• Sonuç bulunamadı

Mecmua-i Edebiyye’de Edebi Musâhabeler

4.1. Yeni Türk Edebiyatı Üzerine Eleştiriler

4.1.1. Edebi Meseleler Üzerine Teorik Tenkid Yazıları

4.1.1.1. Mecmua-i Edebiyye’de Edebi Musâhabeler

Mecmua-i Edebiyye’de imzasız olarak “Musâhabe” başlıklı dönemin edebi meselelerinden bahseden yazılar yayımlanır. Bu yazılar genelde mecmuanın ilk sayfasında yer alır.

28

Mecmua-i Edebiyye’nin 8 Safer 1317 tarihli birinci sayısında “Musâhabe” başlığıyla imzasız olarak bir yazı yayımlanır. Yazar, bu yazıda Osmanlı şiirinde yenileşme konusuna, kafiye meselesi üzerinden değinir.72

Yazar, şâir İsmil Safâ’nın bir gazetede tesadüf edip okuduğu “Hâtıralar” isimli şiiri için “Lisân-ı şiiri başka bir letâfetle memzûc bulunan şâir-i mâderzatın âsar-ı latifesini okumak başkaları için de öyle olduğuna şüphe yok ise de hele benim için medâr-ı iktisâb-ı zevk-i rûhânîdir” der.73

Yazar, katıldığı bir edebiyat ortamında yine aynı şiir üzerinden devam eden kafiyelendirme tartışmalarından bahsederken, İsmail Safâ’nın “belki” ve “eski” kelimelerini kafiyelendirmesi üzerine olan fikirlerini açıklar.74

Bu edebiyat sohbetinde “Hatıralar” şiiri üzerinden “Osmanlı şiirinde yenileşmeye gidilmeli mi gidilmemeli mi?” sorusuna yanıt aranmış ve buradan hareketle iki farklı görüş meydana çıkmıştır.75

İlk görüşü savunan yazarlar tarafından Osmanlı şiirinin asırlardır kullanılan kafiyelendirme şeklinin (göz için kafiye) korunmasının gerekliliği, aksi takdirde şiir inceliğinin ve güzelliğinin lekeleneceği belirtilir.76

Karşıt görüşte olanlar ise, şiirde yenileşmenin her asırda olagelmiş bir durum olduğunu, şiirin kendine has tarzının bu yenileşmeyi gerektirdiğini söylerken, halk şirinin kafiyelendirme şeklinin (kulak için kafiye) asırlardır bu şekilde olduğunu söyler. 77

Yazar, görünüşte ses benzerliği olan her kelimenin kafiyeli kabul edilmesinin, ölçüsüzlük olacağını belirtirken, “eski” ve “belki” kelimelerini kafiye yapmada kullanmanın şi’r-i âvamda yıllardır olduğunu bu kelimelerin kafiyeli kabul

72 İmzasız, “Musâhabe”, Mecmua-i Edebiyye, n. 1, 8 Safer 1317/16 Haziran 1899, İstanbul, s.1-2 73 A.g.m., s.1 74 A.g.m., s.1 75 A.g.m., s.1 76 A.g.m., s.1 77 A.g.m., s.1

29

edilmesine aşina olduklarını söyler. Fakat Osmanlı şâirleri arasında uyuşmazlığın büyümemesi için kafiye şeklinde gidilen bu yenileşmenin edebiyat kurallarına ilişkin düzenlenecek kitaplara da yerleştirilmesinin gerekli olduğu vurgulanır.78

Yazıda Fransız bir şâirin, şiirde yenileşmeye dair şu sözlerine yer verilir: “Nazm ve nesr hasâis-i haseneyi aralarında taksim eyledikleri zaman nazım fevkalade bezenmek, gayet zarif ve hoş-âyende görünmek husûsâsını kendisine almıştır. Bunun için âlem-i imkânda ne kadar vesâit-i tezeyyün varsa nazımın dest-i zarafetine, bunları daima istediği gibi istimâl etmek salâhiyeti de yed-i ihtiyârına tevdi olunmuştur.”79

Yazar, bu sözlerin Osmanlı edebiyatında yenileşme taraftarları ve karşıtlarınca mutlaka bilinmesi gerektiğini söyler. 80

Mecmua-i Edebiyye’nin ikinci sayısında yayımlanan musâhabede yazar, Sabâh Gazetesi’nin basın hayatı yazarı Hüseyin Cahid Bey’in, kendisinin bir önceki yazısına yönelttiği eleştirilere81

cevap verir ve bu yazıda da kafiye konusuna değinir.82

Yazar, Hüseyin Cahid’in: “İmâlesiz mahzûfatsız83

şiir söylemeyen adam sükût etsin. Yahud şiir söyleyecek ise doğru söylemenin yoluna baksın çaresini bulsun.84”

sözüne karşılık:

“Hâlbuki nazımda bize üstâd olan milletler ile şu son zamanlarda lisân-ı nazm-ı kavanîn-i sâlimeye rabt etmiş bulunan milletler nezdinde de mahzûfatsız vesâiresiz şiir söylenildiği görülmüyor. Mademki nazımda bir ahenk, bir vezin bulunup ;söz bu ahengin bu veznin mukteziyatına göre yürütülüyor, nazım şâirden ziyade aheng ve veznin hükmüne tabidir demek olur. Bunun için ekser ahvâlde imâlesiz, mahzufatsız şiir söylemek kâbil olamıyor.”85

der.

78 A.g.m., s.1 79 A.g.m., s.1 80 A.g.m., s.2

81 Hüseyin Cahid “Hayât-ı Matbuât 8”, Sabâh, n.3442, 7 Haziran 1315 /19 Hairan 1899 82

İmzasız, “Musâhabe”, Mecmua-i Edebiyye, n. 2, 15 Safer 1317/ 23 Haziran 1899, İstanbul, s.1. 83 Mahzûfat: Eski yazıda noktasız harflerle yazılmış. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ankara: Aydın Kitapevi, 25. Baskı, 2008.

84 A.g.m., s.1 85

30

Yazara göre tamamen noktasız harflerden ya da imalesiz olacak şekilde şiir yazmak mümkün olmadığından Farsça’da kaç kelimenin değiştirildiği herkesçe bilinmektedir. 86

Yazar Hüseyin Cahid’in:

“Nesirde vücûduna mesâğ-ı edebî olmayan, imâlâtın mahzûfatın şiirde mevcûdiyetine cevaz verilmesi bilemem ne derece doğrudur.”87

görüşünü de ,

“Öyle bir şeye cevâz verilmesi Hüseyin Câhid Beyefendi için doğru görülmeyebilir. Fakat nazm-ı tabîî kelâmı bile tagyîr etmek salâhiyetini hâiz olan şiirin her asırda her millet nezdinde öyle mümtaz bir halde bulunmak hakkını hâiz olduğu umûmen müsellem olduğu da bedîhiyattândır.”88

diyerek eleştirir.

Hüseyin Cahid’e göre kafiye ancak kulak içindir. Şiirde aynı seslerin tekrarı zihinde hoş bir etki yaratır; ancak bu sağlanmayacak olursa şiirin asıl zevki kaçar. 89

Yazar Hüseyin Cahid’in bu görüşüne:

“Aynı esvâtın (yani seslerin) tekerrürü sadâ ve hikmet-i tabîîyye kavânini muktezasınca dimağ üzerinde hoş bir tesir hâsıl eder” sözü doğru ise kafiye sem için değil, dimağ üzerine bir kat daha tesir hâsıl etmek için yapılıyor.”diyerek yanıt verir. 90

Yazara göre bir dilde şiir yazmak için kafiyenin lazım olması, öteden beridir bu kurala uyuluyor olmasındandır. Dünya üzerinde Latin edebiyatı, Eski Yunan edebiyatı gibi bazı edebiyatlarda kafiyenin kullanılmadığı şiirler görülmektedir. Bu örnekler vasıtasıyla şiir zevkinin kafiyesiz de hissedilebildiğini belirtir. 91

86 A.g.m., s.1 87 A.g.m., s.1 88 A.g.m., s.1 89 A.g.m., s.1 90 A.g.m., s.1 91 A.g.m., s.1

31

Yazar, önceki yazısında kafiyelendirme şeklinde genişletmeye gidilebileceğini, ancak bu genişletmenin suiistimal derecesine varmasına sebebiyet vermemek için bazı tedbirler alınmasını gerekli gördüğünü vurgular.

Hüseyin Cahid Bey bu görüşe:

“Şiirde bir takım kuyûdâtın mevcûdiyetinden şikâyet eder iken şimdi yeniden bir takım kuyûdât mı îcâd edelim?” diyerek karşı çıkar. 92

Yazara göre şiirde kafiye kullanımı biraz gevşetilirse, bazıları Osmanlı şiirinden kafiyeyi tamamen kaldırmaya girişirler. Yazar, Osmanlı şiirinin kafiyeye ihtiyaç duyup duymadığına karar vermeyi Hüseyin Cahid Bey’in edebi zevkine bırakır. 93