• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.5. Nesta’lik (Ta’lik) Yazı

Sözlükte, “asmak, geciktirmek, bağlanmak, bir işin olmasını bir diğer işin olmasına bağlamak, muallakta bırakmak, bir zamana bırakmak” gibi anlamlar taşır. Bu yazının doğuş şekli “nesta’lik” diye bilinir.82 Fakat Fatih devrinden sonra terk edilerek meşhur şekliyle yazılmış, bundan sonra da “ta’lik” diye anıla gelmiştir.

79 Ali Rıza Özcan, a.g.m., s. 121-124.

80 Ahmet Sacit Açıkgözoğlu, a.g.m., s. 187-188.

81 Uğur Derman, “Sami Efendi, İsmail Hakkı” DİA, İstanbul 2009, C. 36, s. 72-74.

82 “Kıdvetü’l-Küttâb” ve “Sultan-ı Tebrizi” diye tanınan Tebrizli Hoca Mir Ali’ye gelinceye kadar,

İran’da risaleler Divani, mektuplar ise kufinin parçalarından çıkarılmış olan ta’likle yazılırmış. Sultan Ali Meşhedi’nin bir kasidesinde de söylediği gibi, Hoca Mir Ali nesih ve ta2lik hatlarından terkib yoluyla hafi ve celi olmak üzere talik’i değiştirip düzelterek eski Ta’lik’e nesih kalemini çekmiş ve yeni yazıya da Nesh-i ta’lik demiş, sonra söylemede kolaylık olsun diye nesh-i ta’lik denilmiştir.” Mahmud Bedrettin Yazır, Kalem Güzeli, Ankara 1981, s. 83.

Fakat “şikeste ta’lik” diye bir çeşidi vardır ki Safeviler devrinde ortaya çıkan bu tür hâlâ İran ve Afganistan’da geçerliliğini devam ettirmektedir. Bizde ise, okunması ve karışıklığı yüzünden fazla kullanılmamıştır. Sanat göstermek ve değişiklik yapmak isteyen kimi sanatçıların “şikeste ta’lik” yazdığı görülmüştür.83

Türkiye’de bu yazı “ta’lik” adıyla bilinir fakat Ali Alparslan bunun yanlış bir kullanım olduğunun altını çizmektedir: Ta’lik, Nesta’lik’in ilk şekli olup iç içe ve birleşmeyen harfleri de birbirine bağlanarak yazılan bir yazıdır. Birleşmeyen harflerin de birbirine bağlanması, hızlı yazılmasından kaynaklanmaktadır. Kelimeleri ve harfleri belli muayyen, alışılmış şekil ve ölçüler içinde olmayan bu yazı, Nesta’lik’in ortaya çıkmasına rağmen yine de ortadan kaybolmamıştır.84

VI. asrın son yarısında Kaşan civarında Ravend’de doğan ve asıl ismi Necmeddin Ebu Bekir Muhammed er-Râvendi bilinen en eski nesta’lik hattatıydı. Nesta’lik yazıda iki ekolün varlığı iyi bilinmelidir. Birincisi; Tebrizli Mir Ali (ö. 1420) ‘nin fevkalade güzelleştirip geliştirdiği İmad-ı Acemi’nin (ö. 1615) ‘de en güzel çağına eriştirdiği İran Ta’lik Ekolü (Mektebi). İkincisi de; Şeyhülislam Veliyyüddin Efendi (ö. 1769) ile Osmanlı’ya geçerek, Yesari Mehmet Esad (ö. 1798) elinde harikulade güzelliğe kavuşup, vefatıyla oğlu, Yesarizâde Mustafa İzzet elinde zirve güzelliği yakalayan Türk Nesta’lik Ekolü’dür.85 Burada Türk Nesta'lik Ekolü'nün kurucusu olarak Yesarizade Mustafa İzzet Efendi'nin ekolünün özelliklerinden kısaca bahsetmek yerinde olacaktır.

2.5.1. Yesarizâde Mustafa İzzet Efendi Ekolü’nün Özellikleri

Yesarizâde Mustafa İzzet Efendi Ekolü'nün özelliklerinin İran nestâ'lik ekolünden bazı farklı yanları vardır. Kısaca özetlersek; İran nesta'lik'inde harflerde umumiyetle katı kâideler yoktur. Mesela anatomi bakımından iki "nun" harfi birbirine benzese de nokta ölçümünde farklı rakamlar ortaya çıkabilir. Türk nestal'ikinde ise bütün nunların ölçüsü aynıdır. Dikey harflerin boyları ile cim, sin,

83 Yusuf Şükrü Şafak, Hüsnü Hat Ders Notları, Kayseri 2012, s. 86.

84 Ali Alparslan, “İslam Yazı Sanatı”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul 1973, c. 14,

s. 27.

sad, ayn, kaf ve yâ harflerinin içlerinin genişlikleri İran üslubuna nisbetle biraz daha uzun ve genişcedir.

Bir başka örnek Türk nesta'lik'inde elif'in boyu mutlaka yazının yazıldığı kalemin noktasıyla üç noktadır. Nun'un içinin genişliği de rahatça üç nokta uzunluğundadır. Halbuki İran üslubundan elif'in boyu ile nun harfinin iç genişliği cüz-i farklarla değişiklik arz eder.

1. Yazı fizyolojisi86, kompozisyon durumunda dikkatle bakılırsa, İran nesta'lik'inde harflerde bir sıkışıklık ve darlık vardır. Türk nesta'lik'inde daha rahat ve genişcedir.

2. Yesarizade'nin yazılarından harfler yatay bir biçimde görünürken İran nesta'lik'inde harfler sağdan sola kayar gibi yayvan ve eğri görünüşe sahiptir.

3. Harflerin askıda kalması Türk nesta'lik'inde görülmez, İran nesta'lik'inde görülür.87

4. İran mektebinde dal, vav ve ra harflerinin uçları kötü bir şekilde biterken, Türk mektebinde tedrici bir şekilde incelerek bitmektedir.

5. Sin harfinin dişleri İran mektebinde belli belirsiz yapılırken, Türk mektebinde daha belirgin yazılmıştır.

6. Harfler ve satırlar arasındaki mesafeler açısından da; Türk nesta'likinde harfler ve kelimelere arasındaki mesafe, İran mektebinde oluşturulan satır düzenlerine karşı daha fazladır. Zaten harflerin genişliğinden veya darlığından kaynaklanan sebepler satır ve harf düzenindeki farklılığa da yansıyacaktır.

7. Türk nesta'liklerinin harf, kelime, satır ve kompozisyon düşünülerek yazıldığını İran nesta'liklerinin ise kalemden çıktığı gibi yazıldıkları söylenebilir. Çünkü İranlılar harflerin anatomi ve ölçüsünde daha serbesttirler. Onlar için

86 Yazı fizyoljisinden maksat; harflerin duruşları, pozları, el ve kalem hareketleri ve bu hareketlerin

meydana getirdiği harfler ile kelime ve kelime parçalarının grafik durumudur. Ali Alparslan,

a.g.e., s. 177.

güzellik bütündedir. Parça güzelliği sonradan gelir. Türk hattatlarında ise; parça ve bütün güzelliği birbirini tamamlayan noktalardır. Bu yüzden parçadaki güzellik göz ardı edilmeyerek tek bir harf bile usulüne uygun olarak yazılır.

8-Harflerin satır nizamında da iki mektep arasında farklılıklar vardır. İran mektebinde hattatlar, istife göre yani yazının bütününü göz önünde bulundurarak harfleri ve kelimeleri istedikleri ölçüde kullanabilirler. Bu yüzden daha esnek kurallar vardır. Fakat Türk mektebinde, harfin satıra oturuşu, harf ve kelimeler arası mesafeler kesin sayılabilecek kurallarla tespit edilmiştir. Hattat mecbur kalmadıkça yer sıkışıklığından dolayı harflerin ve kelimelerin satıra oturuşuna müdahale etmez.88

Yesarizâde Mustafa İzzet Efendi'nin tanınmış öğrenci ve takipçileri şunlardır: Kıbrıszâde İsmail Hakkı Efendi (1200-1279/1785-1862), Ali Haydar Bey (1217- 1287/1802/1870), Kazasker Mustafa İzzet Efendi (1216-1293/1801-1876), Çarşambalı Hacı Arif Bey (ö.1310/1892), Abdülfettah Efendi (1230-1314/1815- 1896), Sami Efendi (1253-1330/1837-1912), Nazif Bey (1262-1331/1846-1913), Ömer Vasfi Efendi (1297-1347/1880-1928), Aziz Efendi (1288-1353/1871-1934), Hulusi Yazgan (1286- 1358/1869-1940), Abdülkadir Kadri Efendi (1292- 1362/1875-1942), Halim Özyazıcı (1315-1384/1875-1942), Necmeddin Okyay (1300-1396/1883-1976), Hamid Aytaç (1309-1402/1891-1982), Kemal Batanay (1309-1401/1891-1981).89

Benzer Belgeler