• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: DİVANÇE’DEKİ NAZIM BİÇİMLERİNİN YAPI, SAYISAL VERİLER

2.3. Kıta Nazım Şekli İle Yazılmış Medhiyeler

Tüm bu tarih manzumelerinden sonra farklı sebeplerle yazılmış kıtalar da bulunmaktadır. Bunlardan biri daha önce kendisine şeyhülislamlık makamına gelmesine tarih düşürülen Mehmed Mekkî Efendi’ye tarih ile birlikte sunulan 9 beyitlik bir kıtadır. Bu kıta, Hamdullâh Efendi’nin Mehmed Mekkî Efendi’nin dergâhından uzaklaştığını, kapısına yüz sürmeye yüzü olmadığını, haddi değilken onu vasfetme teşebbüsünde bulunduğunu dile getirerek özrünü beyan ettiği bir kıtadır.

Dîvânçe’de kıta nazım şekli ile yazılan manzumelerden bir diğeri Osman Efendi’nin kâtipler zümresine reîs olmasını konu edinmektedir. Manzumeye, Allah’ın feyiz rüzgârının eserek Osman Efendi’nin kâtipler zümresine reîs olduğuna dair haber vermesi ile başlanmıştır. İlk 5 beyitte övgüsü 6. beyitte de Allah’ın yardımının rehber olması için dua edilerek manzume hitama erdirilmiştir. Başkâtip olduğu dışında herhangi bir bilginin verilmediği Osman

132

Ancak 14. beytinde tamiyeye işaret edecek olan ifadelerin eksik olması ve son beytinde de hece değerlerinin toplamının fazla çıkmasından dolayı tamiyeli ifade tam olarak tespit edilememiştir.

90

Efendi’nin, Yeniçeri başkâtibi olup 1779’da vefat eden Osman Efendi133

olması kuvvetle muhtemeldir.

Dîvânçe’de, Mısır’ı fetheden sadrazam Yûsuf Ziyâ Paşa’nın övgüsünün anlatıldığı bir diğer manzume, kıta nazım biçimi ile yazılmış olup 30 beyitten müteşekkildir. Yûsuf Ziyâ Paşa’nın sadrazamlığa gelişine kıta nazım biçimi ile ve Mısır’ı fethetmesine de kaside nazım biçimi ile tarih düşüren Hamdullâh Efendi, Yûsuf Ziyâ Paşa’nın Mısır’ı düşmanların elinden almasına da medhiye mahiyetinde bir kıta kaleme almıştır. Arapça olarak ve tavîl bahri ile yazılan kıta, Hamdullâh Efendi’nin Mısır’ın düşmanlar elinden alındığını duyduktan sonra sevincini ve duasını ifade etmek üzere yazdığı bir manzumedir. Adeta bir mesnevi havasında olayın izah edildiği manzumede, evvela Fransızların dostluk eder gibi görünüp bir yandan da hile ile düşmanlık ederek Mısır’ı elde etme çabalarından bahsedilmiştir. Akabinde de Yûsuf Ziyâ Paşa’nın ordusu ile gelip düşmanı yalvaracak duruma getirerek Mısır’ı nasıl fethettiğinin medhi yapılmıştır. Yüce bir makamla mükâfatlandırılması, Allah’ın inayetiyle desteklenmiş bir ömrünün olması için de dualar edilerek manzume hitama erdirilmiştir.

Kıta nazım şekli ile kendisine medhiye yazılan bir diğer isim, Reisülküttâb Mustafa Efendi’nin oğlu, Mustafa Âşir Efendi’dir (ö. 1804).134

Manzumeye, doğrudan Âşir Efendi’nin övgüsü ile başlanmış olup 9 beyitten müteşekkildir. Son beytinin ikinci mısraının eksik olması ve övgülerin devam ediyorken birden manzumenin sona ermesi nâ-tamâm olduğunu düşündürmektedir. Her ne kadar yarım bir manzume olsa da Âşir Efendi’nin âlim kişiliğine isnaden Feyzî-i Hindî, Keşşâf, Beyzâvî gibi müfessirler; Serahsî, Müslîm ve Buhârî gibi de muhaddislerden telmihler yapılarak medhi daha da güçlendirilmiştir.

Bir diğeri ise Bursa’da medfun İsmail Hakkı Efendi’nin türbesinde asılı olan 2 beyitlik bir kıtadır. Aynı zamanda Bursa’da Emir hazretlerinin türbelerini ziyaret ettiklerinde yazdıkları bir diğer kıta da 2 beyitten oluşmaktadır.

Arapça ve Farsça karışık olarak yazılmış mülemma bir kıtada ise âdeta münâcât havasında günahkârların bağışlanması, düşmana karşı Allah’ın bir zaferle imdada yetişmesi, padişaha yardım etmesi, düşman topluluğunun darmadağın olması ve Allah’ın yardımı ile düşmandan intikam alınması için dualar edilmiştir.

Hamdullâh Efendi’nin Dîvânçe’sindeki tüm kıta nazım biçimi ile yazılmış şiirlerinin incelenmesinden sonra onun bu alanda oluşturduğu genel bir şablondan bahsetmek mümkün

133

Bk. Mehmed Süreyya, a.g.e., c.III, s. 433.

91

olsa gerektir. Nitekim Hamdullâh Efendi, manzumelerine ilk olarak ya doğrudan memduhun ya da medh edilecek kişinin yaşadığı dönemdeki padişahın övgüsü ile başlamıştır. Genellikle 4 ya da 5. beyitten sonra da maksadını âşikar ederek asıl memduhun övgüsüne geçmiştir. Övgüler aracılığıyla bazen, memduhun hayatı hakkında da gerçek bilgiler verirken bazen de mübalağanın dahi sınırları dışarısına çıkmıştır. Ayetler ve hadislerden iktibaslar, tarihi şahsiyetlerden de telmihler yaparak övgülerini daha da güçlendirmiştir. Medhiye bölümlerinden sonra ise -birkaç istisna dışında- dua bölümlerine geçerek, birkaç beyitle dua etmiş, eğer tarih manzumesi ise de düşürülecek tarih hakkında bilgilendirme yapılarak tarih düşürüp manzumesini hitama erdirmiştir. Hamdullâh Efendi’nin bir mısra ile ya da bir beyitte ikişer tane düşürdüğü tarihler olsa da bir beyitin tamamı ile düşürdüğü tarihlerin daha fazla olduğu gözlemlenmiştir.

2. 4. Gazeller

Kelime anlamı, aşktan bahsetmek, kadınlarla âşıkâne konuşmak, onlarla dostluk kurup sohbette bulunmak olan gazel, edebiyat terimi olarak ilk beyti kendi içerisinde diğer beyitlerin ikinci mısraları da ilk beyitle kafiyeli olan, genellikle beş ile dokuz beyit arasında yazılsa da bu rakamlardan az veya çok örneklerine de rastlanan nazım biçiminin adıdır. Ekseriyetle muhtevaları aşk olsa da farklı konularda da yazıldığı görülmektedir. Nitekim aşkın verdiği mutluluk ve ıstırabı dile getirenlere âşıkâne gazel, neşe ve zevkten dem vurup dünyadan haz almayı önde tutanlara rindâne gazel, sevgilinin güzelliğinden ona duyulan aşırı arzudan bahsedenlere şûhâne gazel, tasavvuf düşüncesinin hâkim olduğu gazellere ârifâne gazel, düşünce yönü ağır basanlara ise hikemî gazel olmak üzere farklı farklı adlar verilmiştir.135

Gazellerin kendi içerisinde kafiyeli olan ilk beytine matla, mahlasın da yer aldığı son beytine ise makta denmektedir. Birkaç istisnası bulunsa da mahlas zikretmek, gazellerin olmazsa olmaz genel kurallarındandır.136

Bu çalışma çerçevesinde Dîvânçe’si incelenen Hamdullâh Efendi de tüm gazellerini, Hamdullâh mahlası ile yazmıştır.

Dîvânçe’de 24’ü Farsça olmak üzere 40 gazel bulunmaktadır. Gazellerin beyit sayısının 5 ile 9 beyit arasında değiştiği genel kuralına uygun olarak Hamdullâh Efendi’nin Dîvânçe’sinde de en az 5 en fazla 9 beyitten oluşan gazellere rastlanmaktadır. Divân edebiyatı şairlerinin

135

M. A. Yektâ Saraç, a.g.e., s. 47.

92 sırasıyla 5, 7 ve 6 beyitten137

oluşan gazeller yazdıkları göz önünde bulundurulduğunda, Hamdullâh Efendi’nin de bu geleneğe uyarak 19 tanesi 5’li, 13 tanesi 7’li, 4 tanesi 6’lı, 2’şer tanesi de 8’li ve 9’lu olmak üzere daha çok 5 ve 7 beyitli gazelleri tercih ettiği dikkat çekmektedir.

Şâirler, beyit sayısı 5’ten fazla olan gazeller için özellikle makta beyitlerinde bazı ifadeler kullanmışlardır. Altı beyit olanlar için şeş-beyt, yedi beyit olanlar için heft-beyt, sekiz beyit olanlar için de heşt-beyt ifadeleri tercih edilmiştir.138

Hamdullâh Efendi Dîvânçe’sinde de buna örnek teşkil edebilecek bir gazele tesadüf edilmektedir. Makta beytinde heft-beyt olarak zikredilen gazel, aynı zamanda yedi seyyareye de teşbih edilmiştir:

[me ᶜ lün me ᶜ lün eᶜ lün Bec heft beyt amdull h r ger Koned v ze-h y-ı heft ecr m139

(Fars. G. 19/7)

Gazellerin dîvânlarda son harflerine göre düzenlendiği bilgisinden hareketle gazel kaleme alan dîvân şâirleri, mümkün mertebe Arap alfabesinin her harfiyle bir gazel yazmaya özen göstermişlerdir; fakat Hamdullâh Efendi’nin Dîvânçe’sindeki gazeller bölümü çok hacimli olmadığından olsa gerek “ا elif”, “ب be”, “ت te”, “ث se”, “د dal”, “ر ra”, “ز ze”, “ش şın”, “ل lam”, “م mim”, “ن nun”, “ه he” ve “ي ye” olmak üzere 13 farklı harfte yazılmıştır. Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere bunların ekseriyeti “د dal” harfinden müteşekkil olmakla birlikte “ا elif” ve “ر ra” harfleri de ardından gelmektedirler.

Tablo 9: Hamdullâh Efendi’nin gazellerinin harflere göre dağılımı

Gazellerin Har lere Göre Dağılımı

ا Elif 6 ب Be 1 ت Te 1 ث Se 1 د Dal 8 ر Ra 6

137 Mücahit Kaçar’ın İbn-i Kemâl Dîvân’ını nazım bilgisi, belagat, üslup ve dil özellikleri ve muhteva

açılarından incelediği doktora tezinde, 16. yüzyılda öne çıkan bazı şairlerin divanlarındaki gazellerin beyit sayılarını tablolaştırdığı ve yukarıda bahsi geçen sıralamanın da bu tablo sonucunda ortaya çıktığı görülmektedir. Ayrıntılı bilgi için bk. Mücahit Kaçar, “İbni Kemâl Dîvânı’nın İncelenmesi (Nazım Bilgisi-Belagat -Üslup ve Dil Özellikleri-Muhtevâ),” (Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, SBE, 2010), s. 20.

138 Cem Dilçin, “Divan Şiirinde Gazel”, Türk Şiiri Özel Sayısı II: Divan Şiiri, (Ankara: Atatürk Kültür Dil ve

Tarih Yüksek Kurumu, 2017), s. 89.

93 ز Ze 2 ش Şın 2 ل Lam 2 م Mim 4 ن Nun 5 ه He 1 ي Ye 1

Hamdullâh Efendi, gazellerinde hezec, remel, muzârî, recez ve müctes olmak üzere 5 farklı bahirde 8 farklı kalıp kullanmıştır. Bu kalıplardan en çok “mef ᶜ lün mef ᶜ lün mef ᶜ lün mef ᶜ lün” kalıbının tercih edildiği bundan sonra da remel ve müctes bahirlerinin kısmen eşit oranlarda da olsa sıklıkla kullanıldıkları görülmektedir. Bunlar dışındaki kalıplar ise bir kereye mahsus olarak kullanılmıştır. Aşağıda bahsi geçen bahir, kalıp ve gazel sayıları tabloya aktarılarak verilmiştir.

Tablo 10: Hamdullâh Efendi’nin gazellerinde kullandığı vezinler

Bahir Vezin Sayı

Hezec mef ᶜ lün mef ᶜ lün mef ᶜ lün mef ᶜ lün 10

Hezec mef ᶜ lün mef ᶜ lün feᶜ lün 1

Remel f ᶜ l tün f ᶜ l tün f ᶜ l tün f ᶜilün 9

Remel feᶜ l tün feᶜ l tün feᶜ l tün feᶜilün 9

Muzârî mefᶜ lü f ᶜ l tü mef ᶜ lü f ᶜilün 1

Muzârî mefᶜ lü f ᶜ l tün mefᶜ lü f ᶜ l tün 1

Recez müstefᶜilün müstefᶜilün müstefᶜilün müstefᶜilün 1

Müctes mef ᶜilün feᶜ l tün mef ᶜilün feᶜilün 8

Dîvân şâirlerinin başvurduğu aruz kalıpları arasında, aynı aruz cüzünün tekrarlanması durumunda ortadan iki eşit kısma ayrılabilen bazı kalıplar bulunmaktadır. Bunlar genelde mefâᶜîlün, müstefᶜilün ve müstefᶜilâtün gibi iki ya da dört defa tekrarlanan cüzlerdir. Bu vezinlerle yazılıp matladan sonra gelen beyitlerin mısra ortaları ilk beyitle kafiye bakımından uyumlu bir hale getirildiği durumlarda bu nevi gazellere musammat gazel adı verilmiştir.140

Hamdullâh Efendi de Dîvânçe’sinde yalnızca bir örneğine rastlanılan dört müstefᶜilün

94

kalıbını, musammat gazel örneğine uygun olarak kaleme almıştır. Kafiye seslerinin bold bir şekilde gösterildiği musammat gazel aşağıdaki gibidir:

1 Reftem be-s -yı k -yı ᶜaşk l de-d m n der-ba al Ç k- g r b n der-kefem fery d u ef n der-ba al

2 V rd- zeb nem el-am n ez-cevr- y r- b -em n Z dem be- aybet tevᵓem n derd k usr n der-ba al

3 Reh sengl -ı u a-z d der-p şg hem g rd-b d Her za met u m net be-y d l m u a z n der-ba al

4 Gümkerde-r h-ı kem-sür şev - für z nem çer N b d ez- n sevd fer merg- bey b n der-ba al

5 Der-d de-d z -i kerem med be-m aᶜf u herem Sevd -yı va leş ber-serem amm k ırm n der-ba al

6 ub u mes l ᶜ mer n est k ferm yed ᶜa ub -ı ıy met der- a ş m-ı ar b n der-ba al

7 Ş dem k amdull h ez- n der-dest-i men ne dil ne c n Zülfeş be-şod d l-r mek n r m ş- c n der-ba al (Fars. G. 15)

Kafiye hususuna gelindiğinde Hamdullâh Efendi’nin mücerred ve mürekkep kafiyelerin hepsini eşit oranda olmasa da kullandığı görülmektedir. Ekseriyetle başvurduğu kafiye, dîvân şâirlerinin de çoğunda görüldüğü üzere mürdef kafiyedir; fakat diğer kafiyeler ile kullanım sıklıkları arasında oldukça büyük bir fark vardır. Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere mürdef kafiye –bilhassa mürdef-i elifî- 31 gazelde kullanılmışken mücerred kafiye 6 ve mukayyed kafiye de 3 farklı gazelde kullanılmıştır:

95

Tablo 11: Hamdullâh Efendi’nin gazellerinde kullandığı kafiye türü ve sesleri

Ka iye Türü Toplam Kafiye Sesleri

Mürdef Kafiye 31 Mürdef-i

Elifî Mürdef-i Vâvî Mürdef-i Yâyî

27 2 2

Mücerred Kafiye 6 â n r t l

2 1 1 1 1

Mukayyed Kafiye 3 ng mn

2 1

Hamdullâh Efendi, Dîvânçe’sinde yer alan 40 gazelin 6’sı hariç diğer hepsinde birbirinden farklı redif kullanmıştır. Redifin kullanılmadığı gazellerin 3’ü Farsça diğer 3’ü de Türkçe gazellerdedir. Hamdullâh Efendi’nin gazellerinde redife özellikle temayül ettiğini söylesek de kaside ve kıta nazım biçimi ile yazdığı diğer manzumelerinde redife çok nadir rastlanıldığı dikkat çekmektedir. Gazellerde kullanılan rediflerin beş tanesi yalnızca ekten oluşurken diğerlerinin ya bir/iki kelime ile ya ek ve kelimenin birlikte ya da yardımcı fiiller yardımı ile kullanıldığı görülmektedir. Hamdullâh Efendi’nin kerd, hîş, henûz, men gibi İranlı şairlerce de çokça rastlanılan; sabâ, bana, bâᶜis, haber, hasret gibi Türk şairlerince de çok kullanılan rediflere başvurduğu müşâhede edilmektedir.

Aynı redife bağlı kalarak bir ya da birden fazla gazel yazmak, tekrar riskine düşülmediği suretde, şâirlik kudretini gösteren hususlardan biri olarak addedilmiştir. Hamdullâh Efendi’nin bu hususta kendisini hiç riske atmayıp yalnızca iki gazele mahsus olmak üzere aynı redifi (-ı men) kullandığı; bâşed/ ne bâşed/ mî bâşed üçlemesinde de ekler ile de olsa farklılık yapılmasına özen gösterdiği, bunlar dışında ise birbirlerinden bağımsız redifleri tercih ettiği görülmektedir:

Tablo 12: Hamdullâh Efendi’nin gazellerinde kullandığı redifler

Redif Gazel Sayısı Redif Gazel Sayısı

-emr 1 h hed d lem 1

c n tur 1 rz d rem 1

-r 1 -ı men 2

-şod imşeb 1 -dır sab 1

-ı fitne est 1 -dir bana 1

n çün n b yed 1 b s 1

şod 1 -ı üm d 1

96

kerd 1 -dan b -haber 1

ne b şed 1 -ler 1

b şed 1 -ı hasretdir 1

m b şed 1 -si var 1

hen z 1 nedir 1

-eş 1 -ından 1

hˇ ş 1 -ı neylersin 1

der-bagal 1 -ı içinde 1

kerdem 1

Gazellerde, rediflerin oluşturduğu kavram birliği dışında beyitler arasında da anlam birliği ve bütünlüğü olan gazellere, yek-âhenk gazel adı verilmiştir. Divan şairleri her ne kadar yek- âhenk gazel yazmaya önem verseler de bu türden gazel sayısına oldukça az rastlanılmıştır.141

Âşıkâne şiirler dışındaki konularda anlam bütünlüğü daha iyi sağlanırken aşk konusunda şairlerin kendilerini daha rahat hissetmelerinden olsa gerek anlam bütünlüğüne ya da bir kompozisyon formuna sokmaya gerek duymadıkları düşünülmektedir.142

Nitekim divanların büyük bir çoğunluğunu âşıkâne gazellerin oluşturmasına rağmen yek-âhenk gazel örneklerine çok fazla rastlanılmaması bu bilgiyi destekler mahiyettedir.

Hamdullâh Efendi’nin gazellerine bakıldığında çoğunlukla aşkın söz konusu edilerek, sevgilinin güzelliğinden, acımasızlığından, ayrılığından, vuslatından dem vurulduğu ve bunların da belirli bir kompozisyona dâhil edilmediği görülecektir; fakat yek-âhenk gazel maksadı ile yazılmış olma ihtimali yüksek olan iki örnekten bahsetmek mümkündür. Bu iki gazel de Farsça gazeller arasında yer almaktadır. Biri, “şod imşeb” (Fars. G. 4) redifli olup 7 beyitten oluşmaktadır. Redifin de katkısı ile tüm gazelde bir gece içerisinde kurulan bir işret meclisi söz konusu edilmektedir. Birinci beyitte sâkîden, ikinci beyitte şaraptan, üçüncü beyitte mutripten, dördüncü beyitte bir önceki beyite uygun olarak çalan nağmelerin bülbülün feryatlarına teşbih edilmesinden, beşinci ve altıncı beyitte böyle bir işret meclisinde âşığın ruh halinin nasıl olduğundan, mahlas beytinde de aslında bu gece herkesin Hamdullâh’ın şiiri ile neşelendiği için sarhoş olup nara attığından bahsedilmiştir. Ayrıca doğrudan yek-âhenk gazele işaret etmese de tüm gazelde benzetmelerin göz, kulak, ağız ve güzellik gibi yüze ait unsurlar ile oluşturulmasının da işret meclisi kompozisyonunu destekler mahiyette olduğu söylenebilir.

141

Cem Dilçin, a.g.m., s. 92.

97

Öte taraftan tüm bu hususlar, bu gazeli küçük bir sâkînâneme olarak değerlendirmeyi de mümkün kılmaktadır:

[feᶜ l tün eᶜ l tün eᶜ l tün eᶜilün

1 S ez şaᶜbedeg ber - c h n şod mşeb C m-ı m n -yı mey ez d de n h n şod mşeb143

2 D d mey d d kün n yet- b-ı ay t P r- ad-s le- b -t b c v n şod imşeb144

3 D d mu r b arab-ı mecl s- m ayr n şod M s reş be-dehen z’ nben n şod mşeb145

4 Mur -ı şeb- z z -bes kerd hez r v z

Penbe- g ş-ı men ez ma z-ı f n şod mşeb146

5 D ş behr- aber- heme ten g şem b d Behr- b s den- p cümle deh n şod mşeb147

6 Çeh-i na şeb meheş ez şerm n h n kerd be-dil Ez d lem peyker- n m h ᶜay n şod mşeb148

7 Mest ü ma m r z keyf- su en- amdull h

Heme yek-reng şod u naᶜra-zen n şod mşeb149 (Fars. G. 4)

143

Ey saki, cihanın şimşeği bu gece el çabukluğu/hokkabazlıktan oluştu; (bundan olsa gerek) bu gece şarabın sırça kadehi gözden kayboldu

144 Şarap ve ab-ı hayat özelliği verince yüz yaşındaki bu ihtiyar adamı, bu gece gençleştirdi.

145 Bu gece mutrip, meclisimizdeki eğlenceyi görüp hayran kaldığından onun mıskalını ağzına alıp üzerine

parmaklarını koydu.

146

Bülbül hiç durmadan binlerce feryat u figan ettiği için bu gece benim kulak pamuğum feryat özünden oldu.

147 Dün gece ondan bir haber alabilmek için bütün vücudum kulağım olmuştu. Bu gece ise ayağını öpmek için

bütün (vücudum) ağız oldu.

148

O ayın güzelliği gönlümde apaçık olarak göründükten sonra Nahşeb kuyusu ayını utancından gönülden gizledi.

98

Bir diğer gazel ise “-ı fitne est” (Fars. G. 5) redifli 8 beyitlik Farsça gazeldir. Burada da redifin katkısı ile olsa gerek her beyitte sevgilinin fitnesinden bahsedilmektedir. İlk olarak sevgilinin güzellik döneminde fitnenin hâkim olduğu dile getirilerek sevgilinin fitnesinin âlemde nelere sebep olduğu sıralanmıştır: Bir gülümsemesi ile fitnesinin kargaşaya yol açtığı, mahallesinin fitne dükkânı olduğundan âşıkların bu mahalle uğruna hayatlarını hiçe saydığı, o mahalle bekçisinin fitne olduğu, eğer sevgili giderse fitnenin de son bulacağı ve âşığın da bu fitnenin kurbanı olmak için hazır bulunduğu dile getirilerek sevgilinin fitnesi üzerinden bir kompozisyon kurulduğu görülmektedir:

[mefᶜ lü ᶜ l tü me ᶜ lü ᶜilün

1 ᶜAhd- mel at- tu k devr n-ı fitne est ᶜ lem heme be-m c b- ferm n-ı fitne est150

2 Ş r n andeet dehed ş b r ay

Düzd de yek tebessüm- tu c n-ı fitne est151

3 Üft deg n met ᶜ-ı ay teş dehendbe-h ç Leyl ü neh r k y-ı tu dükk n-ı fitne est152

4 Ez kes çe t m l- gezend resed b d T çeşm- nerg s- tu n gehb n-ı fitne est153

5 Ma şer z b m ˇaned eger l yı u’l-ᶜ y Reft r-ı t k yet- mk n-ı fitne est154

6 Baᶜd-ez dem den- a -ı nev d d b se Ş dem k n kerem- s n-ı fitne est155

149 Bu gece Hamdull h’ın şiirinin neşesiyle, herkes sarhoş olup nara atmaya başladı.

150 F tnen n h k m olduğu sen n güzell k dönem nde bütün lem, sen n f tne fermanına göre hareket etmekted r. 151

Senin tatlı gülüşün kargaşaya hayat verdi. Senin hafif bir tebessümün bile fitnenin ruhudur.

152 Sen n mahallen gece ve gündüz f tne dükk nı (g b ) olduğundan şıklar, hayat kumaşlarını h çe

verdiler/hayatlarını heba ettiler.

153

Senin nergis gözün fitne bekçisi olduğu müddetçe bir kimseden zarar ihtimali nasıl oluşabilir?

99 7 Tenh ne-şod te fül ü k kül f ten-fez

Her y u m y m ye- s m n-ı fitne est156

8 amdull hest p ş- tu çün beste dest ü p B - amze küşk der r-ı urb n-ı fitne est157

(Fars. G. 5)

Gazellerde anlam birliğinin ve kompozisyonun sağlanması dışında beyitlerin aynı güç, değer ve güzellikte yazıldığı gazellere de yek-âvâz gazel adı verilmiştir.158

Edebî zevk söz konusu olduğunda nesnelliğin ikinci planda olduğu bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla Dîvânçe’de bu türden birçok gazel zikredilebilecek olsa da yalnızca bir tanesini bu türden değerlendirmekle iktifa edilecektir. Bu gazel, tezin başlığında da zikredilen makta beyiti ile beraber her beyiti ayrı güzellikte, orijinal mazmunlarla oluşturulmuş bir gazel olduğundan yek-âvâz gazel olarak değerlendirmeye uygun görülmüştür. Birinci beyitte şâirin, hasret ateşini vuslatın gönle aydınlık veren yarası olarak gördüğü, ikinci beyitte Kâbe’de ihramlıyken yapılmaması gerekenlere dikkat çekerek aşk hareminde ihram giymişken sevgilinin bakışına iltifat edemeyeceği, üçüncü beyitte düşmanların âşığı ayıplamalarının nevbet davuluna teşbih edildiği, dördüncü beyitte âşığın yatağının iplikleri dikenden olsa dahi rahat edebileceği, beşinci ve altıncı beyitte geleneğin aksi olarak sevgiliye minnet edilmediği, yedinci beyitte elinde güvenilirlik asası olduğundan her tehlikeli yolun ona selamet yolu olacağı ve son beyitte de kendisinin çok tanınmayıp gerekli değeri görmeyen bir şair olmasından ötürü müphemlik köşesini rütbe edindiği zikredilmektedir:

ᶜ l tün ᶜ l tün ᶜ l tün ᶜilün

1 Künc- llet ber-ter n- adr-ı ᶜ zzetd r ba a N r-ı asret d -ı d l-efr z-ı vu latdır ba a159

155 Ayva tüylerinin çıkmasından sonra bana bir buse verdi. Bu cömertliğin fitnenin ihsanından olduğu için

mutluyum.

156 O sevgilinin tegafülü (sevgil n n görmezden gelmes ) eks k olmadı, k külü de f tne saçmaktadır. Onun her b r

teri ve saç teli fitne servetinin özüdür.

157 Hamdull h, senin önünde eli ve ayağı bağlı bir şekilde durmaktadır. O fitne kurbanı olmaya layık olduğu için

gamze ile onu öldür.

158 Cem Dilçin, a.g.m., s. 93. 159

Benim için hakirlik köşesi, yücelik meclisinin başında yer alan en güzel yerdir. Hasret ateşi de vuslatın gönle aydınlık veren yarasıdır.

100

2 Oldum r m-p ş-ı st n ar m-i ᶜaş da İlt f t-ı çeşm- h da c n yetd r ba a160

3 Geçd d l ş md em r ne mel met ta tına aᶜn-ı aᶜd dan şem tet k s-ı nevbetd r ba a161

4 Şer aya meᵓl f[dır] c sm- n z rım şöyle k m