• Sonuç bulunamadı

Musâhabe; Toderini’nin Osmanlı Edebiyatı Yazması Üzerine

4.1. Yeni Türk Edebiyatı Üzerine Eleştiriler

4.1.1. Edebi Meseleler Üzerine Teorik Tenkid Yazıları

4.1.1.5. Musâhabe; Toderini’nin Osmanlı Edebiyatı Yazması Üzerine

Mecmua-i Edebiyye’nin otuz ikinci sayısında imzasız olarak yayımlanan musâhabede " şi’r-i avâm " konusuna devam edilir.123

Yazar, şiir yeteneğinin doğuştan geldiğini söyleyerek, ümmilerin (okuma- yazma bilemeyen) de şiir söyleyebileceğini belirtir. Osmanlı şâir tezkirelerinde, Osmanlı edebiyatının başlarında da bu gibi şâirlerin zikredildiğini söyler. Yazar, bu

118 A.g.m., s.1 119 A.g.m., s.2 120 A.g.m., s.2 121 A.g.m., s.2 122 A.g.m., s.2

123 İmzasız,” Musahâbe”, Mecmua-i Edebiyye, n.32, 17 Ramazan 1317/18 Kânun-i Sâni 1900,İstanbul, s.1

37

tezkirelerden Âşık Çelebi Tezkiresini örnek vererek tezkire içerisinde bir hayli ümmî şâirden bahsedildiğini söyler.124

Yazar, her ümmî şâirin söylediği şiirin edebiyat dairesine dâhil edilemeyeceğini, bu şâirlerin şiirlerinin bir kısmının gayet âmiyane olduğunu söyler. Fakat bu âmiyane şiirlerin dinlenmesi sebebiyle, halk içerisinde şiir merakı oluştuğunu vurgular. Yazara göre, şi’r-i avâm toplumun her kesiminde edebiyat merakı uyanmasına hizmet ettiği için önemlidir.

Yazar, Fransa’da ve başka milletler arasında da bu gibi iyi şâirlerin takdir gördüğünü, bundan sonra da böyle olması gerektiğini söyler. Bu şairlerden Hippolyte Mataboni adlı şaire ait “Beyaz saçlar” adlı şiiri yazısına ekler.125

Yazının ikinci kısmında Reşad Beyefendi tarafından gönderilmiş bir yazıya yer verilmiştir.126

Reşad Beyefendi yazısında, Mecmua-i Edebiyye’nin otuz birinci sayısında Toderini adında bir İtalyanın Osmanlı Edebiyatı Tarihi yazması üzerine kaleme alınan makaleyi eleştirir.

Reşad Beyefendi’ye göre hangi konuda olursa olsun başka millet yazarlarının, bize dair yazdıkları eserler görüldüğü veya işitildiği zaman, bu gibi eserlerin bizim yazarlarımızca yazılmamış olması üzüntü verir.127

Reşad Beyefendi İkdam ve Mecmua-i Edebiyye’ye yazı heyetine hitaben; bizim edebiyatçılarımızca bu gibi eserlerin yazılmamasından kaynaklanan üzüntünün, böyle yabancı yazarların kaleme aldıkları eserleri duyuncu ya da görünce değil her daim olması gerektiğini söylerken, edebiyatçılarımızın Toderini gibi eserler yazmak için teşviğe muhtaç olduklarını vurgular.

124 A.g.m., s.1 125 A.g.m., s.1 126 A.g.m., s.1 127 A.g.m., s.1

38

Reşad Beyefendi’ye göre bu çabaların faydalı olması için, gazetelerle Mecmua-i Edebiyye gibi ciddi yayın organlarında edebi eserler olarak yayımlanan, özellikle şiir olarak yer tutan faydasız eserler yerine; Batılıların gayet ciddi ve yararlı eserler vücuda getirmek konusunda ilerlerken uyguladıkları yöntemleri anlattıkları makalelere yer vererek edebiyatçılarımıza cesaret verilmelidir. Yazar zaten basın ve yayının birinci vazifesi de bu olmalıdır, der. 128

Yazar, o zamanda özellikle gençler arasında “Fıkra” ve “Hikâye” adı altında her cümlesi hatta her kelimesi başka bir yerden aşırılmış; kelimeleri ve anlamları garip birer ikişer sütunluk yazılarla; şiir adı altında yine bu şekilde sözlerle edebiyat yapmanın son derece yayıldığını, bu kadar yayın arasından okunacak bir şey bulunamadağını üzüntüyle söyler. Yazar, bu gibi eserlerin de lazım geleceğini söylerken " Her makamın makalı, her ormanın çakalı vardır.” şeklinde dilimize giren Arapça atasözüne atıfta bulunarak, henüz bu gibi eserlerin zamanı olmadığını söyler.129

Yazar, kendi zamanında fen ve eğitim alanlarına önem verilmesini gerekli görür, ancak bu ihtiyaç giderildikten sonra bu gibi işlerle uğraşılması gerektiğini söyler. Aksi takdirde böyle hikâyeler ve bunun gibi şeylere vakit harcayacak olursak aslında ihtiyacımız olan şeyleri ihmal ederiz, bu tutum da yine bizim zararımıza olur der.

Yazar bu konu da:

“Elvermedi mi Nedim ü Nefi Şi’rin bize var mı hiç nef’i?”

beyitine yazısında yer verir. Yazar, yeni tarzda edebiyat yaparken dahi birkaç iktidarlı şahısların yazdıkları kıymetli eserleri değerlendirmeye çalışarak, ciddi ve faydalı şeyler yazmaya özenilmelidir der. Yazar, “Edebiyatımızın tarihi yoktur.” denilirse hiçbir edebiyatçının sessiz kalmayacağını söyler.130

128 A.g.m., s.1

129 A.g.m., s.1 130

39

Reşad Beyefendi, devrinden önceki edebiyatçıların sonrakilere bıraktıkları eserlerin gerektiği gibi incelenecek olursa edebiyat tarihimize ait birçok bilgi elde edileceği ve böylece istenildiği gibi bir edebiyat tarihi kitabının meydana geleceğini vurgular. Yazara göre, Toderini gibi ondan önce ve sonra siyasi ve edebi hayatımızı konu edinen ve bunun gibi daha birçok yönden Osmanlı’yı anlatan kitaplar, bu yol ile yazılmıştır. Yazar, bu konudaki görüşlerini Âlî’nin Künhü’l-Ahbâr'ına ve Almanyalı Hammer’in tarihine vurgu yaparak sürdürür.131

Yazar, bir Batılı birkaç sene İstanbul’da oturmakla Osmanlı Edebiyatı Tarihi yazabiliyorken; Doğu’da Doğulu olarak doğmuş, Doğu’nun edebiyat eserleri ile eğitilmiş bir Osmanlı’nın daha iyi bir eser yazabilme yeteneğinin olduğunu söyler. Yazara göre, o eseri yazan Batılı eserini oluştururken, yazarın da söylediği gibi, antika kitapları araştırıp, uygun yöntemler ile inceleme metodunu kullanmıştır.132

Yazar, edebiyat tarihi oluşturmak için kaynak teşkil eden kitapların dağınık bir şekilde olsalar da kütüphanelerden toplanmasının kolay olduğunu söyler.133

Yazar, bundan yedi sekiz yıl önce bir şâirler tezkiresi oluşturmak gayretine giriştiğini söyler. Bu tezkireyi Osmanlı’nın kuruluşundan kendi devrine kadar gelmiş geçmiş şâirlerden; yenilikçi, gerçek tarz sahibi olanlarla, meşhur olanlarından; saygınlık derecesi ve harf sırası esasına dayanarak, Osmanlı edebiyatının geleceğini ve Osmanlı şiirinin o günkü durumunu içine alacak şekilde yazmaya başladığını vurgular. Yazar, bu yazdıklarının Kamusu’l Âlâm ciltleriyle iki cilt tutacağını söyler.

Yazar, bu tezkireyi oluştururken eski-yeni bütün şâirlerin tezkirelerini satın alma, özel ve genel kütüphanelerden temin etme gibi çeşitli yollar ile topladığını, sonrasında bunlardan edindiği bilgileri tarih kitaplarından inceleyerek doğruladığını belirtir. Yazar eserini, bu gibi eserlerin günden güne rağbet görmediğini düşündüğü için ve maliyetini kaldıramayacağı gerekçesiyle bastırmadığını söyler. Yazar tezkiresinden övünmek için söz etmediğini, sadece örnek olarak gösterdiğini belirtir.

131 A.g.m., s.1

132 A.g.m., s.1 133

40

Yazar, kendisi eğer bu yolda bir şey yapabiliyorsa düz yazı ve şiirin geleceğine dair mükemmel bir edebiyat tarihi oluşturacakların da olacabileceğini söyleyerek yazısını sonlandırır.134