İbn Ebî Zemenîn’in, tefsirinde zikrettiği neshi dört kısımda incelemek mümkündür.
3.2. NAHİVDEKİ MEZHEBİ/EKOLÜ
Arap dilinde geniş bir birikime sahip olan İbn Ebî Zemenîn,
Tefsîru’l-Ḳur’âni’l-‘Azîz’de dil alanında hangi ekole mensup olduğunu
tasrih etmemiştir. O, tefsirinde başta Basra ekolü olmak üzere Kûfe ve Bağdat ekolleri ile bu ekollere mensup dilcilerden istifade etmiş, onların sahih gördüğü veya hakikate en yakın bulduğu görüşlerini tercih etmiştir. Bu tercihlerini de genellikle görüşün sahibini zikretmeden yaptığı gibi az da olsa isim belirttiği yerler olmuştur.
783 ‘Ukkâşe, Muḳaddimetu’t-Taḥḳîḳ, I, 47.
784 Örnek için bkz. Zemenîn, Tefsîru İbn Ebî Zemenîn, I, 28,277,397,425.
Hiçbir ekole taassup derecesinde bağlı olmadığı anlaşılan İbn Ebî Zemenîn’in filolojik konularda en çok Basra ekolünün
görüşlerine meylettiği görülmektedir785. Bu durum İbn Ebî
Zemenîn’in esas aldığı ilkelerin, Basra ekolü prensipleriyle örtüşmesinden kaynaklanmaktadır. Nitekim Basra ekolü dilcileri güvenilir, bol ve sağlam semâ‘î delillere dayanarak küllî kaideler ortaya koymuşlardır. İbn Ebî Zemenîn de ileride görüleceği üzere semâ‘ı esas almış ve hangi ekol bu prensiplere dayanmışsa onun görüşünü tercih etmiştir.
İbn Ebî Zemenîn’in genel itibarıyle Basra ekolüne meyilli olduğunu ve bu ekole mensup bir dilci olduğunu gösteren delillerden bazıları şunlardır:
a. İbn Ebî Zemenîn’in Basra ekolünün temel prensipleri olan semâ’, istişhâd gibi kaideleri prensip edinmesi.
b. Basra ekolü dilcilerinin görüşlerine sık sık müracaat etmenin yanında nahiv meselelerinde yaptığı tercihlerin
çoğunlukla Basra ekolünün görüşleriyle örtüşmesi786.
c. Müfessirin çoğunlukla Basra ekolünün filolojik ıstılahlarını kullanması.
Örneğin müfessir; ﴾اًﺪﯿِﮭَﺷ ِّ�ﺎِﺑ ﻰَﻔَﻛ ْﻞُﻗ﴿ “De ki, şâhid olarak Allah
yeter.”787 âyetinde اًﺪﯿِﮭَﺷ kelimesinin temyîz olarak mansûb olduğunu
ifade etmektedir787F
788. Bu terim, Basra ekolünün kullandığı bir ıstılah
olup Kûfe ekolünde karşılığı el-mufesserdir788F
789. Yine müfessirin Basra
785 el-Esṭal, Menhecu’l-İmâm Muḥammed b. Ebî Zemenîn, s. 154. 786 el-Esṭal, Menhecu’l-İmâm Muḥammed b. Ebî Zemenîn, s. 154. 787 Ra‘d 13/43.
788 Zemenîn, Tefsîru İbn Ebî Zemenîn, I, 406.
789 Bkz. Ebû Muḥammed ‘Abdullâh Cemâluddîn b. Yûsuf b. Aḥmed b. Abdillâh b. Hişâm el- Enṣârî, Şerḥu Şuẕûri’ẕ-Ẕeheb fî Ma‘rifeti Kelâmi’l-‘Arab (Thk. Muḥammed Ebû Faḍl ‘Âşûr), Dâru İḥyâi’t-Turâsi’l-‘Arabî, 1. Baskı, Beyrut 2001, s. 135; Ḫalîl b. Aḥmed el-Ferâhîdî, Kitâbu’l-Cumel fi’n-Naḥv (Thk. Faḫruddîn Kabâve), Muessesetu’r-Risâle, 1. Baskı, Beyrut 1985, s. 46; el-Esṭal, Menhecu’l-İmâm Muḥammed b. Ebî Zemenîn, s. 155.
değinmiştir. Hatta onun eseri, bir rivayet tefsiri olduğu kadar bir nahiv, kıraat ve lügat kitabıdır desek hakikate muhalefet etmiş olmayız.”783
Bütün bunlar, müfessirin dil bilimlerine verdiği önemi gösteren ifadelerdir.
Tefsirde İbn Ebî Zemenîn’nin, sık sık “.. ِﺔَﻐﱡﻠﻟا ِﻞْھَا َﺪْﻨِﻋ” (dil
bilginlerine göre…) demek suretiyle lügat âlimleri tarafından
kelimelere hamledilen manalara işaret etmesi783F
784 onun dil
bilimlerine ve dil âlimlerine yaklaşımını nazara vermektedir. Kısacası İbn Ebî Zemenîn’e göre Kur’ân’ı tefsir edecek kişinin mutlaka Arap diline vakıf olması gerekir. Söz konusu tefsire bakıldığında müfessirin bu hususa son derece önem verdiği anlaşılmaktadır. Kur’ân’ın doğru anlaşılması için i‘râbının doğru yapılması; sarf, nahiv, lügat, belâğat gibi ilimlerin yanı sıra Arap diline dair inceliklerin bilinmesi geerekir. Müfessirin dil bilimlerine verdiği önemi anlamak için onun Tefsîru’l-Ḳur’âni’l-‘Azîz’e dercettiği dil malzemesine bakmak yeterli olacaktır. Âyetlerin müfredâtını izah ederken verdiği lügat, sarf ve nahivle ilgili bilgiler onun dil bilimlerine verdiği önemi açıkça ortaya koymaktadır.
3.2. NAHİVDEKİ MEZHEBİ/EKOLÜ
Arap dilinde geniş bir birikime sahip olan İbn Ebî Zemenîn,
Tefsîru’l-Ḳur’âni’l-‘Azîz’de dil alanında hangi ekole mensup olduğunu
tasrih etmemiştir. O, tefsirinde başta Basra ekolü olmak üzere Kûfe ve Bağdat ekolleri ile bu ekollere mensup dilcilerden istifade etmiş, onların sahih gördüğü veya hakikate en yakın bulduğu görüşlerini tercih etmiştir. Bu tercihlerini de genellikle görüşün sahibini zikretmeden yaptığı gibi az da olsa isim belirttiği yerler olmuştur.
783 ‘Ukkâşe, Muḳaddimetu’t-Taḥḳîḳ, I, 47.
784 Örnek için bkz. Zemenîn, Tefsîru İbn Ebî Zemenîn, I, 28,277,397,425.
Hiçbir ekole taassup derecesinde bağlı olmadığı anlaşılan İbn Ebî Zemenîn’in filolojik konularda en çok Basra ekolünün
görüşlerine meylettiği görülmektedir785. Bu durum İbn Ebî
Zemenîn’in esas aldığı ilkelerin, Basra ekolü prensipleriyle örtüşmesinden kaynaklanmaktadır. Nitekim Basra ekolü dilcileri güvenilir, bol ve sağlam semâ‘î delillere dayanarak küllî kaideler ortaya koymuşlardır. İbn Ebî Zemenîn de ileride görüleceği üzere semâ‘ı esas almış ve hangi ekol bu prensiplere dayanmışsa onun görüşünü tercih etmiştir.
İbn Ebî Zemenîn’in genel itibarıyle Basra ekolüne meyilli olduğunu ve bu ekole mensup bir dilci olduğunu gösteren delillerden bazıları şunlardır:
a. İbn Ebî Zemenîn’in Basra ekolünün temel prensipleri olan semâ’, istişhâd gibi kaideleri prensip edinmesi.
b. Basra ekolü dilcilerinin görüşlerine sık sık müracaat etmenin yanında nahiv meselelerinde yaptığı tercihlerin
çoğunlukla Basra ekolünün görüşleriyle örtüşmesi786.
c. Müfessirin çoğunlukla Basra ekolünün filolojik ıstılahlarını kullanması.
Örneğin müfessir; ﴾اًﺪﯿِﮭَﺷ ِّ�ﺎِﺑ ﻰَﻔَﻛ ْﻞُﻗ﴿ “De ki, şâhid olarak Allah
yeter.”787 âyetinde اًﺪﯿِﮭَﺷ kelimesinin temyîz olarak mansûb olduğunu
ifade etmektedir787F
788. Bu terim, Basra ekolünün kullandığı bir ıstılah
olup Kûfe ekolünde karşılığı el-mufesserdir788F
789. Yine müfessirin Basra
785 el-Esṭal, Menhecu’l-İmâm Muḥammed b. Ebî Zemenîn, s. 154. 786 el-Esṭal, Menhecu’l-İmâm Muḥammed b. Ebî Zemenîn, s. 154. 787 Ra‘d 13/43.
788 Zemenîn, Tefsîru İbn Ebî Zemenîn, I, 406.
789 Bkz. Ebû Muḥammed ‘Abdullâh Cemâluddîn b. Yûsuf b. Aḥmed b. Abdillâh b. Hişâm el- Enṣârî, Şerḥu Şuẕûri’ẕ-Ẕeheb fî Ma‘rifeti Kelâmi’l-‘Arab (Thk. Muḥammed Ebû Faḍl ‘Âşûr), Dâru İḥyâi’t-Turâsi’l-‘Arabî, 1. Baskı, Beyrut 2001, s. 135; Ḫalîl b. Aḥmed el-Ferâhîdî, Kitâbu’l-Cumel fi’n-Naḥv (Thk. Faḫruddîn Kabâve), Muessesetu’r-Risâle, 1. Baskı, Beyrut 1985, s. 46; el-Esṭal, Menhecu’l-İmâm Muḥammed b. Ebî Zemenîn, s. 155.
ekolüne mutabık olarak muzari fiil anlamında mustaḳbel790, zaid
anlamında ṣıla791, tenvin anlamında da el-icrâ’792 gibi ıstılahları
kullandığı görülmektedir.
d. İbn Ebî Zemenîn’in Basra ekolüne mensup olduğunu gösteren bir diğer delil, onun bir Basra âlimi olan Yaḥyâ b. Sellâm’dan tefsiri almasıdır. Zira Basralı bir âlim olan Yaḥyâ b.
Sellâm, Basralı müfessir ve dilcilerden ilim tahsil etmiştir793. Tefsire
bakıldığında da İbn Ebî Zemenîn’in hem dil hem tefsir alanında Yaḥyâ b. Sellâm’dan etkilendiği açıkça görülecektir.
e. İbn Ebî Zemenîn’in yaşadığı h. IV. asırda Endülüs’te Basra
ekolünün hâkim olması794, onun bu ekole meyletmesinde etkili
olmuştur795. Çalışmanın ilerleyen aşamalarında İbn Ebî Zemenîn’in
gramer ekollerine karşı tutumu ve bu ekollere mensup dilcilerden aldığı görüşler incelendiğinde bu husustaki temayülleri daha açık ve net bir şekilde görülecektir.