• Sonuç bulunamadı

Nüfus Hareketleri

BÖLÜM 2: BEŞERİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ

2.1. Nüfus

2.1.2. Nüfus Hareketleri

1299’da kurulan Osmanlı Beyliği’nin toprakları, Orhan gazi döneminde yapılan fetihlerle genişler. Bu yörenin fethi 1308–1317 Akçakoca ve Konuralp Beyler tarafından gerçekleştirilir. Bu dönemden sonra Anadolu’dan buraya Türkmen boyları göç eder. Türkçe haricinde dil bilmeyen bu boyların geldiği iller hakkında bilgi edinilememiştir. Manav adı verilen bu insanlar burada yerleşik hayat yaşamaya başlamıştır.

1877/1878 Osmanlı-Rus Savaşının kaybedilmesi sonucunda Kafkaslarda yaşayan Türkler Anadolu’ya göç etmeye başlamıştır. Bu göçlerden küçük bir kısmı Acarlar gölünün güneyine yerleşerek Turnalı Köyünün nüfuslanmasını sağlamışlardır. (Turnalı Köyü doğumlu Erol Köse ile mülakat)

Araştırma alanının kuzeyinde, Karaboğaz mevkiinde yaşayan Yörükler bulundukları alanda göçer olarak bir süre yaşamışlardır. Yörüklerin bu bölgeye 1890 yılında geldiği vurgulansa da; kanaatimizce Yörüklerin bu alanı kışlak olarak çok daha önceki yıllardan beri kullandıkları yönündedir. Geyve ve Göynük yaylalarında yazı geçiren Yörükler, kış mevsimini ormanlarla kaplı bu alanda geçirmişlerdir. 1890 yılında ise Acarlar Gölü çevresine yerleşen diğer Yörüklerle birlikte yerleşik hayat geçmişlerdir (Sergün 1986:103).

İnceleme alanına bir diğer göç hareketi 1951 yılında gerçekleşmiştir. Türkiye, 1951 yılında Bulgaristan ile yaptığı anlaşma neticesinde Bulgaristan’da yaşayan Türklere kucak açmıştır. Bunun neticesinde, bugün Karaçalı adı ile bilinen Celaliye köyüne Bulgaristan’dan gelen soydaşlar yerleştirilmiştir.. Ancak burada yaşam şartlarına adapte olamayan göçmenler başta Bursa ve İstanbul olmak üzere köyü terk etmişlerdir. (Bulgaristan’ın Burgaz Vilayetinin Aydos Kasabası’ndan Karaçalı Köyü’ne göç eden Ahmet Sevinç ile mülakat.)

İlçeye yoğun göç hareketi 1950 sonrası Karadeniz Bölgesinden başlamıştır. Hızlı nüfus artışı ve çeşitli nedenlerle tarım arazisi sıkıntısı çekilen bölgede artan işsizlik, buradaki

nüfusu daha elverişli yerler aramaya itmiştir. İlçede mevcut hazine ve orman arazileri cazibe oluşturmuş ve göçler günümüze kadar sürmüştür. Araştırma sahasında yer alan ve büyük oranda hazine ve orman alanı olan yerleri tarım arazilerine dönüştürerek kendilerine istihdam sağlamışlardır. Tarım arazileri doğal sınırlarına ulaşması ile Karadeniz Bölgesi’nden göç yavaşlamış, ancak hızlı nüfuslanmaya devam edilince ilçe içerisinde de sıkıntıların baş göstermesine neden olmuştur. Tarımda makineleşmeye de büyük oranda bağlı olmak üzere; kısa zamanda ilçede mevcut tarım arazileri nüfusun istihdam ihtiyacını karşılayamaz hale gelmiştir.

Son 15 yıl içerisinde ilçe nüfusunda değişiklik oldukça azdır. Nüfus sayısının artmamasında en önemli etken ilçe dışına yapılan göçlerdir. İlçe içerisinde tarım alanları açısından doğal sınıra ulaşılmıştır. Bu nedenle artan nüfusun eskiden olduğu gibi yeni tarım arazileri açarak istihdam edilmesi mümkün değildir.

Ayrıca tarımda makineleşme iş gücüne duyulan ihtiyacı en aza indirdiğinden gizli işsizlik oluşmuştur. Araştırma sahası kırsalında tarım işletmeleri küçük ve aile işletmeleri şeklindedir. Makineleşme ile birlikte aile içindeki bireylere düşen iş azalmıştır. Tüm bu unsurlar ilçe içerisinden sanayi kentlerine göçü kaçınılmaz yapmıştır. Ancak, yurdumuzun diğer yörelerinden farklı olarak aile reisleri göçe katılmamış ya da ailece göç edilmemiştir. Nüfusun kalifiye elemanları başta olmak üzere genç nüfus dışarıya göç etmiştir.

Kaynarca’dan göçlerin bir diğer önemli nedeni ise tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesidir. Tarımsal işletmelerin tarım arazileri oldukça küçülmüş, artık bölünemez hale gelmiştir. Bu küçük işletmeler rekabet şansını kaybetmiş ve kendini yenileyemez duruma gelmiştir. İşletme gelirleri ihtiyaçların karşılanmasına yetmediğinden göç zorunlu hale gelmiştir.

Dışarıya yapılan göçlerin istikameti önce il merkezi Adapazarı’na yönelmiştir. Bu göçlerdeki asıl amacın şehre yerleşme yani daha iyi şartlarda yaşama isteği olduğunu düşünülebilir. Çünkü bu göçlerin yaşandığı tarihte yukarıda anlattığımız sorunlar tam anlamıyla gerçekleşmemişti. Adapazarı istihdamı karşılamada yetersiz kalınca göçler; bir sanayi kenti olan İzmit ve İstanbul’a yönelmiştir. Buralarda da kalabalık

mahalleler kurulmuştur. Burada yaşayan nüfus şehir şartlarına uyum sağlayabilmek için resmi ve geleneksel yollarda dernekler kurmuşlardır. Daha önce Karadeniz Bölgesinden ilçeye göç eden nüfusun yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı ilçede istihdam olanağı bulamayan genç kesimi İstanbul’un Büyükçekmece ilçesine göç etmiştir. İlçeden buraya göçenlerde gerek kendi aralarında gerekse, ilçe ile olan bağlantılarını ve dayanışmalarını sürdürmektedir. Son dönemde ise göçler Trakya’ya yönelmiştir. İlçedeki vasıfsız iş gücü; emek-yoğun bir sektör olan tekstil sektörünün geliştiği Trakya’ya, özellikle Çorlu’ya yönelmiştir. Bu göçler halen devam etmektedir.

Yaşanan Marmara depremi; can ve mal kaybına uğramayan ve hasar görmeyen Kaynarca için bir çekicilik yarattıysa da il merkezi ile ulaşımın olumsuzlukları nedeniyle ilginin sınırlı olmasına ve kısa sürmesine neden olmuştur. Depremin yarattığı tedirginliği atlatanlar ilçeyi terk etmiştir.

Nüfusu yakın dönemde en fazla etkileyen ekonomik gelişme, ilçede en büyük yatırım olan tavukçuluk firmasının üretimini durdurmasıdır.. Beş yüze yakın kişiyi istihdam eden ve ilçe genelinde diğer sektörler içinde ekonomik bakımdan önem arzeden tesislerin kapatılması ilçenin nüfus kaybetmesinde önemli rol oynamıştır.