• Sonuç bulunamadı

NEVVAB-I CENNET MEKÂN ŞAH TAHMASB’IN OĞLU İSMAİL

Bazı yakınlarının ve mahiyetinin uygun olmayan hareketleri nedeni ile her yerde dillerdeydi. Kural dışı olarak, İsnaâşeriyye mezhebinin kuralları dışına çıkmıştı. Nevvab-ı Cennet Mekân hayatta iken onu Daru’s-saltanat Herat’a gönderip Sultan Muhammed Mirza’yı Herat’tan geri çağırmıştı. İsmail Mirza gönderildiğinde Muhammed Han Şerefeddin oğlu Tekelu’yu, Mirza’nın lalası olarak yanına göndermişti. Herat’ta çirkin ve yakışmayan hareketleri duyulunca bir müddet sonra oradan da geri çağrıldı. Sevindük Bey Kurçibaşı,179 doğrudan Şah’tan aldığı emir ile

İsmail Mirza’yı alarak yol üzerinde, Kahkaha kalesine götürüp oraya hapsetti.180

Mirza’nın mahpus hayatı, Nevvab-ı Cennet Mekânın vefat edip Sultan Haydar Mirza’nın katledilmesine kadar sürdü. Bu haber Kahkaha kalesine ulaştığında, İsmail Mirza da kapalı kale kapısını ardından birkaç gün kaçacak bir yol aradıysa da bulamadı. Haydar Mirza’nın taraftarları o kaleye 22 kişiyi hapsetmişlerdi. Oranın hâkimi ve Haydar Mirza’nın taraftarı olan Halife Ensar, o esnada ava gitmiş ve avda iken Mirza’nın öldürüldüğü haberini duymuştu. Avdan geri döndü ve ordudan ariza ulaşana kadar, onların kaleden çıkmalarına izin vermedi. Sonunda İsmail Mirza, yani Şah’ın en büyük oğlu için Azerbaycan halkı ve ordu mensupları, kalenin etrafında toplanmaya başladı. Defalarca yazılar orduya gönderilerek haberler doğrulandıktan sonra kalenin kapılarının açılmasına izin verildi. Halktan ve ordudan insanlar, bölük bölük gelip Mirza’nın ayağını öptüler. Sultan Haydar’ın taraftarlarından birkaç kişi katledilince Ustacalu beyleri korkup, firar ederek Erdebil’e, Şeyh Safi’nin mezarına sığındılar.

179Kurçibaşı: Gurçi, Kurçi veya Korucu’da denilir. Safevi ordusunun dört ana unsurundan birini, süvari

sınıfından Kurçiler oluşturmaktaydı. Kelime korumak kollamak anlamındadır. Kızılbaşların Safevi ülkesinde tek askeri birim olduğu dönemde tecrübeli subayları tanımlamak için kullanılmaktaydı. Kurçiler Kızılbaşların en seçkin en saygın kişilerden seçilirdi. Padişah hanedanı ve kendisini koruması için sadık, güvenilir cesaretli kişilerden olanları seçerek Kurçi görevine getirirdi. Eralp Erdoğan,” Safevi Ordusunda Bir Birlik – Kurçiler”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 55, 2, 2015, 75-88.

180Kahkaha Kalesi Erdebil şehrinde bulunmaktadır. Safeviler bu kaleyi genellikle isyancı şehzadeler ve

siyasi suçları olan kişileri hapsetmek için kullanılırdı. Kalenin çok sağlam ve ulaşılması zor olması sebebiyle devlet hazinesi burada saklanırdı. İsmail Mirza yaptığı savaşlarla ve başarı ile tanınan bir şehzadeydi. Kızılbaşlar arasında sevildiği için İsmail Mirza’ya husumeti olan emirlerin Şah Tahmasb’ı tahrik ederek onu Kahkaha Kalesine hapsettireceklerdir. Şehzade 19 yıl 6 ay 21 gün bu kalede mahpus kaldı. İsmail Mirza, bu mahpus hayatının ardından Şah olduğu zaman Sünniliğe eğilimiyle tanınacaktır. Hasan Rumlu, Safevî Şahı II. İsmail, Kahkaha Kalesinde 20 Yıllık Mahpusu, ( tercüme, mukaddime notlar ve tıpkıbasım Hasan Asadi, Şefaattin Deniz ), Bilge Kültür Sanat yayınları, 2017, s 19 – 20.

Nihayet İsmail Mirza kaleden çıkınca Halife Ensar kendisi gelerek arza gelerek, “ Baştan sona kendi günahlarımı kabul ediyorum. Bütün kusurlarım için eğer öldürür veya bağışlarsınız. Bunu kabul ederek kendi ayağım ile size geldim.” dedi.

Nevvab-ı Mirza buyurdu ki,“ Ben kalede olduğumda, eğer mahpustan kurtulursam hiç kimseyi rahatsız etmeyeceğim konusunda kendime söz verdim. ” deyip onu kendi haline bıraktı.

Şah II. İsmail, üç gün sonra Erdebil’e doğru hareket etti. Kendi atalarının mezarını ziyaret ettikten sonra Daru’s-saltanat Kazvin’e geldi. Halka, kardeşlerine ve kardeşinin çocuklarına muhabbet ve şefkatle yaklaştı. Her birine kardeşçe vaatlerde bulunup geriye kalanların gönlünü aldı. Sultan Haydar taraftarı olup bütün rezilliği ve ihaneti orduya getirmiş olan Hüseyin Bey’i hapse o vakit atmışlardı. Nihayet başında keçeli külahı, bütün rezillik ve alçaklığıyla Şah’ın huzuruna getirdiler. O arzda bulunarak “ Beni öldürün, bu şekilde yaşamak istemiyorum ” söylediyse de Şah onun geçmiş suçlarını bağışlayıp serbest bıraktı. Halife, İsmail Mirza’nın çok yakın adamlarındandı. Bu sebepten dolayı çok kibirli biriydi. Devlet büyüklerine iltifatlarda bulunmasıyla, Allah’ın takdirini unutup İsmail Mirza’nın şefkat ve lütfundan selametteydi. Sebepsizce bir gün ordudan ihraç edilip Meşhed-i Mukaddese gönderildi. Bazı diğer gruplar ise Kazvin’de savaş olana kadar birkaç bahane ile katledildiler. Bunun üzerine İsmail Mirza’dan yardım istenildi. Bu fırsatı lehine çevirmek isteyen Mirza, bir grubu katledip diğer grubu ise sürgün etti. Böylece İki taraftan yardım isteyenlerin çoğu öldürülmüş ve yaralanmış oldu. İsmail Mirza, aklından geçenleri gerçekleştirmekte zorlanmadı. Bu girişimi ve, hilesi ile olayları lehine çevirmiş oldu. Bu olayları bahane ederek Kazvin’de bulunan günahsız şehzadeleri, sebepsiz yere şehadet mertebesine ulaştırdı. Diğer kaleler ve vilayetlerde bulunan diğer şehzadeleri ise tek tek bahaneler ile şehit etti. Böylece Herat’ta olan Nevvab-ı İskender Şan Sultan Muhammed Hüdabende dışında şehzadeler katledilmiş oldu. O zat, çok garip biriydi. Çok kuvvetli bir hafızaya sahip olup, ayrıntılı bir şekilde onun muazzamu ileyh isminin altında, ne şekilde hangi olayların olduğu anlatılacaktır.

İsmail Mirza, şehzade katletmeyi bitirdikten sonra Kazvin’de bulunan İmamzade Hüseyin’in mezarını ziyarete gitti. Çünkü, Nevvab-ı Cennet Mekân babasının naaşını oraya emanet bırakmışlardı. O Mezarın avlusunda büyük bir çadır kurduktan sonra, bütün emirlerini, komutanlarını, askerlerini, aza ve ayanlarını çağırtıp büyük bir meclis kurdu. Halka ve halkın büyüklerine 12.000 kap yemek ve helva yanında su ve aş verdi.

O hazretin naaşını dışarıya çıkartarak, kendi çocukları ile omuzladı. Öldürülen bazı kalan şehzadelerin çocuklarının naaşını, getirtip tabutlara bıraktırdı. Daha sonra 28 Cemadi el-evvel ayının Çarşamba günü Kazvin’de bulunan Çehel Sutun’da İsmail Mirza, tahta geçti. Birkaç gün sonra Nevvab-ı Cennet Mekânın mezarının başına muhafazası, aydınlatılması ve buhurunu tayin ettikten sonra, Meşhed-i Mukaddese gönderdi. Kısa bir zaman sonra haksız yere öldürdüğü mazlum şehzadelerin kanı ve ahı onu tuttu. Saltanatı ona bir fayda sağlamadı. Çünkü atalarının ve ecdadının yolundan uzaktı. Sonuç olarak onu zehirleyerek bertaraf ettiler.

Öldürülen Mazlum Şehzadelerin İsmi: Sultan İbrahim Mirza, Sultan Hüseyin

Mirza, Sultan Muhammed Mirza, Sultan Ahmet Mirza, Muhammed Bakır Mirza, İmam Kulu Mirza, Bediüzzaman Mirza, Behram Mirza, Muhammed Hüseyin Mirza, Sultan Ali Mirza.