• Sonuç bulunamadı

2.4. MERHAMET-U GUFRAN-I MEÂB I ÂLİYİN-İ AŞYAN ŞAH TAHMASB

2.4.6. Fethedilen vilayetler

Şirvan Vilayetinin Fethi: Bayındır bir vilayet geride bırakan Şirvanşahlar, Şirvan

olarak adlandırıldı. O günlerde Ferruh Yesar bin Emir Halil bin Emir Sultan İbrahim bin Sultan Muhammed bin Keykubat bin Ferruh Yesar’ın bin meşhur Hakan ki meddah şairi olup Hakani lakabıyla meşhurdu. Böylece, Sultan Haydar zamanında anılmaya başlandı. Ferruh Yesar’ın oğlu Safevi sülalesi ile düşmanlık halinde olup savaş halindeydi. Böylece, Nevvab-ı Aliyyin Aşyan Şah İsmail onu öldürdü ve Şirvan’ı Şeyh Şah’ın oğlu Halil’e vermişti.

Şeyh Şah’tan sonra onun evlatları çok fazla zülüm ve eziyet yapmaya başladılar. Bunun üzerine Şirvan’da karışıklık çıkması ile Şah Tahmasb, hicri 945 / miladi 1539164

Şeki Vilayetinin Fethi: Şeki vilayeti iki tarafında Şirvan vilayeti, bir tarafı

Gürcistan, diğer tarafında Dağıstan ve Elburzkuh ile sınırı vardır. Hicri 958

yılında Elkas Mirza’yı, isyan etmesinden hemen önce 20.000 kişi ile birlikte Şirvan’a gönderdi. Şirvan halkı yinede yola gelmeyerek isyan ederek savunmaya geçtiler. Bir müddet muharebe ve mücadelenin ardından Kızılbaşlar ilk önce Sorhab Kalesini ele geçirdiler. İlerlemeye devam eden Kızılbaşlar, Gülistan kalesini daha sonra Şahruh Mirza’nın içinde olduğu Bigherd kalesinden vekili Hüseyin Bey kaleden çıkarak savaşmışsa da yenildi. Kızılbaşlar, Şahruh Mirza’yı isyan edenler ile birlikte yakalanarak katlettiler. İşte bu savaşla Elkas Mirza, Sultan Süleyman’ın yanında meşhur oldu. Sonuç olarak, vilayeti ele geçiren Elkas Mirza, daha sonra muhalefeti ve isyan etmesi ile şehir karıştı. Kızılbaşlar ile savaşarak Şirvan’ın tamamını ele geçirmek istedi. Ancak yenilerek isyancılar ve muhalifler ile birlikte Rum’a sığındı.

165

164 Astane: 1545

/ miladi 1551 yılında oranın fethini gerçekleştirmek için hazırlıklar başladı. O bölgeye, nüzul buyrulduktan sonra ilk önce Levent Han Gürcü, Kızılbaşlara destek verip itaat etti. Derviş Muhammed Han, sağlamlığı ile hiçbir yerde bilinmeyen meşhur Gelesin Göresin Kaleleri üzerine gitti. Kalede kalan emirler, kaleleri savunmaya başladılar. Bunun üzerine Abdullah Han Ustacalu ve kendisi davet edilmeden gelen Levend Han Gürcü’yü Gelesin Göresin kalesi üzerine, bir grup asker ile birlikte gönderildiler. Aynı zaman da her kale için bir bölük görevlendirip bütün kaleler kuşatma altına alındılar. İlk ele geçen kale, Kiş kalesi oldu. Ardından diğer kalelerin her birini, kale halkı, güçlü evliya devletinin yönetimine verdi. O kalelerin hepsinin hâkimi olan Derviş Muhammed Han, kalelerin Kızılbaşların eline geçtiğini görünce korkuya kapılarak dört kişi ile birlikte kaleden kaçıp Gelesin Göresin

165

kalesine sığındı. O vilayetten Birkulu isimli bir şahıs, bir gece Derviş Muhammed Han’ın üzerine giderek onu öldürerek başını Kızılbaşlara getirdi. Böylece Şeki vilayetin tamamı yönetim altına alınmış oldu.

Bağdat Vilayetinin Fethi: Sultan Halil Türkmen’in nebiresi166

Nevvab-ı Cennet Mekân’ın zamanında Gilan’ın Fethi: Biyepes166 F

167

hâkimiyeti Han Ahmet bin Sultan Hasan bin I. Han Ahmet bin Sultan Hasan bin Karkeya Sultan bin Nasır Keyai bin Seyit Muhammed bin Mehdi Keyai bin Ali Keyai’dir ki devletin ve hanedanın başlangıcı onunladır. Han Ahmet zamanında Gilan’ın tamamına, emniyeti ve düzenine Nevvab-ı Cennet Mekân hâkimdi. Ama bu sülalenin muhalefeti nedeniyle Gilan’da tam bir hâkimiyet sağlanamamıştı. Fesatlar topluluğu, onun şemsiyesinde toplanarak isyan ettiler. Şah Tahmasb ise Sadreddin Han ve Masum Bey Safevi, Kızılbaş birlikleri ile birlikte Gilan’ın fethi ve Han Ahmet’in bertaraf edilmesiyle görevlendirildiler. Onların Gilan’a girmeleri ile yapılan savaşlar ve şiddetli kuşatmalardan sonra Han Ahmet, Biyepes’i boşaltıp kaçtı. Nevvab-ı Cennet Mekân, Biyepes’in yönetimini ele geçirdikten sonra, yeniden toparlanan Han Ahmet ile birkaç kez daha savaştı. Bu sebepten Gilan halkı çok fazla

166 Torununun oğlu 167

katliama uğradığı gibi şehir çok fazla tahrip edildi. Bu durum Han Ahmet’in yakalayıp Şah Tahmasb’ın hizmetine götürülerek ona siyaset uygulanmasının buyrulmasına kadar sürdü.

İbrahim Sultan Musullu, Bağdat hâkimi iken, Kelhor hâkimi Zû’l-kadir Velet Nohut Sultan, muhalif ve isyankâr olarak ortaya çıktı. Onu öldürerek Bağdat’ı yönetimine aldı. Bununla da yetinmeyip kendi kavmini ve akrabalarının çoğunu katledip Irak-ı Arab’ın tamamını da ele geçirmiş oldu. Hicri 935 / miladi 1528’de Cah-u Celalın sancağı, Bağdat’ı geri almak için şehrin üzerine hareket etti. Bu haber ulaşması üzerine Zülfikar Veled Nohud Sultan savunma tedbirlerini görerek, şehri savunmaya başladı. Kızılbaş birliklerinin Bağdat kuşatması sırasında Zülfikar Veled Nohud Sultan, her gün kaleden dışarı çıkarak savaştı. Sonunda nankörlük eden Zülfikar’ın kardeşleri sofuluktan gayrete gelerek bir gece nankör ve harama bulaşan Zülfikar’ın başının üzerine gidip, onu öldürdüler. Diğer gün onun başını Bağdat halkıyla birlikte Şah Tahmasb’ın şefkatine sundular. Bu hareketin Şah nezdinde kabul görülmesi ile orduya, Bağdat halkına zarar vermemesi konusunda ilan verilerek, yağmanın yasaklandığını bildirildi. Herhangi bir değişiklik yapılmayıp herkes kendi yerine yerleştiğinden emin olan Şah Tahmasb, Bağdat’a girip yönetici tayin etti. Daha sonra havanın çok sıcak olması sebebiyle durmayı uygun görmeyerek Irak içlerinden geri döndü.

Gürcistan Vilayetinin Fethi ve Diğer Olaylar: Birinci mertebe, hicri 949168

/ miladi 1542 yılında görünürde Karabağ’ın üzerine sefere gidiliyormuş gibi ordu ile hareket edildi. Ancak ani bir hamle ile hızlıca Gürcistan üzerine gidilip gece karanlığında, Tiflis’e ulaştılar. Şehre saldırdılar yaparak, katliam ve yağmada bulundular. Kadınları ve çocuklar esir olarak alındı. Oranın hâkimi Kelbad isimli Gürcü, İslam’ı kabul etmesi üzerine oradaki halkın hepsi Müslüman oldu. Bunun üzerine onların mallarına ve canlarına eman verilince onlar selametle kavuştular. Geriye kalıp Müslüman olmayı kabul etmeyenler ya katledildi yada esir olarak alındılar. Laversad169

İkinci Aşama: Hicri 957

küçük bir ormanlık dağa kaçmıştı. Böylece Tiflis’e girildiğinde Kızılbaşların elinden kurtulabilmişti. Daha sonra oranın yönetimi yeniden Kelbad’a verilerek geri dönüldü.

170

Üçüncü Aşama: Hicri 958 / miladi 1551 yılında Şeki bölgesinden geri

dönüldüğünde Gürcistan üzerine gidildi. Kafirlerin tamamı dağlara ve sığınaklara gitti. Hiçbiri itaat etmeyerek yolları tahrip ettiler. Ordu birlikleri, yüksek dağlara giderek çok fazla Gürcü öldüürdü ve birkaç kaleyi de fethederek yönetimlerine aldı. Çok fazla mallar, silahlar ve esirler elde ettiler. Dağın zirvesine yakın, çok yüksekte kayalara yontularak yapılan sağlam kiliseye saldırarak bu yapıyı ve kaleyi ele geçirdiler. Erkeklerini öldürüp kadınlarını esir aldılar. Kilise de o zamanın garip sanayilerinin bir kısmı görülmüştür. Evlerden 150 zar’ yükseklikte olan bahsi edilen kilise, evleri granit taşlarından yapılmış köşklerin tamamı dört

168 Tahran: 978, Melik: 948

169 Kartil ve Bekrat hâkimi olup Kelbad onun sayesinde Tiflis hâkimi olmuştu. Âlem Arayı Abbasi, I. Cilt

s. 89.

170

safhada oluşmaktadır. Bir parça granit taşı, köşkün ortasında put görünümünde yontulmuş halde ve taşı birçok mücevher ile süslenmişlerdi. Kasrın çelikten kapıları vardı. 70 men ölçüsünde mücevher ve yakut tavana asmışlardı.

/ miladi 1550 yılının kışında Gürcistan üzerine yeniden gidilip Akşehir’e nüzulü eclal buyruldu. Zekem hâkimi Levend Han ve Kahte hâkimi Kerem Han ile Melek Bekrad Hakembaşıaçuk gelerek ayak öptüler. Her biri sayısız hediyeleri ile birlikte vergi ve haraçlarını getirerek bağlılığını bildirip Şah’ın hizmetine girdiler. Kızılbaşlar kışın şiddetli kar ve soğuğuna rağmen buz kaplamış olan Gürcistan’da itaat etmeyen kişilerin üzerine giderek, katliam ve yağmada bulunarak esirler alındıktan sonra onların evlerini de yakarak geri döndüler. Yol üzerinde Melek Bekrad Başıaçuk’a hilatler verilerek serbest bırakıldı.

Dördüncü Aşama: Sultan’ın barış yapmasının ardından Kartil ve Kahte, İran’a ait

oldu. Geriye kalan yerleri Rum ve Levarsad ( ﺕﺎﺻﺭﺍﻮﻟ ) Gürcü’nün ellerinde kaldı. Bu durum, Şah’ın Levarsad’ı cezalandırmaya mecbur kalana kadar sürdü. O ülkenin kafirleri yeniden dağlara ve sığınıklara gidip isyan ettiler. Kızılbaşlar, asiler ile İsyancıları sığınaklarından, ve dağlardan bölük bölük aşağı indirerek ormanlardan çıkardılar. Onların erkeklerini öldürüp kadınlarını ise esir aldılar. Ayrıca, meşhur kalelerden olan Amedin Kalesini de yönetimine alıp halkın çoğunu katlettiler. Levarsad’ı, halkının çoğu ile birlikte tutuklayıp esir aldılar. O seferde büyük saldırılar gerçekleştirilip birçok mal ve esir elde ettiler. Ordunun tamamı bu sefere hazırlanmıştı. Mükerreren bu seferde elde edilen esirlerin sayısı: 3.000 kişidir.

2.4.7. Cengiz Sultanlarının ve Diğer Kişilerin İran’a Sığınması, Nevvab-I