• Sonuç bulunamadı

ŞİİRLERİNDE TEMA

2. Nazım Biçimleri

2. 1. Geleneksel Nazım Biçimleri

Erbaş’ta kendi geleneğimizin ve Batı edebiyatlarının şiir geleneklerinin nazım biçimlerine çok fazla rastlamak mümkün değildir. Yalnızca bir iki şiirinde Divan ve Halk şiirlerinin nazım biçimlerine yaklaşmıştır şair. Divan ve halk şiiri nazım biçimlerine yaklaşması ise şiirinde ele aldığı konu gereği bu sanat ekollerinin duyusundan ve söyleminden yararlanmanın ötesinde değildir. Erbaş, hiçbir şiirinde tam anlamıyla Divan ya da Halk şiirlerinin nazım şekillerini kullanmamıştır. Bu biçimlere yaklaştığı şiirlerde ise biçimleri deforme etmiştir. Zaten şairin şiirlerinin büyük çoğunluğu serbest nazımla yazılmıştır. Bu açıdan değerlendirecek olursak şairin sadece geleneksel biçimlere yaklaşma biçimine göre şiirlerine bakmak gerekir.

Örneğin, Gölge Masalı’ndaki söylem gereği Erbaş, bazı şiirlerini Divan şiiri nazım biçimi olan gazel ve kasideden izler taşıyacak şekilde yapılandırmıştır. Fakat bu biçimlerin kafiye örgüsüne bire bir sadık kalmamıştır. “Kutsal Kalabalık” şiirinde gazelin xa xa xa (...) kafiye dizilisine 10 beyitten oluşan şiirin 3’ünde “mutsuzluk”,

“kalabalık”, “mezarlık” kafiyeli sözcükleri ile yaklaşmıştır. Diğer beyitlerse

135

tamamen bağımsızdır. Kafiyeleniş olarak gazele tam olarak uyan tek şiiri Suya Su Demek’in bir bölümüdür (s. 54). 10 beyitten oluşan bu şiirde de şair kafiyeyi gövdede değil sondaki “um” hecesinde yaratmıştır.

Bu da oldu

Serbest nazım biçimleri, mevcut nazım biçimlerinden farklı, tamamıyla şairin estetik anlayışına ve şiirini yapılandırma biçimine göre değişen biçimlerdir. Bu biçimler çok çeşitli varyasyonlarla oluşturulabilmektedir. Geleneksel nazım şekillerine itibar etmediğini gördüğümüz Erbaş, şiirindeki anlamı yaratma, çeşitlendirme, anlam ayrımı sağlama noktasında değişik biçimlendirmelere gitmiştir.

Nazım şeklini belirlemede kafiyeyi dikkate almayan şair, bentleri her biri bir anlam yaratacak bölüm olarak görmektedir.

Ölümün de yetmedi kurtarmaya onları Adınla tutuldukları korkularından

Yıllarca cesedinin üzerinde tepinip durdular

Konuştular konuştular konuştular…

İnsan doğasının o en güzel O en yüce yetisini çirkinleştirdiler Bir yanlışını alıp senin

Yetersiz akıllarının ucuz kurnazlığı ile Binlerce doğrunun üzerinde örttüler.

“Bir Şiir Öncesinde-XIV”, Yolculuk/Kimliksiz Değişim, s. 26.

43. Bir tek kendilerinin kutsadığı ölümle Şimdi onlar yok edecek bütün bunları Ey kendini bizden uzak sanan insanlar.

“Yalnızlık Heceleri 43”, Yalnızlık Heceleri, s. 54.

2. 2. 1. Eşit Düzenli Biçimler

Eşit düzenli nazım biçiminde her bentteki dize sayısı eşittir. Şiirin tamamı üçer, dörder, beşer, altışar, yedişer, sekizer vb. dizelik bentlerden oluşur. Kafiyeli olsun ya da olmasın önemli olan bentlerdir. Şükrü Erbaş’ın şiirlerinde –kafiye bahsinde de belirttiğimiz gibi- kafiye sistemi şiirin olmazsa olmaz koşullarından biri değildir. Ahenk yaratma noktasında kafiyeden ya da ses yinelemelerinden yararlanan şair, bunlardaki ritmik düzenliliği, sistemliliği –birkaç şiiri dışında- şiirlerinde uygulamamıştır. Bir başka deyişle şiirlerinde bir kafiye sistemi yoktur. Dolayısıyla nazım şekillerini belirleyen kafiye değil, bentlerde yaratılan anlam bütünlüğüdür.

Sadece anlam ayracı olarak değerlendirmesi bakımında Erbaş’ın şiirlerinde ikilik, üçlük, ya da dörtlüklerin işlevsel olarak birbirinden farkları yoktur. Bu nedenle bu şekilleri tek bir baslık altında değerlendirmek yeterli olacaktır. Şükrü Erbaş, beyte bütün şiirleri içinde 129 kez yer vermiştir. Beytin en çok tercih edildiği kitaplar 54 kezle 40 kezle Gölge Masalı, 35 kezle Derin Kesik’tir. Erbaş’ın en çok tercih ettiği nazım şekli dörtlüktür. Bunların kitaplara yayılımına göz atmak, çok tercih edilen bir şekil olduğu için önemlidir.

137

2. 3. Düzyazı Şiirleri

Şükrü Erbaş için düzyazı şiirin özel bir yeri vardır. Düzyazının dünya edebiyatındaki öncüleri Aloysius Bertrand, Comte de Lautréamont, Baudelaire ve Arthur Rimbaud’dur. Şükrü Erbaş’ın 97 düzyazı şiiri vardır. İlk düzyazı şiirlere ilk kitabında yer vermediği görülen şair için düzyazı şiirin önemini sonraki kitaplarında yoğun biçimde kullanması ortaya koymaya yetmektedir. Şairin düzyazı şiirlerinin kitaplarına dağılımı şu şekildedir: Kül Uzun Sürer: 2; Unutma Defteri: 31; Üç Nokta Beş Harf: 3; Yalnızlık Heceleri: 6; İnsan Sevmezse Ölür: 7; Gölge Masalı: 9; Bağ Bozumu Şarkıları: 4; Dicle Üstü Ay Bulanık: 1; Sarkacın Kalbi: 23; Derin Kesik: 3;

Aykırı Yaşamak: 4; Pervane: 4.

Bizim yukarıdaki değerlendirmeye aldığımız şairin tamamını düzyazı şiir biçiminde yazdığı şiirlerdir. Erbaş’ın düzyazı şiirlerinin karakteristik özelliği şiirlerin söyleminin bilinçaltının dışa vurumu, bilinçakışı ve sayıklama seklinde olmasıdır.

Üstgerçekçi eğilimlerin fazlasıyla öne çıktığı bu metinlerde şair içini boşaltan, aklına düzensiz, serbest çağrışımlarla gelen fikirleri biçime sokmadan olduğu gibi döken, konudan konuya, zamandan zamana ani geçişler yapan sınırsız bir imgelem gücüne sahiptir. Betimlemelere, sıfatlara, bilimsel terimlere bolca yer verdiği bu şiirlerin anlamı da yarı karanlık bir yerdedir. Hemen kendini ortaya koymaz. Bu şiirleri şekil yönünden değerlendirdiğimizde birkaç farklı yapısının olduğu görülmektedir.

Örneğin, Göl Masalı’nın Yalnızlığın Ruh Atlası bölümündeki şiirleri göz önünde bulundurursak ilk şiirde betimleme esastır. Bu şiirde önce betimleme ardından öyküleme vardır. Bu şiirler şekil açısından herhangi bir düzyazıdan farklı değildir.

Paragraf başlarıyla, imlâ kurallarına tam uyulması ile düzyazının şartlarını bire bir yerine getirmektedirler.

Benim gittiğim uzaklar değil, içimdeki sözlerdir.

Buğday tarlalarının uykusunu, yüksek seslerin kışını, kırlangıçların akşamını geçti çocuk. Gaz lambasından güneşler yapıyor düşen gövdesine. Benim gittiğim o çocuğun kalbindeki gecedir.

Bir kadın yemenisini tutuyor inen tokada, bir kendinden daracık odalarda. Gün iki kez bitmiş, gece bir daha siyah. Çocuk üç büyük korkuyla büyük. Kadın değil de tokat parçalanıyor. Benim gittiğim kadının yemenisindeki hayat bilgisidir.

“Yalnızlığın Ruh Atlası”, Gölge Masalı/Bütün Şiirleri-3, s. 118.