• Sonuç bulunamadı

Napolyon’un Mısır’ı İşgali ve Oryantalizm

2. ORYANTALİZM’İN SÖMÜRGECİLİKLE İLİŞKİSİ

2.3. Napolyon’un Mısır’ı İşgali ve Oryantalizm

Hindistan'ın, Şark'ın zenginliklerine ulaşmak için önce İslam bölgelerinden geçmek ve İslam’ın tehlikeli etkisine karşı koymak gerekiyordu. En azından on sekizinci yüzyılın büyük kısmında İngilizlerle Fransızlar bunu başarmıştı. Osmanlı İmparatorluğu çoktan beridir, on dokuzuncu yüzyıla "Doğu Sorunu" sıfatıyla nakşolunmak üzere, (Avrupa açısından) yürek ferahlatıcı bir kocamışlık konumuna yerleştirilmişti. 1769'da İngiltere fiilen Hindistan'ın iktisadi, siyasal denetleyicisi olup çıkıncaya değin, Fransa ile İngiltere, Hindistan'da önce 1744–48 arası, ardından da 1756–63 arası savaştı. Napolyon'un İngiltere'nin Şark imparatorluğunu, önce İngilizlerin İslam’dan geçen yolunu, Mısır’ı işgal ederek taciz etmeyi yeğlemesi kadar kaçınılmaz bir şey olamazdı.

2.3.1. Napolyon’un Şarkiyatçılık Düşünceleri

Napolyon'dan önceki tüm Şarkiyatçı tasarıların ayırıcı özelliği, tasarının başarılı olmasını sağlamak üzere önceden yapılabilecek pek bir şey olmamasıydı. Örneğin Anquetil ile Jones, Şark hakkında yapacakları çalışmanın ne olduğunu, ancak Şark'a gittikten sonra öğrendiler. Deyim yerindeyse tüm Şark'la karşı karşıya kaldılar; ancak zamanla, hatırı sayılır doğaçlama denemelerinden sonra, yonta biçe daha küçük bir alan haline getirebildiler Şark'ı. Oysa Napolyon Mısır'ın tümünü al- makta kararlıydı; ön hazırlıkları görülmedik büyüklükte ve mükemmellikteydi. Gene

de, neredeyse bağnazca şematik, tertipçi ve metinsel hazırlıklardan ibaretti. Bu özellikler üzerinde biraz durmak gerekir. Anlaşılan, 1797'de İtalya'da bir sonraki askeri harekâta hazırlanırken, Napolyon'un kafasında, başka her şeyin ötesine geçen üç temel düşünce vardı. İlkin, İngiltere'nin hâlâ tehdit edici bir güç olması bir yana bırakılacak olursa, Campoformio Anlaşmasıyla zirveye varan askeri başarısı, ona şanını sürdürmek üzere yönelecek Doğu'dan başka yer bırakmamıştı. Kaldı ki Talleyrand yakın zamanda, sitem edercesine "şu anki koşullarda yeni sömürgeler edinmenin avantajları"ndan söz etmişti; İngiltere'ye zarar vermek gibi cazip bir olasılıkla birlikte bu düşünce, Napolyon'u Doğu'ya yönlendirdi. İkincisi, Napolyon’a Şark daima çekici gelirdi. Sözgelimi, gençliğinden kalma elyazmalarında Arapların Tarihi adıyla çıkardığı bir özet vardır. Bu özette genellikle İlk Çağda yaşayan Makedonya İmparatoru Büyük İskender'in Şark'ına, özelde de Mısır'a yakıştırılan ün ve şanı çok iyi bildiği, tüm yazıları ile söyleşilerinden anlaşılır. Dolayısıyla, İngiltere'nin zararına olmak üzere yeni bir İslami sömürge edinmek gibi ek bir kârla bağdaşık olarak, yeni bir Büyük İskender sıfatıyla Mısır'ı yeniden istila etme fikri aklına düştü. Üçüncüsü, Napolyon Mısır'ı akla yatkın bir tasarı sayıyordu. Çünkü taktik, strateji, tarih düzlemlerinde ve metinsel düzlemde, yani hakkında bir şeyler okunan, yenilerin yanı sıra klasik Avrupalı yazarların yazıları aracılığıyla da hakkında bilgi edinilen bir şey olarak biliyordu. Tüm bunlarda önemli olan, Napolyon için Mısır'ın, önce zihninde, ardından da işgal hazırlıklarında, deneye dayalı gerçekliğe değil de metinlerden devşirilmiş düşünceler ve söylemler alanına ait deneyimler aracılığıyla gerçeklik kazanan bir tasarı olmasıydı. Bundan ötürü de Napolyon'un Mısır planları, Şarkiyatçının özel uzmanlığının dolaysızca işlevsel sömürge kullanımına girdiği uzun bir Avrupa-Şark ilişkileri dizisinin ilk adımı haline geldi. Zira Napolyon'dan beri Şarkiyatçılar, Şark'a bağlılıkları, Şark'la duygudaşlıkları ile fetheden Batı arasında bir seçim yapmaları gereken can alıcı noktalarda, hep ikinci yolu seçer oldular. İmparatorun kendisine gelince, o da Şark'ı önce klasik metinler, ardından da Şarkiyatçı uzmanlar tarafından şifrelenmiş haliyle gördü. Şarkiyatçı uzmanın klasik metinlere dayalı tasavvuru, gerçek Şark'la kurulan her dolaysız ilişkinin yararlı bir ikamesiydi.168

Napolyon'un niyeti, kendisinin kurduğu Mısır Enstitüsü'nün üyeleri ta- rafından her konuda yürütülen çalışmalarla, seferin bir tür canlı belgeliğini oluşturmaktı. Belki de daha az bilinen başka bir konu, iki ciltlik yapıtı Voyage en Egypte et en Syrie (Mısır ve Suriye'ye Yolculuk) 1787'de yayımlanan Fransız gezgini Volney'nin çalışmasının, Napolyon için temel bir dayanak olmasıdır. Volney Yolculuk'u, yazarın 1783'te Doğu yolculuğuna çıkmasını ansızın eline geçen bir miktar paranın (mirasın) olanaklı kıldığını okura bildiren kısa kişisel önsöz bir yana, neredeyse iç daraltacak ölçüde kişisellik yoksunu bir belgedir. Besbelli Volney, kendini gördüğü şeylerin durumunu kaydetmekle görevli bir bilim adamı sayıyordu. İkinci ciltte bir din olarak İslam’ın anlatıldığı yer Yolculuk'un zirvesidir. Volney’nin görüşlerinde, bir din ve bir siyasal kurumlar dizgesi olarak İslam’a yönelik dinsel güdümlü bir düşmanlık vardı. Volney kendisinden çeyrek yüzyıl sonra gelecek olan Chateaubriand ile Lamartine gibi o da Yakınşark'ı, Fransa'nın sömürgecilik tutkusunu gerçekleştirmesine elverişli bir yer olarak görüyordu. Napolyon'un Volney'den aldığı, sefere çıkmış bir Fransız gücünün Şark'ta karşılaşacağı engellerin, güçlük derecesine göre sıralanmış bir dökümü oldu.

Napolyon, Saint Helena'da General Bertrand'a dikte ettiği Mısır seferine ilişkin düşüncelerinde -Campagnes d'Egypte et de Syrie, 1798-7799'de (Mısır ve Suriye Seferleri, 1798–1799)- Volney'ye açık göndermeler yapar. Napolyon, Volney'ye göre Şark'ta Fransız hâkimiyetinin önünde üç engel olduğunu, dolayısıyla her Fransız gücünün üç savaşa birden girmek zorunda kalacağını söyler: Bu üç savaşın ilki İngilizlere, ikincisi Osmanlı Devletine, üçüncü ve en zorlusu da Müslümanlara karşı olacaktır.

3. SÖMÜRGECİLİK YOLUNDA BATILILARININ İSLAM

Benzer Belgeler