• Sonuç bulunamadı

ANADOLU’DA YAŞAYAN KEÇECİLİK SANATI

2.1. GELENEĞİN USTALARI

2.1.2. Ahmet Sandallı

Sandallı, “Eskiden keçeyi ayakta yuvarlayarak teperlermiş. Keçecilik zor ve zahmetliymiş.” sözleriyle tepme makinelerinin kullanımından önceki çalışma şartlarının zorluğundan bahsetmektedir. Günümüzde, tepme işleminin makinelerde yapılmasıyla işler kolaylaşmış ve daha çok üretim yapıldığı belirlenmiştir. Eskiden Kula’da keçelik yünler halı ipleriyle birlikte kök boya ile boyanır ve en çok kırmızı, mavi, sarı, pembe ve yeşil renkler tercih edilirken, günümüzde Sandallı Atölyesi’nde ürettiği ürünlerin renk gerektirmeyen beyaz renkte düz keçeden yapılması nedeniyle boya kullanılmamaktadır. Sandallı,

“Yünü eskiden bitkiden örülmüş hasır kalıp üzerine yayardık. Şimdi onun yerine naylon hasır kullanıyoruz. Yün yaymak için kullandığımız çıbığı, ayva veya hayıt ağacından yapardık.” demektedir. Eskiden yünün yayıldığı kalıp saz bitkisinden örülerek yapılırdı. Makinelerde üretilen naylon hasırların yaygınlaşmasıyla diğer atölyelerde olduğu gibi Kula’da da naylon hasırlar tercih edilmektedir. Diğer taraftan yünün saçılmasında kullanılan çıbık (sepki) eskiden olduğu gibi ustalar tarafından ağaç dallarından yapıldığı tespit edilmiştir.

Gelenek Ürünleri

Şekil 12. Ahmet Sandallı atölyesi. Kula.

Geçmişte atölyede yer yaygısı, kepenek, seccade, ter keçesi üretilmekte iken, günümüzde sipariş göre yer yaygısı, kepenek, güvercinler için yuva yapmaktadırlar. Uzun bir süreden beri atölyede ayakkabı keçesi ürettiklerini belirtmişlerdir. Özellikle ayakkabı keçesini Türkiye’nin her yerine pazarlamaktadırlar. Bu üretimleri sebebiyle gözlem yapılan atölyeler içinde geleneksel ürün üretmeyen ve ürün bağlamında siparişe bağlı tek ürün üreten bir atölye özelliğindedir. Sandallı ayakkabı keçesi üretimi hakkında, “45 kg. yünden 27 metre uzunluğunda ve 2 metre eninde düz keçe üretiriz. Daha sonra keçeyi ayakkabı ölçülerine göre keserek hazır hale getiririz.” sözleriyle üretimleri hakkında bilgi vermektedir. Atölyede hazır keçe ürün bulunmamaktadır.

Şekil 13. Ahmet Sandallı atölyesi. Kula.

Kula’da 1950’li yıllarda yirmi sekiz keçe atölyesi mevcutken, günümüzde bu sayı iki atölyeye düşmüştür. Sandallı çocuklarını bu sanatta gelecek görmediği için öğretmediğini belirtmektedir. Bunun sebebini keçeye olan talebin azalması, çalışma şartlarının ağır olması ve keçeden geçim sağlamanın zor olmasına bağlamaktadır. Ahmet Sandallı Kula’da sanatını sürdüren son üç keçe ustasından birisidir. (Sandallı-2012)

Şekil 14. Arif Cön. Tire.

2.1.3. Arif Cön Özel Yaşamı

Arif Cön 1971 yılı İzmir, Tire doğumludur. Yüksekokul mezunu olan Cön, eğitim gördüğü alanda iş bulamaması nedeniyle Keçeciliği babasının mesleği olması nedeniyle seçmiştir.

Meslek Yaşamı

Cön, dede ve baba mesleği olan keçecilikte üçüncü kuşak olarak bu sanatı sürdürmektedir. Çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemlerini babasının atölyesinde tamamlamıştır.

Cön keçeyle ilk tanışması hakkında; “Atölyede çalışmaya başladığımda dedem çok yaşlıydı ve babam ustamdı. Arkadaşlarım tatil yaparken babam beni zorla atölyeye götürür ve çalıştırırdı.” sözlerinden çocukluk yıllarında istekli olmasa da keçecilik sanatını öğrenmeye başladığı anlaşılmaktadır. Daha sonra bu sanatı işi olarak benimsemiştir. Yıllar geçtikçe Keçecilik sanatını nasıl ileriye götüreceği ve daha fazla kazanç sağlamak düşüncesiyle yeni arayışlara girmiştir. Cön Keçecilik hakkında, “Mesleğimiz pirli bir meslektir. Bizim pirimiz Abdülmuttalip’tir. Keçeciliği bir meslek haline getiren diğer pirimiz, Hallac-ı Mansur, hallaçlığın piridir. Bu meslek bizi hiç aç bırakmadı. Hep karnımızı doyurdu.” diyerek mesleğine olan sevgisi ve inancını meslek pirlerine bağlayarak belirtmektedir.

Şekil 15. Arif Cön atölyesinin dıştan görünüşü. Tire.

Atölyesi

Atölye Tire’de çarşı içinde diğer keçe atölyeleri ile aynı arastadadır. Ancak, atölye restore edilerek pazarlama ve ürün tanıtımına daha uygun hale getirilmiştir. Bir taraftan yün ve ürün satışı ile sergilemesi yapılırken, diğer taraftan keçe üretim çalışmaları aynı ortamda sürdürülmektedir.

Şekil 16. Arif Cön atölyesi. Tire.

Cön atölyeyi babasından devir alıp işin başına geçince ürün ve ham maddede değişim ve dönüşüm sağlamıştır. Babası Cemil Cön’ün karşı çıkmasına rağmen denemelerle yeni ürün örnekleri oluşturmuştur. İlk denemelerinde başarılı olamayan Cön, keçe ürün denemelerine başarıya ulaşıncaya kadar devam etmiştir. Bu çalışmalara yönelmesinde yükseköğrenim görmesinin etkisi olmalıdır. Keçede yeni arayışlara girmesi, pazarlamaya dönük yeni ürün tasarımları için çalışmalar yapması, işini büyütüp daha çok kazanç elde etme isteğinden kaynaklanmaktadır.

Gelenek Ürünleri

Arif Cön, ürünlerinde kullandığı yün, renk ve desenlerde değişiklikler yapmıştır.

Atölyesinde geleneksel keçe ürünler dışında şal, örtü, terlik, şapka ve hediyelik eşya üretimi yapmaktadır. Keçe yapımında ithal yün kullanmakta ve bu yünleri kimyasal boya ile boyatmaktadır.

Şekil 17. Arif Cön atölyesi. Tire.

İlk yıllarda babasından öğrendiği geleneksel ürün olan kepenekten yola çıkarak elbise, kaftan ve yelek üretimini denemiştir. Daha sonra şal, atkı, terlik ve fes üretmiştir. Yer yaygılarını Ödemiş’teki keçecilerden hazır almakta iken, son zamanlarda geleneksel motifli yer yaygısı yapımına da başladığını belirtmiştir.

Cön değişim bağlamında ilk denemesi olan yelek yapımının hikâyesini şöyle anlatmaktadır; “Heyecan içinde ilk defa keçeden yelek yaptım. Kök boyayla kahverengiye boyadım. Örme kollar yaptırıp terziye taktırdım. Büyük bir hevesle mağazalara götürdüm. Yüzüne bile bakmadılar. Keçeye bakmayın, şu an popüler, eskiden keçe bu kadar ilgi görmüyordu. Keçe kokar, köylü işidir, tüy döker ve güve yer. Atölyeye gelen müşterinin ilk hareketi şudur; Burnuna götürür.

Koyunla özdeşleşmiştir ve kokar. Ne yapsanız yapın kokar” ifadeleriyle keçe yapımında neden yabancı yün kullandığını açıklamaktadır. Yabancı yünün ıslah edilmesi ve keçelik yün haline getirilinceye kadarki evrelerinde teknolojinin kullanılarak yünün dayanıklılığının artırılması, lif uzunluğu ve inceliği, kokusuz olması ve insan bedenini rahatsız etmemesi ithal yün kullanan keçecilerin ortak görüşleri olduğu tespit edilmiştir.

Şekil 18. Arif Cön Atölyesi’nde çalışırken. Tire.

Cön geleneksel ürünleri yapamamaktan dertlenmektedir. Halen ürettiği ürünlerden daha çok kazanç elde etmesi, geleneksel ürün üretiminin kazanç getirmeyeceği düşüncesiyle sürekli ertelemektedir. Tire’nin turizm yönünden hareketliliği ve buna bağlı olarak geleneksel sanatlara olan yoğun ilginin olması da ustanın işlerini büyütmek için farklı arayışlara girmesine neden olmuştur. Diğer yandan, basının ilgisini çekerek atölyede tanıtım programları yapmakta ve ilgi duyanlara keçe yapımını öğretmektedir. (Cön-2012)

Şekil 19. Cemil Cön. Tire.

2.1.4. Cemil Cön Özel Yaşamı

1947 yılında Tire’de doğmuştur. İlkokul mezunu olup evlidir. Tire’deki en yaşlı keçe ustasıdır.

Meslek Yaşamı

Cemil Cön, 1958 yılında ilkokulu bitirdikten sonra üvey babasının yanında keçeciliğe başlamıştır. O dönemle ilgili olarak; “O yıllarda Tire’de keçecilik canlıydı. Çok sayıda keçe atölyesi vardı ve bu sanat saygındı. Ancak para kazanmak zordu. Keçecilik her insana nasip olmaz. Bu sanatla ilgili olarak büyüklerimiz: “Bu sanata saygı duyun, hileye hurdaya girmeyin, dürüst olarak çalışın.” diye hep öğütlerlerdi.” diyerek, sanatın sürdürülmesinde geleneksel öğretim kurallarının kuşaklar arasında aktarılmasının ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Cön bu öğütler ile yıllarca bu sanattan geçimini sağlamış ve iki oğlunu da keçeci olarak yetiştirmiştir. Geleneksel ustaların yetişme süreçlerinde ustalarından benzer öğütleri alarak yetiştikleri gözlenmiştir.

Atölyesi

Tire’nin ticari merkezinde bulunan atölye eski ve küçük bir mekândır. Atölyede hazır ürünler sergilenmektedir. Oğlu Arif Cön’ün atölyesinde ve Ödemiş’te yaptırdığı keçe ürünleri sattığı gözlemiştir. Geçmişte keçe atölyelerinde kalfaların kilo ile keçe ürün çalıştıkları, günde en fazla beş kilogram yün işleyebildikleri, tepme makinasının kullanılmaya başlamasıyla kilo ile çalışmanın ortadan kalktığını belirtmiştir. O yıllarda işlerin çok olması nedeniyle Isparta, Denizli, Mardin’den mevsimlik işçilerin çalışmaya geldiğini, günümüzde ise işlerin azlığı nedeniyle mevsimlik işçiye ihtiyaç kalmadığını ifade etmiştir.

Gelenek Ürünleri

Geçmişte kepenek, yazgı keçeleri, namazlık, minder, belleme, havutluk ve semer keçesi üretmekte olan Cön, yaşlandığı için keçe üretimi yapmamakta hazır ürün satmaktadır. Geleneksel ürünler hakkında, “Tire keçecilikte namını kepenekle duyurmuştur. Eskiden yer yaygıları, halı yerine kullanılıyordu. Kız istenirken oğlan

evinden iki adet taban keçesi istenir, bu istek yerine getirilmezse kız evi kızını vermezdi. O zamanlarda Tire’nin Derebaşı Köyü’nden bir müşterimiz oğlunu evlendireceği için İki metreye dört metre ebadında keçe istedi. Allah rahmet eylesin babalığım, bir komşunun yardımıyla, iki dükkânın işçileri bir araya geldiler ve yirmi kiloluk bir tane keçe yapılabildi. Daha sonra bu kadar büyük ebatlı keçe çalışılmadı. Tepme makineleri yokken keçe yapmak çok zordu ve daha az üretim olurdu. Makinenin atölyelere girmesiyle işlerimiz kolaylaştı.” sözleriyle diğer atölyelerde ifade edildiği gibi, tepme makinesinin Keçecilik sanatına yaptığı katkıyı vurgulamaktadır.

Yün temini konusunda Cön, “Geçmişte keçe yapmak için yünlerimizi genellikle çevre il ve ilçelerden toplardık. Merinos koyunları ile Tahirova cinsi koyunların yünlerini tercih ederdik. Yün köylüden kirli olarak alınır ve işlenirdi. Geçmişte Tire’de keçelik yünleri kök boya ile boyayan ustalar vardı. Günümüzde kök boya yapan usta kalmadı.” demektedir. Bu anlatımla diğer yörelerdeki gibi keçelik yünlerin günümüzde kök boya ile boyanmadığı ve kimyasal boyaların tercih edildiği tespit edilmiştir. Tire’de keçecillikte kullanılan renkler; pembe, sarı, turuncu, kırmızı, mavi, lacivert, yeşil, ve yünün doğal renkleri olan siyah, kahverengi ve beyazdır. Cön desenler hakkında; “Keçe ürünlerde her atölyenin kullandığı kendine has desenleri vardır. Yörede desenlere “Nakış” deriz.

Nakışlara Tire’de kafes, kafes göbek, sini göbek, kuşlu ve papatyalı gibi isimler verilmektedir.” demektedir. Bu anlatımlardan desen isimlerinin doğadan benzetme yoluyla verildiği anlaşılmaktadır.

Şekil 20. Cemil Cön Atölyesi motifli keçe yaygı. Tire.

Cön Keçecilik geçmişi hakkında, “Yıllarım keçenin yapımını nasıl kolaylaştırıp, güzelleştirebilirim arayışıyla geçti. Oğlum büyüyüp işin başına geçince keçenin ekonomik boyutuyla daha çok ilgilendi. Müşteri gelip değişik ürünler isteyince iş başa düşüp araştırmalara ben de katıldım. 90’lı yıllarda Almanya’dan bir müşteri beyaz keçe istedi. Herhalde gelinlik yapacak diye düşündük. İlk yelek denemeleri o zaman başladı. Almanya’ya defalarca keçe yapıp yolladık. Ancak hiçbirisi beğenilmedi. Kullandığımız yünle istenilen beyazlıkta keçe üretilmesi mümkün değildi. Sonunda İstanbul’a gidip yün almaya karar verdim. İstanbul’dan aldığım yünle keçeyi yaptık ve başarılı olduk. Kullandığımız beyaz yün, tabak yünüydü.

Koyun canlıyken kırpılan yünden başarılı olamadık. Keçenin yüzüne onu, arkasına yine kendi kırkımımızdan yaydık. O şekilde başarılı olabildik.”

anlatımıyla, oğullarıyla birlikte yeniliklere açık olduklarını ve müşterilerin taleplerini yerine getirmek için arayışlara girdiklerini vurgulamaktadır. (Cön-2012)

Şekil 21. Gencer Kondal. Yalvaç.