• Sonuç bulunamadı

ANADOLU’DA YAŞAYAN KEÇECİLİK SANATI

2.1. GELENEĞİN USTALARI

2.1.13. Mustafa Yünel

Şekil 69: Mustafa Yünel. Bademli-Ödemiş.

Meslek Yaşamı

Mustafa Yünel’in mesleğini seçmesinin temel nedeni babasının Keçe ustası olmasıdır. Yaşamını sürdürdüğü kasabada yöredeki insanlar temel ihtiyaçlarını kasaba çarşısında bulunan esnaf ve el sanatı ustalarından karşılamaktadırlar.

Geleneksel el sanatlarında yetişme, atölye ortamında babadan oğula veya ustadan çırağa aktarılarak gerçekleştirilmektedir. Usta ailede tek erkek çocuk olması nedeniyle ata mesleğini babasından öğrendiğini belirtmektedir. Mustafa Yünel sanatını geleneksel yöntemle öğrenmiştir. İlerlemiş yaşına rağmen sanatını sürdürmeye devam ederek, yetiştirdiği oğlu ve kalfaları ile birlikte devam etmektedir. Böylece geleneksel aktarma kuralını uygulamış sanatını kendisinin babasından öğrendiği gibi oğlu ve kalfalarına öğreterek sürdürülebilirliğini sağlamıştır.

Yünel mesleği hakkında; “Keçecilik babamın babasından kalmıştır. Yüz elli yıldır aile mesleği olarak bu sanatı yapıyoruz. Geçmişte çok geçerli olan ve kullanım alanının çokluğu ile bilinen keçecilik günümüzde teknolojiye yenik düşmüştür.

Sanayinin gelişmesi keçenin kullanım alanını daraltmıştır. Eskiden Bademli’de çok sayıda keçe atölyesi varken bugün sadece iki atölye bulunmaktadır.”

ifadeleriyle, yeni ürünlerin ortaya çıkması ve keçenin yerini alması nedeniyle keçe ürünlerine olan talebin azaldığını ve atölyelerin kapandığını belirtmektedir.

İşlevsellik geleneksel el sanatlarının sürdürülmesi bağlamında en önemli kurallardan biridir. Usta sanayi ve teknolojinin gelişmesini Keçe ürünlerin işlevinin azalması açısından bir tehdit olarak görmektedir. Seri olarak makinelerde üretilen ürünler, keçe ürünlerin yerini alarak keçenin gördüğü işlevi üstlenmektedirler.

Yünel, okumaya ve araştırmaya açık kişiliğiyle sadece keçe yapımını değil, aynı zamanda yünün lif özelliklerini ve keçeleşme sürecini ayrıntısıyla bilmesi, yünün yapısında bulunan korteks tabakasına kadar detaylarıyla anlatması ve vermiş olduğu bilgiler onu diğer ustalardan ayıran bir özelliktir.

Atölyesi

.

Şekil 70: Mustafa Yünel atölyesi. Bademli

Mustafa Yünel’in Atölyesi kasaba içerisinde konumlu eski bir yapıdır. Atölye iki katlı olup, alt katında keçe üretimi yapılmaktadır. Tek bölümden oluşan bu katta yün tarama makinesi ve tepme makinesi bulunmaktadır. Üst katı ise, yün temizleme dolabı, yün boyama kazanları ve keçe ürünlerin depolandığı bölümlerden oluşmaktadır. Yünel, Keçecilik sanatının gelişiminden söz ederken;

“Keçecilik zor meslekti ve ayakla yapılırdı. İşçilik zahmetli olduğundan işçi de pek bulunmazdı. Makineler geldikten sonra daha çok üretip daha çok para kazandık.

1968 yılında Tire’deki keçecilerde makineyi görünce gidip Kula’dan makine aldım.

Makine işimizi kolaylaştırdı.” ifadeleriyle keçe yapımına makinelerin katkısından söz etmektedir. Makineleşme ile birlikte keçelik yünlerin temizlenmesi, kabartılması, tepme ve pişirme işlemlerinin makinelerde yapılmaya başlanmıştır.

Keçe yapımının uzun zaman alan ve insan gücü gerektiren aşamaları makineleşme sayesinde kolaylaşmış ve keçecilik sanatının sürdürülmesine

olumlu katkı yapmıştır. Yün Temizleme Dolabı (Kalbur) gözlem yapılan atölyeler içerisinde sadece bu atölyede bulunmaktadır.

Şekil 71: Mustafa Yünel atölyesi ve keçe ürünleri. Bademli.

Geçmişte Keçecilik zordu. Yünü sürü sahibinden ya da aracıdan satın alırdık.

Önce yünün pıtrakları temizlenir sonra yünü açılsın diye elle ditilirdi. Atölyenin bir köşesinde yünler hallaç yayı ve tokmağı ile atılırdı. Bu iş zordu çok tozlu bir ortamda yapılırdı. Bu işi yapmak maharet gerektirirdi. Atılan bu yünlerin bir kısmını renkli nakışlık için boyardık. Boyanan bu yünler nakışlık olacağında hasır üzerine yayılarak kısa bir süre tepilirdi. Tepilen nakışlıklar çeşitli renklerde şeritler halinde kesilerek rulo halinde sarardık. Kesilen bu renkli nakışlıklar ustaların kafalarındaki desene göre hasır kalıplar üzerine döşenirdi. Bu iş zahmetliydi ve çömelerek saatlerce iki işçi tarafından yapılıdı. Bu iş bittiğinde üzerine hallaçtan çıkmış olan yünler sepki yardımıyla bütün yüzeye sepki ile yayılırdı. Suyu verilir,

kenarları düzeltilir bu işlem üç defa tekrar edilirdi. Daha sonra hasır kalıp dürülür ve bağlanırdı. Dört işçi tarafından karşılıklı saatlerce atölyenin bir ucundan diğer ucuna kadar ayakla yuvarlanarak tepilirdi. Arada bir açılır kenarları düzeltilir ve sabunlu su verilirdi. Tekrar dürülerek tepme işi devam ederdi. Konya ve Afyon’da tepme işi bittikten sonra keçe hamamlarına götürülür ve bu hamamlarda ustalar tarafından pişirilirdi. Bu pişirme işlemi önce ayakta daha sonra kalıptan çıkarılan keçeye sıcak su ve sabun verilirdi. Saatlerce işçiler tarafından elle ve dirsekle pişirilirdi. Bu işlem nedeniyle işçilerin kolları nasır tutardı. Yeni gelen çırakların ise sabunu hazırlarken elleri ve kolları kabarır ve acırdı. Tepme ve pişirme işlemi biten ürün yıkanır, yere serilir. İki kişi ayaklarıyla keçe üzerine basar ve diğer kişi tokaç veya elle vurarak keçenin bozuk kısımlarının düzeltmesini yapardı. Daha sonra kepenek ise, sırığa takılarak yer yaygısı ise, dürülerek atölyenin bir köşesine konur, suyu süzülürdü. Makineleşme ile birlikte yünler kabartma makineleri ile kabartılmaktadır. Böylece hallaç işi bitti. Daha kısa sürede ve zahmetsiz olarak makinede yapılmaya başlandı. Daha sonraları tepme makineleri çıktı. Bu makinelere kalıba sarılı yünler konularak, ayakta yapılan tepme işlemi makinede yapılmaya başlandı. Tepme işleminden sonra pişirme işlemi de makinelerde yapılmaktadır. Böylece makineleşme, Keçecilik sanatında insan gücüyle yapılan birçok işlemi ortadan kaldırarak kolaylaştırmıştır.

Mustafa Yünel keçe yapımında makineleşmeden önce beden gücüyle yapılan birçok işlemin zorluklarını ve makineleşmenin katkısını açıklamaktadır.

Geçmişte Bademli’de 10 adet keçe atölyesi bulunurken günümüzde iki atölye kalmıştır. Diğer atölye sadece iş oldukça çalışmaktadır.

Şekil 72: Mustafa Yünel atölyesi. Bademli.

Gelenek Ürünleri

Mustafa Yünel geçmişte ihtiyaca göre, yer yaygısı, kepenek, havutluk, katır keçesi, minder, seccade, şerit yuları, kolon üzerine dikilen keçe, kar keçesi, süt keçesi, biley keçesi, turluk keçesi, ocak keçesi, sedir keçesi, yatak keçesi ve çadır keçesi üretirken, günümüzde ise yer yaygısı, kepenek, havutluk, katır keçesi, ter keçesi, minder keçesi ve seccade ürettiklerini belirmektedir. Ürün çeşitliliğinin zaman içinde ihtiyaçlara göre azaldığı anlaşılmaktadır. Yaşam biçiminin değişmesi ile birçok keçe ürünün işlevi kalmamıştır. Keçe atölyeleri sipariş ile ihtiyaçları karşılamaktadırlar. Üretimlerini buna göre belirlerler. Azalan bu talepler nedeniyle keçe atölyelerinin üretimi de azalmaktadır.

Yünel; “Eskiden bu civarda her köyde en az on koyun sürüsü vardı. Aydın’da hayvancılık çoktu ve yün boldu. Çok sayıda keçe siparişi alırdık. Günümüzde ise,

hayvancılığın azalmasıyla birlikte yün bulmak ta zorlaştı ve keçe siparişler de azaldı. Yünleri Aydın ve civarından topluyoruz.” Bu anlatımlardan Keçeciliğin hayvancılığa bağlı bir gelişim gösterdiği anlaşılmaktadır. Atölyede üretilen çobanlar için kepenek, hayvanlar için üretilen keçeler (semer keçesi, eyer keçesi, merkep keçesi, ter keçesi, havutluk) ve yer yaygıları bu görüşün kanıtıdır.

Geleneksel el sanatlarının sürdürülmesinin temelinde, toplumun temel ihtiyaçlarının var olması ve bunun karşılanması bulunmaktadır. Bu bağlamda Keçecilik sanatının da sürdürülmesinde hayvancılığa bağlı bir yaşam ve bu yaşam tarzının getirdiği ihtiyaçları karşılama işlevi öne çıkmaktadır.

Geçmişte yünleri köylüler keçecilere getirirmiş. Atölye sahipleri kilo hesabı ile keçeleri yaparlarmış. Yünel geçmişteki durumun değiştiğini; “Şimdilerde eskisi gibi değil, yünleri getirmiyorlar ve sipariş veriyorlar. Eskiden her evde keçe kullanılırdı. Gençler evlenirken kız tarafı keçe yaptırırdı. Halı çok pahalı olduğundan keçe tercih edilirdi.” ifadeleriyle yün temininde de değişimin olduğu, çeyiz kültüründe keçe varken, günümüzde sosyoekonomik şartlar nedeniyle değişime uğradığı ve keçe yaygının talep edilmediği anlaşılmaktadır. Bu gelişme çeyiz kültüründe bulunan keçe yer yaygısının günümüzde ortadan kalktığını göstermektedir.

Yünel, dedesi ve babası zamanında yünlerin kök boya ile boyandığını, günümüzde ise kimyasal boya kullandıklarını belirtmiştir. Sanayi ve teknoloji alandaki gelişmeler sonucu kimyasal boyaların üretilmesi ile boyalarda da değişim olmuştur. Zahmetli olan ve ustalık gerektiren kök boya yerine kullanımı kolay ve düşük maliyetli kimyasal boyaların tercih edildiği anlaşılmıştır.

Şekil 73: Nakışlı keçe seccade. Mustafa Yünel atölyesi.

Yünel motifler hakkında; “Geçmişte yer yaygılarında motif istenmezdi sonradan talep olmaya başladı. Talepler doğrultusunda yer yaygılarının ortasında; Göbek deseni, çarkıfelek, macuncu tablası, ibrik, kaptan dümeni, güllü, kara selvi, ebemkuşağı, asma, tavan göbeği, çifte kırma, deve tabanı, mihrap, nalçalı çarkıfelek isimli motifleri ve keçe yaygı kenarlarında asma kalın, kuş tırnağı, paça başı, yılan kemiği, muska, taraklı kırma ismini verdiğimiz desenleri yapıyoruz.”

Yünel’in atölyesinde görülen yer yaygılarında bitkisel ve geometrik formda desenlerin kullanıldığı, eyer keçelerinde ise, bitkisel ve hayvansal süslemelerin bulunduğu, motiflerin şekil ve isimlendirilmesinde doğadan ve yaşamdan benzetme yoluyla oluşturulduğu gözlenmiştir.

Şekil 74: Mustafa Yünel ürettiği kepenekle. Bademli.

Yünel kullanılacak renkler ile birlikte bütün desenleri yazılı kayıt altına almış ve yaptığı ürünlerin çoğunun fotoğraflarını çekerek arşivini oluşturmuş ve ilgilenenlere arşivden göstererek bilgilendirmektedir.

Şekil 75: Motifli keçe yer yaygısı. Mustafa Yünel atölyesi. Bademli.

Şekil 76: Motifli keçe yer yaygısı. Mustafa Yünel atölyesi. Bademli.

Şekil 77: Mustafa Yünel’in not defterinden keçe motif örnekleri.

Gözlem yapılan atölyelerdeki en yaşlı keçe ustası olan Mustafa Yünel, yaptığı tüm motifleri defterine kaydettiği, yün hakkında bilgileri not ettiği ve bu özelliğin sadece kendisinde olduğu gözlenmiştir. Geleneksel el sanatlarında birçok birikim ustaların hafızasındadır. Motifler de kültürel bellek açısından önemlidir. Birçok usta motifi “kafadan” diye tabir edildiği şekilde, ezberinden yapar. Birçok ustanın motifi de kendine özgüdür. Bu bağlamda Mustafa Yünel’in motif belleğini kayda alması sürdürülebilirlik açısından çok önemlidir.

Yıllarca bu sanattan geçimini sağladığını, yünün çok sağlıklı olduğunu ve günümüz aydın kişilerinin tekrar yer yaygısı siparişleri vermeye başladığını, insanların bilinç seviyesinin yükseldikçe doğal olan yüne döneceğini ifade etmektedir. Yünel’in bu ifadelerinden keçenin gelecekte sağlıklı yaşam içinde kendisine yeni bir yer edineceği beklentisini vurgulamaktadır. (Yünel-2012)

Şekil 78: Orhan Patoğlu. Akhisar.