• Sonuç bulunamadı

Kefâet meselesi, evlilikte aile birliğini sağlamak ve tarafların huzurunu temin etmek için gündeme gelen bir vasıftır. Nitekim bulûğa ermemiş kız çocuğunun nikâhında, bazı İslam hukukçuları tarafından akdin sıhhatını etkileyen unsurlardan biri olarak telakki edilmiştir.

1. Küçük çocuğun dengi olmayan biri ile evlendirilmesi halinde nikâhın sıhhati hakkında meydana gelen ihtilâfa şu şekilde yer verilmektedir:

حصي :ةفينح وبأ لاق و ،نيلوقلا دحأ يف حاكنلا حصي مل ءفك ريغ نم ةريغصلا جوز اذإ

246 Şîrâzî, en-Nüket, II, 147; Nevevî, el-Minhâc, 447.

247 Tahâvî, el-Muhtasâr, I, 417; Kudûrî, et-Tecrîd, IX, 4397; Kâsânî, Bedâî‘, III, 574; Merğînânî, el-

Hidâye, I, 235-237; Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 119; Meydânî, el-Lübâb, IV, 32.

Ebû İshâk eş-Şîrâzî, İmam Şâfi‘î’den gelen iki kavilden birine göre, dengi ile evlendirilmeyen küçük çocuğun nikâh sözleşmesinin sahîh olmayacağını ifade ederken, Ebû Hanîfe’nin ise bu akde cevaz verdiğini söylemektedir.249

Ebû Hanîfe’nin dengi olmasa dahi baba tarafından evlendirilen küçük kızın ya da oğlanın nikâh akdini istihsânen câiz gördüğünü beyân etmiştik.250 Burada velî,

aldanmış olsa dahi nikâh geçerlidir. Hükümde temel olan nokta, babanın çocuk üzerindeki velâyetinde şefkatin tam olmasıdır. Baba, evladı için maslahat olanı kendince tayin edebilir. Babanın aldanmasına da sınır tayin edilmiş ve toplum içinde makul görülebilecek, ihtimal dâhilinde bir aldanış olması şart koşulmuştur. Yine velînin akdi yaparken fısk halinin ve kötü niyetinin izharı durumunda nikâh sözleşmesinin ittifakla geçerli olmayacağı verilen bilgiler arasındadır.251 Tüm bu

verilerin yanı sıra konuyla ilgili öğrencilerinin görüşlerine yer vermenin faydalı olduğu kanaatindeyiz.

Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed bu konuda olumsuz görüşlerini serdederek Şâfi‘îlerin görüşlerini kıyasa uygun bulmuşlardır. Mehr-i misilden az olmak üzere kızı, mehr-i misilden çok olmak üzere de oğlunu evlendirerek kızını ya da oğlunu dengi olmayan ile evlendirenin yaptığı nikâh akdi geçerli görülmemiştir.252 Tahâvî ve

Serahsî, bu konuda İmameynin görüşü daha isabetli bulmuşlardır. Aksi halde, velînin velâyeti fayda temin etmeyecektir.253

Mezhep içerisinde tercih edilen görüşlerle ilgili yapılan açıklamalar akabinde

en-Nüket’in müftâ bihten ziyâde Ebû Hanîfe’yi esas alan sistematiğini dikkate

aldığımızda, buluğa ermemiş çocuğun evlendirilmesi halinde icrâ edilen nikâh

249 Şîrâzî, en-Nüket, II, 144.

250 Kâsânî, Bedâî‘, III, 367. Küçük kızın evlendirilmesi meselesi, Hanefilerde tüm velilerde, Şâfi’î

eserlerde baba ve dedenin tesbit ettiği mühim bir maslahat ile ilişkilendilir. Bk. Nevevî, el-Minhâc, 447.

251 el-Buhârî, Muhîtü’l-Burhânî, III, 42; İbn Âbidîn, Reddü’l- muhtâr, V, 381-383.

252 Burada kadına mehr-i misilden az verilmesi, emsallerinden az almak suretiyle dengi ile

evlenmemesi, oğlanın ise emsallerinden fazla mehir sorumluluğu altına girerek mali anlamda zarar görmesidir.

sözleşmesinin geçerli olduğunu, Ebû Hanîfe’ye atfedilen görüşün nisbetinin isabetli göründüğünü söyleyebiliriz. Ancak, daha sonraki dönemlerde çocuk üzerinde bulunan velâyet yetkisinin kötüye kullanımına mani olmak için, ihtiyatı esas alarak İmâmeyn ve Şâfi‘îlerin görüşünün fetvaya temel teşkil ettiğini ifade etmek gerekir. Bu açıdan bakıldığında iki mezheb arasında esas itibariyle ciddi bir ihtilâfın yer almadığını zikretmek faydadan hâli değildir.

2. Velîlerden birinin, kadını kendi rızası ile dengi olmayan biriyle evlendirmesi halinde diğer velîlerin itiraz hakkı hususundaki ihtilâflara şu şekilde yer verilmektedir: ءايلولْا دحأ اهجوز اذإ اهاضرب ءفك ريغ نم ضارتعلاا نيقابلل تبث حصي هنإ انلق وبأ لاق و تبثي لا :ةفينح

Şîrâzî’ye göre, velilerden birinin kadını kendi rızası ile dengi olmayan biri ile evlendirmesi halinde Şâfi‘î mezhebi diğer velîler için itiraz hakkının devam ettiği görüşünü benimsemekte iken Ebû Hanîfe itiraz hakkının diğer velîler için sâbit olmadığını söylemektedir.254

Evlenecek eşler arasındaki denklik, daha ziyâde erkekte aranacak vasıfları ifade eder. Kurulacak evlilik akdinde gerek ailelerin uyumunu gerekse eşlerin huzurunu sağlamak adına İslam hukukçuları, denkliği (kefâeti) nikâhın bağlayıcılık, sıhhat ya da nefâz şartı olarak görmüşlerdir. Buna bağlı olarak evlilik akdinde erkeğin kadına denk olmaması halinde akdin feshi gündeme gelmektedir.255

Eserde Şâfi‘îlerin, velîlerden birinin kızın rızası olmak kaydıyla, kızı dengi olmayan biri ile evlendirmesi halinde, diğer velîlerin itiraz hakkının sâbit olmakla birlikte akdi geçerli saydıkları aktarılmıştır.

254 Şîrâzî, en-Nüket, II, 144-145.

en-Nüket’te meseleye dair yapılan açıklamalarda, Şâfi‘îlerin kefâetin

yokluğunu velî için “utanç sebebi” addettiği beyân edilmiştir.256 Bu sebeple bir

velînin razı olup hakkından vazgeçmesi diğer velîlerin hakkını düşürmez. Çünkü utanmaya sebep “dengi olmayan ile evlenme hali” devam etmektedir257

Evlendirme akdini icrâ etmede önemli bir rol üstlenen velînin kıza denk olmayacak, ailesinin sosyal ve ekonomik durumunu dikkate almadan yapacağı akdin diğer velîlere ve ailenin itibarına zarar vereceği düşünülmüş olabilir.

Hanefîlere gelince, bir velî, kadını dengi olmayan bir adamla evlendirdiyse, akit sahîh olmakta ve diğer velîlerin itiraz hakkı sakıt olmaktadır.258 Velâyette dengi olan veya denklikte daha aşağı seviyede olan velîlerin itiraz hakkı yoktur. Ancak evlendiren velîden daha yakını varsa ve itiraz ederse bu takdirde nikâha itiraz hakkı doğmaktadır. Denklik talebi bütün velîlerin değil, en yakın velînin ya da en yakın velîye eşit haklara sahip diğer velîlerin hakkıdır.

Hakkın diğer velîlilerden ıskat olmasının sebebi, velâyet hakkının tecezzî kabul etmeyip tek ve parçalanamaz olmasıdır. Burada kıyâs, emân259 verme yetkisine

binâen yapılmıştır. Bir kişi emân verdiğinde, bu güvence, tüm İslam âlemi için geçerli olmakta malını ganimet, nefisini köle olmaktan muhafaza etmektedir. Bu durumda diğer Müslümanlardan da güvence talep edilmemektedir.260

Bu bağlamda Ebû Hanîfe’ye atfedilen görüşün nisbetinin sahîh olduğu söylenebilir.

256 Şîrâzî, en-Nüket, II, 145.

257 Şîrâzî, en-Nüket, II, 145; Nevevî, el-Minhâc, 446-447. 258 Kudûrî, et-Tecrîd, IX, 4390; Kâsânî, Bedâî‘, III, 575

259 Emân: Sözlükte; güven, güvence anlamına gelmektedir. Istılahta ise; düşmana verilen can, mal, ırz

ve din güvenliği sağlayan dokunulmazlık güvencesidir. Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, 119.

260 Serahsî, el-Mebsût, V, 41-42; Kâsânî, Bedâî‘, III, 575. Aktan, Hamza, DİA, “Kefâet”, XXV, 167-

3. Kişinin velâyetinde bulunan kız çocuğunu mehr-i misilden aşağısı ile ya da oğlanı mehr-i misilden fazlası ile evlendirmesi durumda hangi mehrin geçerli olduğu hususunda oluşan ihtilâfa şu şekilde yer verilmektedir:

:ةفينح وبأ لاق و ،ةيمستلا حصت مل لثملا رهم نم رثكأب هنبا وأ ،لثملا رهم نم لقأب هتنبا جوز اذإ ىمسملا بجي

Şîrâzî, tesmiye edilen miktarın geçersiz olduğunu ifade ederken Ebû Hanîfe’nin ise bunu geçerli gördüğünü aktarmaktadır.261

Ebû Hanîfe’ye göre, “küçüğü dengi olmayanla evlendirme” meselesinde zikredildiği üzere kişinin bu şekilde akdettiği nikâh sahîh olup geçerli sayılmaktadır. Akdin sahîh olmasından yola çıkarak üzerinde anlaşılan mehrin (mehr-i müsemma) geçerli olduğu kaydedilmektedir.262

en-Nüket’te Ebû Hanîfe’ye atfedilen görüşün nisbeti sahîhtir.

V. Nikâh Akdinin Bağlayıcılığı

Akdin bağlayıcılığını ifade eden meseleler arasında buluğdan önce evlendirilmiş kızın buluğa erdikten sonra hakkında sabit olan buluğ muhayyerliği, aklî melekeleri yerinde olmayan kadının evlendirilmesi halinde sâbit olacak ifâkâ muhayyerliği, hastalığa binâen akdin feshi veya câriyenin azad olmasıyla kendisine verilen muhayyerlik hakkı gibi konular ele alınmaktadır. Ancak, en-Nüket’ten nakille bu başlık altında kadının nikâhı fesh talebi ve kadının nikâhı, muhayyerlik şartı ile kabul etmesi gibi konular ele alınacaktır.