• Sonuç bulunamadı

NöbetleĢme, ÇağrıĢtırma ve AdlaĢtırma Kuramlarının Değerlendirilmes

4.4. Arapça’ da Cerharflerinin Cümle Ġçerisinde Kullanımı ve Fiillerle Olan ĠliĢkisi

4.5.4. NöbetleĢme, ÇağrıĢtırma ve AdlaĢtırma Kuramlarının Değerlendirilmes

Cerharfleri ve görevleri Arap dilinin en önemli konularından biridir, Ġbni Cinni‟nin ifadesiyle bu konuda geniĢ bir kitap yazılabilir (Aktaran: Ammar, 1997). Cerharfleri konusunun Arapçada geniĢ olmasının nedenleri arasında her bir harfin birden fazla anlamının bulunması, birbirlerinin yerine kullanılabilmeleri, fiillerle iliĢkilerinin bulunması, hem geçiĢsiz hem de geçiĢli fiillerin cerharfine gereksinim duyması, isimleri etkileyebilmeleri gibi konular sayılabilir. Bu durum eski dönemlerde cerharflerine iliĢkin bir kullanım geniĢliği ve çeĢitliliği oluĢturmuĢtur. Eski nahiv kitapları cerharflerinin kullanım geniĢliğine ve çeĢitliliğine zaidlik, eksiklik, anlam taĢıma, birbirlerinin yerine kullanılmaları, ödünç kullanımları gibi özelliklerinin iĢlendiği bölümlerde yer vermiĢtir. Hicri II. Yüzyıldan itibaren baĢlayan Tedvin döneminde ilimlerin yazılmaya baĢladığı süreçte dilcilerin kitaplarında iĢlediği cerharflerinin kullanım çeĢitliliği bu dil birimlerinin kullanımın sınırlarının belirlenmesinde etkileri modern zamanlara dek süren bir istikrarsızlık oluĢturmuĢtur denilebilir (Ammar, 1997). Bu istikrarsızlık her ne kadar Ammar‟ın ifadesiyle cerharflerinin kullanım sınırları ile ilgili ise de Basra ve Kufeli dilcilerin görüĢ ayrılığına düĢtüğü konu çağdaĢ dilbilimin eĢdizim olarak incelediği konudur. Ayrıca her iki dil okulunun da fiil ve cerharfi birlikte görünme sıklığını açıklamak için yapının parçaları üzerinden faraziye üretme çabası belirgindir.

Çoğu nahivci eserlerinde bir cerharfinin anlamını karĢılamak için baĢka bir cerharfinin kullanıldığı cümle örnekleri vermiĢlerdir. Bu durum baĢka bir cerharfinin yerine kullanılan

türdeĢinin anlamında çoğunlukla bir geniĢleme oluĢturmuĢtur. Böyle örnekleri içeren cümlelerdeki fiilin anlamı genellikle hem olması gereken cerharfi ile hem de yerine kullanılan cerharfi ile anlamsal açıdan uyumludur ayni anlamsal bir tarafsızlığa sahiptir. Ne var ki bazı cümlelerde fiil ile cerharfi arasında anlamsal bir uyum söz konusu değildir. Böyle durumlarda fiil cümlede tek bir anlam taĢısa da bir dil birimi olarak anlamsal bir geniĢlemeye uğradığı hatta temel anlamından uzaklaĢtığı görülür. Artık fiil tek ve sabit anlamlı değildir. Dilciler bu durumun ortaya çıkmasında bazı nedenlerin etkin olabileceğini düĢünmüĢlerdir. Kufe ekolüne mensup dilciler cerharfleri konusunda konuĢurken Kuran‟da bazı örneklerin varlığından yola çıkarak cerharflerinin birbirlerinin yerine kullanılmasını caiz ve kurallı görmüĢlerdir (Ammar, 1997). Kufeli dilcileri bu kanaate vardıran etken her bir cerharfinin özgün bir anlamı olmadığını düĢünmeleridir. Kufe dilcilerinin kanısı kesinlik taĢımamakla birlikte tüm metinler için genellenebilecek bir geçerlilik taĢıdığı söylenemez. Bu cevazı baĢka metinlere uygulama giriĢimleri metinde var olan pek çok edebi ve anlamsal değerin ortadan kalkmasına neden olabilir zira Kufeliler yargılarını cerharfi kavramına odaklanarak vermiĢlerdir. Oysa bir cümle anlamsal içeriğin belirlenmesinde fiilin baskın rolü yadsınamaz.

Buna karĢın Kufe Okulu dilcileri NöbetleĢme kuramı ile Arap dilinde olmayan bir özelliği kurgulayıp dilsel yasa durumuna getirdiği söylenemez. Çünkü çağdaĢ metinlerde bile cerharflerinin birbirlerinin anlamını taĢıdıkları bağlamların varlığı bilinen bir realitedir. Örneğin Abdullahi (2010) çalıĢmasında cerharflerinin anlamlarını açıklarken

يف

harfinin zarf anlamını,

ىلغ

harfinin üstündelik anlamını diğer cerharflerinin de anlamları arasında saymıĢ ve pek çok örnek vermiĢtir. Dolayısıyla NöbetleĢme Kuramı geliĢtirildiği dönemin araĢtırma koĢulları da dikkate alındığında öbekeylem oluĢumunun tek nedeni değil de nedenlerinden birini gösteren bir yaklaĢım olarak kabul edilebilir.

Basra Okuluna mensup dil bilginleri ise her birinin kendine özgü bir anlamı olduğunu düĢündüklerinden cerharflerinin birbirlerinin yerine geçmesini kurallı bulmamıĢlardır. Kufelilerin örnek gösterdiği ayet, Ģiir ve nesirde geçen dil olaylarını fiilin anlam geniĢlemesi olarak nitelemiĢlerdir. Bu anlam geniĢlemesine Tadmin kavramıyla terimleĢtirdikleri

50

eden faktörün cümlede anlamsal açıdan bulunduğu varsayılan fiilin cerharfinin olduğunu söylemiĢlerdir (Ammar, 1997).

Gerçekte önemsenmesi gereken konu fiillerin cerharfleri ile birlikte ilgeç kullanımının oluĢturduğu dilsel vakıanın her iki okul tarafından dilbilim disiplinlerinin yeni oluĢmaya baĢladığı dönemde fark edilmiĢ olmasıdır. Ayrıca her iki okulun ortaya attığı yaklaĢımlardaki her ne kadar farklı birimler üzerinde değerlendirilmiĢse de ortak paydalardan biri dil birimlerinin birbirinin yerine kullanılmasından kaynaklanan bir “anlam geniĢlemesinin” varlığıdır. Yani Kufelilere göre cerharfleri arasında Basralılara göre fiiller arasında bir nöbetleĢme söz konusudur. Bu durum çağdaĢ dil bilimde “semantik rol değiĢimleri” baĢlığında incelenmektedir (Ahmed, 2011).

AdlaĢtırma Kuramına gelince Vestengaard‟ın ortaya koyduğu bu yaklaĢımın da pek çok fiil ve ilgeç birleĢimini açıkladığı gözlemlenen bir durumdur. Özellikle nesneye cerharfi ile geçiĢ yapıp yeni bir öbeksel anlam oluĢturmadan eĢdizim durumuna gelmiĢ yapılara uygulanabilir niteliktedir. AdlaĢtırma Kuramı yeni anlam kazanan öbekeylemler dıĢında bir fiille nesneye geçiĢ yaptığı kendine özgü cerharfiyle olan iliĢkisini açıklama konusunda kullanıĢlı görünmektedir. Örneğin

تناضهلاب مخَؤ اهؤ

(Ben arkadaĢlığa önem veririm) cümlesini

يمامخَا ّنب

تناضهلاب

(Önemsemem arkadaĢlık iledir) biçiminde isim cümlesi biçiminde düĢünülünce

مخَا

fiilinin niçin

ب

cerharfi ile nesneye geçiĢ yaptığı konusunda fikir sahibi olabiliriz. Vestengaard‟ın adlaĢtırma ölçütünün uygulanabilirliği yazı dilinde kullanılan pek çok yeni bir öbeksel anlam taĢımayan öbekeylemler üzerinde sınırlı kalabilir, tüm öbekeylem yapılarına uygulanması konusunda bir takım sakıncalar doğurabilir. Çünkü öbekeylem yapılarında anlamın dönüĢmesi söz konusudur. Öbekeylemlerin dönüĢümsel nitelikteki anlamı dilin formel yasalarına uyma gereksiniminde değildir, ayrıca dönüĢümsellik temel olarak oluĢmuĢ bir anlamsal yapıyı deforme edebilir. Sonuç olarak dönüĢümsel anlam mevcut semantik yasalarla genellenebilir bir nitelikte değildir (Fiteih, 1983).

Adı geçen kuramlar konusunda bir öz değerlendirme yapılacak olursa gerek nöbetleĢme gerek çağrıĢtırma, gerekse adlaĢtırma kuramlarının her biri öbekeylem yapılarının anlaĢılmasında bir parçayı yansıttığı, yüzeysel birer üretimden ibaret olmadıkları söylenebilir. Fakat öbeksel bir anlama geçiĢ yapan öbekeylemlerin oluĢumuna net bir neden öngörme konusunda yetkin değildirler. Zira bu tür yapıların oluĢmasında değiĢik bir anlamsal ve düĢünsel dürtünün olduğu belirgindir.

Gerçekte cerharfleri cümle içerisinde kullanılırken isimlerin önüne geldiklerinde ismin cümle içerisinde içerdiği oluĢsal anlamın bir parçası, nesnelere geçiĢ yapma görevi olan ilgeçlerin ise fiil ile oluĢturulmaya çalıĢılan bütüncül anlamın bir parçası haline geldiği söylenebilir. Bu yüzden cerharflerinin yapısal, iĢlevsel ve anlamsal açıdan sınıflanmasında ilk dönem dilciler tarafından pek çok farklı terim ve kavramın kullanılması ilgeçlerin cümle ve bağlam kapsamında yüksek bir öneme sahip olduklarını göstermektedir. Klasik dönem dilcilerinin Arapça sözdizimindeki çoğu dilsel olayı ve parçayı kendisinden sonra gelen ögeyi etkilediği için amil kavramıyla açıklamaya çalıĢtıkları bilinmektedir. Amil demek kendisinden sonra gelen sözcüğün sonsesinde değiĢiklik yapan dil birimi demektir. Bu sözdiziminde gözlemlenen ses değiĢmeleridir, anlamsal bir ayrım değildir. Arap dilcileri bu tutumlarına karĢın cerharflerini isimlendirirken görevlerini hesaba katmayı göz ardı etmemiĢlerdir (Abdulcelil, 2000). Bu açıdan bütüncül bir yetkinliğe sahip olmasalar da üç kuramın semantik açıdan belli birer öneme ve değere sahip olduğunu söyleyebiliriz.

AraĢtırmanın önceki bölümlerinde özetlenen anlamları ve dilcilerin bu eksende dönen tartıĢmalarından yola çıkarak Arapçadaki cerharflerinin anlamlarında cümle içerisindeki kullanılırken bağlam gereği belirgin bir geniĢlemenin olduğu sonucuna ulaĢmak mümkündür. Birbirlerinin yerine kullanılmaları da söz konusu olunca cerharflerinin anlam yumağı daha da geniĢlemiĢtir (Ammar, 1997).

Öte yandan Arapça cümlelerde kimi zaman aynı anlamı karĢılamak için aynı fille birlikte farklı iki cerharfi kullanıldığı durumlar vardır. Dikkatli incelendiğinde burada eylemin gerçekleĢme biçimindeki ince bir ayrıntıyı getirmek için farklı iki cer harfinin kullanıldığı görülecektir. Örneğin

باخٌلا هىم ثظزؤ

ve

باخٌلا هىغ ثظزؤ

cümlelerinin ikisi de genel olarak

kitabı ondan aldım biçiminde anlaĢılır. Ġlk cümledeki almak eylemi gerçekten somut bir nesne

olarak kitabı üçüncü kiĢiden almayı ifade etmektedir. Ġkinci cümledeki almak eylemi ise biraz farklıdır huylarını babasından almış cümledeki gibi değiĢmeceli bir anlam taĢımaktadır. Yani konuĢmacı bir kitap yazmıĢ fakat kitabın ya yazma fikrini ya da bilgilerini diğerinden almıĢtır. Sonunda her halükarda bir alma eylemi vardır, yani üçüncü kiĢiden birinci kiĢiye doğru

52

önemine dikkat çektiği bağlam duyarlılığının da (context senstivitiy) ayrı bir gereksinim olduğunu vurgulamak gerekir.

Klasik Dilcilerin kuramlarına bir kez daha dönmek gerekirse, öbekeylem konusunu açıklamak için kullandıkları dilsel örneklerin kuramlarını oluĢtururken onları düĢünsel açıdan sınırladığını söylemek gerekir. Zira gerek Basralı gerekse Kufeli dilcilerin NöbetleĢme ve ÇağrıĢtırma kuramlarını ispat için kullandığı örnekler genellikle Kuran‟dan seçilmiĢtir. Bunun nedeni örnek seçimlerinde o dönem yazılı kültüre bütünüyle geçilmediği için yazılı materyal darlığından dolayı Kuran‟a baĢvurma olarak düĢünülse bile üretilen faraziyeyi herkes tarafından kutsal olduğuna inanılan bir metnin otoritesi ile ispat etme çabasının varlığı da sezilmektedir. Dolayısıyla dilsel yasaları kutsal metinle örneklendirme eğilimi bir kuramdaki gedikleri kapatmak amacıyla kullanılmasına karĢın daha çok tartıĢmaya neden olacak yeni zayıf noktalar oluĢturduğu söylenebilir. Bu bağlamda Arapçanın dilbilgisel kaynakları ve bu kaynaklara dilcilerin yaklaĢımı yeniden tartıĢılmalıdır. Zira Arap gramerinin ikincil kaynağı olarak kabul edilen antik Arap Ģiirinde Ģairlerin kafiye ve vezin uyumunu sağlamak için bazı dilbilgisi hatası yapabildikleri gerçeği ile antik Arap Ģiirinin kaynaklık derecesi arasındaki paradoks çoğu araĢtırmacı tarafından kabul edilen bir durumdur.

Öbekeylemler konusunda araĢtırmacının varsayımı bu tür yapıların dilbilgisel bir yanlarının bulunmasına karĢın birer gramer fenomeni olmadığı, semantik birer birim oldukları yönündedir. Çünkü Arapçada cerharfi ile geçiĢlilik kazanan fiillerin bu özelliği için belirli bir kural yoktur. Bu yüzden hangi fiilin hangi cerharfiyle geçiĢli olduğunu anlamak için okunan metinlerden çıkarsamalar yapmanın yanında sözlüklere baĢvurmanın ötesinde bir yol görülmemektedir. Harflerin görevleri ve anlamları konusunda Arap dilciler ayrıntılı listeler sunmuĢlarsa da bu listelerden yola çıkarak fiillerini cerharfi ile geçiĢli olmalarına iliĢkin net bir dilsel yasa ortaya koymak mümkün değildir (Gündüzöz, 2005). Bu yüzden öbekeylemlerin oluĢumundaki arka plan daha çok artsüremli bir yöntemle araĢtırılmalıdır, Arap dilin tarihsel dönüĢümü konusunda elde edilecek yeni bulguların öbekeylemlerin oluĢum yasalarının daha iyi anlaĢılmasına katkı sağlayacağı düĢünülmektedir. Örneğin,

لحغلا ّمَ

(Adam istedi),

ّمَ

نبللا

(Sütü sağdı),

مخصلا ّمَ

(Ġç yağı eritti) cümlelerinde istemek, sağmak ve eritmek gibi anlamlar içeren

ّمَ

fiilinin

لػخقا

veznine uyarlansa da (

مخَا

) önem vermek, dikkat etmek, özen

göstermek gibi bir anlamsal içeriğe bürünmesinin nedeni artsüremli bir araĢtırmayla saptanırsa

kendi anlamsal alanında uğradığı değiĢim bir cerharfi ile açıklanamayacak kadar duyarlılık isteyen bir konudur. Bütün dil birimlerinin gerçek ve nesnel birer anlamının bulunmasının yanında bir bağlamda konuĢmacının tasarrufuyla birlikte figüratif anlamlarının oluĢması tüm dillerde rastlanabilen bir realitedir, bu anlamların dilin konuĢulduğu toplum içerisinde yaygın duruma gelmesi olasıdır. Bu bağlamda öbekeylem yapısındaki cerharfi fiilin potansiyelinde geleneksel biçimde bulunan figüratif anlamlardan birini bağlama dâhil etme iĢlevini yerine getirmiĢ ya da daha önce verilen

ظزؤ

örneğindeki gibi eylemin gerçekleĢmesinde ince bir detayı aktarma görevini yapmıĢ olabilir. Bütün bu varsayımlar için öbekeylemler konusunda öbeği parçalamadan, fiil ve birlikte kullanıldığı cerharfi ile olan iliĢkisi sürekli gündemde tutularak yapılacak artsüremli bir çalıĢma Arap anlambilimi konusunda yeni düĢünceler üretip yeni düĢünsel açılımlar oluĢturabilir. Bu bağlamda batılı dilbilimci Van Dongen‟in çalıĢması Arapça kapsamında yapılabilecek pek çok araĢtırma için model niteliğindedir. Van Dongen orta dönem Ġngilizce üzerinde yaptığı araĢtırmalarda ilginç bir biçimde o dönemin cümle kurgusunda fiillerin ardından nesne olarak isimlerin yerine zarfların daha çok kullanıldığını saptamıĢtır (Aktaran: Elenbaas, 2003). Aktarımı yapan Elenbaas ise araĢtırmasında sonradan öbekeylem yapısının bir parçası durumuna gelecek olan dilsel parçacığın yani ilgeç ya da zarfın eski Ġngilizcede sonuç bildiren yüklemler görevinde kullanıldıklarını bu durumun orta Ġngilizcede de kısmen devam ettiğini saptamıĢtır. Ayrıca Ġngilizcenin öbekeylem konusundaki üretkenliği tarih boyunca farklılık gösterdiği, bununla birlikte son elli yıl içerisinde öbekeylem yapılarının sayısında hatırı sayılır bir artıĢ gerçekleĢtiği, özellikle bu artıĢın Amerikan Ġngilizcesinde daha belirgin olduğu bulgularını elde etmiĢtir (Elenbaas, 2003).

BÖLÜM 5

BULGULAR VE YORUM

5.1. Genel Ġzlenimler

ÇalıĢmada ZemahĢeri‟nin el-KeĢĢaf adıyla tanınan tefsir eseri baĢtan sona okunmuĢ ve cerharflerinin fiillerle birlikte kullanılıp bir eĢdizim oluĢturduğu düĢünülen 1105 cümle incelenmiĢtir. Söz konusu cümleler yalnızca temel ögelerden oluĢan yalın cümleler değildir. Çünkü kullanılan sözcüklerin cümlenin bütüncül anlamı içerisinde ayrı bir değeri ve görevi olduğu düĢünüldüğünden bütüncül anlamı kaçırmamak için cümlenin daha doğrusu bağlamın noktalandığı sözcüğe dek bütün matuf cümleler de dikkate alınmıĢ, kısacası bağlam duyarlılığına özen gösterilmiĢtir. Bu yüzden incelenen cümle sayısının 1105 cümleden çok daha fazla olmuĢtur. Eserle ilgili olarak öncelikle yalın ve anlaĢılır bir dil kullandığı söylenebilir. Eserde cerharfleriyle ilgili olarak ilk göze çarpan konu müellifin cümle kurgusunda cerharflerine sıklıkla baĢvurduğudur. Bu sıklık her cümlede neredeyse bir cerharfinin bulunması düzeyindedir. ZemahĢeri‟nin özellikle

ىلغ

ve

ب

cerharflerini diğerlerine göre üzerinde kiĢisel tasarrufta bulunarak çok yönlü ve çok görevli biçimde kullandığı söylenebilir. Örneğin

ريؿهلا بهظلا ىلغ ءاكٌ ًم بظػَو

(Dilediğine küçük günahı nedeniyle azap eder) cümlesinde

ىلغ

harfini neden bildirmek için kullanmıĢ ve eseri boyunca bu tür anlamları oluĢturmak için aynı cerharfini kullanmıĢtır. Yine

غكٌلا مهناُبلإ تهُهخلا ىلغ ٍىلػكً مل

(Bunu gerçekten küfürlerini gizlemek için yapmadılar) cümlesinde

ىلغ

cerharfine gerçekten ifadesinin oluĢtururken alıĢılmıĢın dıĢında bir görev yüklemiĢtir. Öte yandan çoğu müellifin bu

56

tepeye yaklaĢınca Cebrail bana geldi ve en tepeden inince bana öğle namazı kıldırdı),

َلاثم

ءاهىػلا هب ثعاَو .َلَ اطب ،يصاىلا هب ُاؾ مهلىهي

(Örneğin onların vadi onu sürükledi, Anka kuĢu onları uçurdu demeleri gibi) cümlelerinde olduğu gibi

ب

cerharfini nerdeyse her türlü fiilin nesneye geçiĢ yapması konusunda kullanmıĢtır. Eserden seçilen 1105 örnek cümlede ZemahĢeri 0179 fiili cerharfi ile birlikte kullandığı görülmektedir. Gerçekte örnek cümlelerde geçen cerharfli fiil sayısı daha fazladır. Fiiller seçilirken yinelenen yapılar ve cümle içerisinde fiilden bağımsız kullanılan cerharfleri sınıflamaya dâhil edilmemiĢtir. Saptanan cerharfli fiiller Tablo I‟de öngörülen ölçütlere uygun olarak sınıflandırılmıĢtır. Sınıflandırmada elde edilen bulgular aĢağıdaki gibidir.

5.2. Sözdizimsel Sınıflamaya ĠliĢkin Bulgular

Benzer Belgeler