• Sonuç bulunamadı

A. Evlenme Ehliyeti

III. Nikâh Akdinin Geçerlilik Şartı

Evlilik akdinin inşâsında yer alacak, sıhhat şartları arasında yer alan şâhitlerin vasfı hususunda Hanefî ve Şâfi‘î fukaha arasında bir takım ihtilâflar meydana gelmiştir.

1. Nikâh akdinin icrâsı esnasında yer alacak şâhitlerin adâlet vasfıyla ilgili ihtilâfa Ebû İshâk eş-Şîrâzî, en-Nüket’te şu şekilde yer vermektedir:

اكنلا حصي لا ف ةداهشب ح

حصي :ةفينح وبأ لاق و ،نيقسا

en-Nüket’ten aktardığımız pasajda yer alan bilgiye göre Şîrâzî, Şâfi‘î

mezhebinde nikâh akdi icrâ edilirken fâsık şâhitlerin tanıklığının geçersiz olduğunu, Ebû Hanîfe’ye göre de geçerli olduğunu kaydetmiştir.222

İhtilâf, Şâfi‘î mezhebinin mutlak ve mukayyed lafızlar birleşince hükmün mukayyede göre verilmesi kaidesinden çıkmaktadır. Hz. Peygamber’den (s.a.s.) gelen, “ ٍلْدَع ْيَدِهاَش َو ٍ يِل َوِب َّلاِإ َحاَكِن َلا” “Nikâh akdi, ancak velînin ve iki adil şâhidin

tanıklığı ile olur”223 rivayetinde yer alan “adalet” kaydı sebebiyle hükmü takyid

etmişler,224 nikâha şâhit olacak kimselerde adâlet vasfını şart koşmuşlar, fâsık şâhitle

evlilik akdinin yapılamayacağına yönünde hüküm vermişlerdir.225

221 Tahâvî, el-Muhtasâr, I, 428. 222 Şîrâzî, en-Nüket, II, 133.

223 Abdurrezzak, el-Musannef, VI, 196; Taberânî, Mu’cemü’l-evsat, VI, 263; Mu’cemü’l-kebir, XVIII,

142; Heysemî, Mecmeü’z-zevâid, IV, 289.

224 Zencânî, Tahrîcü’l-furû‘ ale’l-usûl, 262.

225 Şâf i‘î, el-Ümm, V, 22; Müzenî, Muhtasâr, 164; Maverdî, Hâvi’l-kebîr, IX, 60; Şîrâzî, el-Mühezzeb,

Hanefîler, şâhitlerle ilgili şartları sayarken, hürriyet, âkil-bâliğ olma ve İslam şartını zikrederken “erkek olma” ve “adâleti” gerekli görmezler.226 Bu sebeple fâsık

şâhit, kazf suçundan hadd cezası ile cazalandırılmış olsa dahi227 nikâhta şehâdeti

geçerlidir.228

Hanefîlere göre hükme esas teşkil eden kural; kişinin kendi başına akid yapmaya ehil olmasıdır. Kendi başına akit yapabilen kişi, fâsık da olsa, nikâh akdinde şâhit olma ehliyetine sahiptir. Ayrıca, nikâh akdinde velî olmaya hukûken elverişli olan herkes şâhit olmaya da uygundur. Fâsık kimse velî olabildiğine göre şâhit olması durumunda da nikâh geçerli olacaktır.229

Sonuç olarak, en-Nüket’te Ebû Hanîfe’ye atfedilen fâsık kimselerin şâhitliğinin muteber sayılması ile ilgili nisbetin isabetli olduğunu söylemek mümkündür.

2. Nikâh akdinde iki kadının bir erkek yerine yapacağı şâhitliğin geçerliliği hususunda oluşan ihtilâfa şu şekilde yer verilmektedir:

تبثي و دقعني :ةفينح وبأ لاق و ،نيتأرما و دهاشب تبثي لا و حاكنلا دقعني لا

Şîrâzî, Şâfi‘îlerin bir erkek ve iki kadının tanıklığının nikâh akdinde geçerli olmayacağı bilgisine yer verdikten sonra Ebû Hanîfe’nin buna cevaz veren görüşünü zikretmektedir.230

İhtilaf, Şâfi‘îlerin kadınların şahitliğini aslî bir vasıf olarak görmeyip zarûrî hallerde başvurulacağına dönük hükümden kaynaklanır.231

226 Kudûrî, hadiste yer alan “adil iki şahid” ifadesinin münker bir izafe olduğunu söylemiş, hadisin

sıhhatindeki zayıflık dolayı amel etmeyiş sebebini açıklamaktadır. et-Tecrîd, IX, 4323.

227 Merğînânî, el-Hidâye, I, 225; İbn Âbidîn, Reddü’l- muhtâr, V, 289.

228 Tahâvî, el-Muhtasâr, I, 419; Kudûrî, et-Tecrîd, IX, 4358; Kâsânî, el-Bedâî, III, 402. 229 Serahsî, el-Mebsût, V, 49;İbn Âbidîn, Reddü’l- muhtâr, V, 289; Meydânî, el-Lübab, IV, 7. 230 Şîrâzî, en-Nüket, II, 135.

Hanefîler, hükme ulaşırken; “Eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını

şâhit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir” 232

mealindeki اَمُهاَدْحِإ َرِ ك َذُتَف اَمُهاَدْحِإ َّل ِضَت ْنَأ ِءاَدَهُّشلا َنِم َن ْوَض ْرَت ْنَّمِم ِناَتَأَرْما َو ٌلُجَرَف ِنْيَلُجَر اَنوُكَي ْمَل ْنِإَف ى َرْخُ ْلْا ayetinin umûmundan hareket ederek, “bir erkek ve iki kadının” malî işlerde olduğu gibi diğer akitlerde de şahit olabileceğine hükmetmişlerdir. 233

Şâfi‘îlerin nikâhta şâhitlerin durumu ile ilgili şartların arasına “erkek olmayı” ilave ederken, ayette yer alan şâhitliği sadece mâli işlere hamlettikleri görülür. Ayrıca Şâfi‘î kaynaklarına göre nikâh, kişilerin malı ile değil bizzat şahsı ile ilgili olduğundan daha fazla hususiyet arzetmektedir. Bu sebeple, kadının nikâh akdindeki tanıklığı geçersiz sayılmıştır.234

Kudûrî, erkek ve kadınların birlikte zikredildiği yerlerde tağliben müzekker form kullanıldığını söylerek, şahitlikle alakalı varid olan nasslarda siğaların müzekker formda gelmesini gerekçe olarak göstermektedir.235

Ebû Hanîfe’ye göre sahîh nikâh akdinde bulunacak şâhit; aklî melekelere sahip, ergenliğe ulaşmış iki hür Müslüman olmalıdır. 236 Diğer mezheplerde zikredilen “erkeklik”, “adâlet”, “kör olmama” gibi vasıflar dikkate alınmamıştır.237

Bu bağlamda nikâh akdinde bir erkek ve iki kadının şahitliğinin geçerli olduğuna ilişkin görüşün Ebû Hanîfe’ye nisbeti isabetlidir.

3. Müslüman erkeğin zimmî kadın ile olan nikâhında iki zimmînin yapacakları şâhitliğin şerî niteliği hakkında oluşan ihtilâfa en-Nüket’te şu şekilde yer verilmektedir:

232 Bakara, 2/282.

233 Tahâvî, el-Muhtasâr, I, 419; Serahsî, el-Mebsût, V, 51; Merğînânî, el-Hidâye, I, 224; Mevsılî, el-

İhtiyâr, II, 97; İbn Âbidîn, Reddü’l- muhtâr, V, 287.

234 Şâfi‘î, el-Ümm, V, 22; Maverdî, Hâvi’l-Kebîr, IX, 59; Şîrâzî, el-Mühezzeb, II, 40; Nevevî, el-

Minhâc, 442-443; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, III, 144.

235 Kudûrî, et-Tecrîd, IX, 4371.

236 İslam şartı, kadın için gereklidir. Müslüman erkek zimmî ile evlendiğinde, zimmî şâhit de câizdir. 237 Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 97; Meydânî, el-Lübab, IV, 6-7.

ك ةداهشب ةيمذلاب ملسملا حاكن دقعني لا دقعني :ةفينح وبأ لاق و ،نيرفا

Şîrâzî, zimmînin şehâdeti konusunda Müslüman bireyin nikâh akdinde, Şâfi’îlerce iki zimmînin şâhitliğinin câiz görülmediğini,238 Ebû Hanîfe’nin ise câiz

gördüğünü aktarmaktadır239

Hanefî kaynaklarına göre Ebû Hanîfe ve öğrencisi Ebû Yûsuf bu şâhitliğe cevaz verirken, diğer öğrencileri Züfer ve İmam Muhammed bu meselede İmam Şâfi‘î ile aynı fikri paylaşmışlardır. Buna göre, iki zimmînin şâhitliği, Müslümanın nikâhında geçerli değildir. Hükme ulaşırken, “Müslümanın aleyhine kâfirin şehâdetinin geçerli olmayacağı fikri” hareket noktası alınmış, bir Müslümanın zimmî ile evlenmesi halinde de zimmînin tanıklığının sahîh olmadığı ifade edilmiştir.240

Ebû Hanîfe adına sâbit olan görüşe göre, Müslüman olmayan kişi nikâh akdinde bizzat akdi kabul eden olabilmektedir. İcâb ve kabûl nikâhın rüknü, tanıklar da şartı iken gayr-ı müslim bizzat kendisi bir akdin rüknü olmaya ehil ise akdin şartı olmaya da ehil sayılmalıdır. Ancak aynı durum Müslüman kadın için geçerli değildir. Müslüman kadın için Müslüman şâhitlere ihtiyaç vardır.241

Ebû Hanîfe, Müslüman erkeğin zimmî kadın ile nikâhında zimmîlerin şâhitliğini kabul ederken, nikâh akdinin muhtemel bir inkâr durumunda isbatı gerektiğinde, daha önce nikâhın kurulmasında rol oynayan zimmîlerin şâhitliğinin geçerli olmayacağını ekler.242 İmam Şâfi‘î ve İmam Muhammed tarafından zimmînin

şehâdetine cevaz verilmemesinin sebeplerinden biri olan, inkârı durumunda nikâhı isbat edecek şâhidin Müslüman olmasını gerektiren şart, Ebû Hânife tarafından da muhafaza edilmiştir.

238 Şâfi‘î, el-Ümm, V, 7. 239 Şîrâzî, en-Nüket, II, 135.

240 Tahâvî, el-Muhtasâr, I, 420; Serahsî, el-Mebsût, V, 52; Merğinânî, el-Hidâye, I, 225; İbn Âbidîn,

Reddü’l- muhtâr, V, 291.

241 Serahsî, el-Mebsût, V, 52.

Bu veriler ışığında, en-Nüket’te Ebû Hanîfe’ye yapılan nisbetin isabetli olduğunu söylemek mümkündür.