• Sonuç bulunamadı

Neo-Klasik İktisadi Ekol Açısından Devlet Borçlanması

1.9. Devlet Borçlanmasının İktisadi Doktrinler İçindeki Yeri

1.9.3. Neo-Klasik İktisadi Ekol Açısından Devlet Borçlanması

On sekizinci yüzyılın sonlarında, dönemine göre radikal önermelerle gündeme gelen ve teorileri özellikle sanayi devrimi ile her geçen gün sermaye birikimini daha da arttıran ülkelerde ilgiyle karşılanıp uygulama alanı bulan klasik görüş, beşeri sermayeyi sadece bir üretim faktörü olarak görmesi ve onun duyusal yönünü ihmal etmesi nedeniyle eleştirilmeye başlanmıştır. 1763 yılında buharlı makinelerin geliştirilmesi ve

59

Brain SNOWDAN, Howard R. VANE, Modern Macroeconomics, Edward Elgar Publishing Limited, Northampton 2005, p.47.

60 Vural Fuat SAVAŞ, İktisatın Tarihi, Siyasal Kitabevi, Ankara 2007, s.299.

61 Lefteris TSOULFİDİS, “Public Debt and J.S. Mill’s Conjekture: A Note”, Munich Personal Repec Archive, MPRA Paper No: 44777, February 2011, p. 9.

1800’lü yılların başından itibaren de gemilerde kullanılmaya başlaması üretilen malların okyanus ötesine daha kolay transferinin önünü açmıştır. On sekizinci yüzyılın sonunda, İngiltere'de yaşanan feodalizmden kapitalizme uzun geçiş süreci, olanları açıklamak için yeni bir teori talep eden koşulların oluşmasına zemin hazırlamıştır62. Toprağı tek üretken alan olarak gören feodal bir sistemin ifadesi olan fizyokrat görüş, sanayi devrimi sonrası yerini kapitalist bir sistemin önermelerini bünyesinde barındıran klasik görüşe bırakmıştır.

On dokuzuncu yüzyılın başlarında genel kabul görmeye başlayan ve klasik iktisadın temel önermelerinden biri olan “her arzın kendi talebini doğuracağı” düşüncesi, makineleşme sayesinde artan üretim kapasitesi ve buharlı gemiler sayesinde de okyanus ötesi pazarlara ulaşma imkanı ile bir araya geldiğinde devamlı büyüyen bir endüstriyel yapının doğmasına yol açmıştır. Seri üretim kapasitesine sahip sanayi tesislerinin elde ettiği maliyet avantajı birçok zanaatkar ve çiftçinin kendi işlerini terk ederek sanayi tesislerinde işçi olarak hayatlarına devam etmelerine neden olmuştur. Endüstriyel devrimin bu ilk yıllarında emek için uygun çalışma ortamlarının varlığı önemsenmemiş, emek sahipleri salt bir üretim faktörü olarak düşünülmüş ve üretim miktarının daha da arttırılabilmesi için sosyal veya psikolojik yönden birçok acıya sebebiyet verecek şartlar altında çalıştırılmaya devam edilmişlerdir.

Adam Smith 1790'da öldüğünde, dünyadaki hiçbir ülke henüz tamamen kapitalist bir toplum haline gelmemiştir. Bununla birlikte İngiltere, kapitalizme giden yolda iyi durumdadır ve 1850'lerden sonra Batı Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Japonya tarafından takip edilmiştir. Kapitalizm küresel olarak yayıldıkça, klasik iktisadi düşünceler de onunla birlikte hareket etmiştir. On dokuzuncu yüzyıl boyunca sermaye sahipleri ve işçiler, üretim süreci sonunda oluşan servetin (hasılanın) herkesin onayladığı bir şekilde dağıtılmaması nedeniyle çatışmışlardır63

. Bu çatışma, klasik yaklaşımın teorilerinin güncellenmesi ve yeniden ele alınması gerekliliğini gün yüzüne çıkarmıştır. Böyle bir dönemde gelişen neoklasik görüş, temelini klasik ekolden alır ve klasik ekolün birçok temel varsayımını kabul eder. Bu nedenledir ki neoklasik görüş, değişen dünya ve piyasa şartlarını göz önüne almak suretiyle klasik ekolün yeniden yorumlanması ve ele alınması olarak ifade edilebilir.

62 Richard D. WOLFF, Stephan A. RESNICK, Contending Economic Theories, MIT Press, London 2012,

p. 52.

63

Devlet borçlanmasına olan yaklaşımları açısından değerlendirildiğinde ise klasik iktisadi görüşün genel tezinden ayrıştıkları görülmektedir. Klasik görüşün önemli iktisatçılarından birisi olan David Ricardo, önceleri her ne kadar devlet borçlanmasına karşı çıkmış ve sakıncalı görmüşse de, ilerleyen yıllarda gerçekleştirdiği çalışmalarında, kamunun ihtiyaç duyduğu fonların borçlanma veya vergileme yoluyla karşılanmasının ekonomik etkileri bakımından bir farkının olmadığını öne sürmüştür. Ricardo’nun bu tezi, bireylerin rasyonalitesini önceleyen bir görüşe sahip olan neoklasik iktisatçılar için bir esin kaynağı olmuştur. Neoklasik görüşe göre, rasyonel bireyler bugün için artan borçlanma neticesinde her ne kadar bir servet etkisi doğsa da, ilgili borç geri ödemesi esnasında vergi yüklerinin artacağının da farkındadırlar. Rasyonel davranan bireyler gelecekle ilgili planlarını yaparken bu durumu göz ardı etmeyeceklerdir. Bu bireyler, gelecekte artması muhtemel vergi yükünün karşılanabilmesinin yolunun ancak bugünden tasarrufların arttırılmasıyla mümkün olacağının da farkındadırlar. Böyle bir durumun sonucunda ise, kamu harcamasının borçlanma veya vergileme yoluyla finanse edilmiş olmasının ekonomik etkileri bakımından bir farkı olmayacaktır.

Ricardo tarafından öne sürülen bu tezin 1970’li yıllarda Robert Barro tarafından yeniden ele alınmasıyla neoklasik iktisadın devlet borçlanması yaklaşımına önemli bir katkı sağlanmıştır. Ricardocu Denklik Teoremi, devlet harcamalarının finansmanında bugünkü vergilerden yapılacak bir kesintinin gelecekteki vergilerde aynı değere sahip bir artışa neden olacağı gözlemine dayanır64

. Neoklasik düşünce özünde, kendi yaşam döngüleri boyunca tüketimini planlayan uzak görüşlü bireyleri öngörür65

. Hükümetlerin bu günkü vergi oranlarında bir indirime gitmiş olması, harcamalarını finanse etmek için borçlanacakları gerçeğini gündeme getirir. Bu durumun farkında olan rasyonel bireyler, vergi indirimi nedeniyle ellerinde kalan fonların tamamını harcamak yerine gelecekte ki vergi ödemelerinde oluşacak artışı karşılamak üzere bir kısmını ellerinde tutacaklardır. Uzun dönemde devletin kamu açıklarını finanse etmek için borç verilebilir fonlar piyasasına daha çok dahil olması ise özel kesim ile kamu kesimi arasında bir rekabet oluşturacağından faiz oranlarının artması sonucunu doğuracaktır. Böyle bir durum ise, özel kesimin yatırım için kullanacağı fonların maliyetini arttıracağından ilgili fonlara özel kesimin talebini ve sonuç olarak da yatırımları dışlayacaktır.

64 Robert J. BARRO, “The Ricardian Approach to Budget Deficits”, The Journal of Economic Perspectives, Volume 3, No:2, 1989 (Spring), p. 38.

65 B. Douglas BERNHEIM, “A Neoclassical Perspective on Budget Deficits”, The Journal of Economic Perspectives, Volume 3, No:2, 1989 (Spring), p. 55.