• Sonuç bulunamadı

Monetarist İktisadi Ekol Açısından Devlet Borçlanması

1.9. Devlet Borçlanmasının İktisadi Doktrinler İçindeki Yeri

1.9.5. Monetarist İktisadi Ekol Açısından Devlet Borçlanması

Keynes’in Büyük Buhran’dan sonra ileri sürdüğü görüşler, hükümetlerin ekonomik müdahalelerini doğruladığı için politikacılarca kolaylıkla benimsenmiştir. İlgili dönemde Keynes’in eserleri birçok iktisatçı tarafından yorumlanmış ve geliştirilmiştir. Gerçekleştirilen çalışmalarda varılan ortak sonuç, hükümetlerin ekonomik hayata müdahale için bütçe ve maliye politikalarını kullanabileceği ve bütçe açıklarına razı olunabileceği görüşüdür. Yine aynı çalışmalar para politikasını ise neredeyse etkinsiz kabul ederek ihmal etmişlerdir. 1940’lı yıllara gelindiğinde ise,

68 Overton H. TAYLOR, A History of Economic Thought, McGraw-Hill Book Company, New York

1960, p. 472-473.

69 Mathew FORSTATER, “Functional Finance and Full Employment: Lessons from Lerner for Today?”, Levy Economics Institute of Bard College Working Paper, WP No: 272, July 1999, p. 1.

70 Abba P. LERNER, “Functional Finance and the Federal Debt”, “Social Research”, Vol:10, No:1

Chicago üniversitesi profesörlerinden birisi olan Milton Friedman, ekonomide paranın önemini vurgulayan çalışmalar yapmaya başladığında fazla ciddiye alınmamış ve görüşleri marjinal olarak kabul edilmiştir. Ancak ne var ki, 1970’li yılların başında ortaya çıkan ve enflasyonla birlikte işsizliğin bir arada gerçekleştiği durgunluğun (stagflasyon) Keynesyen politikalarca aşılamayacağı anlaşıldığında, monetarist ekolün görüşleri ön plana çıkmış ve etkileri iş dünyası ile politik hayatta kendisini göstermeye başlamıştır71

.

Monetarizmin ilk vurgusu, 1920’lerde bilinen ancak Keynesyen görüşün yükselişiyle unutulan para prensiplerini yeniden hatırlatmak olmuştur. Monetarist iktisatçıların temelde birleştikleri görüşe göre; ekonominin özel kesimi istikrarlıdır. Piyasa mekanizması ekonomik değişkenleri dengeye getiren güçtür ve devletin ekonomiye müdahalesi kaynak tahsisinde etkinliği bozmakla birlikte gelir dağılımının adaletini de zedelemektedir. Ekonomide konjonktür dalgalanmalarına neden olan en önemli faktör ise beklenmeyen parasal değişmelerdir72

. Başka bir ifadeyle, ekonomik dengesizliklerin temelinde yatan neden para politikası belirleyicileri tarafından yanlış belirlenen para arzı miktarıdır. Monetarist iktisatçılara göre, ülkelerin karşı karşıya kaldıkları en önemli problemlerden birisi olan enflasyonun da temel nedeni, hükümetlerce para arzının kontrolsüz bir şekilde arttırılmasıdır. Şu kadar ki, monetarist iktisatçılara göre, dünya ekonomisinin o güne kadar gördüğü en büyük kriz olan 1929 Ekonomik Bunalımı’nın da sebebi, Federal Rezerv’in almış olduğu hatalı kararlardır.

Milton Friedman, para politikası belirleyicilerinin enflasyon oranı üzerinde özellikle uzun vadede önemli bir kontrol mekanizması oluşturabileceğini ileri sürmektedir. Maliye politikasının para politikasına göre daha etkin uygulandığı bir durumda, bütçeyi hazırlamakla yetkili olan mali otorite devlet bütçesini bağımsız olarak belirleyecektir. Bütçeyi hazırlamakla yetkili olan mali otorite bütçe gelir ve giderleri ile birlikte tahvil ihracı yoluyla sağlanması gereken bütçe açığı miktarını da hazırladığı bütçe yoluyla kamuoyuna açıklamaktadır. Para politikası otoritesi ise devletin ihtiyaç duyduğu gelir ile kamuya satılabilecek tahvillerin miktarı arasında herhangi bir tutarsızlık oluştuğunda bunu finanse etmeye çalışacaktır. Başka bir ifadeyle, mali otoritenin açıkları sadece tahvil satışlarıyla finanse edilemiyorsa, o zaman para otoritesi

71 İlker PARASIZ, “Monetarizm ve Friedmancı Düşüncenin Temelleri”, Tekstil ve Mühendis Dergisi,

Sayı: 25, Şubat 1991, s. 46.

72 Gülsün Gürkan YAY, “Chicago Okulu, Milton Friedman ve Monetarizm”, Liberal Düşünce Dergisi,

para basmak yoluyla bu açığı finanse etmeye ve ek enflasyonist baskıya göz yummaya zorlanmaktadır73

.

Bütçe açıklarının maliye politikası önlemlerinden birisi olan borçlanma ile kapatılmasının tercih edilmesi zamanla faizler üzerinde baskı oluşturacaktır. Devletin zamanla borç ve faiz ödemelerini vergiler veya daha fazla borçlanma yoluyla finanse edemeyeceği bir noktaya gelmesi ise bütçe açıklarının sürekli hale gelmesine neden olacaktır. Bu durumda para otoritesi borç ödemelerinin yapılabilmesi için para basmak zorunda kalacaktır. Bu para arzı artışı nedeniyle ortaya çıkan enflasyon, söz konusu açıkların en başta borçlanmaya gidilmeden önce para basılarak finanse edilmesi durumunda ortaya çıkacak enflasyondan daha yüksek olacaktır74

. Sargent ve Wallace (1981), “Hoş Olmayan Monetarist Aritmetik” olarak isimlendirilen bu durum sonucunda, ülkeler tarafından uygulanan sıkı para politikalarının uzun vadede daha yüksek enflasyon oranına neden olacağını belirtmektedir75

.

Maliye politikalarının ekonomik etkileri kamu harcamalarının nasıl finanse edildiğine bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Para arzının sabit olduğu bir durumda kamu harcamaları çarpanı yıl içinde belirli bir dönem boyunca pozitif değer almasına rağmen uzun dönemde ise bu etki sıfır olacaktır. Artan kamu harcamaları, kişilerden ve firmalardan borçlanılmak suretiyle finanse edildiği müddetçe ödünç verilebilir fon piyasasında talep artışı yaşanacak ve bu durum sonucunda faiz oranları yükselecektir. Artan faiz oranları ise özel yatırım harcamalarının azalmasına, başka bir deyişle dışlama etkisinin (crowding out) ortaya çıkmasına neden olacaktır76

.

Dışlama etkisi, genellikle genişlemeci mali politikaların ekonomik etkisini ifade etmektedir. Vergi ya da borç ihracıyla finanse edilen bir kamu harcaması artışı, toplam ekonomik faaliyeti teşvik edemezse, özel sektörün devlet eylemiyle dışlandığı söylenebilmektedir77

. Özel kesimin tahvil piyasasındaki sınırlı miktardaki fon için devletle rekabet etmesi, hükümet harcamalarındaki genişlemeye eşdeğer bir özel harcamayı dışlayacaktır. Para arzında herhangi bir değişiklik olmadığı bir durumda

73 Thomas J. SARGENT, Neil WALLACE, “Some Unpleasant Monetarist Arithmetic”, Federal Reserve

Bank of Minneapolis Quarterly Review, Volume: 5, No: 3, 1981, p. 1-2.

74 Oğuzhan SAÇKAN, Genel Fiyat Düzeyinin Belirlenmesinde Para ve Maliye Politikası Dominant Rejimler: Türkiye Örneği, 1988-2005, TCMB Uzmanlık Yeterlilik Tezi, 2006, s. 8.

75

http://www.columbia.edu/~mu2166/qf/slides_uribe_monetarist.pdf, (29.01.2018)

76 Nazım ÖZTÜRK, Maliye Politikası, Ekin Yayınevi, Bursa, 2016, s. 88.

77 Keith M. CARLSON, Roger W. SPENCER, “Crowding Out and Its Critics”, Federal Reserv Bank,

December 1975, p. 3, https://www.utm.edu/staff/davidt/finance/ISLM/Crowding_Dec1975.pdf, (01.04.2018)

devlet harcamalarındaki artış, para için işlem talebini arttırmakta, bu durum neticesinde ise faizler yukarı yönlü baskılanmaktadır. Faiz oranındaki artış ise, kişi ve firmalarının tesis ya da ekipman harcamalarını, konut inşaat yatırımlarını, dayanıklı tüketim malları alımlarını ve hatta bazı yerel yönetim harcamalarını da sınırlandırmaktadır. Dışlama hipotezinin net etkisi, para arzı süreç boyunca genişlemediği müddetçe, ekonominin özel sektörünün küçülmesi pahasına ortaya çıkmaktadır78

.

Monetarist iktisatçılara göre, artan kamu harcamalarının kişi veya firmalardan borçlanmak yerine Merkez Bankası’ndan borçlanılmak suretiyle finanse edilmesi durumunda ise kamu harcamalarının milli gelir üzerindeki genişletici etkisi en üst düzeyde gerçekleşecektir. Bunun nedeni ise, para arzında meydana gelecek olan artışların genellikle faiz oranlarını düşürmesi sonucunda özel yatırımların artacak olmasıdır. Bununla birlikte cari faiz oranlarının düşmesi nedeniyle devlet tahvillerinin değerinin yükselecek olması, tahvil sahiplerinde oluşturacağı servet etkisiyle tüketim harcamalarını da arttıracak ve böylelikle milli gelir, gerek yatırım gerekse de tüketim harcamaları artışı nedeniyle bundan olumlu yönde etkilenecektir79

.

Monetarist iktisatçılar, özünde klasik iktisadi ekolün temel ilkelerini kabul etmektedirler. Bu görüşün temsilcileri klasik ekolle benzer olarak ekonomik yapı içinde istikrarlı olan kesimin, kendi iç dinamikleri sayesinde özel kesim olduğunu düşünmektedirler. Ancak klasik ekolün önemli kabullerinden birisi olan, “ekonomi her zaman tam istihdam denge seviyesindedir” görüşüne ise katılmamaktadırlar. Monetarist iktisatçılara göre, insanlar daha iyi şartlarda iş bulabilmek için ya da işsizlik yardımından yararlanabileceklerini bildiklerinden belirli bir süre işsiz kalmayı göze alabilirler. Bu nedenle de ekonomide her zaman için bir “doğal işsizlik” olgusu var olabilir80. Bu ayrıma rağmen her iki görüşün birleştiği en önemli nokta ise, ekonomideki dengesizliklerin kaynağının parasal değişkenler olduğu düşüncesidir.

78 Rana Ejaz Ali KHAN, Abid Rashid GILL, “Crowding Out Effect of Public Borrowing: A Case of

Pakistan”, Munich Personal Repec Archive, MPRA Paper No: 16292, January 2009, p. 5.

79 Beyhan ATAÇ vd., Maliye Politikası, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Yayın No: 1580, Eskişehir,

2004, s. 11.

80 Coşkun Can AKTAN, “Monetarizm ve Rasyonel Beklentiler Teorisi”, Ekonomi Bilimleri Dergisi, Cilt:

1.9.6. Kamu Tercihi Teorisi (Anayasal İktisat) Ekolü Açısından Devlet