellikle tek gemi üstünde kurulmakta olup işletme ise taşere edilir. Komandit şirketi organize eden yapı bir komandite ortak atar ve yatırımcıları davet eder. Komandite ortak olarak atanan bu şirket genellikle özel amaçlı kurulan bir şirket olabilir. Komandite ortak, sorumluluğu sınırsız olan ortak olup, şirketin yönetimine seçilebilen gerçek kişilerden oluşurlar. Komanditer ortak ise sormluluğu şirketteki sermayesi ile sınırlı olan ortaklar olup, şirketin yönetimine seçilemezler. Komandite ortak, sermayenin en az %10’unu sağlamakla yükümlüdür. Geri kalan meblağ diğer yatırımcılar ve banka kredileri ile sağlanabilmektedir. Norveç K/S yapısı, Norveç’te ikamet eden şirketler için vergi avantajları sağlayabilmektedir.

3.4.4. Alman Komandit şirket yapısı (German Kommanditgesellschaft – KG) Norveç komandit şirket yapısı ile benzer bir yapı olmakla birlikte sınırlı sorumlu ortaklık olarak adlandırılabilir. Bu yapıda yine tek gemi üstünde kurulan komandit şirket, gemiyi tersaneden satın almakta olup aynı zamanda zaman esaslı bir kira sözleşmesini de sağlamaktadır. KG şirketi, geminin finansmanının %50 – 70 arasındaki kısmını banka kredileri ile sağlanmakta olup geri kalanı ise yatırımcılardan sağlayabilmektedir. Konu yapı, Almanya’nın çoğunlukla konteyner filosunun büyümesini sağlanmış olup Almanya’da denizcilik sektörünün gelişmesine, tersanelerin gelişmesine ve denizcilik finansmanı için kredi sunan bankaların hacimlerinin artmasına olanak sağlamıştır. Yapının avantajlarından biri ise yüksek vergi avantajları sağlayabilmesidir. Konu yapıyı Almanya dışından

armatörler ve yatırımcılar da kullanabilmektedir. Fakat bunun için Almanya’da sağlanan finansman ile satın alınan gemilerin, Almanya veya Almanya'nın kabul ettiği ülke bayrakları ile çalıştırılması gerekmekte olup Almanya’da kurulu bir gemi işletme firması tarafından işletilmesi gerekmektedir. Yapının dezavantajlarından biri ise, gemilerin zaman esaslı kira sözleşmelerinin olması sebebiyle navlunların düşmesi durumunda yaşayabileceği sıkıntılardır. Nitekim 2008 ekonomik krizinden önce gemileri KG şirketlerinden kiraya alan sirketlerin, krizden sonra düşen navlunlar yüzünde bu kira bedellerini geri ödeyememeleri sebebiyle hem bir çok kiracı şirket, hem de kiralarını alamayan KG şirketleri zor duruma girmişler ve hatta bir çoğu iflas etmek durumunda kalmıştır. İflas eden KG şirketlerinin gemileri ise banka ipotekleri sebebiyle bankaların ellerinde kalmıştır.

3.4.5. Gemilerin finansal kiralama yolu ile finanse edilmesi

Finansal kiralama yöntemi (leasing), geminin mülkiyeti ile kullanımını birbirinden ayırır. Finansmanı sağlayan şirket, geminin yasal mülkiyetini alırken, geminin asıl armatörü ise geminin kullanımını üzerinde tutarak belirli bir süre boyunca alınan finansmanın geri ödemesini yapar. Finansmanın geri ödenmesinden sonra geminin sahipliği de asıl armatörüne geçer. Genellikle iki tip finansal kiralama (leasing) yapısı bulunmaktadır. Operasyonel kiralama (operational lease) olarak bilinen birinci tip kiralamada, kira sonunda mülkiyetin kiracıya devri gerekmemekte olup kiracıya sözleşmeyi iptal hakkı da tanımaktadır. Finansal kiralama (financial lease) olarak bilinen ikinci tip kiralamada ise kira süresi operasyonel kiralamaya göre daha uzun olmakla birlikte operasyonel sorumluluklar kiracıya ait olup, kira süresi sonunda mülkiyetin de kiracıya devri gerekmektedir. Denizcilik şirketleri genellikle finansal kiralama yöntemini kullanmaktadırlar. Bu yöntemin en büyük avantajları, devlet tarafından yatırımın teşvik edilebilmesi amacıyla hızlandırılmış amortisman (azalan bakiyeler usulüyle) gibi vergi avantajları sağlayabilmesidir.

Türkiye’de Vergi Usulü Kanununun 313. maddesinde belirtildiği üzere, işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269. madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin (gayrimenkulleri tamamlayıcı unsurlar, tesisat ve makineler, gemi ve diğer taşıtlar, gayri maddi haklar) ve alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve

sinema filmlerinin kanunda yer alan değerleme usullerine göre tespit edilen değerlerinin yok edilmesinin, amortismanın konusunu oluşturduğu belirtilmektedir. Aykutlu’nun 1999’da belirttiği üzere Vergi Usulü Kanunu'nda amortisman uygulaması açısından esas itibariyle normal ve azalan bakiyeler olmak üzere iki usul kabul edilmiş olmakla beraber, madenler için özel bir amortisman şekli öngörülmekte, belli nedenlerle olağan dışı yıpranma, aşınma veya değer kaybına uğrayan kıymetlerde, fevkalade amortisman uygulaması esası benimsenmektedir (Deran, A. ve Yakubçebioğlu, N.S.’nin 2006’da atıfta bulunduğu gibi)

Vergi Usul Kanunu’nda açıklanan amortisman yöntemleri, normal amortisman yöntemi ve azalan bakiyeler usulüyle (hızlandırılmış) amortisman yöntemi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır ve amortisman oranları, Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan faydalı ömürler dikkate alınarak belirlenmektedir.

Normal amortisman yöntemi, amortismana bağlı olan iktisadi kıymetlerin maliyet bedelleri üzerinden, Maliye Bakanlığı’nca ilgili tebliğlerde tespit edilen faydalı ömrü ve normal amortisman oranı dikkate alınarak her yıl eşit tutarlarla hesaplanan yöntemdir. Azalan bakiyeler usülüyle (hızlandırılmış) amortisman yönteminde ise her yıl üzerinden amortisman hesaplanacak tutarın, daha önce ayrılmış olan amortisman tutarlarından düşülmesi ile belirlenir. Bu yöntemde amortisman süresi normal amortisman süresi kadardır. Yatırımın gerçekleştirildiği ilk yıllarda daha fazla amortisman ayırmak suretiyle başlangıçta ödenen verginin bir kısmının, daha sonraki yıllara aktarılması olanağı tanınmıştır. Bu yöntemde amortisman oranı, % 50’yi geçmemek koşuluyla normal amortisman oranının iki katıdır. Maddi olmayan duran varlıklarda (haklar, şerefiyeler, özel maliyetler gibi) azalan bakiyeler yöntemi (hızlandırılmış amortisman) uygulanamaz.

Finansal kiralama yöntemi ile alınan gemiler için azalan bakiyeler yöntemi ile amortisman uygulanmakta olup, finansal kiralama yolu ile finansman sağlayan şirketler ise bundan avantaj sağlamakta ve bunu geminin işletmesini kiralayan asıl armatöre yansıtmayabilmektedir. Geminin finansal kiralama yoluyla kiraya verilmesi ile ilgili olarak gemiye dair sözleşmeler ise gemi siciline şerh edilir.

Finansal kiralama yöntemi ile 15 – 25 yıl arası değişebilen ve ticari banka kredilerine göre daha uzun yıllar finansman sağlanabilmektedir. Fakat uzun yıllar süresince sağlanan bu finansman yönteminde armatörler, gemiyi satmak istemeleri

durumunda finansal kiralamayı bitirebilmek adına uzun ve karışık bir süreçle uğraşmak durumunda kalabilmektedir. Ek olarak, vergi avantajları devletlerin ekonomi yönetiminde uyulayabilecekleri vergi kanunlarının değişmesi vb. değişikliklerden etkilenebilmekte olup; bu avantajların finansal kiralama süresince aynı kalacağının kesin bir garantisinin olmaması bazı sıkıntılar doğurabilmektedir. Bu sebeple vergi kanunlarının değişimi gibi konulardan doğabilecek durumlara karşı önlem olabilmesi adına, finansal kiralama sözleşmelerinde bu konunun teminat altına alınması bir avantajdır.

Benzer Belgeler